Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/311 E. 2023/124 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/311 Esas
KARAR NO : 2023/124
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/05/2022
KARAR TARİHİ : 13/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu … ile dava dışı … …-… Film Yapım şirketi arasında gerçekleştirilen sözleşme gereği, davacı müvekkili … Gıda Şirketi tarafından taşeron olarak … … – … Yapım şirketinin yapımcısı olduğu … filminin set ekibine catering hizmeti verildiğini, Catering hizmetine istinaden müvekkili tarafından dava dışı … … şirketine toplam 92.584,62-TL fatura kesildiğini, dava dışı … … şirketi tarafından faturaların ödenmemesi üzerine dava dışı … … şirketi aleyhine icra takibi başlatıldığını, dava dışı şirketin takibe itiraz etttiğini ve itirazın iptali davası açıldığını, davacısının Davacı … şirketi, davalısının da … … – … şirketi olduğu …. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/… Esas, 2018/636 Karar sayılı dosyası ile görülen itirazın iptali davasında, … HD 2018/… Esas, 2022/… Karar, 27.01.2022 tarihli istinaf ilamı ile davacı şirketin davasının reddine kesin olarak karar verildiğini, söz konusu davaya davalı … şirketinin 10.02.2017 tarihinde davaya ihbar olunan sıfatıyla katıldığını, yapımcısı … … – … şirketi olan … filmi için … Şirketi ile … … – … şirketleri arasında sponsorluk sözleşmesi kurulduğunu, sponsorluk sözleşmesine istinaden … şirketi tarafından catering hizmeti verileceğini, catering hizmeti için de … şirketi ile … Şirketi ile taşeron sözleşmesi yapıldığından bahsedildiğini, müvekkili şirketi ile … şirketi arasında yapılan taşeron sözleşmesinin, TBK 319 gereğince “üçüncü kişi yararına sözleşme” olduğunu, üçüncü kişinin ise … …-… şirketi olduğunun kabul edildiğini, söz konusu kanun maddesi kapsamında da üçüncü kişi yararına sözleşmelerde, alacaklının alacağı için üçüncü kişiye değil asıl borçlu olan sözleşmenin karşı tarafı … şirketine yönelmesi gerektiğinden bahsedildiğini, ayrıca, sponsorluk sözleşmesinin catering hizmetlerinin esasına yer verilen 5.maddesinde yapımcı şirketin catering hizmeti verecek şirketi belirleme veya bedeli ödeme gibi bir edimine rastlanılmadığını, catering hizmetinin sponsor şirket tarafından sağlanacağı hüküm altına alındığını, bu sebeple de, catering hizmeti veren firmanın alacağı dolayısıyla yapımcı şirkete değil, taşeronluk ilişkisi kurduğu sponsor şirkete yöneleceğinden bahisle de müvekkilinin dava dışı … … – … şirketine açmış olduğu davanın husumet dolayısıyla reddine karar verildiğini, tüm bu sebeplerle müvekkili şirketinin alacağı için husumetin üçüncü kişi yararına kurulan sözleşmelerde borçlunun üçüncü kişi … … – … şirketine değil sözleşmenin diğer tarafı … şirketine yöneltilmesi gerektiğinden davalı … şirketine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu belirterek, davanın kabulüne, davalının haksız ve kötü niyetli aykırı itirazının iptaline ve 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı … Vekili tarafından davalı müvekkili aleyhine ….İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığını, davacı şirketin alacağın kaynağı olarak “İstanbul Bam 17. Hd. 2018/3105 E., 2022/79 K., sayılı Kesın İlamı Kararı geregi 10.02.2017 tarihli ihbar olunan aleyhine 3.kişi yararına sözleşmeden kaynaklanan alacak” denildiği, söz konusu …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… Esas sayılı davanın, davacı aleyhine sonuçlandığını, dayanak olarak alınan davanın davalısı … … ile davalı şirketin sözleşme yaptığını iddia ettiğini, taraflar arasında, davacının alacaklı olduğunu gösterir herhangi bir sözleşme, fatura, makbuz, ihtarname ve bunun gibi herhangi bir bulunmadığını, dayanak alınan dava incelendiğinde, davacı tarafın davalı şirkete yönelik alacak iddiası bulunmadığını, davacı taraf bir alacak iddiası yokken sırf söz konusu dava aleyhine sonuçlandığı için davalı şirkete yönelik talepte bulunduğunu, fatura veyahut benzeri bir hukuki temele dayanmadığını, davacı ile davalı şirket arasında cari hesap ilişkisi bulunmadığını, dava konusu alacağın cari hesaba yansıtılmadığını ve zamanaşımına uğradığını, diğer taraftan taraflar arasındaki cari hesap incelendiğinde davacının alacaklı olmadığı aksine davalı müvekkili şirketin alacaklı olduğu göründüğünü, davacı tarafın davalı şirkete yönelik olarak faiz alacağı talebinde bulunduğu, bu hali ile davacının faiz talep etme imkanı bulunmadığını, somut olayda davacının alacağı bulunmadığını, davacı tarafın faiz başlangıç tarihi olarak ihbar dilekçesi mazbatası eklediğini, söz konusu mazbatanın davacının ihbarına ilişkin olmadığı, faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilemeyeceğini belirterek davanın esastan reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… Esas sayılı dosyası ve …. İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı dosyalarının UYAP üzerinden celp edilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin 2022/… Esas sayılı takip dosyasında sözleşmeden kaynaklanan 92.584,62-TL asıl alacak 70.339,60-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 162.924,22-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 13/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 11/03/2022 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali Müşavir bilirkişinin 16/01/2023 tarihli raporunda özetle; Davacı tarafından incelemeye ibraz edilen 2016 yılı yasal defterlerinin açılış tasdik ve berat yüklemelerinin yasal süresinde olduğu, yevmiye defterinin kapanış e-beratlarının yasal süresinde gönderilmediği, bu sebeple yasal defterlerin tasdikle ilgili yükümlülüklerinin yasal süresinde yerine getirilmediği, Davalı tarafından incelemeye ibraz edilen yasal defterlerin hem noter açılış ve e-defter berat yükleme tarihlerinin hem de kapanış e-defter berat yüklemelerinin yasal süresinde olduğu, yasal defterlerin tasdikle ilgili yükümlülüklerinin yasal süresinde yerine getirildiği, Takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere iki farklı alternatife varıldığı, Birinci Alternatif; Sayın Mahkemeniz davacı tarafından dava dışı şirkete düzenlenen 5 Ad. Faturanın 3. kişi yararına ifa edilen edimde teslime ilişkin düzenlendiğinin kabulü yönünde karar verilir ise davacı yanın incelenen ticari defterlerine göre davalı yandan iş bu faturalardan dolayı 92.584,62TL alacaklı olacağı, İkinci Alternatif; Sayın Mahkemeniz davalı tarafından düzenlenen 5 Ad. Faturanın 3. kişi yararına ifa edilmediği yönünde karar verir ise davacı yanın davalı taraftan herhangi bir alacağının olmadığı, Davacı taraf icra takibinde 70.339,60TL işlemiş faiz talep etmiş olsa da, davalının takip tarihine kadar temerrüde düşmemesi nedeniyle davacının takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edemeyeceği yönünde oluşan görüş ve kanaatler bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, uyuşmazlığın dava dışı 3. kişi yararına ifa edilen catering hizmetinin kapsamı, yerine getirilip getirilmediği ve bu hizmetten doğduğu iddia edilen fatura alacağına ilişkin yapılan icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durması ve mahkememize açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. Md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca, faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği,bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Akit görüşmelerinden doğan sorumluluğun hukuki niteliği konusunda farklı görüşler ileri sürülse de, bu sorumluluğun niteliği itibariyle akdi bir sorumluluk olduğu kabul edilmektedir. Sözleşme öncesi sorumluluğun kaynağının öğreti güven teorisi olduğunu açıklayan müellifler de bulunmaktadır. Nitekim, … ‘nun taraflar arasında geçerli bir edim ilişkisi kurulmadan önce, ilk hukuki işlem temasıyla başlayan güven ilişkisinin (edim yükümlüklerinden bağımsız bir borç ilişkisinin) ihlali olarak değerlendirilmesi, onun haksız fiil sahasından çıkartarak, sözleşme sorumluluğu sahasına yaklaştırır. Sözleşme öncesi sorumluluğun kaynağının haksız fiil sorumluluğu olduğunu kabul eden müelliflerde bulunmaktadır. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulanmasında ise, bu sorumluğun kaynağının sözleşmesel olduğu ya da sözleşme öncesi görüşmelerden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Nitekim, Yargıtay 13. HD., 13.11.1995 gün ve 1995/9375 Esas 1995/9860 kara sayılı kararı ile sözleşme öncesi sorumluluk kabul edilmiştir. Bu durumda, sözleşme yapma vaadi ile güven telkin edilmiş olan tarafın sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan zararının karşılanması gerektiği gerek doktrinde gerekse uygulamada kabul edilmektedir.
Zararın kapsamı konusuna gelince; Öğretide ve Yargıtay kararlarında bu zararın menfi zarar olduğu konusunda görüş birliği oluşmuştur. Sözleşme yapılması düşüncesiyle yani uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarar ”menfi zarar” olup böylelikle sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan masrafların sözleşmeyi yerine getirmeyen tarafın karşılaması kabul edilmiştir. Diğer bir anlatımla sözleşmenin yapılacağına güven duyan tarafın zararının diğer tarafça karşılanması gerekir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2011/11238 Esas, 2011/18434 Karar sayılı ve 8/12/2011 tarihli ilamı)
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; Uyuşmazlığın dava dışı 3. kişi … … yapım şirketi yararına ifa edilen catering hizmetinin kapsamı, yerine getirilip getirilmediği ve bu hizmetten doğduğu iddia edilen fatura alacağına ilişkin yapılan icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durması ve mahkememize açılan itirazın iptali davası ile inkar tazminatına hükmedilmesi taleplerinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Davacının alacağın tahsili istemiyle icra dosyasında ilamsız takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, mahkememizce tüm delillerin toplandığı, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, taraflara usulüne uygun ihtaratların yapıldığı, mahkememizce aldırılan ve hükme esas olan bilirkişi raporu ile, incelemenin taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde yapıldığı, taraf defterlerinin incelenmesinde davacının davalıdan faturalardan dolayı 92.584,62-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Davacının aynı alacaktan doğan istemini bahsi geçen dava dışı 3. kişi aleyhine …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… Esas sayılı dosyasından ileri sürdüğü, bu yargılama kapsamında dava dışı 3. kişi yararına sözleşme kapsamında sözleşmeden sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle husumetten red kararı verilmiş ve karar istinaf ilamı ile kesinleşmiş, davacı da bunun üzerinde aynı dosyada ihbar edilen konumunda olan dosyamız davalısı aleyhine aynı alacağı ilamsız takibe konu ederek ihbar tarihinden itibaren işlemiş faizi talep etmiş, itiraz üzerine itirazın iptali davası ikame edilmiştir.
Davacı yanın, dava dışı 3. kişi olan … … adlı film şirketi lehine davalı ile aralarındaki görüşmelerden dolayı catering hizmeti vermeye başladığı, dava dışı 3. kişi yararına sözleşme kapsamında bu edimlerin ifa edildiği, 3. kişinin bu catering hizmeti kapsamında sorumluluğu bulunmadığının istinaf ilamı ile sabit hale geldiği, dava dışı 3. kişi ile davalı arasında sponsorluk sözleşmesi için görüşmelere başlandığı, ancak tarafların anlaşamayarak taslak halinde bulunan sözleşme görüşmelerini kesip tamamlamadıkları, catering hizmetinin de aynı anda son bulduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalının sponsorluk sözleşmesi aşamasında davacı aracılığıyla hizmete başladığı ve sponsorluk sözleşmesinin imza edilmemesi üzerine davacı yanca 3. kişiye sunulan yeme içmeye dair hizmetin son bulduğu dava dışı 3. kişi çalışanlarının …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… Esas sayılı dosyasında alınan tanık beyanları ile sabittir. Dolayısıyla davalı yanca sponsorluk sözleşmesi görüşmeleri devam ederken …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… Esas sayılı dosyasına yansıyan ve taraflarca mevcudiyeti ve içeriği inkar edilmeyen taslak sözleşme kapsamında catering hizmeti verileceği ve bu aşamada görüşmeler devam ederken davacı yanca hizmetin verilmeye başlandığı, sözleşme görüşmelerinin kesilmesiyle davacı hizmetinin de sona erdiği açıktır.
3. kişi yararına, sponsorluk sözleşmesi kapsamında ifa edilecek catering edimlerinin fiilen davacı yanca yerine getirildiği dosyaya sunulan 3. kişi çalışanlarının imzaladığı ve tanıkların açıkça beyan ettiği irsaliyeli faturalardan anlaşılmaktadır. Davacının tacir olduğu, davalı yanla tedarik ve fason/alt işveren çalışma ilişkisi bulunduğunun taraf defterlerinden anlaşıldığı ve tacirin bedelsiz iş yapmasının esas olduğu değerlendirilmekle davacı yanın bu edimleri davalı ile olan anlaşma kapsamında yerine getirdiğine dair iddiasına itibar edilmiş, bu sözleşme ilişkinin varlığı, imza edilmeyen sponsorluk sözleşmesinin varlığına bağlı olup dava tarafları arasında catering hizmetinin fiilen davacı yanca getirileceğine dair ilişki “sözleşme öncesi görüşme” olarak nitelendirilmiştir. Çünkü davacının catering hizmetinin varlığı ve devamı, davalı ile 3. kişi arasındaki imza edilecek sponsorluk sözleşmesinin varlığına ve yürürlüğüne bağlanmıştır.
Davacı yana, davalı yan tarafından sözleşme yapma vaadi ile güven telkin edilmiş, davacı sözleşme yapılacağı düşüncesiyle 3. kişi yararına yeme içme hizmetine başlamış, sözleşmeye uyulacağına ve yerine getirileceğine inanmış, bu sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi nedeniyle davacıya olan güvenin boşa çıkmıştır. Dolayısıyla sözleşmenin yapılacağına ve yerine getirileceğine güven duyan davacı tarafın sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan zararının davalı yanca karşılanması gerektiği, bu zararın menfi zarar olduğu, yapılan masrafların sözleşmeyi yerine getirmeyen tarafın karşılaması gerektiği, hizmet içeriğine, miktarına ve fiyatlandırmasına dair ayrı bir uyuşmazlık bulunmadığı, faturaların irsaliyeli olduğu, set çalışanları yararına edimin günlük, öğün ve mola itibariyle davacı yanca gerçekleştirildiği, alacağın davacı yanca tevsik edildiği, daha önceden sözleşmenin tarafı yönünde hataya düşüp dava ikame eden davacı yanın usulden red kararı verilen dosya karşısında hak arama hürriyetine engel olmayacağı anlaşılmakla fatura edilen bedelleri itibariyle takipteki asıl alacağın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı her ne kadar ilamsız takipte işlemiş faiz talep etmiş ve vade başlangıcını davalının …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… Esas sayılı dosyasındaki ihbar tarihi olarak belirlemiş ise de anılan dosyada ihbarın davalı yanca talep edildiği, ihbarın amacının ihbar isteyen taraf ile ihbar edilen tarafın yargılama sonrasındaki sorumluluğun kapsamına yönelik olduğu, yargılama aşamasında destek olunması aksi halde kısmen veya tamamen sorumluluğun kendisine rücu edilebileceği düşüncesiyle talep edildiği, anılan dosyada davacıdan sadır olmayıp, davacının o anda dosyamız davalısının sorumluluğu bulunduğu düşünülmeyen alacağına dair temerrüde düşürme amacı taşımayan ihbarın vade tarihi olarak değerlendirilemeyeceği, sözleşme öncesi görüşme aşamasında dosyamız tarafları arasında belirli bir vade tarihi de bulunmadığı, faturaların tebliğ edilmediği, dolayısıyla temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu anlaşılmakla işlemiş faiz talebi yönünden talep reddedilmiştir.
İcra inkar tazminatı yönünden; davacının alacağının varlığı ve miktarı ile davalının sorumluluk kapsamının belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği alacak tutarının likit olmadığı gözetilerek İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca davalının icra inkar tazminatından sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmadığından davacı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kötü Niyet Tazminatı yönünden; Kötüniyet tazminatı İİK 67/2 maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Bu yönde tespit veya ispat bulunmadığından, reddedilen kısım faiz istemine ilişkin olduğundan yasal şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan … İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 92.584,62 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin Reddine,
2-Davanın niteliği ve alacağın varlığı ile miktarının yargılamayı gerektirmesi nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinin Reddine,
3-Reddedilen miktar yönünden davalının yasal şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin Reddine,
4-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 6.324,46-TL karar ve ilam harcından 1.967,72-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 4.356,74-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL başvuru harcı, 1.967,72-TL peşin harç olmak üzere toplam 2.048,42-TL harç bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 14.813,54-TL (kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Kabul-red oranına göre davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 11.254,34-TL (red miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 917,00-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 521,10-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri 1.560,00-TL’nin Kabul-red oranına göre 886,50-TL’sinin davalıdan; 673,50-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.13/02/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza