Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/52 E. 2022/457 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/52 Esas
KARAR NO : 2022/457

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 24/01/2022
KARAR TARİHİ : 16/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu 2021/09, 2021/10, 2021/11 ve 2021/12 sayılı kararların TTK’nın 390/4. maddesinde yer alan dolaştırma usulüne aykırı olarak alındığını, bu kararların müvekkili yönetim kurulu üyelerine sunulmadığını, 2021/09, 2021/10, 2021/11 ve 2021/12 sayılı kararların TTK’nın 391. maddesinde yer alan eşit işlem ilkesine açıkça aykırı olduğunu, bunun yanında B grubu pay sahibi olan …isimli şirketin vazgeçilmez haklarının da ihlal edildiğini, … numaralı kararın yine ana sözleşmeye açıkça aykırı olduğunu, bu nedenlerle bahsi geçen kararların hem usul hem de esas yönünden TTK’ya açıkça aykırı bulunduğundan, 2021/09, 2021/10, 2021/11 ve 2021/12 sayılı kararlarının geçersizliğinin /yokluğunun butlanının tespit edilmesinin gerektiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin alacak, hak ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla bahsi geçen kararların uygulanması durumunda şirket ve diğer ortak …’in telafi edilemez zararlara uğrayacağını, bu kararlara dayanak gösterilmek suretiyle diğer ortağın durumunun daha da ağırlaştıran ve eşit işlem ilkesine aykırı olan ve pay sahiplerinin devredilemez nitelikteki haklarını daha da ihlal edebilecek kararların alınması mümkün olduğundan söz konusu kararların uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini bahsi geçen kararların hem usul hem de esas yönünden Türk Ticaret Kanunu’na açıkça aykırı bulunduğundan, 2021/09, 2021/10, 2021/11 ve … sayılı kararların yokluğunun/butlanının mahkemece tespit edilmesine, avukatlık ücreti ile her türlü yargılama harç ve giderinin davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki haksız ve hukuki temelden yoksun dava sebebi ile müvekkili şirket nezdinde doğacak muhtemel zararlarına karşılık TTK’nın 460/5. maddesinin emri gereği kıyasen uygulanması gereken TTK’nın 448 ve 451. maddeleri uyarınca davacıların sayın mahkeme’nin uygun göreceği miktarda teminat yatırmaya mahkûm edilmesini talep ettiklerini, davacıların, TTK’nın 369. maddesine de muhalefet ederek yasaya ve usule uygun yönetim kurulu kararlarının tesciline engel olmaya çalıştıkları gibi şirketin iş ve işlemlerinde temsil ve ilzamını düzenleyen söz konusu kararların uygulamasını da haksız ve kötü niyetle engellemeye çalıştıklarını, davacıların müvekkili şirket ve yöneticilerinin itibarını zedelemek, şirket çalışanlarının görevlerinin ifasını ve şirketin temsil ve ilzamını engelleyerek müvekkili şirketin ticari ve operasyonel faaliyetlerini, iş ve işlemlerini sürüncemede bırakarak kitlemek için, dava konusu yönetim kurulu kararlarının hükümsüz ve geçersiz olduğuna dair asılsız iddialarını gerek şirket içinde gerekse üçüncü kişiler nezdinde haksız ve kötü niyetle halen yaymaya devam ettiklerini, işbu nedenlerle öncelikle huzurdaki haksız ve hukuki temelden yoksun dava sebebi ile müvekkil davalı şirket nezdinde doğacak muhtemel zararlarına karşılık TTK’nın 460/5. maddesinin emri gereği kıyasen uygulanması gereken TTK’nın 448 ve 451. maddeleri uyarınca davacıların Sayın Mahkeme’nin uygun göreceği miktarda teminat yatırmaya mahkûm edilmesini, söz konusu teminat miktarı belirlenirken, müvekkil şirket’in faaliyet gösterdiği sektör, piyasadaki değeri ve itibarının gözetilmesini, davacıların dava konusu yönetim kurulu kararlarının hükümsüz ve geçersiz olduğuna dair asılsız iddialarını şirket içinde ve dışında yaymaya matuf eylemlerinin durdurulmasını, müvekkili şirket çalışanlarını söz konusu yönetim kurulu kararları çerçevesinde görevlerini ifa etmekten alıkoymaya, müvekkili şirketin ticari ve operasyonel faaliyetlerinin, iş ve işlemlerini aksatmaya, kitlemeye yönelik eylem ve davranışlardan kaçınmalarını teminen ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davaya konu edilen yönetim kurulu kararlarının yasaya, usule, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olmaları ve TTK’nın 391. maddesinde belirtilen butlan şartları bulunmadığından, müvekkili şirket aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak ikame edilen davanın reddini, yargılama giderleri ile yasal vekâlet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davaya konu 4 yönetim kurulu kararının yokluğunun tespiti istemlerine ilişkindir.
İhtiyati tedbir; Mahkememizin 30/05/2022 tarihli ara kararı ile davaya konu tüm yönetim kurulu kararlarının tarihinin 15.10.2021 olduğu, aynı tarihli kararlardan 11 ve 12 no.lu kararlar ile 9 ve 10 no.lu kararların kullanılmasına karar verildiği, buna göre tarih aynı olsa da bu kararların aynı toplantıda alınmadığı, aynı tarihte yapılmış gözüken diğer toplantı/toplantıların yeniden yönetim kurulu üyelerine bildirilmediğine ilişkin yaklaşık ispatın bu maddi olgu karşısında yerine getirildiği anlaşılmakla davalı şirketin 15.10.2021 tarihli 11 ve 12 no.lu yönetim kurulu kararlarının yürütmesinin 1.000.000,00-TL nakdi veya süresiz teminat mektubu karşılığında yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin 16/06/2022 tarihli celsesinde kısa kararda ikinci satırında her ne kadar sehven ”15/10/201 tarihli” denilmiş ise de, maddi hata olduğu anlaşılmakla gerekçeli kararda ”15/10/2021 tarihli” olarak düzeltilmiştir.
15.10.2021 tarihli 2021/9 ve 2021/10 sayılı yönetim kurul kararların yokluğunun tespiti talep edilmiş ise de, söz konusu kararları tescilinin ticaret sicil müdürlüğünce reddedildiği, aynı konularda 2021/11 ve… nolu yeni kararların alındığı, bu şekilde üstü örtülü olarak 9 ve 10 nolu karaların kaldırıldığı da tüm bu nedenlerle bu kararlara ilişkin davada hukuki menfaat olmadığı anlaşılmış ve bu kararlar açısından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Genel olarak, bir hukuki işlemin kurucu unsurlarında eksiklik varsa o işlem yok hükmündedir. Yönetim kurulu kararının, kurucu unsurlarında eksiklik olması halinde, karar yok hükmündedir. Bir yönetim kurulunun kurucu unsurları ise; irade beyanlarının tam olması ve kararın ‘yönetim kurulu’ndan çıkmış olmasıdır.
Toplantıya çağrılmayan üye/üyelerin olması halinde kararın akıbeti ne olacaktır? Yokluk için yapılan tanımda irade beyanlarının eksik olmasından bahsedilmektedir. Bu durumda toplantıya çağrılmayan üyenin irade beyanı eksiktir. Zira çağrılan üyeler toplantıya katılarak olumlu veya katılmayarak olumsuz birer irade ortaya koymuşlardır. Fakat çağrılmayan üyenin ne olumlu ne olumsuz bir irade beyanı yoktur. Bu yüzden bu tip kararlar yok hükmündedir.
Somut olayımızda 15.10.2021 tarihli 2021/11 ve 2021/12 sayılı yönetim kurul kararları açısından ise 2021 yılı kararlarından 11 ve 12 nolu karar ile, yine aynı tarihili 9 ve 10 nolu kararlar ile aynı konuları düzenler karar verildiği dikkate alındığında, her ne kadar toplantı tarihleri aynı olsa da, bu karar içeriklerine göre bu iki gurup kararın aynı toplantıda alınmadığı, aynı tarihli bir başka toplantıda alındığının hayatın olağan akışına göre anlaşıldığı, kaldı ki 9 ve 10 nolu karaların ticaret sicil müdürlüğüne tescil edilmek istenmesinden sonda yine bu kararlar ile aynı tarihli ve aynı konuları düzenler 11 ve 12 nolu kararların ortaya çıkması dikkate alındığında bu iki grup karaların aynı tarihli aynı toplantı da alınmamış olduğu, buna göre de 8,9,10 nolu kararların alındığı toplantı için çağrı koşulları bulunsa da 11 ve 12 nolu kararların alındığı toplantı için çağrı davet yapıldığının davala tarafça ispatlanmadığı, toplantıya çağrılmayan üye bulunmakla, çağrılmayan davacı üyenin irade beyanı eksik olduğu, bu yüzden bu kararların yok hükmünde olduğu anlaşılmış ve tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-15.10.2021 tarihli 2021/9 ve 2021/10 sayılı yönetim kurul kararların yokluğunun tespiti talebinde hukuki menfaat olmadığından bu kararlar açısından davanın usulden reddine,
-15.10.2021 tarihli 2021/11 ve 2021/12 sayılı yönetim kurul kararların yokluğunun tespitine,
2-Teminat miktarının azaltılması veya yükseltilmesi taleplerinin reddine,
3-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin harç ve 80,70-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 161,40-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 5.100,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 199,60-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 99,8‬0-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 16/06/2022
Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”