Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/492 E. 2022/573 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/492 Esas
KARAR NO : 2022/573

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2015
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
KAR. YAZ. TARİHİ : 27/10/2022

————————————————————————————————————————

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada dosyasında;
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 19.12.2005 tarihli elektrik aboneliği sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafından müvekkili adına her ay, müvekkilin fabrikasında kullandığı elektrik tüketim miktarına göre fatura düzenlendiğini, bu faturaların ilki Ekim/2016 sonuncusu 29.12.2012 tarihli olduğu, bu tarihten sonra müvekkilin aboneliği sona erdiğini, bu faturaların bedelleri müvekkili tarafından her ay düzenli olarak ödendiğini, davalının müvekkili adına düzenlediği faturalara, kayıp kaçak bedeli adı altında bir miktar yansıtarak müvekkilin elektrik tüketim bedeli ile birlikte her ay müvekkilinden bu bedeli de tahsil ettiğini, haksız olarak tahakkuk edilip tahsil edilen kaçak bedelleri yönünden Ekim/2006 ile Aralık/2012 tarihleri arasında davalı tarafından müvekkili adına düzenlenen faturalar ile müvekkilden kayıp kaçak bedeli adı altında haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen şimdilik 20.000-TL ‘nın müvekkilinden tahsil edildiği tarihlerden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili asıl dava cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle zamanaşımı, husumet, görev ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, görevli mahkemenin Danıştay olduğunu, EPDK tarafından, resmi internet sayfasında, 07/12/2011 tarihinde yayımlanan duyuru ile kamuoyuna bilgilendirildiğini, kayıp kaçak bedelinin, daha önce olmayan bir bedelin uygulamaya alınması değil, maliyet kalemlerinin ayrıştırılarak faturalarda da gösterilmesi suretiyle açığa çıktığını, tarifelerin uygulanması, lisans sahibi şirketler tarafından yasal bir zorunluluk olup, lisans sahibi şirketlerin, tarifeyi değiştirmesi düşünülemeyeceği gibi, tarifede yer almayan bir bedeli tahsil etmesi de veya tarifeler kapsamında belirlenen bir bedeli tahsil etmemesinin de mümkün olmadığım, lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama veya bu bedelleri tahsil edip etmeme konusunda bir insiyatifı bulunmadığını, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp kaçak bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, elektrik dağıtım şirketlerinin ilgili mevzuat kapsamında EPDK Kurul Kararları ile onaylı tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğunu beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/297 Esas sayılı dosyasında;
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile yaptığı 15/06/2010 tarihli sözleşmeye istinaden davalı … AŞ., müvekkilinin bağlı olduğu diğer davalı… A.Ş’nin şebekesi (…Elektrik) vasıtasıyla elektrik enerjisi tedarik ettiğini üstlendiğini, müvekkilinin bu sözleşmeye istinaden borçlarını adına tahakkuk ettirilen faturaları zamanında ödemiş olmasına rağmen haksız olarak faturalarında kayıp kaçak bedeli tahsilatı da yapıldığını, haksız olarak tahakkuk edilip tahsil edilen kayıp kaçak bedelleri yönünden bilahare bilirkişi raporuyla miktarı tespit olunduğundan arttırılmak şartıyla şimdilik 2010 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül Ekim Kasım Aralık aylarına ilişkin 20.000-TL’nin tahsil edildiği tarihten itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan… A.Ş. sunduğu cevap dilekçesinde; müvekkilinin elektrik dağıtım şirketi olmayıp özel sektör mensubu elektrik satış şirketi olduğunu, bu nedenle kendi adına tahsil etmediği kayıp kaçak bedellerinin müvekkilinden talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp bedellerinin mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edildiğini, keyfi bir uygulama olmadığını, kayıp bedelinin elektrik sistem altyapı ve iletimi esnasında doğan kayıpların telafisi anlamına gediğini, yine davacının sözleşme ile yükümlendiği taahhüdü ifadan kaçınmasının hukuken mümkün olmadığını anılan nedenlerle haksız davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan … A.Ş.vekili sunduğu cevap dilekçesinde; davanın öncelikle zamanaşımı, husumet, görev ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, yine davacının tarafları aynı olan İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında da Ekim 2006-Aralık 2012 tarihleri arasındaki kayıp kaçak bedeli istemine ilişkin ve daha önce açılmış olan davası bulunduğunu, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, yine davanın esası hakkında ise elekrik dağıtım şirketi tarafından uygulanacak tarifeler gereği müşterilerden tahsil edilecek kayıp kaçak, sayaç okuma ve iletim bedeli gibi bedellere ilişkin düzenlemelerin dağıtım şirketlerinin elektrik piyasası faaliyetlerine ilişkin ilgili mevzuatlar kapsamında EPDK tarafından belirlendiğini, bu nedenle müvekkili kurumun elektrik kullanım hizmetlerini sağlıklı sürdürebilmesi ve 3516 sayılı kanun gereği zorunlu olduğunu ve ödenen bu bedellerin iadesinin yerinde olmadığını, anılan nedenlerle haksız davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/296 Esas sayılı dosyasında;
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı …arasında 15/06/2010 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşme uyarınca davalı …Enerji’nin diğer davalı … Elektrik vasıtası ile davacıya elektrik enerjisi tedarik etmeyi üstlendiğini, bu sözleşmeye göre davacının adına düzenlenen tüm faturaları ödediğini, davalı… Enerji tarafından davacı adına düzenlenen faturalara kayıp kaçak bedeli adı altında bir miktar yansıtarak davacının elektrik tüketim bedeli ile birlikte bu bedelin tahsil edildiğini, davalılar tarafından davacıya sunulan elektrik eneıjisi dağıtımı dışında herhangi ayrı bir hizmet olmadığı halde davacıdan kayıp kaçak bedeli adı altında para tahsil edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, anılan nedenlerle davacının faturalarına kayıp kaçak bedeli adı altında yansıtılan ve davacıdan tahsil edilen miktarların haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespitine, toplam 384.140,15 TL bedelin davacıdan tahsil edildiği tarihlerden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılardan … Enerji vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin elektrik dağıtım şirketi olmayıp özel sektör mensubu elektrik satış şirketi olduğunu, bu nedenle kendi adına tahsil etmediği kayıp kaçak bedellerinin müvekkilinden talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp bedellerinin mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edildiğini, keyfi bir uygulama olmadığını, kayıp bedelinin elektrik sistem altyapı ve iletimi esnasında doğan kayıpların telafisi anlamına geldiğini, yine davacının sözleşme ile yükümlendiği taahhüdü ifadan kaçınmasının hukuken mümkün olmadığını, anılan nedenlerle haksız davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan … AŞ vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle zamanaşımı, husumet, görev ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, yine davacının tarafları aynı olan İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin…Esas sayılı dosyasında da Ekim 2006-Aralık 2012 tarihleri arasındaki kayıp kaçak bedeli istemine ilişkin ve daha önce açılmış olan davası bulunduğunu, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, yine davanın esası hakkında ise elekrik dağıtım şirketi tarafından uygulanacak tarifeler gereği müşterilerden tahsil edilecek kayıp kaçak, sayaç okuma ve iletim bedeli gibi bedellere ilişkin düzenlemelerin dağıtım şirketlerinin elektrik piyasası faaliyetlerine ilişkin ilgili mevzuatlar kapsamında EPDK tarafından belirlendiğini, bu nedenle müvekkili kurumun elektrik kullanım hizmetlerini sağlıklı sürdürebilmesi ve 3516 sayılı kanun gereği zorunlu olduğunu ve ödenen bu bedellerin iadesinin yerinde olmadığını, anılan nedenlerle haksız davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/284 Esas sayılı dosyasında;
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; vekil edeni ile davalı arasında imzalanan 01/10/2013 tarihli Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin sözleşme uyarınca davalılardan …A.Ş.’nin diğer davalı …’ın şebekesi vasıtasıyla vekiledenine elektrik enerjisi tedarik etmeyi üstlendiğini, vekiledeni adına düzenlenen faturaların düzenli olarak ödendiğini, ancak düzenlenen faturalara kayıp kaçak bedeli adı altında bir miktar yansıtılarak, 14 fatura dönemi içinde vekiledeninden toplamda 380.898,19 TL tahsil edildiğini beyanla, 380.898.19 TL’nin tahsil edildiği tarihlerden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı… vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı, husumet, görev, hak düşürücü süreye yönelik itirazlarını bildirmiş ve davanın bu yönden reddini talep etmişler, görevli mahkemenin Danıştay olduğunu, davacının tarafları aynı olan 4 adet dava açtığını, İstanbul.. Asliye Ticaret Mahkemesi …E. Dosyasında açılan davanın daha önce açıldığım, dosyasının usul ekonomisi açısından İstanbul…ATM dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, EPDK tarafından, resmi internet sayfasında, 07/12/2011 tarihinde yayımlanan duyuru ile kamuoyuna bilgilendirildiğini, kayıp kaçak bedelinin, daha önce olmayan bir bedelin uygulamaya alınması değil, maliyet kalemlerinin ayrıştırılarak faturalarda da gösterilmesi suretiyle açığa çıktığını, tarifelerin uygulanması, lisans sahibi şirketler tarafından yasal bir zorunluluk olup, lisans sahibi şirketlerin, tarifeyi değiştirmesi düşünülemeyeceği gibi, tarifede yer almayan bir bedeli tahsil etmesi de veya tarifeler kapsamında belirlenen bir bedeli tahsil etmemesinin de mümkün olmadığım, lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama veya bu bedelleri tahsil edip etmeme konusunda bir insiyatifı bulunmadığını, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp kaçak bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, elektrik dağıtım şirketlerinin ilgili mevzuat kapsamında EPDK Kurul Kararları ile onaylı tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğunu beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının vekiledeninin toptan satış şirketi olduğunu bilmesine rağmen ve mevzuat gereği tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin de ilgili dağıtım şirketine ödendiğini bilmesine rağmen, işbu davayı haksız olarak vekiledenine karşı açtığını, uygulanan birim fiyatlar ve faturalarda belirtilen alacak kalemlerinin EPDK kurul kararlarına ve elektrik piyasası mevzuatına uygun olarak düzenlenmekte olduğunu, tahsil edilen dağıtım sistemi kayıp bedelleri ve zorunlu kamusal bedellerin (Perakende Satış Hizmeti -PSH-, İletim Bedeli, Dağıtım Bedeli) elektrik dağıtım şirketine ödendiğini, vekiledeninin bu kapsamda kayıp bedellerinin ve diğer zorunlu kamusal bedellerin tahsili anlamında sadece aracı olduğunu, EPDK kararlarına karşı açılacak davaların idare mahkemelerinde görüleceğini, bu kapsamda da davanın reddi gerektiğini, öte yandan kayıpların, elektrik maliyetinin bir unsuru olacağını, elektrik nakli söz konusu ise teknik kayıpların da sözkonusu olacağını, 73 milyonluk nüfusun doğrudan gerek evinde gerekse iş yerinde elektrik tüketmek zorunluluğunun söz konusu olduğu bir yapıda teknik elektrik kayıplarının da sıfırlanmasının mümkün olmadığını, TTK 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca bir faturayı alan kimsenin, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içerisinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa, fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını, nitekim davacı bahsi geçen hiçbir faturaya yasal süresi içerisinde itiraz etmeyerek ve yapmış olduğu ödemelere ihtirazi kayıt koymayarak fatura içeriklerini kabul etmiş olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Dava; asıl ve birleşen davalarda elektrik abonelerinden tahsil edilen; kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
1.Bozma; Mahkememizin 2015/287 Esas 2016/693 Karar sayılı dosyası ile asıl ve birleşen davaların reddine dair karar verilmiş olup, kararın istinaf edilmesi üzerine BAM 3. Hukuk Dairesine gönderildiği, BAM 3.HD 14/06/2017 tarih, 2017/437 Esas, 2017/622 Karar sayılı ilamıyla, “…yasa değişikliği sonrası davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile kaçak-kayıp bedelini abonelerine yansıtabileceğinden, davacının esasa yönelik istinaf sebeplerinin esastan reddine…” karar verilmiş ise de Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/17263 Esas 2019/5212 Karar sayılı kararı ile bozularak Mahkememizin 2019/526 Esasına kaydedilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/17263 Esas 2019/5212 Karar sayılı kararının bozma gerekçesinde “…yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir. Eldeki davada; asıl ve birleşen davalarda davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalılar, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…” şeklinde karar verilmiştir.
Bozma üzerine mahkememizce dosya 2019/526 Esasına kaydedilmiştir.
2.Bozma; 1.Bozma üzerine mahkememizce dosya 2019/526 Esasına kaydedilmiş, mahkememizce yeniden oturum günü tayin edilmiş, taraflara tebliğ edilmiş, tayin edilen gün, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devamla esas hakkında “Yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliği nedeniyle konusuz kalan davaların esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Mahkememizin … Esas…Karar sayılı dosyası ile asıl ve birleşen davaların “Yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliği nedeniyle konusuz kalan davaların esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmiş olup, kararın istinaf edilmesi üzerine BAM 3. Hukuk Dairesine gönderildiği, BAM 3.HD 17/01/2022 tarih, 2021/2608 Esas, 2022/84 Karar sayılı ilamıyla, “…Dava konusu uyuşmazlık hakkında HMK geçici 3. maddesi uyarınca, kararın “istinaf” yoluna değil,” temyiz” yoluna tabi olduğu anlaşılmakla, başvurunun “temyiz” olarak nitelemesiyle Yargıtay ilgili dairesine gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine…” karar verildiği, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/17263 Esas 2019/5212 Karar sayılı kararı ile bozularak Mahkememizin 2022/492 Esasına kaydedilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/17263 Esas 2019/5212 Karar sayılı kararının bozma gerekçesinde “…Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.
Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir.
Eldeki davada; asıl ve birleşen davalarda davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalılar, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.
Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
2. Bozma ilamı üzerine dosya mahkememize tevdi edilmekle… Esasına kaydedilmiştir.
EK Bozma; Mahkememizin 2019/526 Esasında Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 22/03/2022 tarihli 2022/984 Esas 2022/2585 Karar sayılı kararı ile ilk derece mahkemesince; birleşen 2015/303 Esas sayılı dava hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bahse konu birleşen dava hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm tesis edilmemiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozma kararı verildiği görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar ücret ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “…Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenleme ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Dairemizce; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş olup, eldeki davada dava konusu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda hem yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, uyulan Yargıtay ilamı kapsamı itibari ile asıl ve birleşen davalarda davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olup davaya konu bedelleri tahsil eden davalılar, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 22/03/2022 tarihli 2022/984 Esas 2022/2585 Karar sayılı kararı ile her ne kadar ilk derece mahkemesince; birleşen İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/303 Esas sayılı dava hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bahse konu birleşen dava hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm tesis edilmemiş olmasının usul ve kanuna aykırı olup bozma kararı verilmiş ise de; İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyasında birleştirme kararı verildiği tarihte mahkememizin… Esas sayılı dosyasının da karara çıktığı, bu nedenle dosyanın Mahkememize gönderilmeyerek yeni esas almak üzere tevziye gönderildiği ve İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/106 Esas sayılı dosyası ile yargılamasına devam olunduğu, dolayısıyla mahkememiz dosyası ile hiç birleşmediği görülmekle bu dosya yönünden hüküm verilmemiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliği nedeniyle konusuz kalan asıl dava ve birleşen 11 ATM 2015/297, 2015/296 ile 13 ATM 2015/284 davaların esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacılar lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine,
3-Asıl dava yönünden;
a-Alınması gereken 80,70-TL karar harcının peşin alınan 341,55-TL harçtan mahsubu ile bakiye 260,85-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
b-Davacı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılar… ve… Enerji şirketlerinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan 1.802,70-TL yargılama giderinin davalılar …ve… Enerji şirketlerinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/297 Esas sayılı dosyası;
a-Alınması gereken 80,70-TL karar harcının peşin alınan 341,55-TL harçtan mahsubu ile bakiye 260,85-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
b-Davacı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Enerji şirketlerinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan 124,20-TL yargılama giderinin davalılar… ve …Enerji şirketlerinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/296 Esas sayılı dosyası;
a-Alınması gereken 80,70-TL karar harcının peşin alınan 6.560,16-TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.479,46-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
b-Davacı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılar…ve… Enerji şirketlerinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan 170,00-TL yargılama giderinin davalılar … ve … Enerji şirketlerinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Birleşen İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/284 Esas sayılı dosyası;
a-Alınması gereken 80,70-TL karar harcının peşin alınan 6.504,79-TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.424,09-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
b-Davacı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılar … ve … şirketlerinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan 126,50-TL yargılama giderinin davalılar …ve … Elektrik şirketlerinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün yasal süresi içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı 13/10/2022

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”