Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/613 E. 2023/535 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/613 Esas
KARAR NO:2023/535

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:19/09/2022
KARAR TARİHİ:22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında gerçekleştirilen akit gereğince müvekkili tarafından davalıya kurye hizmeti verildiğini, davalının hizmet karşılığı gereken ödemeyi yapmadığından 15.06.2021 tarihi itibariyle davalının müvekkiline karşı cari hesaptan kaynaklı 10.668,46TL bakiye borcu kaldığını, müvekkilin alacağını tahsili için davalı aleyhine ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini ve borçlunun 26.07.2022 tarihli dilekçe ile ödeme emrine itiraz ettiğini, bunun üzerine takibin durduğunu, zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, davalının müvekkilinin kesmiş olduğu faturalara ilişkin herhangi bir iade veya itirazda bulunmadığını, dava konusu faturaların davalı tarafça kabul edildiğini, davalının müvekkiline takip tarihi itibariyle 11.313,90TL borcunun olduğunu, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
Mahkememizce vergi dairesi kayıtlarının, ticaret sicil kayıtlarının, ….İcra Müdürlüğünün Esas sayılı icra takip dosyası UYAP üzerinden celp edilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının ….İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında cari hesaptan kaynaklanan 10.668,46-TL asıl alacak 645,44-TL faiz olmak üzere toplam 11.313,90-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 20/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 26/07/2022 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali Müşavir bilirkişinin 15/03/2023 tarihli raporunda özetle; Davacının ibraz olunan e-defterlerinin, e-defter beratlarının süresinde oluşturulduğu olduğu, her iki taraf ticari defterlerinin de sahibi lehinde delil vasfına haiz olduğu, davacının 22.10.2021 takip tarihi itibariyle kaydi olarak 10.668,46TL (takipteki asıl alacak miktarı kadar) alacaklı göründüğü, davacının alacağının toplam tutarının 20.285,46-TL olan 3 adet faturanın bakiyesinden kaynaklandığı, davacının takibe konu alacağının dayanağı faturaların TTK/21/2 ve e-fatura mevzuatı çerçevesinde davalı aleyhine borç doğurduğu, davacının defterlerindeki verilere ve davacı faturalarının davalı aleyhine borç doğuruyor olması sonucuna göre, davacının 22.10.2021 takip tarihi itibariyle davalıdan 10.668,46-TL (takipteki asıl alacak miktarı kadar) sonucuna varıldığı, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; Merkez bankası verilerinden,22.10.2021 takip tarihi itibari ile avans faizi oranının %16,75 olduğu anlaşıldığından davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren %16,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki fatura/açık cari hesap alacağına ilişkin yapılan icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durması ve Mahkememize açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Cari hesap TTK 89 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin yazılılık şartı geçerlilik şartı olarak düzenlenmiştir.Taraflar arasında yasal şekilde aranan bir cari hesap ilişkisi bulunmamaktadır. Ancak zamana yayılı olacak şekilde ticari ilişki bulunmaktadır. Bu durumda incelenen ticari defterlerden de anlaşıldığı üzere aralarında ticari ilişki bulunduğu ve alacak ile borçları açık cari hesap ile takip ettikleri anlaşılmıştır. Davacının doğrudan TTK 89 ve devamında düzenlenen cari hesap sözleşmesinden yazılı geçerlilik şartına aykırılıktan yaralanamayacağı açık ise de ticari defter kayıtlarından alacağını ispat etmesi mümkün olacaktır.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. Md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca, faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği,bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde;
Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, mahkememizce deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor aldırıldığı, aldırılan bilirkişi raporu ile, Davacının ibraz olunan e-defterlerinin, e-defter beratlarının süresinde oluşturulduğu, davacı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu, davacının 22.10.2021 takip tarihi itibariyle kaydi olarak 10.668,46TL (takipteki asıl alacak miktarı kadar) alacaklı göründüğü, davacının alacağının toplam tutarının 20.285,46-TL olan 3 adet faturanın bakiyesinden kaynaklandığı, davacının takibe konu alacağının dayanağı faturaların TTK 21/2 ve e-fatura mevzuatı çerçevesinde davalı aleyhine borç doğurduğu, davacının defterlerindeki verilere ve davacı faturalarının davalı aleyhine borç doğuruyor olması sonucuna göre, davacının 22.10.2021 takip tarihi itibariyle davalıdan 10.668,46-TL (takipteki asıl alacak miktarı kadar) sonucuna varıldığının tespit edildiği görülmüştür. Davalı yan usulüne uygun ihtarata rağmen defterlerini ibraz etmemiş olup HMK 222/3 maddesine göre lehe delil niteliklerini haiz davacı ticari defterlerinin hükme esas alınabileceğine kanaat edilmiştir. Davalı yan icra takibine itirazında davacıya ödediği depozito ve peşinatın aldığı hizmeti karşıladığını belirtmiştir. Dolayısıyla taraflar arasında kurye hizmet sözleşmesi bulunduğuna, hizmetin alındığına ve davaya konu edilen bakiye borcun miktarına dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı yan ileri sürdüğü ödemenin yeterliliği savunması ile hizmetin alındığını ikrar ettiğine göre ispat yükünü üzerine almış ancak bu kapsamda herhangi bir delil dosyaya sunmamıştır. Dosya ve davacı ticari defterleri kapsamında borcun tamamıyla ödendiğine veya depozito ile peşinatın bu miktarı karşıladığına dair delil elde edilememiştir. Bunun yanında peşinatın hangi hizmet için verildiği, bahsi geçen depozitonun hangi koşullarda iadesi gerektiği ve bu savunmaya yönelik parasal miktarlar da belirli ve sabit değildir. Dolayısıyla bilirkişi raporunun hükme ve denetime elverişli olduğu, takibe dayanak olan e-faturanın dijital olarak davalıya gönderildiği, faturaya veya muhteviyatı olan hizmete davalı tarafından itiraz edilmediği, faturaya itiraz olmadığı gibi iade de edilmediği, davalı yanın üzerine düşen ispat yükünü yerine getirmediği anlaşılmakla hizmete konu asıl alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Asıl alacak yönünden davacı TTK 1530/7 maddesine göre işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de taraflar arasında tedarike ilişkin sürekli bir ticari ilişki bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin TTK 1530 maddesinin koruduğu amaca hizmet eder nitelikte olmadığı, bu nedenle talebi aşmamak kaydıyla ticari işte asıl olan avans faizine hükmedilmesi gerektiği anlaşılmış, takipten önce davalının temerrüde düştüğü veya borç kapsamında belirli bir vade bulunduğu ayrıca ispat olunmadığından işlemiş faiz talebine ilişkin miktar yönünden talebin reddine karar verilmiştir.
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu edilen asıl alacağın önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın kısmen iptaline, takibin 10.668,46 TL asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren, takipte talep edilen faiz oranına dair miktarı aşmamak kaydıyla, değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya dair talebin Reddine,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 2.133,69-TL’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 728,76-TL karar ve ilam harcından 136,65-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 592,11-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL başvuru harcı, 136,65-TL peşin harç olmak üzere toplam 217,35-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL (kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.230,00-TL yargılama gideri davanın kabul oranına (%94,2951) göre 2.102,78-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri 1.560,00-TL’nin Kabul-red oranına göre 1.471,00-TL’sinin davalıdan, 89,00-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/06/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza