Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/632 E. 2023/86 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/632 Esas
KARAR NO :2023/86

DAVA:Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/09/2022
KARAR TARİHİ:06/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 17.07.2018 tarihinde uzun süreli araç kiralama sözleşmesi imzaladığını, müvekkili şirketi temsile yetkili diğer müvekkili …’in sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davalı şirket tarafından …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe dayanak borç olarak 2.272,41TL’lik 15.03.2022 vade tarihli cari hesap alacağının gösterildiğini, müvekkillerinin davalı şirkete karşı araç kiralama sözleşmesinden doğan herhangi bir borcunun bulunmadığını, müşteri hesap ekstresinde gösterilen ekspertiz borcunun da müvekkiline ait olmadığını, icra takibi sonucu müvekkili şirketin araçlarına haciz konulduğunu ve müvekkili şirketin hem maddi zarara hem de manevi zarara uğradığını, bu nedenle davanın kabulü ile müvekkillerinin borçlu olmadığını tespitini, davalı şirket aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açılmış olup, görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemeleri olduğunu, davacıların araç kiralama sözleşmesinden kaynaklanan borcunun bulunmadığını iddia edildiyse de bu iddianın herhangi bir delille ispatlanamadığını, davacılar aleyhine başlatılan icra takibinin ek protokol gereği davacılara teslim edilen 34 BKP 583 plakalı aracın yedek anahtarının zayinden kaynaklanan hasar bedeli, km aşım bedeli, trafik cezası bedeli ve damga vergisi bedeline ilişkin olarak başlatıldığını, davaya konu 34 BKP 583 plakalı aracın davacılara sıfır kilometre, hatasız ve hasarsız olarak teslim edildiğini ancak sözleşmede belirtilen süre/km sınırına uymadığını ve kilometre aşımı gerçekleştirdiğini, aracın 17.07.2018 tarihinde düzenlenecek toplam kira bedelinin 23.696,82TL olduğunu, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden, aksi takdirde esastan reddini, davacılar aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı yanca başlatılan ve kira akdinden doğan fatura alacağına ilişkin icra takibi kapsamında davacı asıl borçlu ve kefilin menfi tespit istemiyle işbu davanın ikame edildiği, kiralanana yönelik zarardan kimin ne kadar sorumlu olacağının tespiti gerektiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 4. maddesinde sulh hukuk mahkemeleri’nin görevi belirlenmiş olup buna göre “kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara” bakma görevi sulh hukuk mahkemesine aittir. Kira ilişkisi söz konusu olduğunda tarafların tacir olup olmadıklarının da önemi yoktur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/194 Esas, 2021/189 Karar sayılı emsal ilamı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1521 Esas 2019/363 Karar emsal ilamı) Bu nedenle eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4/1-a. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesine aittir.
Bu nedenlerle davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi ve 115/2. maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-6100 sayılı Yasanın 20/1. maddesi delaletiyle (miktar nazara alınarak) kesin olan karara ilişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3-6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.06/02/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza