Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/421 E. 2023/699 K. 18.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/421 Esas
KARAR NO : 2023/699
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/05/2022
KARAR TARİHİ : 18/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili …’in aleyhine kambiyo senedine dayanılarak …. İcra Dairesi’nin 2019/…-E sayılı dosyası ile 9.000,00-TL tutar ile icra takibi başlatıldığını, tebligatta kendisine gönderilen takip dayanağı senet fotokopisinde adı geçen lehtar …’u tanımadığını, müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını, … isminden aklına gelen ilk ismin … … olduğunu, … … ile yapılan görüşmelerde … …’un kendisine “avukatımla uğraş” demiş olduğunu, müvekkilinin … …’un sahibi olduğu “… Rant A Car” şirketinden 3 günlüğüne 600,00-TL karşılığında bir araç kiralamış ve ücreti vererek aracı teslim almış olduğunu, fakat müvekkiline aracı teslim aldığına dair veya ücreti teslim ettiğine dair hiçbir belge verilmemiş olduğunu, yalnızca arabanın kiralandığına dair bir belge imzalatılmış olduğunu, müvekkilinin aracı teslim almış olduğunu üzerinden 5 dakika daha geçmeden aracın motor arızası uyarısı vermiş olduğunu, müvekkilinin … …’u arayaraktan durumu bildirmiş olduğunu, Rent A Car sahibi … …’un bu durum karşısında müvekkiline cevap olarak “Aracı yarın teslim alırım ve bir günlük araç ücretini 600,00-TL’den düşüp kalanını veririm” dediğini, fakat iade etmemiş olduğunu, … …’un müvekkilini tehdit etmiş olduğunu, yine müvekkilinin Ankara’ya gitmesi için firmadaki arkadaşlarının kiraladığı başka bir aracı almış fakat bu aracında motorunun arızalanmış olduğunu, arkadaşının kendisine araç kiralık olduğu için motoru yaptır, sonra hesaplaşırız dediğini, müvekkilinin aracın motorunu 7.000,00-TL kadar masraf yaparak cebinden ödemiş olduğunu, arkadaşı … ‘un ve … …’un danışıklı hareket etmiş olduklarını, düzenlenen senedin sahte olduğunu, icra takibinden sonra müvekkilinin icra takibine ve borca ve imzaya itiraz etmiş olduğunu ancak davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, taraflarınca … Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulduğundan bahisle müvekkilinin davalıya herhangi bir şekilde borcunun olmadığının tespitine, …. İcra Dairesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyasındaki takibin iptaline, davalı tarafın %20’sinden aşağı olmamak üzere müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, arabuluculuk görüşmeleri sırasında kendisini vekille temsil ettiren müvekkili lehine AAÜT gereği arabuluculuk vekalet ücretine hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin karşı yanlar üzerine tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava yetkisiz mahkemede açıldığını, aynı gerekçeyle sayın mahkemenin 24.06.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararına da açıkça itiraz ettiklerini, davacının talepleri zamanaşımına ve hak düşürücü süreye uğradığını, bu sebeple davayı ve iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydıyla, öncelikle davanın zaman aşımı ve hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmesini, iddialarda adı geçen … … davalının eşi ve davalıya ait … Oto Kiralama firmasının işletmecisi olduğunu, tüm hukuki işlemlere de bu kişi muhatap olduğunu, davacı olay tarihinde adı geçen firmaya gelerek … plakalı aracı 13.11.2017 tarihinden itibaren 1 ay süre ile kiraladığını, icra takip dosyasında mübrez ve ayrıca sunulan, davacının ikrar edilmiş imzasını havi kira sözleşmesi incelendiğinde aracın 3 günlüğüne değil, haricen bir aylık süre ile anlaşıldığı için belirsiz süreliğine kiralandığının anlaşılacağını, davacının iddiaya dayalı anlatımının hukuk yargılamasında hiçbir karşılığı bulunmadığını, dava konusu senet 6102 sayılı TTK kapsamında şekil yönünden tüm geçerlilik şartlarını taşımadığını, zaten bu husus yönünden davacı yanca bir itiraz da bulunmadığını, ancak davacı ilgili senedi kendinin imzalamadığını ve senet üzerinde yer alan borç bedelinden sorumlu olmadığını ifade ettiğini, uyuşmazlık tam bu noktada meydana geldiğini, icra takibi konusu senette davacının keşideci sıfatı ile atmış olduğu iki adet imza bulunmadığını söz konusu imzaların davacıya ait spesifik ve ikisinin de aynı olduğunun aşikar olduğunu, sahte imza atan birinin tüm bu şartları sağlaması imkansız olduğunu, olağan hayat koşulları çerçevesinde davacının kendisinden beklenen özen ve yükümlülüğü yerine getirmeden ticaret ve hizmet hayatında önemli bir yer tutan senet evrakına iki adet imza atması ve akabinde bunu atmadığını belirterek müvekkili suçlaması izana uygun düşmemekte ve açıkça kötüniyetli davranış teşkil ettiğini, davacının senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasının asılsız olduğunu, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere…. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/… Esas sayılı dosyasında açılan borca ve imzaya itiraz davası davacı tarafından bilinçli olarak takip edilmemiş ve dosya işlemden kaldırılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, yalnızca bu somut durum dahi davacının salt borçtan kurtulma maksadıyla son derece ciddiyetsiz şekilde hareket ettiğinin kanıtı olduğunu, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddini, dosyanın yetkili … Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, Mahkeme huzurdaki davaya bakmaya yetkili olmadığından yokluğumuzda tesis edilen 24.06.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazımızın kabulü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, haksız ve hukuka aykırı şekilde ikame edilen davanın esas yönünden reddini, davacı vekilinin arabuluculuk vekalet ücretine hükmedilmesi yönündeki talebinin reddini, kötüniyet tazminatı talebinin reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
…. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/… Esas, 2022/… Karar sayılı dosyasında 10/05/2022 tarihli görevsizlik kararı ile dosyanın Mahkememize gönderilerek 2022/… Esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce … İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyasının UYAP çıktılarının alınarak dosyamızın içerisine alındığı, imza incelemesine esas bir kısım belge asıllarının celp edildiği, … CBS Esas ve Karar Bürosu’nun 2021/… Soruşturma sayılı dosyasının celp edilerek dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının … İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyasında alacaklının davalı … olduğu, borçlunun ise davacı … olduğu, icra takibinin 03/09/2017 tanzim tarihli 9.000TL bedelli senete ilişkin ferileri ile birlikte faiz ve masraflar hariç olmak üzere 11.533,93TL bedel üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı, ödeme emrinin 05/11/2022 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan takipte dayanak bono yönünden imza inkarına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, uyuşmazlığın kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan takipte dayanak bono yönünden imza inkarına ve alışveriş ilişkisi bulunmamasına dayalı menfi tespit isteminden kaynaklandığı görülmüştür. Davacı iddiasını karşı yanla tek başına girdiği alışveriş ilişkisi olan araç kiralamasına dayandırmıştır. Davalı yan ise araç kiralama ilişkisini kabul etmiştir. Bunun yanında dosyaya celp edilen savcılık soruşturma dosyasında da davalı asilin alınan beyanında dava konusu senedin kiralanan araçtan dolayı alındığı açıkça ikrar edilmiştir. Uyuşmazlığın kiralanan araca gelen zararın tahsili için düzenlenen bonoya ilişkin yönelik olduğu ve davacı yanın da başka bir alışveriş veya ticari ilişkiyi öne sürmediği gözetildiğinde muarazanın giderilmesinde kira ilişkisinin irdelenmesi gerekecektir.
6100 sayılı HMK’nın 4. maddesinde sulh hukuk mahkemeleri’nin görevi belirlenmiş olup buna göre “kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara” bakma görevi sulh hukuk mahkemesine aittir. Kira ilişkisi söz konusu olduğunda tarafların tacir olup olmadıklarının da önemi yoktur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44.Hukuk Dairesi 2021/194 Esas, 2021/189 Karar sayılı emsal ilamı, … Mahkemesi … Hukuk Dairesi 2018/1521 Esas 2019/363 Karar emsal ilamı) Görev hususunun her aşamada re’sen gözetilebileceği usul ekonomisinin de bunu gerektirdiği gözetilmekle re’sen ele alınan eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4/1-a. maddesi uyarınca İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. Bu nedenlerle davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi ve 115/2. maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3-6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/09/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza