Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/53 E. 2023/39 K. 23.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/53 Esas
KARAR NO : 2023/39
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2022
KARAR TARİHİ : 23/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında belirli bir malın taşınması amacıyla sözleşme imzalandığını, bu sözleşme uyarınca 16.06.2020 tarihinde müvekkili şirket tarafından 13.900,40TL tutarında fatura düzenlendiği ve davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin bu faturaya 8 günlük sürede itiraz etmediğini, fatura tutarının müvekkili şirkete ödenmediğini, müvekkili şirketin ödenmeyen fatura tutarını tahsil edebilmek amacıyla 15/09/2020 tarihinde … İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlattığını, 29/09/2020 tarihinde ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davalı şirketin 12/10/2020 tarihinde yetkiye ve borcun tamamına, faize, faiz oranına ve borcun tüm ferilerine haksız olarak itiraz ettiğini, dosyanın yetkili icra dairesi olan …. İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emri üzerine, borçlunun öncesinde tüm borca itiraz etmesine rağmen bu sefer borcun 8.945,60TL olan kısmını kabul ederek kalan 4.954,40TL için itiraz ederek takibi durdurduğunu, tüm açıklanan nedenlerle davalının borca ve icra takibine itirazının iptali ile takibin devamını, borçlunun takip konusu borcu işlemiş ticari faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı yan arasında bulunan yük taşıma sözleşmesi uyarınca kararlaştırılan taşıma bedeli ödenmiş olup, müvekkili şirketin davacı yana bu bedel haricinde herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı yanın soyut ve mesnetsiz iddialarının aksine müvekkili şirket tarafından 16.06.2020 tarihli e-fatura kabul edilmemiş olup, aynı gün iade edildiğini, alacak tutarından farklı olarak tek taraflı belirlediği ve faturalandırdığını, kendisine kesilen iade faturasına rağmen aynı alacak yönünden ısrar ettiği hizmet bedelini takibe koymakta kötü niyetli olması sebebiyle davacının İİK 67. maddesi uyarınca kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, tüm bu açıklanan nedenlerle davacının herhangi bir alacağının mevcut olmaması sebebiyle davanın reddini, davacının haksız ve hukuka aykırı takibi nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı icra takip dosyasının UYAP çıktıları dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı icra takip dosyasının faturadan kaynaklanan 13.900,00-TL asıl alacak üzerinden takip yapıldığı, ödeme emrinin 12/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 16/04/2021 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali Müşavir bilirkişinin 23/12/2022 tarihli raporunda özetle; tarafların ticari defter kayıtlarındaki uyuşmazlığın, davalının davacı adına tanzim edip de kendi defterlerine kaydettiği fakat davacının defterlerinde kayıtlı olmayan 16/06/2020 tarih ve … nolu 13.900,40TL tutarlı iade faturasından kaynaklandığının tespit edildiği; davalının tanzim ettiği söz konusu iade faturasının davacıya tebliğ edildiği yönünde herhangi bir tespit yapılamadığı, davalının defterlerinde takip tarihi itibariyle taraflar arasında herhangi bir borç/alacak bakiyesi kalmadığı/kayıtlı olmadığı halde davalının 8.945,60TL borcu kabul etmesinin dayanağının tespit edilemediği,davacının ticari defterlerinde ise, 10/07/2020 tarihinden itibaren (takip tarihi itibariyle de) davalının 13.900,40TL borcunun kayıtlı olduğu ve bu borcun da takip konusu faturadan kaynaklandığı; Takip konusu faturanın davalının defterlerinde de kayıtlı olduğu ancak davalının takip konusu bu faturaya istinaden yukarıda incelenen (ve tarafların defterlerinde uyuşmazlığa neden olan) iade faturasını tanzim ettiği; Davalının tanzim ettiği uyuşmazlık konusu iade faturasının kabul edilmesi halinde, taraflar arasında herhangi bir borç/alacak bakiyesinin kalmayacağı (ki işbu iade faturası davalının defterinde kayıtlı olduğundan takip tarihi itibariyle herhangi bir borç/alacak bakiyesi de bulunmadığı); fakat davalının kendi defterlerinde herhamgi bir borç/alacak bakiyesi kayıtlı olmamasına rağmen takip konusu borcun 8.945,60-TL’sini kabul ettiği; Davalının tanzim ettiği uyuşmazlık konusu iade faturasının kabul edilmemesi halinde ise, davacının ticari defter kayıtlarına itibar edileceği ve bu haliyle de davalının davacıya 13.900,40TL borçlu olduğunun kabul edileceği (huzurdaki davaya konu takipte ise 13.900,00TL talep edildiği); ayrıca davalının sunduğu nakliye ve yük sözleşmeleri ile “davacıya ait hizmet listesi ve fiyat dökümleri” olarak sunduğu belgede davacının herhangi bir kaşe/imzasının olmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki fatura alacağına ilişkin yapılan icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durması ve mahkememize açılan itirazın iptali davası ile inkar tazminatına hükmedilmesi talebi istemine ilişkindir.
Davacı, taşıma ilişkisinden doğan bakiye alacak için başlattığı ilamsız takipteki kısmi itirazın iptalini talep etmektedir. Davalı ise itirazı dışında kalan kısmı kabul etmediğini, davacının tek taraflı ücret arttırması ile aradaki farkın doğduğunu savunmuştur. 16/06/2020 tarihli fatura 13.900,00 TL’lik olup davalı 8.945,60 TL’lik kısmını kabul etmiş, bakiye 4.954,40 TL için itirazın iptali talep edilmiştir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. Md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca, faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği,bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, mahkememizce tüm delillerin toplandığı, mahkememizin 16/05/2022 tarihli duruşmasında taraf defterlerinin incelenmesine karar verildiği, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, huzurda hazır bulunan taraf vekillerine tefhim edildiği, bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verildiği, incelemenin taraf ticari defter ve kayıtları üzerinden yapıldığı, mahkememizce aldırılan ve hükme esas bilirkişi raporu ile davacının ticari defterlerinde, 10/07/2020 tarihi itibariyle davalının 13.900,40-TL borcunun mevcut olduğu ve bu tarihten sonra taraflar arasında herhangi bir işlem/kayıt olmadığı, davalının işbu borcunun 31/12/2020 tarihi itibariyle de mevcut olduğu ve 2021 yılına devrettiği/2021 yılı açılış kayıtlarında da mevcut olduğu, davalının ticari defterlerinde, 03/07/2020 tarihi itibariyle davacıya ilişkin herhangi bir borç/alacak bakiyesinin kalmadığı ve bu tarihten sonra da taraflar arasında herhangi bir işlem/kayıt olmadığı, takip konusu faturanın 16/06/2020 tarih ve … nolu,13.900,40-TL tutarlı faturanın davalının defterlerinde de kayıtlı olduğu ancak taraflar arasında ayrı bir fatura tebliğ teamülünün bulunmadığı, davalının e-arşiv üzerinden faturayı kabul etmeyip iade ettiği, davacının da faturasını e-arşiv üzerinden davalıya kayıt ettiği, taraf defterlerinin davalının yaptığı kısmi ödeme (7.581,01 TL + 1.364,58 TL KDV) itibariyle uyuştuğu, faturanın 31 adet taşıma işinden kaynaklandığı sabit olup ücretlendirme yönünden uyuşmazlık bulunduğu, davaya konu faturanın usulünce iade edilmediği düşünülse dahi davalı yanca kabul edilmeyen ücret farklılığını ispat yükünün davacı üzerinde devam ettiği, davacının ücret değişikliği veya miktarına dair anlaşma sunamadığı, davacının sunduğu 31 adet taşıma belgesinde 380 birim fiyat üzerinden işlem yapıldığı, oysa varış kalkış yerlerine göre fiyatlandırmanın farklı olması gerektiğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, bu kapsamda davalı yanca daha önceki fiyatlandırma üzerinden ve takipten sonra davadan önce yapılan kısmi ödemenin yerinde olduğunun kabulü gerektiği, davacının davasını tüm bu açıklamalarla ispatlayamadığı, hatırlatılmasına rağmen davacının yemin deliline de dayanmadığı gözetilerek davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Kötü Niyet Tazminatı yönünden; Kötüniyet tazminatı İİK 67/2 maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Bu yönde tespit veya ispat bulunmadığından yasal şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Yasal şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 179,90-TL maktu harçtan 84,61-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 95,29-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.954,40-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının resen ilgilisine iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/01/2023

Katip … Hakim
e-imza e-imza