Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/452 E. 2023/280 K. 03.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/452 Esas
KARAR NO : 2023/280
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2022
KARAR TARİHİ : 03/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin cep telefonu ve benzeri elektronik ürünlerin satışı alanında faaliyet gösterdiğini, davacı müvekkilinin davalı şirketten … IMEI numaralı … marka … model cep telefonu ticari maksat ile satın aldığını ve akabinde söz konusu cep telefonu ticari faaliyeti kapsamında satışa arz edildiğini, davacı müvekkili tarafından satışa arz edilen cep telefonunun dava dışı … tarafından satın alındığını, devam eden süreçte ise … ‘in 28.08.2021 tarihinde kapalı kutuda satın aldığı cep telefonu kutusunda çıkartıp kullanmak istediğinde telefonun açılmadığını ve telefonun arızalı olduğunu ileri sürerek müvekkil şirket aleyhine tüketici hakem heyetine başvurduğunu, tüketici hakem heyeti tarafından alınan kararda ürünün ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verildiğini, hakem heyetinin kararı gereğince müvekkili şirketin dava dışı başvurucuya dava konusu ürünün ayıpsız bir mislini teslim ettiğini, davalı şirket tarafından müvekkiline ayıplı mal satıldığını, dava konusu malın ayıplı olup olmadığını, niteliği gereğince kutusu açılıp aktifleştirilmedikçe anlaşılmayacak cinsten olduğunu, yani dava konusu üründe olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıbın mevcut olduğunu, her ne kadar dava konusu malın ayıplı çıkmasından sorumlu olan taraf davalı şirket olsa da, dava dışı şahsa ayıpsız bir mislini teslim ederek zarara katlanan tarafın müvekkili olduğunu, dava konusu taleplerini … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ve 07.12.2021 tarihli ihtarnamesi ile davalı şirkete iletilmiş olsa da zararın karşılanması adına taraflarına herhangi bir dönüş yapılmadığını beyan ederek davanın kabulünü, ayıplı malın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, şayet mümkün değilse dava konusu ayıplı ürün müvekkiline satış bedeli olan 3.745,80TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, hiçbir şekilde kabul anlamamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin ağır kusurlu olduğunun ispat yükü davacıda olduğunu, davacı bu önde bir iddia ve ispatta bulunmadığını, davacının muayene yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ihbar külfetini de gereği gibi yerine getirmediğini, davacının Yüreğir Kaymakamlığı İlçe Tüketici Hakem Heyeti tarafından alınan bilirkişi raporuna karşı itiraz hakkını kullanmadığını, müvekkili şirketin ticari amaçlı satış yapmamakta olup davacı tarafindan ürün müvekkili şirket tarafindan ticari amaçlarla alındığını, davacının müvekkili şirketin kullanım ve satış şartlarını ihlal ettiğini, müvekkili şirketin satışları nihai tüketicilere yaptığını beyan ederek davacının davasının zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle esas incelemesine geçilmeksizin reddine, Sayın Mahkemece aksi kanaatte olunması halinde neticeten davacının iddialarını içeren davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce dava konusu tüketici hakem heyeti dosyası ve kargoya ilişkin belgeler celp edilerek dosya kapsamına alınmıştır.
Bilgisayar Yüksek Mühendisi bilirkişinin 13/03/2023 tarihli raporunda özetle; Tüm dosya kapsamında ve ayrıca dava konusu … IMEI numaralı … … model cep telefon üzerinde yapılan teknik incelemeler sonucunda;
-Dava konusu cep telefonun tüm aksesuarlarıyla birlikte kullanılmamış ve satın alındığı halde korunan bir ürün olduğu,
-Mezkur cihazın aktif edilemediği, bu nedenle etkileştirilmemiş/kaydedilmemiş bir aygıt durumunda olduğu, ayrıca talimatlara uygun bir şekilde kurtarma moduna alınamadığı ve ekranın sabit kaldığı, bahse konu sorunların cihazın anakart arızasından ileri geldiği test edildiği,
-Teknik spesifikasyonları dahilinde olmayan, kullanım amacını karşılamayan ve kendisinden beklenen makul faydanın ortadan kalkmasına sebebiyet veren, kullanım/kullanıcı hatası dışında üretimden kaynaklanan arızalar barındıran davaya konu ürünü ayıplı mal kapsamında olduğu, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu,
-Cihazdaki ayıbın kutusu açılıp aktifleştirilmeden yalnızca olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılabilecek nitelikte olmadığı, satışa konu edilecek cihazın jelatininin ve kutusunun açılıp kontrol edilmesinin mümkün gözükmediği, nitekim ambalajı/paketi açılmış cihazın iadeye konu olabileceği ve ikinci el kapsamında değerlendirilebileceği,
-Bu itibarla, kutusu ve jelatini açılmamış cihazların sıfir/yeni bir ürün olarak değerlendiği, aksi halde bu değerden yoksun kalabileceği, böylece üründe muayene gerekliliğinin söz konusu olmayacağı görüş ve kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satıma konu ürünün açık veya gizli nitelikte ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı, ürünü pazarlayan satıcı davalının meydana gelen zarardan sorumlu olup olmadığı, davacının ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağı hususlarına ilişkin olduğu, ürün bedeline dair uyuşmazlık bulunmamaktadır.
TTK 23/1-c maddesi, ”Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
TBK 223 maddesi, ”Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
TBK 225 maddesi, “Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz.
Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.’ şeklinde düzenlenmiştir.
TBK 231 maddesi, ”Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.
” şeklinde düzenlenmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. maddeye göre, (818 sayılı BK’nun 198.maddesi), alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Davacının davalı yandan telefon ürününü 27/04/2019 fatura tarihinde satın aldığı, 29/04/2019 tarihinde ürünün kendisine teslim edildiği, davacının dava dışı tüketiciye ürünü 28/08/2021 tarihinde sattığı, tüketicinin şarj sorunu nedeniyle Tüketici Hakem Heyetine başvurarak malın ayıpsız mislini davacıdan talep ettiği, talebinin kabul görerek kararın davacıya 12/11/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacının, bilirkişi raporuna göre, kutusunu açmakla 2. el konumuna gelecek telefona ilişkin arızayı ilk bu suretle öğrendiği, 20/11/2021 tarihinde tüketiciye ayıpsız mislin teslim edilerek dava konusu telefonun geri alındığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Telefon üzerinde yapılan inceleme ile alınan bilirkişi raporundan dava konusu telefonun ayıplı olduğu, telefon aktifleştirilmeden tespiti mümkün olmayan ayıbın gizli nitelikte olduğu ve de olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp olduğu tespit edilmiştir. Ayıplı mala ilişkin davacının ihbar ve başvuruya ilişkin süreleri ayıbın gizli veya açık olmasına göre değişecektir. TTK 23 maddesine göre gizli ayıp nedeniyle davacı alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Bunun yanında satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl ile sınırlandırılmıştır. Ayıplı devirde satıcı ağır kusurlu ise iki yıllık süre dikkate alınmayacaktır. Bunun yanında TBK 225 maddesine göre ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamayacak ve satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerli olacaktır.
Somut durumda öncelikle belirtmek gerekir ki ayıbın gizli veya açık olması sürelere etki etse de satıcının ağır kusurunun kıstası malın ayıplı olduğunu bilerek teslim anında karşı yandan gizlemeye bağlıdır. Dolayısıyla ağır kusurun tespitinde malın ayıplı niteliğinden ayrı olarak satıcıdan sadır olan bir davranış gerekliliği söz konusudur. Davacının bu yönde davalıya karşı isnadı bulunmamaktadır. Mesafeli sözleşme ile ilişki kurulmuş olup telefon geldiğinde davacının da açamayacağı şekilde kutuludur. Davalının doğrudan üretici olmadığı gözetildiğinde davacı yönünden, “telefon aktifleştirilmeden tespiti mümkün olmayan ayıbın gizli nitelikte olduğu” şeklindeki tespitten davalı taraf da yaralanabilecektir. Nitekim kutulu şekilde üreticiden alınıp satılan ürünün olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp olduğu, bu tespitin davalı nezdinde de geçerli olduğu sabittir. Dolayısıyla teslim anında davalının ayıptan haberdar olduğu sabit olmadığından ağır kusurlu olmayıp TBK 225/2 maddesi kapsamında bilmesi gereken bir ayıbın varlığından söz edilemeyecektir. Hal böyle olunca davalı aleyhine 2 yıllık dava süresinin uzamasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bunun yanında davacı, malın ayıplı olduğunu en geç THH kararının kendisine tebliğ edildiği 12/11/2021 tarihinde öğrenmiştir. Satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, TTK 223 maddesindeki “uygun süre” ibaresi uygulanmasa da devamındaki “hemen” ibaresinin uygulanması gerekecektir. Davacının 2 yıl sonrasında öğrendiği bir ayıbın varlığını derhal davalıya ihbar etmesi gerekirken dava dışı kendi müşterisine ayıpsız bir ürünü teslim ettiği 20/11/2021 tarihinden 15 günden fazla süre sonrasında ihtarat çekmiştir. Bu durumda davacının 2 yıllık süreden muaf olduğu düşünülse dahi davacı hem TTK/23 kapsamındaki 2 ve 8 günlük sürelerden hem de TBK 223 kapsamındaki “uygun” ve “hemen” şeklindeki süre kayıtlarından yararlanamayacak ve malı ayıplı hali ile kabul etmiş sayılacaktır.
Netice olarak davacının, olağan bir gözden geçirilmeyle ortaya çıkarılamayacak gizli ayıplı bir ürün satın aldığı, ancak bu tespitten davalının da yararlanacağı, dolayısıyla davalının teslim/satış anında ağır kusurlu bulunmadığı, üründeki ayıbı davacının kutuyu açmadan bilemeyeceği, ancak kutuyu açtığı anda da ürünün orijinalliğinin bozulacağı veya 2. el konumuna düşeceği, aynı durumun aracı konumundaki satıcı davalı yönünden de söz konusu olduğu, dolayısıyla satıcı davalı meslek kapsamında sözleşme akdetmiş ise de ortada bilmesi gereken bir ayıptan söz edilemeyeceği, bu durumlarda davacının iki yıllık süreyle bağlı olduğu, bağlı olmadığı düşünülse dahi iki yılı geçen süre sonrasında fark edilen ayıbın davalıya hemen veya uygun süreyle ihbar edilmediği, malın bu haliyle kabul edilmiş sayılması gerektiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2–Alınması gereken 179,90-TL maktu harçtan 80,70-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 99,20-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.745,80-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri 1.560,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının resen ilgilisine iadesine,
7-Bilirkişi incelemesi için Mahkememiz kasasına alınan dava konusu … IMEI numaralı … … model cep telefonun davacıya iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.03/04/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza