Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/324 E. 2023/819 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/324 Esas
KARAR NO : 2023/819 Karar
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2021
KARAR TARİHİ : 17/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili şirket bünyesinde çalışmakta iken 31/12/2020 tarihinde istifasını verdiğini, davalının müvekkili firmada çalıştığı dönemlerde ortadoğu pazarında iş yaptığı tüm bağlantılarla iletişime geçebilecek düzeyde bilgiye ve etkileşime sahip olduğunu, işveren sıfatıyla haiz müvekkilin ortadoğuda turizm gelirleri potansiyelini arttırma yönünde henüz devreye alınmamış/uygulanmamış, iş plalanları ve iş stratejilerini de bilmekte olduğunu, davalının 2021 yılı itibariyle işe başladığı … San. Ve Dış Tic. A.Ş’nin tek pay sahibi … Holding olduğunu, davalının müvekkili bünyesinde çalışanları yeni çalıştığı şirket bünyesine istihdam ettirmeye çalıştığını, çalışanları olan … …’nin de bu şekilde şirketten ayrılarak … Holding bünyesinde çalışmaya başladığını, davalının müvekkili şirkete ait iş sırlarını TBK. 440 VD. Hükümlerine aykırı olarak açıkça kullandığını, rekabet yasağına aykırı eylemlerini henüz iş akti devam ederken dahi sürdürmekten imtina etmediğini, davalının rekabet yasağı ihlali teşkil eden eylemlerinin tespitine, Davalının bu işlem ve fiillerinin men’ini davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla Davacı Müvekkilimizin uğradığı fazlaya ilişkin taleplerin saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00-TL maddi ve 2.500,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte Davalıdan alınarak, müvekkilli şirkete verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkemeye sunmuş olduğu Cevap dilekçesi ile; Müvekkili hakkında iş söz konusu iş işlemlerin iş akdi devam ederken meydana geldiği iddia olunduğundan, ortada açıkça işçi -işveren arasında kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunduğunu, görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğunu iş bu sebeple davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkilinin iş akdini haklı nedenlerle feshetmiş olmakla, yeni çalışmaya başladığı firmada çalışmasına davacı şirket tarafından açıkça yazılı olarak muvafakat edildiğini, iş akdinin müvekkil tarafından haklı nedenlerle feshedildiğinden, rekabet etme yasağı TBK 447. Maddesince sona erdiğini, iş sözleşmesinde 16. Maddede düzenlenen sır saklamak yükümlülüğü ve rekabet etmeme yükümlülüğü başlıklı hükümle tamamen müvekkil aleyhine olup söz konusu hükümlerin geçerli olmadığını, müvekkilin davacının çalışanlarının yeni çalıştığı firmada istihdam ettirmeye çalıştığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, usule ilişkin itirazlar nazara alınarak, davanın öncelikle usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise esas ilişkin haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra ; ” Taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu ve taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesi ve iş ilişkisine dayalı olarak açılmış bir tazminat davası olduğu da göz önünde tutularak davacının dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine karar vererek karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi İş mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
Bu karar davacı taraflarca süresi içerisinde istinaf edilmiştir.
… Mahkemesinin … Hukuk Dairesinin 2022/… E, 2022 /… K sayılı tarihli ilamı ile kaldırılmıştır. .
Kaldırma ilamında özetle ; ” Hukuki nitelendirme hakime ait olup davacı iddiasına göre davalının eylemleri TBK’unda düzenlenen rekabet etmeme yasağının veya sır saklama yükümlülüğünün ihlali değil, TTK 54 vd m. düzenlenen haksız rekabet niteliğindedir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir hususa ilişkin olması halinde mutlak ticari dava söz konusu olup, dava Ticaret Mahkemesi görev alanı içinde kalacaktır. Bu itibarla mahkemece bu hususlar gözetilerek işin esasına girilip yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği gibi, mahkemenin kabulüne göre hükmün gerekçe kısmında mahkemenin görevsiz olduğundan söz edildiği halde hüküm kısmında “yetkisizliğine” ifadesinin kullanılması da hatalıdır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a3 m. uyarınca hükmün kaldırılması gerektiği gerekçesi ile mahkememiz hükmünü kaldırmıştır. .
Mahkememizce kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Dava: rekabet yasağına aykırılık nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Tüm deliller toplandıktan sonra dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişinin düzenlediği 20/09/2023 tarihli 14 sayfadan ibaret raporunda özetle; Bunlardan birincisi dava dışı … … isimli kişinin attığı ve kendisine atılan maillerde davacı şirketin … @ com.tr isimli adresine yer verildiği ve bu durumun müşteriler nezdinde haksız ve hukuksuz bir şekilde davacı tarafın adını kullanarak güven oluşturmaya çalıştığı iddia edilmiştir. Dava dilekçesi ekinde yer alan mail içeriği okunduğunda bilet satışının yapıldığı, mail silsilesini başlatan kişinin “cc” yani “ilgili” bölümüne söz konusu … @… com.tr isimli adresi yazdığı ve sonrasında yazışmaların “toplu yanıtla” seçeneğinin seçilmesi sebebiyle aynı şekilde davacı tarafın mail adresi muhafaza edilerek gönderildiği görülmektedir. Mailin içeriğinde davacı şirket ile ilgili bir bilgi yer almamakta olup, muhtemelen maili yazan kişi mail attığı kişinin önceki mailine farkında olmadan atıf yapmıştır. Dava dışı üçüncü kişinin bu eylemi sebebiyle bizzat davacı tarafı hedef alan ve davacının markası, iş ürünleri, faaliyetleri hakkında gerçeğe aykırı veya yanıltıcı yada kötüleyici bir ifade kullanılmadığı görülmektedir. Bu nedenle gönderilen mail içeriğinde haksız rekabet teşkil eden bir eylemin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
İkinci husus davacı taraf davalı tarafın aracı olması ile müvekkili firmada çalışmakta olan personelleri kendi çalıştığı firmaya transfer ettiği, müvekkilinin zor durumda bırakıldığını iddia etmiştir. İşçilerin davalı tarafın çalıştığı şirkette veya iştiraklerinde çalışmaya başlaması haksız rekabetin varlığı için tek başına yeterli değildir. İşçilerin karar verme özgürlüğünün saldırgan bir tutumla ya da gerçeğe aykırı beyanlarla etki altına alınıp alınmadığının ortaya konması gerekir. Dosya içeriğinde bu hususlara ilişkin hiçbir bilgi ya da belge yer almamaktır. Davacı tanığı …’ın beyanlarında genel ifadeler içerdiğinden bu konuda somut bir veriye rastlanmamıştır. Bu nedenle, haksız rekabetin oluşmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Davalı şirketin şirket çalışanlarına 15.06.2020 tarihinde gönderdiği mailde işten ayrılmaların desteklediği anlaşılmaktadır. 6 ay sonra işçilerin işten ayrılmış olması sebebiyle davacı şirketin zararına uğradığını iddiasının da davacı tarafından somut olarak ispatlanmadığı görülmektedir.
Davacı vekili son olarak davalı tarafından davacı tarafın müşterilerinin çalındığı iddia edilmiştir. Bu hususta da dosya içerisinde somut bir belgeye rastlanmadığından değerlendirme yapılamamıştır.
Doya içerisinde bulunan deliler çerçevesinde yapılan değerlendirme sonucunda da tüm hukuki nitelendirme sayın mahkemeye ait olmak üzere, davalının haksız rekabete yol açacak düzeyde dürüstlük kuralına aykırı davranışlarda bulunduğu konusunda bu aşamada yeterli kanaate ulaşılamamıştır, şeklinde görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde taraflar arasında 19/07/2017 ile 31/12/2020 tarihleri arasında iş ilişkisinin bulunduğu, davalının davacı şirketten 31/12/2020 tarihinde istifa ettiği, davacı tarafından; davalının şirketleri bünyesinde çalışan işçileri ayartarak çalışmaya başladığı … Holding bünyesinde istihdam ettiği, davalının Ortadoğu pazarındaki davacı şirket sayesinde kazanılan bağlantılarını kullandığını, davacı şirket müşterilerine … Holding iştirakleri tarafından fatura kesilerek hizmet verdiği iddiaları ile TBK 444-447 maddeleri gereği maddi ve manevi talep edildiği anlaşılmıştır. Duruşmada dinlenilen tanık beyanlarının irdelenmesinde davacı şirkette insan kaynaklarında çalışan … isimli tanığın “şirketimizde çalışan … …, … , … , …, … … , isimli kişiler şirketimizden istifa ederek, … holdinge başladılar, bu kişilere iş teklifinin davalı … tarafından yapıldığını biliyorum, bu kişiler ayrılırken iş teklifini … tarafından yapıldığını bana söylediler” şeklinde beyanda bulunmasına karşın, duruşmada tanık olarak dinlenilen … …’nin davalı …’un kendisine iş teklifinde bulunmadığını, teklifin çalıştığı şirket tarafından yapıldığını beyan etmesi karşısında tanık …’in beyanına itibar edilmemiştir. Diğer tüm tanıkların davalının, davacı şirket çalışanlarına iş teklifinde bulunduğuna ilişkin bilgi veya görgüsünün bulunmadığı, davacının davalı …’un çalışanlarına iş teklifinde bulunmak suretiyle rekabet yasağına aykırı hareket ettiğini ispat edemediği anlaşılmıştır.
Davacının, davalının kendi bünyesinde çalıştığı zaman diliminde oluşturduğu müşteri çevresine ve kendi müşterilerine yeni çalışmaya başladığı şirket tarafından hizmet verildiğine ilişkin iddialarının incelenmesinde taraflar arasında rekabet yasağına ilişkin anlaşmanın bulunmadığı, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile dava dışı … isimli kişinin attığı ve kendisine atılan maillerde davacı
şirketin … com.tr isimli adresine yer verildiği ve bu durumun müşteriler nezdinde haksız ve
hukuksuz bir şekilde davacı tarafın adını kullanarak güven oluşturmaya çalıştığı iddia edilmiştir. Dava
dilekçesi ekinde yer alan mail içeriği okunduğunda bilet satışının yapıldığı, mail silsilesini başlatan
kişinin “cc” yani “ilgili” bölümüne söz konusu … com.tr isimli adresi yazdığı ve sonrasında yazışmaların “toplu yanıtla” seçeneğinin seçilmesi sebebiyle aynı şekilde davacı tarafın mail adresi muhafaza edilerek gönderildiği görülmektedir. Mailin içeriğinde davacı şirket ile ilgili bir bilgi yer almamakta olup, muhtemelen maili yazan kişi mail attığı kişinin önceki mailine farkında olmadan atıf yapmıştır. Dava dışı üçüncü kişinin bu eylemi sebebiyle bizzat davacı tarafı hedef alan ve davacının markası, iş ürünleri, faaliyetleri hakkında gerçeğe aykırı veya yanıltıcı yada kötüleyici bir
ifade kullanılmadığı görülmektedir. Davalı tarafından davacı tarafın müşterilerinin çalındığı iddia edilmiş ise de bu hususta da dosya içerisinde somut bir belgeye rastlanmadığından bu yöndeki iddialara itibar edilmemiş davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın reddine,
2-Karar ve ilam harcı 269,85-TL nin peşin alınan 128,09-TL den düşümü ile kalan 141,76‬-TL bakiye ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13-14 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
4-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 7.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır