Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/501 E. 2023/377 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/501 Esas
KARAR NO : 2023/377
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2022
KARAR TARİHİ : 15/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 25.04.2018 tarihli sözleşme gereğince davalı şirkete güvenlik hizmeti verdiğini, aralarında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olduğunu, dava dışı … …’ın 14.09.2018-17.04.2020 tarihleri arasında davalı şirket bünyesinde görevlendirildiğini, bu personel tarafından … İş Mahkemesinin 2020/… Esas sayılı dosyasında işçilik alacakları davası açıldığını, mahkemece kısmen lehe kısmen aleyhe hüküm kurulduğunu, aleyhe sonuçlanan kısımlardan dolayı işçilik alacakları ve yargılama giderleri toplamı 10.959,00-TL’nin 05.12.2021 tarihinde ödenmek zorunda kalındığını, dava dışı işçinin iş akdinin sonlanmasının davalının görev dışı işler yaptırmasından kaynaklandığını, sözleşmenin 5.6 maddesinde bu hususlarda müvekkilinin sorumluluğunun olmadığının düzenlendiğini, yapılan ödemenin davalıdan tahsili için düzenlenen faturanın ödenmemesi üzerine …. İcra müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, 28.03.2022 tarihinde haksız ve yersiz itiraz ile takibin durduğunu, bu itirazın mesnetsiz ve hukuka aykırı olması sebebiyle iptaline, takibin devamına, takip konusu meblağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacıdan güvenlik hizmeti alındığını, davacı çalışanı dava dışı … ‘ın devamsızlık yapmaya başladığını, daha sonra da işçilik alacaklarını bahane göstererek müvekkili ve davacı aleyhine dava açtığını, mahkeme kararının hatalı olduğunu, davanın sadece kıdem tazminatı yönüyle lehine sonuçlandığını, fazla mesai, hafta tatili, UBGT alacakları yönünden reddedildiğini, davacı ile aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisi olsa dahi iç ilişkide sorumluluğun davacıda olduğunu, icra takibinin haksız olması sebebiyle yapılan itiraz sonrası takbin durduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere sorumluluğun sadece anaparadan olabileceğini, diğer fer’ilerden sorumlu olunmadığını, tüm bu açıklanan nedenlerle haksız davanın reddini, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… İş Mahkemesinin 2020/… Esas sayılı dava dosyası (dava dışı işçinin işçi alacağı) ile ödemeye yönelik …. İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı dosyalarının UYAP üzerinden celp edilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin 2022/… Esas sayılı takip dosyasında sözleşme gereği fatura alacağından kaynaklanan 11.156,26 asıl alacak üzerinden takip yapıldığı, borçluya ödeme emrinin 22/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 28/03/2022 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı bilirkişinin 10/03/2023 tarihli raporunda özetle; Dava dışı … …’dan dolayı 03.12.2021 tarihinde ödenmek zorunda kalınan 10.959,00TL’den 10.779,81TL’sinin davalı firma sorumluluğunda olduğu, aşan kısım olan (10.959,00-10.779,81) =179,19TL’den sorumluluğunun bulunmadığı, icra inkar tazminatı ve oranına ilişkin hususun Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, asıl işveren alt işveren ilişkisi kapsamında dava dışı işçiye ilam nedeniyle davacı tarafından yapılan ödemenin davalıdan rücu edilip edilemeyeceği ve miktarı ile bu kapsamda başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar.
İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Nitekim, TBK’nın 167. maddesinde “Aksi karşılaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yani, müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davada ileri sürülen alacak, davacı alt işveren şirketin dava dışı işçisi … …’ın kesinleşen … İş Mahkemesinin 2020/… Esas sayılı dosyasında hükmedilen alacakları için yapılan ödemenin …. İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı dosyasında başlatılan takip ile davalı asıl işveren şirketten rücusuna ilişkin işçilik haklarından kaynaklanmaktadır.
Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde rücu edilebilecektir.
İşçilik alacağına dair … İş Mahkemesinin 2020/… Esas sayılı dosyasında verilen 02/11/2021 tarihli karar ile, davacı işçi yararına 4.683,94-TL brüt kıdem tazminatına hükmedilmiştir. Dava, dava dışı işçi tarafından dosyamız taraflarına karşı ikame edilmiş olup ilgili Mahkeme bu taraflar arasındaki alt işverenlik ilişkisini kabul etmiş, neticeten işverenler aleyhine hükmedilen miktarlar nedeniyle müteselsilen sorumlu tutulmuştur.
Davacı şirketin dava dışı işçiye bahsi geçen mahkeme ilamı karşılığı olarak 10.959,26-TL ödeme yapıldığı, faturanın davalı şirkete e-tebliğ edildiği, fakat davalı tarafça borcun ödenmediği, işbu nedenlerle …. İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı dosyası ile 11.156,26-TL üzerinden ilamlı takip başlatıldığı anlaşılmıştır. …İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı dosyasından davalı borçlu şirkete gönderilen ödeme emrine davalının itirazı üzerine takip durmuş ve huzurdaki dava ikame edilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Yine işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti açısından da davacının davalıya bu alacağını da rücu edebileceği Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin içtihatları ile bellidir.
Taraflar arasında akdedilen Hizmet Alım Sözleşmesi incelendiğinde;
Sözleşmenin 2. maddesinde sözleşmenin konusunun tanımlandığı,
Sözleşmenin 5.6. maddesi “Müşteri (… ) özel güvenlik personelini bu sözleşme kapsamında yer alan işlerde çalıştıracak önceden mutabık kalınan ve asli görev tanımı dışında kalan farklı işlerde çalıştırmayacaktır. Aksi halde asli görevini yapmayan personel ile ilgili sorumluluktan doğacak kusurdan … sorumlu değildir.” şeklindedir.
“Hizmetin Bedeli ve Şartları ile Tahsilat” başlıklı 8.4.maddesi; ”Personelin işyerinde çalıştığı süre içerisinde oluşacak olan Yıllık izin, Mazeret İzinleri, Kıdem İhbar Tazminatları ve Bayram mesaileri MÜŞTERİ tarafından karşılanacaktır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dava dışı işçinin kıdem tazminatına hak kazanma gerekçesi İş Mahkemesinin kesinleşen kararına göre asli güvenlik görevi dışındaki işlerde çalıştırılmasıdır. Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin 5.6. maddesinde belirtildiği gibi bu tür zararlardan davalı asıl işveren sorumlu olacaktır. Bunun yanında sözleşmenin 8.4. maddesi ile işçilerin kıdem tazminatına dair yükümlülüğü davalı asıl işverene yüklenmiştir. Taraflar arasındaki rücu ilişkisinin, kimin ne miktarda sorumlu olduğunun sözleşme ile belirlendiği, sözleşme özgürlüğü kapsamında sorumluluğunun asıl işverene yüklenmesinde yasal düzenlemelere aykırı bir durum bulunmayıp bu yönde itiraz da bulunmadığı, tarafların iradelerine üstünlük tanınması gerektiğine kanaat edilmiştir. Dava dışı işçi … …’ın … 5. İş Mahkemesinde
2020/… E 2021/… K sayılı dosyasındaki işçilik alacaklarının sadece davalı firmada geçirdiği hizmet
sürelerine ilişkin olduğu, ilamın kıdem tazminatını esas aldığı, bu yönden doğan alacak ve yargılama
giderlerinden davalı asıl işverenin sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmıştır.
Davacının dava dışı işçiye 03/12/2021 tarihinde 10.959,00 TL ödeme yaptığı, dava dışı işçiye ödenmesi gereken tutarın ilamda 9.507,32 TL (4.683,94 TL kıdem tazminatı, 4.080,00 TL vekalet ücreti, 554,58 TL yargılama gideri, 188,80 TL işçinin harca dair yargılama gideri) olarak belirlendiği, bilirkişi raporunda kıdem tazminatı için hesaplanan en yüksek mevduat faizi yanlış hesap edilmişse de doğru olan 17/04/2020 fesih/temerrüt ve 03/12/2021 ödeme tarihi için 4.683,44 TL*%35*595 gün/36500=2.672,41 TL dava dışı işçi lehine işlemiş faiz hesap edilmesi gerektiği, 9.507,32 + 2.672,41 = 12.179,73 TL olduğu, yapılan ödemenin daha düşük (10.959,00 TL) olması nedeniyle diğer alacaklar için faiz veya KDV hesabı gerekmediği, davacının yaptığı ödemenin tamamını davalıya rücu edebileceği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek davalının davacı tarafça başlatılan ilamsız takibe itirazının 11.156,26 TL’lik asıl alacak yönünden iptaline hükmedilmiştir.
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu alacağın önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, rücuya tabi ödenecek miktarın davalı borçlu tarafından ilamdan açıkça görülebileceği, sorumluluğun da ilama dayalı olduğu, yapılan ödemenin icra dosyasından açıkça anlaşılabileceği, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin takip talebindeki kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında icra inkar tazminatı 2.231,25-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 762,08-TL karar ve ilam harcından 134,75-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 627,33-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL başvuru harcı, 134,75-TL peşin harç olmak üzere toplam 215,45-TL harç bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.615,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri 1.560,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/05/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza