Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/232 E. 2023/429 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/232 Esas
KARAR NO : 2023/429

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2022
KARAR TARİHİ : 29/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket ile arasındaki ticari ilişki kapsamında 01.01.2021 – 31.12.2021 tarihleri arasında müvekkilinin davalıya farklı zamanlarda toplam 67 adet fatura düzenleyerek birden fazla kez inşaat malzemesi sattığını, müvekkilinin satışlar neticesinde davalıdan toplam 34.680,07TL tutarında alacaklı olduğunu, davalının alacağı ödememesi üzerine müvekkili tarafından davalı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borcun yalnızca 2.705,00TL’lik kısmını kabul ederek bakiye 34.689,00TL’ye haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz ettiğini ve takibi durduğunu, zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Gerek icra takibinde, gerekse de dava dilekçesinde davacı tarafın hangi faturalardan dolayı alacaklı olduğunu açıklamadığını, müvekkili şirketin davacının iddia ettiği şekilde herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili şirketin anlaşmaya aykırı düzenlendiği için 9.282,86-TL ve 2.950,00-TL tutarlı, teslim edilmeyen ürünler ile ilgili ise 6.444,57-TL bedelli iade faturasını düzenleyerek davacıya gönderdiğini, ayrıca müvekkili tarafından davacının banka hesabına 5.000,00TL, 5.000,00-TL ve 3.000,00-TL olmak üzere toplamda 13.000,00-TL ödemelerin de davacının hesap ekstrelerinde görünmediğini ve mükerrer olarak talep edildiğini, bunun dışında davacının müvekkiline teslim edip fatura düzenleyerek teslim ettiği herhangi bir malzemeden dolayı alacağının olmadığını, müvekkilinin borçlu olduğu 2.705,00-TL’lik kısma ilişkin ödemesini de icra dosyasına yaptığını, bu nedenlerle davanın reddini, davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkememizce vergi kayıtlarının, banka hesap hareketleri ve İstanbul … İcra Dairesinin… Esas sayılı icra takip dosyası UYAP üzerinden celp edilerek dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının İstanbul … İcra Dairesinin… Esas sayılı takip dosyasında cari hesap alacağından kaynaklanan toplam 37.394,00-TL cari hesap alacağı üzerinden takip yapıldığı, ödeme emrinin 15.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 21.12.2021 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali Müşavir bilirkişinin 17/12/2022 tarihli raporunda özetle; Davacı … tarafından defter ve belgeler sunulmadığından davalı …’nin defter ve belgeleri, muavin hesap dökümleri, ödemelere ait belgeler ve vergi dairelerinden gelen BA, BS formlarının karşılaştırılması sonucu rapor düzenlendiği, davalı …’nin 2021 yılına ait defterlerin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı ancak yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığı, her iki tarafça verilen BA, BS formlarının tetkikinde, formların birbirini teyit ettiği, bu durumda bütün faturaların karşı tarafa ulaştığı, bilgileri dahiline girdiği ve herhangi bir itirazın olmadığı kabul edilmesi gerektiği, davalı defter kayıtlarına göre davacı tarafa 20.12.2021 tarihi itibariyle 2.230,17-TL borcunun olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişinin 15/03/2023 tarihli ek raporunda özetle; Davacı … Ltd. Şti. ile Davalı …Ltd. Şti’nin 2021 yılı defterlerin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı,davacı ve davalı tarafından verilen (Form Ba) Mal Alış Formları ve (Form) Bs) mal satış formlarının birbirini teyit ettiği, bu durumda düzenlenen faturaların süresinde karşı tarafa tebliğ edildiği ve fatura içeriklerinin kabul edildiğinin değerlendirildiği,davalı tarafından düzenlenen 18.677,45TL tutarındaki iade faturasının Davacı tarafından (Ba) mal alış formlarına yazılmasına rağmen defter kayıtlarına yansıtılmadığı, cari hesap hareketlerinde borçtan tenzil edilmediğinin görüldüğü, davalı tarafından düzenlenen iade faturasının dikkate alınması durumunda davacının alacağının (36.627,68 – 18.677,45=) 17.950,23TL olarak tespit edildiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, açık cari hesap kapsamında fatura alacağına ilişkin yapılan icra takibine davalının kısmi itirazı sonucu takibin durması ve mahkememize açılan itirazın iptali davası istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. Md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca, faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği,bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davacının faturaya dayalı alacağın tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği görülmüştür. Mahkememizce tüm deliller toplanmış, alanında uzman bilirkişiden taraf defterleri incelenerek kök ve ek raporların alınmıştır. Bilirkişi kök raporu ile; davacı şirket tarafından defter ve belgeler sunulmadığından davalı şirketin defter ve belgeleri, muavin hesap dökümleri, ödemelere ait belgeler ve vergi dairelerinden gelen BA, BS formlarının karşılaştırılması sonucu rapor düzenlendiği, davalı şirketin 2021 yılına ait defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı ancak yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığı, her iki tarafça verilen BA, BS formlarının tetkikinde, formların birbirini teyit ettiği, bu durumda bütün faturaların karşı tarafa ulaştığı, bilgileri dahiline girdiği ve herhangi bir itirazın olmadığı kabul edilmesi gerektiği, davalı defter kayıtlarına göre davacı tarafa 20.12.2021 tarihi itibariyle 2.230,17-TL borcunun olduğunun tespit edildiği, aldırılan bilirkişi ek raporu ile; davacı ile davalı şirketin 2021 yılı defterlerin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, davacı ve davalı tarafından verilen BA-BS formlarının birbirini teyit ettiği, bu durumda düzenlenen faturaların süresinde karşı tarafa tebliğ edildiği ve fatura içeriklerinin kabul edildiğinin değerlendirildiği, davalı tarafından düzenlenen 18.677,45TL tutarındaki iade faturasının davacı tarafından BA formuna yazılmasına rağmen defter kayıtlarına yansıtılmadığı, cari hesap hareketlerinde borçtan tenzil edilmediğinin görüldüğü, davalı tarafından düzenlenen iade faturasının dikkate alınması durumunda davacının alacağının 17.950,23TL olarak tespit edildiği anlaşılmıştır.
Taraf defterleri birbirini teyit etmese de taraflar arasındaki Ba/Bs kayıtlarının birbirini teyit ettiği, taraflar arasındaki ticari alışverişin sabit olduğu, buna göre davacının mal satış toplamı 714.214,19TL olup mal alışı 18.677,45TL’dir. Ancak bu alışa dair fatura iade görmekle kabul edilmemiştir. Davacı defter kayıtlarına göre 680.539,00TL davalıdan tahsil edilmiştir. Tahsil edilen bu bedeller kısmen de olsa davalı defterleri de uyumlu olup banka yoluyla tahsil edilen bedeller de gözetilmiştir. Taraflarca kabul edilen 714.214,19TL’lik ticari ilişkiden davalı yanca iade edilen 18.677,45TL’lik bedel mahsup edildiğinde geriye 695.536,74TL’lik ticari ilişki bulunmaktadır. Faturanın iade görmesi üzerine mal veya hizmet teslimi davacı tarafça ispat olunmamıştır. Bu miktardan davacının defterlerine kaydettiği 680.539,00TL’lik ödeme mahsup edildiğinde geriye 14.997,74TL kalmaktadır. Davalının itirazında ve aşamalarda belirttiği, defterlerinde de kayıtlı olan 04/03/2021 tarihli 5.000,00TL, 24/03/2021 tarihli 5.000,00TL ve 14/04/2021 tarihli 3.000,00TL’lik ödemeler toplamı ile kısmi itirazda icraya ödenen 2.705,00TL’lik ödeme mahsup edildiğinde davalının borcu tükenmiş olacaktır. Her ne kadar banka yoluyla yapılan ödemeler açıklamalı olmasa da bu bedellerin davalı defterlerine kayıt edildiği, davacı defterlerinde ise bir kısım banka ödemeleri düşerken bir kısmının düşülmediği, bu durumun çelişki arz ettiği, taraflar arasında başkaca ticari ilişki olduğuna dair de iddia veya ispat bulunmadığı, davacının defterlerinin bu haliyle tam kayıt içermediği, davacının 67 adet olarak belirttiği toplam fatura miktarının da kendi defterlerinden anlaşılmadığı, daha az miktarda fatura kaydının bulunduğu, ödeme iddiasıyla ispat yükü davalı üzerine geçmiş ise de davalının ispat ettiği ödemelerin davacı defterlerine yansıtılmadığı, bu yönüyle davacı defterlerinin kendi aleyhine delil niteliği taşıdığı anlaşılmakla davalının ödeme iddiası ispat olunduğundan, bilirkişi raporu defter incelemeleri itibariyle kısmen hükme esas alınarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Kötü Niyet Tazminatı yönünden; Kötüniyet tazminatı İİK 67/2 maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Bu yönde tespit veya ispat bulunmadığından yasal şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 179,90-TL maktu harcın 405,44TL peşin harçtan düşümü ile artan 225,54-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri 1.560,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.29/05/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza