Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/392 E. 2023/168 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/392 Esas
KARAR NO : 2023/168
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/03/2022
KARAR TARİHİ : 06/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle;müvekkili aleyhine … İcra Müdürlüğünün 2021/… esas sayılı dosyasıyla başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilamsız icra takibinin hukuka aykırı ve kötü niyetli olması nedeniyle iptalinin gerektiğini, davalının o dönemde müvekkilinin oğlunun adına kayıtlı olan iş yerinde para tahsilat işlemlerine bakmakla görevli olduğunu, müvekkilinin … Noterliği vasıtasıyla davalıya vekalet verdiğini, müvekkilinin … … isimli şahıstan ticari işlemlerinde kullanabilmek maksadıyla 104.000,00TL borç aldığını ve bu borcun karşılığında … … isimli şahsa verilmek üzere borç bedelinin ve müvekkilinin imzasının yer aldığı senedi vekaletname aracılığıyla yetkili kılınan davalı vasıtasıyla … …’e gönderdiğini, müvekkilinin önce 50.000,00TL, daha sonra 54.000,00TL olmak üzere nakit çekim işlemi yaptığını, borcunu ödemek ve imzalanan senedi geri almak maksadıyla davalıyı görevlendirdiğini, müvekkilinin davalıya senedi getirip getirmediğini sorduğunda, müvekkili adına borcu ödediğini lakın … …’ün orada olmadığını ve senedi alamadığını ancak … …’ün senedi yırtıp atacağını beyan ettiğini, müvekkilinin davalıya güvenerek … …’ü senedi yırtıp yırtmadığına ilişkin aramadığını, davalının yıllar sonra … …’e giderek senedi teslim aldığını ve senedin boş kısımlarını doldurarak müvekkilini kendisine borçlu gösterdiğini, müvekkilinin davalının köylüsü olan … … isimli şahıstan 35.000,00TL bedelli borç aldığını ve bunun karşılığında senet imzalayıp senedi … … isimli şahsa teslim etmesi için davalıyı görevlendirdiğini ancak senedin davalı tarafından … … isimli şahsa teslim edilmediğini öğrendiğini, davalının iki senedi de …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası ile haksız şekilde icra takibine konu ettiğini, müvekkili tarafından davalı aleyhine suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın … nın 2021/… soruşturma sayılı dosyası ile yürütüldüğünü, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, icra takibinin iptaline, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacının yanında çalışırken borç paraya sıkışıklığı olduğunu, müvekkilinin yakinen tanıdığı … …’ten defalarca borç para alınmasına kefil olduğunu, en son 105.000,00TL bedelli senede müvekkilinin kefil olması şartıyla borç para verdiğini, … …’e bu parayı ödeyerek senedi aldığını, zaman süreci içerisinde davacının bedeli ödemeyince müvekkilinin senedi takibe koymak zorunda kaldığını, davacının … …’ten müvekkili aracılığıyla sadece davaya konu olan senede mahsuben borç para almadığını, sıkıştıkça borç para alıp vermediğini, davacının … …’dan 35.000,00TL borç karşılığında … …’a senedi vermesi için müvekkilini görevlendirdiği ve senedin … …’a verilmediğini öğrendiği iddiasının doğru olmadığını, bu senedin davacının müvekkilinden aldığı borç para karşılığı müvekkiline verdiğini, davacının … …’dan aldığı borca karşı yapmış olduğu ödemeye eşleştirerek müvekkiline olan borcundan kurtulmaya çalıştığını, bu nedenlerle davanın reddi ile davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/… Esas, 2022/…Karar sayılı ve 27/04/2022 görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edilerek, 2022/… Esas sırasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
…. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası, … İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/… Esas sayılı dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/… Soruşturma sayılı dosyalarının UYAP üzerinden celp edilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının … İcra Dairesinin 2021/… Esas sayılı takip dosyasında senetten kaynaklanan toplam 177.800,00-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 24/11/2021 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi: “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden sonra menfi tespit davası açmıştır.
Dava, …. İcra Müdürlüğüne konu edilen toplam 2 adet 105.000,00TL ve 35.000,00TL’lik açık senetlerin davalı yanca kendi lehine doldurulduğu iddiasıyla davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı …, zamanında kendi yanında çalışan davalı … aracılığıyla dava dışı alacaklılar … …’e dava konusu 105.000,00TL’lik ve … …’a 35.000,00TL’lik açık senetlerin gönderildiği, sonrasında borçlarının ödenmesine rağmen yine davalı aracılığıyla alınmasının istendiği, borçluların boş senetleri teslim etmesine rağmen davalı yanca kendi lehine doldurularak takibe konulduğu iddiasıyla her iki senet yönünden borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı ise senetlerin davacının borcu nedeniyle kendisine verildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıda olsa da borcun kambiyo senedine dayanması halinde senedin kayıtsız borç ikrarını içermesi nedeniyle ispat yükü davacı borçlu üzerinde kalacaktır.
Davalı …’ın 10/03/2022 tarihli kolluk ifadesinde davacı …’nin borcu için dava dışı …’a olan borcu kefil olması nedeniyle kendisinin ödediğini, ödemiş olduğu borç karşılığında dava konusu 105.000,00 TL’lik senedi aldığını, senedi aldığında davacının …’a olan borcunu ödediğinden dolayı boş olan alacaklı kısmına kendi ismini yazdığını, borcun ödenmemesi üzerine takip başlattığını beyan etmiştir. Polis Merkezindeki beyan mahkeme dışı ikrar niteliğinde olup, düzenlenen ifade tutanağının yazılı olması nedeniyle HMK 199. maddesi kapsamında ispata yarar belge niteliğinde sayılacak ve senedin davalı eli ile doldurulduğuna dair çekişme ortadan kalkacaktır. Bir başka deyişle Cumhuriyet savcılığının başlattığı soruşturma kapsamında polis tarafından alınan bu ifade mahkeme dışı ikrar olup, belgelenmesi mahkeme içi ikrar gibi değerlendirilecek ve kesin delil mahiyetini kazanacaktır.
İkrardan söz edilebilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gerekir. İkrarın konusu, ancak karşı tarafın ileri sürdüğü vakıalar olabilir. Bir tarafın, kendisinin ileri sürdüğü bir vakıanın doğruluğunu bildirmesi ikrar niteliği taşımayacağı gibi, karşı tarafın ileri sürdüğü hukuki sebepler de ikrara konu olamazlar. Öğretide ve uygulamada ikrar, yapıldığı yere, kapsamına ve içeriğine göre türlere ayrılmaktadır. Yapıldığı yere göre mahkeme dışı veya mahkeme içi ikrardan söz edilir. Mahkeme dışı ikrar takdiri, mahkeme içi ikrar ise kesin delil niteliğindedir. Kapsam yönünden, ikrar, çekişmeli olan maddi vakıanın tamamını veya belli bir kesimini kapsayabilir. İlkinde tam, ikincisinde ise kısmi ikrar söz konusudur. İçeriği itibariyle ikrar ya basit (adi), ya vasıflı (mevsuf) ya da bileşik (mürekkep) nitelikte olabilir. Vasıflı ikrara, gerekçeli inkar da denilmektedir. Basit (adi) ikrar, karşı tarafça ileri sürülen bir vakıanın doğru olduğunun, herhangi bir kayıt veya şart bildirilmeksizin kabul edilmesidir. Basit ikrarda, onun konusunu oluşturan vakıalar artık tartışmalı olmaktan çıkarlar; dolayısıyla bunların ayrıca kanıtlanmasına gerek kalmaz. Vasıflı ikrarda, (ki buna gerekçeli inkar da denilmektedir) karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığı kabul edilmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının) ileri sürülenden başka olduğu bildirilir. Örneğin; davalı, davacıdan 1000 TL aldığını ikrar eder, fakat bu parayı ödünç olarak değil, hibe olarak aldığını bildirmesi halinde olduğu gibi, vasıflı ikrar bölünemeyeceğinden, davacı iddiasını, yani parayı ödünç verdiğini kanıtlamalıdır. Bileşik (mürekkep) ikrarda ise, bir tarafın ileri sürdüğü vakıa karşı tarafça bütünüyle kabul edilmekle; eş söyleyişle, vakıanın doğru olduğu ve bildirilen vasıfta bulunduğu kabul edilmekle birlikte, ikrara öyle bir vakıa eklenir ki, eklenen bu vakıa, ya ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engeller ya da onu hükümsüz kılar. Bileşik ikrar, ikrara konu olan vakıa ile, ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre, bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılır. Öğreti ve uygulamada, ağırlıklı olarak, bağlantısız bileşik ikrar dışındaki ikrar türlerinin bölünemeyeceği, dolayısıyla, böyle durumlarda, ikrar edenin ispat yükü altında olmadığı kabul edilmekte, iddiasını ispatlama yükümlülüğünün, karşı tarafa ait olduğu benimsenmektedir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.3.2003 gün ve E:2003/3-118, K:2003/158; 28.4.2010 gün ve E:2010/14-222, K:2010/234; 10.10.2012 gün ve E:2012/13-264, K:2012/700 sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
105.000,00 T’lik senet yönünden somut olayda davacının boş senedin rıza hilafına doldurulduğuna dair maddi vakıa davalı yanca senedin kendisini tarafından doldurulduğu bildirilerek ikrar edilmiş ve kefil olarak borcun kendisi tarafından ödenmesi üzerine senedin doldurulduğu savunmasıyla vakıanın hukuksal niteliği ileri sürülenden farklı şekilde bildirilmiştir. Davacının bildirdiği boş senedin doldurulmasına dair maddi vakıanın varlığı davalı yanca kabul edilmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının) ileri sürülenden başka kefalet ilişkisine konu olduğu bildirilmiştir. Bu suretle hukuki ilişkiyi maddi vakıa itibariyle kabul edip kefalet ilişkisine dayandıran davalının iddiasını ispatlaması gerekliliği davacının ispat yükünü ters çevirmiştir.
Davalı, 105.000,00 TL’lik senedin kefaleten ödenmesi üzerine düzenlenen senet uyarınca davacının kendisine borçlu konuma geldiğine dair iddiasını ispata yarar delil sunamamıştır. Bu kapsamda dava değeri gözetilerek bildirilen tanıkların dinlenmesi dosyaya yenilik katmayacaktır. Nitekim davalıdan istenen hukuki ilişkinin ispatı olup miktar itibariyle tanıkla ispat yasağı söz konusudur. Davalı, cevap dilekçesinde dayandığı yemin deliline de dayanmayacağını açıkça belirtmiş olmakla davalı üzerine düşen ispat yükü yerine getirilmediğinden bu senet yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İİK 72/5 maddesi uyarınca takip başlatarak menfi tespit davası açmaya zorlanan davacı lehine, 105.000,00 TL’lik senedi kendisi dolduran ve buna rağmen sebebini ispatlayamayan davalının haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılmakla davalı aleyhine tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Dava konusu 35.000,00 TL’lik senet yönünden ise aynı kolluk evrakında davalının ispat yükünü üzerine alacak bir beyanı bulunmadığından davacı üzerindeki ispat yükü devam etmektedir. Davacı yanca sunulan borç ödemesine dair yazılı metin dava konusu bu senedin vade ve düzenleme tarihlerine uygun olmayıp, dava dışı alacaklı olduğu belirtilen …’un salt senet nedeniyle alacaklılığına dair bir delil mahiyetinde de değildir. Evraklarda senede atıf yapan bir ibare bulunmamaktadır. Kaldı ki senedin sonradan rıza hilafına doldurulduğu iddia edilmekle bu yönden ispat imkanı da bulunmamakta, bir başka deyişle …’un alacağı ile senedin ilişkilendirilme ihtimali bulunmamaktadır. Alacaklı olduğu belirtilen … yönünden aynı borç kapsamında ödeme yapılmış ise dahi senedin boş verildiğine ve davalı yanca rıza hilafına doldurulduğuna dair yazılı delil şartı davacı yanca gerçekleştirilmediğinden, bu yönde tanık dinlenmesi mümkün ve gerekli olmayıp davacı yanca yemin deliline de dayanılmadığından 35.000,00 TL’lik sübut bulmayan talebin reddine karar vermek gerekmiş, takip durdurulmadığından ve alacağına kavuşması salt bu dava nedeniyle gecikmediğinden davalının tazminat talebi reddedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile;
a)…. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyasında takibe konulan 105.000,00 TL bedelli, 01/11/2018 vade tarihli, 17/09/2013 düzenleme tarihli, lehtarı davalı …, keşidecisi davacı …, keşide yeri İstanbul olan takip dayanağı bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının Tespitine,
-Anılan bono nedeniyle takibe konulan asıl alacağın %20’si oranında 21.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)…. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyasında takibe konulan 35.000,00 TL bedelli, 18/11/2018 vade tarihli, 18/10/2018 düzenleme tarihli, lehtarı davalı …, keşidecisi davacı … olan takip dayanağı bonoya ilişkin menfi tespit talebinin Reddine,
-Anılan bono yönünden takip durdurulmadığından davalının tazminat talebinin Reddine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 7.172,55-TL karar ve ilam harcından 2.390,85-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 4.781,70-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL başvuru harcı, 2.390,85-TL peşin harç olmak üzere toplam 2.471,55-TL harç bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 16.750,00-TL (kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL (red miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere olmak üzere toplam 462,00-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna (%75 kabul) göre 346,50-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan tebligat, müzekkere olmak üzere toplam 200,00-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 50,00-TL’lik kısmının davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine; arda kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.560,00-TL’nin Kabul-red oranına göre 1.170,00-TL’nin davalıdan, 390,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.06/03/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza