Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/314 E. 2023/451 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/314 Esas
KARAR NO:2023/451 Karar

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/05/2022
KARAR TARİHİ:06/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu 12/05/2022 tarihli dava dilekçesi özetle;Müvekkil Şirketi ile davalı şirket arasında ticari alım satım ilişkisi mevcut olduğunu, davalıya farklı tarihlerde ürün satışları yaptıklarını, satışlara istinaden müvekkile eksik ödeme yapıldığını, davalı şirkete bu eksik ödemelerinden dolayı kalan bakiye miktarı üzerinden 230.000 TL tutarında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirket bu takibe haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini, yapılan itiraz haksız, yersiz ve kötü niyetli olduğunu, takip konusu alacak, likit fatura alacağıdır. Bu durumda likit alacağa haksız şekilde itiraz eden borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, davalı yanın likit alacağa karşı yaptığı haksız itiraz nedeniyle İİK m.67/2 gereğince davalı aleyhine takip konusu miktar üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, açılan dava ticari dava niteliğinde olduğundan dava şartı olarak Arabuluculuğa başvurulduğunu, taraflar arasında herhangi bir anlaşma sağlanamadığı için arabuluculuk sona erdiğini, davanın kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … nolu itirazı ile şimdilik 230.000 TL olarak iptalini alacka likit olduğundan ve davalı kötü niyetli olarak itiraz ettiğinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, alacağın temini bakımından öncelikle teminatsız olarak Mahkeme aksi kanaatte ise makul bir teminat oranı ile davalının adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini, masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu 21/06/2022 tarihli cevap dilekçesini özetle;Davacı …, dava dilekçesinde taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu iddia ettiğini ancak taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı için, taraflar arasında cari hesap ilişkisinin varlığından bahsedilemeyeceğini, taraflar arasında cari hesap ilişkisi olmadığını, davacı … tarafından dosyaya sunulan cari hesap ve benzeri belgeler taraflar arasındaki gerçek alacak-borç ilişkisini yansıtmamakta olduğunu, davacı …, davalı … ile olan ilişkisine dair ticari belgeleri düzgün ve tutarlı düzenlemediğini, davacı … alacağını ispat edemediğini, Davacı …’nın huzurdaki davaya konu olan icra takibinde talep ettiği miktar 230.000,00-TL’ olduğunu ancak davacı …’nın iddiasının dayandığı muavin defterindeki bakiye miktar 870.834,63-TL olarak görülmekte olduğunu, İcra dosyası üzerinden talep edilen miktar ile muavin defterde görülen miktar arasındaki farklılık hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı …’nın dosyaya sunduğu muavin defterdeki
alacak miktarı ile talep ettiği miktar arasında illiyet bağı bulunmadığını, haksız davanın reddini, haksız olarak talep edilen alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla müvekkil davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Dava, cari hesap ilişkisinden ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, …. İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyasında 230.000-Tl asıl alacağa 3.346,03 TL işlemiş faiz ile birlikte 233.346,06-TL için takip yapıldığı, ödeme emrinin 03/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içersinde 03/03/2022 tarihinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 03/02/2023 tarihli 10 sayfadan ibaret raporunda özetle; İncelenen davacı ve davalı taraf resmi defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı ile davalı taraf incelenen resmi defterlerine göre; taraflar arasında 2021 döneminde ayçekirdek ürünü alım satımı kapsamında ticari ilişkinin bulunduğu, incelenen davacı taraf ve davalı taraf resmi defterleri, dosya kapsamına sunulu deliller BA-BS formu beyanları bakımından aralarında gerçekleşen ticari işlemler neticesinde oluşan ticari işlem hareketlerinin (Faturalar – Cari ödemeler) birbirini teyit ettiği ve uyumlu olduğu, davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş, taraflarca BA-BS beyanı ile beyan edilmiş ve taraf resmi defterlerinde kayıtlı bulunan 16 adet fatura ile ilgili incelenen dosya kapsamında davalı tarafça yasal süresinde yapılmış bir itiraz bulunmadığı, davacı taraf incelenen resmi defterlerine yansıyan ticari işlem kayıtlarına göre; davacı tarafın davalı taraftan 28.02.2022 icra takip tarihi itibariyle 800.834,63 TL. cari bakiye alacağı olduğu, davalı taraf incelenen resmi defterlerine yansıyan ticari işlem kayıtlarına göre; davalı tarafın davacı tarafa 28.02.2022 icra takip tarihi itibariyle 800.294,63 TL. cari bakiye borcu olduğu, Davacı taraf ve davalı taraf resmi defterlerine aralarında gerçekleşen ticari işlemler neticesinde oluşan cari borç/alacak bakiyesi bakımından (800.834,63 – 800.294,63) 540 TL. cari borç/alacak
bakiye farkının olduğu, anılan tutar farkının davacı resmi defterlerinde kayıtlı bulunan davalı taraf banka havalesi 390.179,16 TL. tutarın davalı taraf resmi defterlerinde 390.719,16 TL. olarak kayıt altına alındığı, incelenen banka havale dekontuna göre anılan banka havalesi tutarının 390.179,16 TL. olduğu
taraf ve davacı taraf resmi defter kayıtlarının incelenen banka havalesi dekont tutarı ile uyumlu olduğu, buna göre; Davacı taraf ve davalı taraf resmi defterlerine aralarında gerçekleşen ticari işlemler
neticesinde oluşan cari borç/alacak bakiyesi ile ilgili taraf resmi defterlerinin kayıt işlem tutarlarının birbirini teyit etmesi de dikkate alınarak davacı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davalı … Gıda ve Tarım Ürünleri Tic. A.Ş.’nden 28.02.2022 icra takip tarihi itibariyle 800.834,63 TL. cari bakiye alacağı olduğu, davacının davalıyı usulüne uygun temerrüde düşürdüğü tarihin 28.02.2022 icra takip tarihi olduğu, bu nedenle icra takibinde talep edilen 3.346,03 TL. işlemiş faizin yerinde olmadığı, Yüce Mahkeme davacı tarafının alacaklı olduğu hükmünü takdir ettiği durumda anılan icra takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi ve talebe bağlı kalınarak değişen oranlarda Adi Kanuni Faiz uygulanması gerektiği, görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu ve bu anlamda cari hesap borç ilişkisinin oluştuğu, davacının bu cari hesap alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacı ve davalının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, davacı kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalıdan 800.834,63 TL alacaklı olduğu, davalı kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacı tarafa 800.294,63 TL borçlu olduğu dolayısıyla davalının davaya konu 230.000 TL bedelli faturalara ilişkin işin yapıldığının kabulü gerektiği, aksini yazılı delil veya kesin delil ile ispat edebileceği, davalının ise herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği, kaldı ki Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2015/4268 K. 2016/948 T. 27.1.2016Tarihli kararında;“…… öte yandan davacı tarafça bu faturanın Ba Bs formları düzenlenmek suretiyle vergi dairesine bildirildiği hususu da dosyada mevcut … Vergi Dairesi yazısında anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında davacı ticari defterindeki kaydın ve vergi dairesi yanıtlarının davacı aleyhine delil teşkil edeceği, artık takibe konu fatura kapsamındaki makinenin davalı yanca davacıya satılarak teslim olunduğunun kanıtlandığı gözetilerek, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.” şeklindeki kararları ile Yargıtay’ca taraflarca düzenlenen BA/BS formları ve Vergi Dairesine yapılan bildirimlerin fatura konu malın teslim edildiğine ilişkin karine oluşturduğu, tarafların 16 adet fatura ile 4.851.683,00 TL BA ve BS tutarlarını vergi dairesine bildirdikleri, bu durumda malın teslim edilmediğine ilişkin ispat yükünün davalıda olduğu, bu karşı ispatın yerine getirilemediği anlaşıldığından davacının davasını tüm bu açıklamalarla ispatladığının kabulü gerektiği, her ne kadar icra takibinde davacının işlemiş faiz talebi olsa da, işlemiş faiz yönünden davalının temerrüde düşürülmediği, davacı tarafından davalıya ihtarname gönderilmediği, o halde davacı tarafın takip tarihinden önce işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/1037Esas 2019/2322 Karar, 2017/3150 Esas 2019/647 Karar sayılı ilamlarının da bu doğrultu da olduğu, bu nedenle işlemiş faiz talebinin reddi gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 230.000,00 TL alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan 46.000 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar ve ilam harcı 15.711,30-TL nin peşin alınan 3.927,83-TL den düşümü ile kalan 11.783,47-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-10 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 4.008,53‬ TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.197,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 35.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır