Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/29 E. 2022/678 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/29 Esas
KARAR NO :2022/678

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ:13/01/2022
KARAR TARİHİ:23/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı firmanın 1995 yılında kurulduğunu, alüminyum ve çelik levha hurdalarından mamul … imalatını yaptığını, davacının 5-10 yıldır elektrik kullandığını, davalı ile son sözleşmesini 05/01/2018 tarihinde imzalandığını, davacının uzun süredir aynı performansta elektrik kullanmaktayken davalı tarafından C tipine uygun olarak proje hazırlaması ve anlaşma imzalanması gerektiğinin ifade edildiğini ancak bunun için alan tesis etmesi, bu alan ile ilgili şirketin 99 yıllığına kiraya verdiğini tapuya şerh etmesi gerektiğinin talep edildiğini ayrıca trafo masraflarınında davacı şirket tarafından karşılanmasının talep edildiğini söz konusu koşulların davacı şirket tarafından sağlanmasının mümkün olmadığını bu durumun davalıya belirttiğini ancak 29/12/2021 tarihinde … tarafından elektrik enerjisinin kesildiğini, bunun üzerine …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Değişik İş sayılı karar ile davacı firmaya tekrar elektriğin verilmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararının alındığını, davacının 8-10 yıldır ortalama olarak aynı elektriği kullanmakta, faturalarını zamanında ödediğini, bu durumun ne trafo için ne de bölge için herhangi bir problem oluşturmadığını, davacının mali yönden zor durumda olup hızlı bir şekilde bu miktarda yüksek bir masraf yapmasının mümkün olmadığını, davalının davacının elektriklerini kesme sebebi olarak trafoya aşırı yüklenme olduğunu ve davacının bu kullanımı ” sebebiyle trafo merkezli sıkıntılar yaşanabileceğini, sözleşmede belirlenen şartlara uyulmadığını ifade ettiğini, bu hususların gerçeği yansıtmadığını, davacı firmanın elektriğinin kesilmesinin sonradan giderilemeyecek zararlara yol açacağını, üretim yapılan bir tesiste elektrik olmamasının fabrikanın kapatılması anlamına geldiğini, aboneliğin feshi işleminin iptali ile aboneliğin devam ettiğinin tespit olunması ve enerji sağlama zorunluluğu kapsamında abonelik hizmeti yönünde karar verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; ihtiyati tedbir kararının tüm kullanıcılara elektrik sağlayan trafoyu bağladığını, davacı tarafından kullanılması gerekenden çok daha fazla elektrik kullanıldığı için trafoda güç aşımı meydana geldiğini, güç aşımı sebebiyle yasal mevzuata uygun olarak davalı şirket yetkilileri tarafından yasal işlemlerin gerçekleştirildiğini, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için kanunun aradığı şartların gerçekleşmediğini, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için bulunması gereken yaklaşık ispat koşulunun somut olayda gerçekleşmediğini, davacının anlaşma gücünü mevzuatın belirlemiş olduğu sınırlar dışında %20’nin üzerinde güç kullandığını, I.güç aşım ihbarı sonrası, davacıya tebliğ edildiği halde yine dağıtım şebekesi üzerinde hem kablolara hem trafoya hem de aynı trafodan beslenen diğer tüm tüketicilere can ve mal güvenliğini riske atacak şekilde aşırı derece güç aşımına devam ettiğini, davacıya 09.11.2020 tarihinde Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili maddesi uyarınca gerekli işlemlerin yapılmaması nedeniyle 14 gün sonra enerjinin kesileceğini bildirir 2. ihbar güç aşım ihbarının yerinde bildirildiğini, 09.11.2021 tarihinde enerji kesme işlemi tamamlandığını, 29.12.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararı nedeniyle 31.12.2021 tarihinde enerji verildiğini, davacının aşırı güç tüketmesi ve bu tüketime hala devam etmesi durumunda enerji kablolarının ve trafonun yanmasına sebebiyet vereceğini ve can ve mal kayıplarına sebebiyet verebileceğini, tedbirin %15 teminat karşığında verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, verilen ihtiyati tedbir kararının ortaya çıkacak kamu zararının engellenmesinin önüne geçeceğini, ihtiyati tedbirin ivedilikle kaldırılmasına, tedbirin devamına karar verilmesi halinde davacının ticari faaliyetlerini hala sürdürdüğü bu sebeple ödeme kuvvetinin bulunduğunu, dava sürecinde borçtan kurtulmak adına bu kurumdan yararlandığını ve ticari faaliyetini sonlandırma ihtimali göz önünde bulundurularak, davalı şirket tarafından tahakkuk edilen alacak miktarının %100’ünün teminat olarak depo edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-Çalışan Personellere İlişkin Bilgi/Belge
2- … Sözleşme
3- Kira Kontratı
4- İhtiyati Tedbir Kararı
5- Konkordato Kararı
6- Belediye Meclis Kararı
7- … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1563 E. 2021/1075 K.
9- … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/933 E. 2021/77 K.
10-Dava konusu trafoya ilişkin etiket bilgilerini de içerir fotoğraflar
Bilirkişi … tarafından düzenlenen 22/02/2022 tarihli Nihai raporda özetle; Davacının fabrikası … numaralı (34,5/0,44) kV 2000 kVA trafo merkezinden 5x50m, 5x(3×1204-70)mm2 (0,6/1) KV doğru şube kablolarıyla elektrik enerjisi aldığını, fabrikayı besleyen … numaralı 34,5/0,4 kV trafo merkezinde 2000 KVA trafo mevcut olduğunu, 1320 KVA olduğunu, 680 kVA kapasitesi de olduğunu ayrıca, sözü geçen … numaralı 34,5/0,4 kV trafo merkezinin yükünün bir kısmı yeni servise giren 28383 numaralı 34,5/04 kV trafo merkezinin 1600 KVA trafosuna aktarıldığını, bu nedenle davacının fabrikasını besleyen … numaralı 34,5/0,4 kV trafo merkezi yüklü olamadığını, diğer aboneler dahil davacının 774,08 KW demand gücünü karşıladığı gibi 680 VA boş kapasiteye de sahip olduğunu, … numaralı trafo merkezinde her hangi bir yüklü durum olmadığını, davacının doğru şubeleri demand güç değeri dahil ihtiyacını karşılamak için yeterli olduğunu, sözleşmede belirtilen güç eşiğinin aşılması halinde yangın ve sair maddi zarar riski söz konusu olmadığını, … numaralı trafo merkezinde diğer aboneler dahil davacının 774,08 kW demand güç ihtiyacını karşılayacak kapasitenin mevcut olduğunu, hatta bir miktar boş kapasite de olduğunu ayrıca, yeni servise giren 28383 numaralı trafo merkezine yük aktarıldığını, gerektiğinde de aktarma imkanı da olduğunu, davacının doğru şubeleri demand güç dahil ihticını karşılamak için yeterli olduğunu bu nedenlerle, B-Tipi ya da C-Tipi trafo merkez tesisine ihtiyaç olmadığını ayrıca, EPDK yönetmeliklerinde trafo ihtiyacı karşılayacak kapasiteye sahipse güç artışı nedeniyle aboneden trafo merkezi tesisi isteneceğine ilişkin hiçbir hüküm olmadığını, güç artışının mevcut dağıtım trafo ve şebekesinden karşılanması gerektiğini, davacı tarafından zaman zaman kısa süreli 774,08 kW değerinde demand güç çekilmesi, dağıtım şebekesinde, trafoda ve hatlarında sık sık arızaların oluşmasına sebebiyet vermiş olması söz konusu olamayacağını çünkü, trafo merkezinin kapasitesinin yeterli olduğunu ayrıca davacının kullandığı, demand gücün yüksek gerilim şebekesine etkisi kabili ihmal olduğunu, davacının, yeterli kapasiteye doğru şubelerle doğrudan trafo merkezinde elektrik aldığından davacının alçak gerilim kablolarında arıza meydana gelmesinin söz konusu olamayacağını, davacının sözleşme gücünü aşkın güç üzerinden enerji tüketmiş olması ve sürdürmesi, enerji kabloları ve trafonun yanmasına, can ve mal kayıplarına sebebiyet vermesinin söz konusu olmadığını, uyuşmazlık konusu tedbirin devamında üçüncü kişilerin ve kamunun zarar görme ihtimali olmadığını, … numaralı trafo merkezinin ve fabrikayı besleyen doğru şube kabloların kapasiteleri yeterli olduğundan B-Tipi ya da C-Tipi trafo merkez ve ilave alçak gerilim kablolarının tesisine ihtiyaç olmadığını, davacının, sadece güvence fark bedelini ödeyerek 355,80 kW sözleşme gücünü 774,08 kW demand güç değerine revizesi için tedarik/dağıtım şirketine başvurması gerektiğini tespit ve rapor etmiştir.
Bilirkişi … ve … tarafından düzenlenen 18/06/2022 tarihli Nihai raporda özetle; Trafonun, davacının ve diğer abonelerin ihtiyacını karşılayacak kapasitede olduğunu, trafoda 2000-1320-680 kVA boş kapasitenin de bulunduğunu, … numaralı trafo merkezinde herhangi bir yüklü durum olmadığını, davacının kullandığı elektrik enerjisinin elektrik kesintilerine, gerilimin ve elektrik kalitesinin düşmesine neden olması, diğer elektrik kullanıcılara zarar oluşturması ve hayati tehlike arz etmesinin söz konusu olmadığını, aldığı doğru şubelerin kapasitesi 774,08 kW güç için yeterli olduğunu, ilave kablo tesisine, B-Tipi ya da C tipi trafo merkez tesisine ihtiyaç olmadığını, güç artışının mevcut dağıtım trafo ve şebekesinden karşılanması gerektiğini, davacının sadece güvence fark bedelini ödeyerek 355,80 KW sözleşme gücünü 774,08 kW demand güç değerine revizesi için tedarik/dağıtım şirketine başvurması gerektiğini, davalı şirketin, davacının güç arttırma talebinde bulunması yönündeki talebinin hukuka aykırılık teşkil etmediğini, yapılan teknik değerlendirmeler uyarınca, davacı şirketin abonelik ilişkisini devam ettirmekte yararı olduğunu, davalının elektrik kesme işleminin haksız olduğunu tespit ve rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememize açılan iş bu dava muarazanın giderilmesi ve feshin geçersizliğinin tespiti davasından ibarettir.
Türk Medeni Kanunu 2. Maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmüne, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 6 Maddesinde “Vitrinde, rafta, elektronik ortamda veya açıkça görülebilir herhangi bir yerde teşhir edilen malın, satılık olmadığı belirtilen bir ibareye yer verilmedikçe satışından kaçınılamaz.(2) Hizmet sağlamaktan haklı bir sebep olmaksızın kaçınılamaz.” hükmüne , yine Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 52/1 Maddesinde “Abonelik sözleşmesi, tüketicinin, belirli bir mal veya hizmeti sürekli veya düzenli aralıklarla edinmesini sağlayan sözleşmelerdir. Hükmüne Abonelik Sözleşmesi Yönetmeliğinin 5/1 Maddesinde “Satıcı veya sağlayıcı, sunulan mal veya hizmete ilişkin olarak tüketici ile bir abonelik sözleşmesi kurmak zorundadır.” hükmüne yer vermiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 10.12.2003 tarihinde aldığı kararında, “..Fiili tekel durumunda bulunan özel kişilerden bir eczacı, hekim, fırıncı veya lokantacının sahip oldukları mallarla, arz edecekleri hizmet yönünden, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde bir sözleşme yapma zorunluluğu bulunmadığı ileri sürülebilir. Ancak bu gibi kişilerin haklı bir sebebe dayanmadan sözleşme yapmaktan kaçınmaları, hukuka ve bilhassa ahlaka, dürüstlük kuralına ya da hakkın kötüye kullanılmaması kuralına aykırılık teşkil etmesi halinde sözleşme yapmak yükümlülüğü söz konusu olur..”. Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, T. 10.12.2003, E. 2003/4-693, K. 2003/740
. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararında “her ne kadar idare genel ve devamlı bir nitelik arzeden icabı kabul eden fertle sözleşme yapmak zorunluğunda ise de; hiç kuşku yoktur ki, eğer fert gerekli şartları haiz değil ise, idare böyle bir sözleşme yapmak zorunda değildir.”. “… Davacının sırası geldiğinde, teknik olanaklar elverdiği ölçüde idare en kısa zamanda tekelinde bulunan bu hizmeti kişiye götürmek zorundadır…”. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, T. 6.12.1974, E. 1973/6285, K. 1974/16590 Uyuşmazlık ;davacı şirketin tüketmiş olduğu elektrik kw saatinin kurulu bulunan trafo gücününün taşıyabileceğinden fazla olup olmadığı, fazla ise yeni trafo kurulumunun davacıdan istenip istenemeyeceği, bölgede kurulu veya kurulacak trafoların mevcut kapasitelerinin davacının tükettiği elektrik kw saat miktarını karşılayıp karşılayamayacakları, davalının sözleşmeyi feshederek elektriği kesmekte ve yeni bir sözleşme kurmamakta haklı sebebinin bulunup bulunmadığı ve davanın husumetinin davalı şirkete yönlendirilip yönlendiriltemeyeceği noktalarında toplandığı görülmüştür.
Somut olayda; Davacının elektriğinin kesilmesi nedeni ile ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş dosyasından tedbir kararı verilden ilgili dosyanın mahkememiz dosyasına celp edilmiş, Taraflar arsındaki abonelik sözleşmesi getirttirilmiş, davalı şirketin davacı şirkete gönderdiği bağlantı anlaşma gücününün aşıldığı bağlantı anlaşma gücünün artırılması gerektiği aksi halde elektriğin kesileceğine dair yazı, davacının davalı şirketten bağlantı anlaşma gücü talep dilekçeleri, davalı şirketin YG Bağlantı görüşlerini içeren rapor ile çizilen proje örnekleri ve davacının kullandığı elektrik tüketim değerleri dosyaya celp edilmiştir.
Taraflar arasında muarazanın nedeni olarak belirtilen , trafo yerinde incelenerek davacının iddiaları ışığında sözleşmede belirtilen güç eşiğinin aşılması halinde yangın ve sair maddi zarar riskinin olup olmayacağı, özellikle dava dilekçesinin 4. bendinde bahsi geçen davacının kabulündeki 750 kWh civarı kullanımı uyarınca trafonun kapasitesinin tespiti ile diğer abonelerin kullandıkları kWh oranları saptanarak davacının kullanabileceği KWh boşluğu olup olmadığı, davacının faaliyetlerini sürdürebilmesi ve elektrik bağlantısını devam ettirebilmesi için makul alternatif ve çözümlerin neler olduğu, davacının adı geçen dönemlerdeki aşkın kullanımlarına bağlı olarak sözleşmenin bu bağlamda yeni kWh gücüne uyarlanmasının mümkün olup olmadığı, davacının kiracı olduğu nazara alınarak dava dilekçesinde belirtilen B ya da C tipi projelerden hangisinin uygun olacağı veyahut proje değişikliğinin zaruri olup olmadığı konularının tespiti için mahkemece resen seçilen bilirkişiye dosya tevdi edilmiş, daha sonrasında hukukçu bilirkişide eklenerek ek rapor için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin rapor alınmış, dosyaya sunulan bilirkişi heyetinin kök ve kök raporla örtüşen ek raporunun denetime açık ve elverişli oldukları, tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalarındaki hususlarının gözetildiği ve mevcut hali ile hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüştür.
İddia savunma ve toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu ışığında dosya bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde; Davalı şirket, sözleşmede belirlenen güç eşiğinin aşılması nedeni ile davacının tüketmiş olduğu elektriğin alındığı trafonun kapasitesinin yeterli olmadığını bu nedenle tehlike doğduğunu masrafları davacı tarafça karşılanması şartı ile yeni bir trafo kurulmasının zorunluluğu bulunduğunu belirterek davacı tarafa otuz gün süre verdiği görülmüş daha sonrasında ise trafo kurma masrafları karşılanamadığından, mevcut elektrik tüketiminin tehlike yaratacak olması gerekçe gösterilerek davacı tarafın elektriğini kestiği ve sözleşmenin fesih edildiği anlaşılmıştır. Taraflara arasındaki sözleşme abonelik sözleşmesi olup, davalı tarafın elektrik dağıtımı kamu hizmetini imtiyaz sözleşmesi ile üstlenerek tekel olarak elektrik dağıtımını yapan şirkettir. Davalı şirket sunmuş olduğu hizmetin ve sattığı elektriğin karşılığında iltihakı sözleşme kurduğu abonelerinden bedel almakta olup, davalı gerek idare ile kurduğu imtiyaz sözleşmesi ve gerekse hizmeti satın alanlarla kurulan abonelik sözleşmesi gereğince hizmetini sürdürmek ve elektrik satma edimini yerine getirmek için de gerekli alt yapıyı inşa etme yükümlülüğünün bulunduğu kuşkusuzdur. Davalı şirketin imtiyaz sözleşmesi gereğince üstlendiği ve tekel vasfı nedeni ile zorunlu olarak elektrik satın alan abonelerinden sattığı elektriğin ve sunduğu hizmetin karşılığı bedeli ve karını alma hakkı var ise, bunun karşılığında nimet külfet dengesi kapsamında sözleşme gereğince üstlenmiş olduğu edimi yerine getirmek için gerekli alt yapıyı ve alt yapının kurulması ve sürdürülmesi için gerekli masrafları da yapması gerek kamu hukuku sözleşmesi gerekse özel hukuk sözleşmesinin davalı tarafa yüklemiş olduğu bir yükümlülük olup davalının bu yükümlüğünü davacı tarafa yüklemeye kalkışması dürüstlük kuralına aykırıdır. Kaldı ki taraflar arasındaki sözleşmede veya yürürlükteki mevzuatta da davacının alt yapı niteliğindeki trafo kurma bedelini üstleneceğine ilişkin bir düzenlemede bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin her iki tarafa borç yükleyen ve sürekli edimli bir sözleşme olduğu gözetildiğinde davalının irade açıklamasının fesih niteliğinde olduğu ve ileriye dönük olarak sözleşmenin sonlandırıldığı görülmüştür. Her ne kadar fesih kurumu tek taraflı irade açıklaması ile hüküm ve sonuçlarını doğuran bir müessese ise de, yukarıda belirtilen Hukuk Genel Kurulu kararı ve 4. Hukuk Dairesinin verdiği kararlarda fiili tekel olan davalı ve davalı gibi şirketlerin sözleşme özgürlüğünün tüketici lehine kısıtlandığı, sözleşmeden ancak abonenin gerekli koşulları taşımaması veya haklı bir nedeninin varlığı halinde kaçınabileceğini belirtmiştir. Dolayısı ile de davalı şirketin davacı ile kurduğu sözleşmeyi de aynı koşullarda ileriye dönük olarak fesih edebileceği kuşkusuzdur. Alınmış olan Bilirkişi raporlarında, davacı şirketin fabrikasının tüketmiş olduğu elektrik miktarını besleyen trafonun yeterli olduğu, ayrıca merkezi yükün yeni devreye giren trafoya aktarıldığı, ana trafoda merkezi yük bulunmadığı aksine kapasite boşluğu bulunduğu anlaşılmıştır. Alınan rapor doğrultusunda davalının davalı şirketle elektrik sözleşmesi kurmaktan kaçınacak bir başka anlatımla sözleşmeyi sözleşmeyi fesih edecek haklı nedenlerinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın kabulü yönünde, davalı tarafın husumet itirazlarının değerlendirilmesinde ise, davalı dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçelerinde, dava konusu olan muarazayı doğuran işlem ve eylemlerin kendileri tarafından yapıldığını ikrar ettiği ve sözleşmeninde taraflar arasında kurulmuş olduğu gözetildiğinde sözleşmenin tarafı olarak hareket ettiği anlaşıldığından husumet itirazı yerinde bulunmadığı anlaşıldığından bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere ;
Davanın KABULÜ ile
1-Davalı … A.Ş’nin davacı … … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … tesisat numaralı sayaç üzerinden kurulan … hizmet numaralı abone sözleşmesinine yönelik FESHİN GEÇERSİZLİĞİNİN TESPİTİNE
2-Taraflar arasındaki abonelik sözleşmenin DEVAMINA
3- … tesisat numaralı sayaç üzerinden davacı … … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne yönelik elektrik kesintisine son verilerek Elektriğin KULLANIMA AÇILMASINA
4-…. ATM’nin … D.İş sayılı kararı ile verilen ihtiyati tedbir kararının dava kesinleşinceye kadar devamına
5-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
6-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-10 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00.-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan 161,40-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 2.127,60-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere karar verildi.23/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır