Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/605 Esas
KARAR NO : 2023/242 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2021
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilin Mahkemeye sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkiline 90.687,95 TL borcunu ödemediğinden dolayı …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine takip başlatıldığını, borçlu tarafın borcun tamamına itiraz ettiğini, müvekkillinin devraldığı işletmenin önceki sahiplerinin devirden önce almış oldukları tüm demirbaşın ödemesini yaptığını, devir sözleşmesine göre devirden sonra müvekkilinin çıkacak borçlardan dolayı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin iş yerini devralırken içerisinde olan her şeyin ödemesini yaptığını, iş yerinin içerisinde bulunan tüm malzemelerin değerinin hesaplanarak ödemesinin buna göre yapıldığını, ancak devir işleminden sonra devreden …’in işletmede kullanılan demirbaşlara ilişkin alacaklılara ödeme yapmadığını ve bu alacaklı 3. Kişiler tarafından müvekkili şirket faturaya dayalı olarak icraya verildiğini ve müvekkilinin icra zoruyla bu parayı ödemek zorunda kaldığını, ikili görüşmelerden sonuç alınamaması üzerine borcun ödenmemesi sebebiyle faturalarla ve önceki icra dosyasındaki ödeme ile birlikte icra takibi başlatıldığını, ancak borçlunun borca haksız yere itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin satın alınan ve ödemesi yapılmayan demirbaşların borcu sebebiyle haksız olarak fakirleştiğini, müvekkilinin sadece iyi niyetinin ve davalıya olan güveninin kurbanı olduğunu, tüm çabalara rağmen zararını davalılardan alamayan müvekkilinin icra takibi başlattığını, bu icra takibine de haksız olarak itiraz edilince, taraflarca ara buluculuk görüşmeleri yapılsa da anlaşmazlıkla sonuçlandığını, itirazın iptalinin gerektiğini, borçluların borca itirazının iptaline, takibin devamına, haksız itiraz eden borçlular aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, borçlu aleyhine %10 para cezasına hükmedilmesine, ayrıca davalının taşınır taşınmaz malları ile bankalardaki ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacağı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusunun bir ticari alacağın sulh yoluyla ödenmesine ilişkin üçüncü kişiyle yapılmış sözleşmeye dayalı bir alacaktan kaynaklanmış olması ve davacı için de ticari konu niteliğinde olması nedeniyle dava, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin görev alanına giren bir dava olmadığını, görevsizlik kararı verilmesini talep ettiğini, müvekkilinin … Noterliğinin 09.08.2018 tarih … sayı ile tasdikli 07.08.2018 tarihli 6 sayılı genel kurul kararıyla, …’ ten 60.000 TL karşılığında 600 adet payını, hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte devraldığını, şirketin şu anki sahibi … bu şirketin %40 hissesini … Noterliğinin 09.08.2018 tarih … sayı ile tasdikli 07.08.2018 tarihli 6 sayılı genel kurul kararıyla, …’ ten devraldığını, müvekkilli …’in ve … aynı anda ve aynı tarihte şikete ortak olduklarını, müvekkilinin şirketteki tüm payını … ‘ye devrettiğini ve şirket müdürlüğünden de ayrıldığını, müvekkilinin henüz şirkete hissedar dahi olmadığı bir dönemde doğmuş olan bir borcu ödediği için, müvekkiline rücu için icra takibi başlatıldığını, bu icra takibine itiraz ettiklerini, dosyadaki alacağın sebebi olarak belirtilen 02.03.2021 tarihli sözleşmenin icra dosyasına sunulmadığını, taraflarına tebliğ edilmediği bunların hukuka aykırı olduğunu, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
Dosyanın … Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/06/2022 tarih 2021/… E. 2022/… K. sayılı ilamında verilen görevsizlik kararı ile mahkememiz esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
…. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esaslı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 90.000,00-TL asıl alacağa 687,95 TL işlemiş faiz alacağı ile birlikte 90.687,95-TL için takip yapıldığı, ödeme emrinin 05/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içersinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 16/202/2023 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda özetle; Huzurdaki davada dava dışı …, davacı şirketin esas sermaye paylarının tamamını davalı …’den devralmak suretiyle davacı şirketin tek ortağı olmuştur. Davacı Şirket ise dava dilekçesinde, kendisinin işletmeyi davalıdan devraldığını ileri sürerek huzurdaki davayı açmıştır. Oysa ki davacı şirket işletmeyi devralan değil, devir alınan işletme konumundadır. Bir işletmenin devrinden bahsedilecek ise, dava dışı …’in …’in davacı şirket nezdindeki tüm paylarını bedelini ödeyerek devralması suretiyle davacı şirketi devraldığından bahsedilebilir. Mahkemenizin takdirinde olduğu gibi bir şirketin/işletmenin kendi kendisini devralması mümkün değildir. Nitekim TTK m. 574/3 uyarınca da zaten “Şirket, tek ortağının kendisinin olacağı bir şirkete dönüşeceği sonucunu doğuracak şekilde esas sermaye payını iktisap edemez”. Kaldı ki, somut olayda davacı şirketin kendi paylarının tamamını kendisi tek ortak olacak şekilde devralması gibi bir durum da esasen yoktur. Somut uyuşmazlıkta dava dışı …, davacı şirketi davalıdan devralmıştır. Davacı şirket tüzel kişiliği ise kendisine ait olan dava konusu borcunu alacaklıya ödemiştir. Huzurdaki dava açısından olsa olsa, davacının tüm paylarını davalıdan devralan dava dışı …’in, davacı şirket tüzel kişiliğine ait pay devrinden önce doğmuş borcu kendi malvarlığından ödemiş olması halinde, yapmış olduğu bu ödemeyi rücuen davalıdan talep edip edemeyeceği tartışma konusu olabilir. Ancak … huzurdaki davanın davacısı değildir.Sayın Mahkemenizin de bilgisi dahilinde olduğu üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) m. 114/1-d uyarınca taraf ve dava ehliyetine sahip olmak dava şartı olup HMK m. 115/1’e göre “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır”. HMK m. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Yukarıdayapmış olduğumuz açıklamalar uyarınca devralan değil devir alınan şirket olan davacı şirketin huzurdaki davada taraf ve dava ehliyeti sahip olmadığı; bunun sonucu olarak da davacı şirketin dava konusu alacak bakımından davalıdan alacaklı olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davacı şirketin tüm demirbaşları ile birlikte devralınması hususunda davalı ile dava dışı … arasında pay devri yapıldığı, pay devri yapıldıktan sonra davacı şirketin 2016 yılına ait borcu nedeniyle … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/… E sayılı dosyasında, davacı şirket tarafından yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından her ne kadar borcun davacı şirket tarafından ödenmesi sebebiyle sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği davalıdan tahsili talep edilmiş ise de davalının sorumluluğunun, dava dilekçesinde ve bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde belirttiği üzere davacı şirkete ait pay devri anlaşması gereği tüm demirbaşların bedelinin davalıya ödenmesine dayandırdığı, pay devri anlaşmasının dava dışı … ile davalı arasında yapıldığı, davacı şirketin anılan sözleşmede devir alınan işletme konumunda olduğu bu itibarla pay devri sebebiyle davacı şirketin dava açma hakkının bulunmadığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-179,90-TL karar harcının peşin alınan 1.095,29-TL den düşümü ile kalan 915,39-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13-14 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
4- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 14.510,07-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır