Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/282 E. 2023/203 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/282 Esas
KARAR NO : 2023/203
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2022
KARAR TARİHİ : 13/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi …. İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayıl icra takip dosyası ile davacı … aleyhine icra takibi başlattığını, davacı vekilisince icra dosyasına süresinde itiraz edilemediğini ve takibin kesinleştiğini, müvekkilinin 2010 doğumlu olduğunu, hukuk ve dava ehliyetinin bulunmadığını, bu nedenle aleyhine kesinleşen icra dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, davalının %20 inkar tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket adına söz konusu icra takibi ile yapılan takipte borçlunun reşit olmadığının anlaşılması üzerine 07/04/2022 tarihli talep dilekçesi ile takibin velilerine yönetildiğini, bu yönden açılan davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 03/10/2022 tarihli celsesi ara kararı gereğince harç eksikliğinin tamamlanmaması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı tarafça sunulan 02/11/2022 tarihli dilekçe ile harçların tamamlandığı ve davanın kaldığı yerden devamına karar verilmesi talepli yenileme dilekçesi sunulduğu, Mahkememizin 04/11/2022 tarihli yenileme tensip tutanağı ile davanın kaldığı yerden devamına karar verildiği görülmüştür.
…. İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı icra takip dosyasının UYAP suretinin, celp edilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı icra takip dosyasından toplam 10.868,06-TL asıl alacağı, 503,80-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.371,86-TL rücuen tazminat alacağı üzerinden haciz yoluyla takip yapıldığı ve takibin kesinleştiği, davanın takipten sonra ikame edildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi: “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden sonra menfi tespit davası açmıştır. Davacı, dava dilekçesinde davacı küçük aleyhine hukuki ehliyeti olmadığından bahisle doğrudan takip yapılamayacağına değinerek menfi tespit isteminde bulunmuştur. Davacı yanın dava dilekçesi ile borcun ortadan kalktığına, haksız olduğuna, gerçekleşen kazada sorumluluğu bulunmadığına dair bir iddiası yoktur. Dolayısıyla salt davacı küçüğün ehliyetine dayalı talep itibariyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekecektir. Oysa davacının ileri sürdüğü iddia borcun esasına yönelik olmayıp takip hukukuna ilişkin şikayet niteliğindedir. Borcun esasına dair bir iddia bulunmadığından gerçekleşen trafik kazasında davacı küçüğün sorumluluğunun kapsamı uyuşmazlık konusu değildir.
Menfi tespit nihai olarak bir eda hükmü içermeyecek olup tespit davası türüdür. HMK 106 maddesi uyarınca tespit davası tanımlanmış ve açılması istisnai olarak düzenlenmiştir. Tespit davası açanın hukuken korunmaya değer güncel bir yararının varlığı şarttır. Somut olayda ise davacı esasa yönelik borçluluğunun tespitinden ziyade takip hukuku yönünden davacı küçüğün fiil ehliyeti bulunmadığından ve doğrudan takip yapılamayacağından bahisle iş bu tespit davasını ikame etmiştir. HMK 33 maddesi uyarınca hakim Türk hukukunu resen uygulayacağından tarafların nitelendirmesi ile bağlı değildir. Dolayısıyla mevcut dava dosyasında asıl amaç esasa ilişkin borçluluğun tespiti olmayıp davacı küçük aleyhine doğrudan takip başlatılamayacağının tespitine yöneliktir. Takip hukukuna ilişkin İcra Mahkemesinde şikayete konu olabilecek bu talebin istisnai nitelikte olan tespit davasına konu edilmesinde davacının güncel hukuki yarar bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle takip hukukunda şikayet yoluyla doğrudan çözülebilecek bir meselenin esasa yönelik borçsuzluğun tespitine konu edilmesi bakımından tespit davası açılmasında hukuki yarar yoktur. Nitekim bu nitelikli bir tespit davasının konusu ancak esasa ilişkin bir borçsuzluğun tespiti halinde hukuki yarar içerecektir. Oysa davacının böyle bir talebi bulunmamaktadır.
İİK’nun 4. maddesi gereğince icra mahkemesi, icra müdürlüğü işlemine karşı yapılan şikayetlerle itirazları incelemeye görevlidir. İcra mahkemeleri, önlerine gelen takip hukukuna yönelik şikayet, itiraz ve itirazın kaldırılması talepleri hakkında kabul ya da ret kararı vermek zorunda olup, bu talepler hakkında görevsizlik kararı veremezler. Ancak dava niteliği taşıyan ve apaçık genel mahkemelerin görevine girdiği belli olan, örneğin; boşanma, tapu iptal ve tescil, nüfus, ortaklığın satış yoluyla giderilmesi…vb. davalar hakkında ise görevsizlik kararı vermeleri gerekmektedir.
Bu hüküm nazara alındığında “icra mahkemesinin hangi uyuşmazlıklara bakabileceği”nin çözümünde, icra mahkemesinin genel mahkemeler gibi geniş yetkili bir mahkeme olmadığı, -kural olarak, tanık dinleyemediği, yemin teklif edemediği, bilirkişi incelemesi yaptıramadığı yapamadığı göz önüne alınarak, alacaklının ancak yazılı bir belgeye dayanarak icra takibinde bulunduğu ve bu belgeden alacağın miktarının, vadesinin açık-seçik anlaşılabildiği durumlarda, borçlunun borca ve / veya faize itiraz etmesi halinde ortaya çıkan uyuşmazlığın “icra mahkemesinde çözümlenebileceği”; buna karşın gerek alacak miktarının ve gerekse alacağın istenip istenemeyeceğinin (doğup doğmadığının) takip dayanağı belgeden açıkça anlaşılamaması halinde ve bunun tespiti için yargılama yapılmasına gerek duyulan hallerde “icra mahkemesinin bu uyuşmazlığa bakamayacağı” öğreti ve uygulamada kabul edilmiştir.
Şu durumda; İcra Mahkemesi istisnalar saklı kalmak koşulu ile takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıklara bakar ve bununla görevlidir. Bu tür istemler hakkında görevsizlik kararı veremeyeceğinden talebi ya kabul ya da reddedecek, sorunu çözümleyecektir.
Aynı şekilde genel mahkemelerde istisnalar saklı kalmak kaydıyla (sıra cetveline itiraz, ihalenin feshi vs) icra mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı veremeyip davanın reddine karar verilmesi gerektiği açıktır. (Antalya BAM., 11.HD., 03/02/2023 tarih, 2022/2710 E., 2023/160 K.) Dolayısıyla davacının talep sonucu kapsamında Mahkememizce İcra Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi de mümkün değildir.
Netice olarak davacının dava tarihi itibariyle tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Takip hukukuna ilişkin şikayete konu olabilecek talebin tespit davasına konu edilmesinde hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine,
2-Alınması gereken Alınması gereken 179,90-TL maktu harçtan 166,00-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 13,90-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, verilen karar miktar itibariyle kesin olarak üzere alenen okunup usulen anlatıldı.13/03/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza