Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/231 E. 2023/646 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/231 Esas
KARAR NO : 2023/646
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2022
KARAR TARİHİ : 07/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …A.Ş. … Ltd. Şti. firmasını devraldığını, … ile borçlu/davalı … A.Ş. arasında ki ticari ilişki sonucunda müvekkilin davalı taraftan 45.600,00-EUR alacağı olduğunu, … bahse konu tutarı müvekkile ödemediği için ticari ilişkiden doğan alacağının tahsili amacıyla davalı/borçlu … aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, Borçlu/davalı ilamsız icra takibine yaptı; le bir borcu bulunmadığını iddia ederek takibe, borcun tamamına, asıl alacağa, fer’ilerine ve faiz türü ve oranına itiraz ettiğini, … tarafından devralınan … firması ile … arasında süregelen ticari ilişki sonucunda davalı/borçlu şirketin, … firmasına 45.600,00-EUR borcu oluşmuş, muaccel borç … tarafından ödenmediğini, davacı şirket, … firmasını devraldıktan sonra alacağın hala tahsil edilmediği, Borçlu … tarafından ticari ilişki kapsamında yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak ifa etmiş olan müvekkili şirketin hak kazandığı alacağa kavuşmasını engellemeye yönelik olarak haksız ve kötü niyetli şekilde icra takibine itiraz edilmişse de dosya kapsamında mevcut fatura ve cari hesap ekstreleri ile de ispat edildiği üzere müvekkil şirketin davalı/borçlu şirketten alacaklı olduğu hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, nitekim bu durum, tarafların ticari defter ve kayıtlarında yapılacak inceleme neticesinde ortaya çıkacağını, davalının takip konusu borca yönelik itirazları yerinde olmadığını, takibe haksız bir şekilde itiraz edilmiş, alacağın %20’siden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi ve itirazın iptaline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle icra dosyasında ve işbu dava dosyasında davalı olarak görünen … Anonim Şirketi ile müvekkil … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin birleştiğini, Davacı taraf, dava dışı … … Limited Şirketini devraldıklarını, … şirketinin müvekkili şirket ile ticari ilişkisi neticesinde müvekkil şirketten alacaklı olduğunu, davacının ise … şirketini devralması nedeniyle işbu alacağın … şirketine ödenmesi gerektiğini belirtmiş ise de; ne ilgili icra dosyasında ne de dava dosyasında devralmaya, birleşmeye veya alacağın temlik edildiğine ilişkin herhangi bir belge yer almadığını, bu durumda iddia edilen alacağın dayanağına yönelik herhangi bir belgenin bulunmadığını, itirazın iptali davasına dayanak icra dosyası incelendiğinde; borcun sebebi olarak yalnızca cari hesap bilgisi sunulduğu, ilgili alacağın nereden kaynaklandığının dahi belli olmadığı anlaşıldığından, Müvekkili şirketin davacı şirkete borçlu olduğu kesinlikle kabul edilmemekle birlikte; bir an için aksi kabul edilse dahi, ilgili alacağın muhatabının dava dışı … şirketi olduğu davacı tarafından açıkça beyan edildiğini, müvekkili ile dava dışı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak dava dışı … şirketinin müvekkil şirkete gönderdiği mallarda ayıp tespit edilmiş ve akabinde ayıplı mallara yönelik bildirimde bulunulduğunu, müvekkil şirket her ne kadar ayıplı mallara yönelik bildirimde bulunmuş ise de dava dışı şirket gereğini yerine getirmemiş ve işbu süreç akim kaldığını, bu hususa ilişkin delillerimiz ayrıca ibraz edileceğini, taraflar arasındaki ticari ilişkide öncelikle edimini yerine getirmesi gereken dava dışı şirketin, ayıplı mal teslim etmesine rağmen ödeme beklemesi kötü niyetli olduğunu, bu nedenle dava dışı şirketin dahi herhangi bir alacaktan ve muacceliyetten bahsetmesi mümkün değilken, şirketi devraldığını iddia eden davacının da işbu alacak talebinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kaldı ki, aksi kabul edilmemekle birlikte; bir an için temlikin geçerli olduğu kabul edilse dahi, temlik alan şirketin temlik eden şirketin alacağından fazlasını talep edemeyeceğini, müvekkil şirketin akde aykırılık nedeniyle sözleşme kapsamında her türlü hak ve alacakları ile genel hükümler çerçevesinde talep edebileceği zarar, ziyan ve kar kaybı ile teslim edilen ürün bedelleri ve sair hak ve alacaklarını dava ve talep hakları saklı tuttuklarını, davanın reddini talep etmiştir.
Dava, Varlık Devri ile alınan cari hesap alacağı nedeniyle yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin 2021/… esas sayılı takip dosyasında cari hesap alacağından kaynaklanan 45.600,00-EURO için takip yapıldığı, ödeme emrinin 07/05/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 14/04/2021 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali bilirkişinin 02/05/2023 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı ve Davalı tarafın ticari defter ile belgelerinin kâğıt yükümlülüğünde olması sebebiyle Yevmiye Defteri ve muavin defter kayıtları incelendiğini, yapılan incelemeler neticesinde, Ticari Defter ve Muavin Defter kayıtlarının delil olarak kabul edilip edilmeyeceğinin takdiri mahkemeye ait olmak üzere, Davacı vekili T.C. …. İcra Müdürlüğü 2021/… sayı numaralı icra takibinde bulunduğunu, Davacı taraf 3. Kişi … … Ltd. Şti.’nin ticari defter ve belgelerinin incelenmeye sunulmaması sebebiyle yerinde inceleme talebi gerçekleşmediğini, … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile … … Limited Şirketi arasında 28.02.2020 tarihinde imzalanan Varlık Satışı ve Devri Sözleşmesi’nin 3.1 nci maddesi ile Cari hesap alacaklarının devrine ilişkin hüküm mevcut olduğundan Davacı tarafın işbu cari hesap alacaklarını tahsile yetkili olduğu düşünüldüğünü, avacı taraf 3. Kişi … … Ltd. Şti.’ne yapmış olduğu iş ve işlemlerden dolayı 18.07.2019 tarih ve … sır numaralı toplam 45.600,00-EUR tutarlı düzenlendiği faturaya ilişkin Davalı tarafça 02.09.2020 tarihinde … şirketi ile mutabakat yazısı imzalandığı görüldüğünü, işbu mutabakat yazısına ilişkin takdirin ise mahkemeye ait bulunduğunu, Davalı tarafın ticari defter ve belgelerinde Mahkemede görülmekte bulunan dava konusu 45.600 Euro’luk tutara ilişkin Davalı tarafça ödeme yapılmadığı tespit edildiğini, … Anonim Şirketi ile … A.Ş.’nin 2021 Mart döneminde birleşmesi sonrası … AŞ’nin … şirketinden 94320 Euro’luk kendi alımlarının olduğu ve Davalı tarafın şirket birleşmesinden ve birleşen şirketin alımlarından dolayı 31.12.2022 tarih itibariyle … … Ltd. Şti’ye toplam 135.384,81 Euro borcu olduğu görüldüğünü, Davacı tarafın borçlunun %20 icra inkâr tazminatının hükmedilmesi talebine takdirin mahkemeye ait bulunduğunun bildirildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre;
Davalı taraf, davacı şirket ile asıl alacaklı şirket arasında yapılan varlık satışı ve devri sözleşmesinin icra takibinde dayanak belgelerden olmadığı ve davacının takip talebi ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu beyan etmiştir. İtirazın iptali davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır. Genel hükümlere göre her türlü ispat olanağının varlığı, takip talepnamesinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülmemelidir. Burada sadece İcra Hakimliğinin dar yetkisi nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır. Özetle takibe konulan alacak ile itirazın iptaline konulan alacak aynı olmak koşuluyla davacının alacağını davacının alacağını, genel hükümlere göre her türlü geçerli delil ile ispatlayabilir.
Gerek yapılan bilirkişi incelemesinden anlaşılacağı üzere Davacı tarafın alacağı, varlık devri anlaşması ile … … Ltd. Şti’den devraldığı alacağın takip ve dava konusu yaptığı, her ne kadar takip dosyasında, mahkeme dosyamız içine sunulan 28.02.2020 tarihli “Varlık Satışı ve Devri Sözleşmesi” bulunmasa da, yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere genel hükümlere göre her türlü ispat olanağının varlığının bulunduğu, bilirkişi incelemesi ile sabit olduğu üzere de davacının devir aldığı alacağı takibe koyduğu, böylelikle takip talepnamesinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşılmadığı anlaşılmıştır. Takip dosyasında alacağın devrine ilişkin sözleşmenin bulunmaması olsa olsa icra inkar tazminatı açısından önem arzedebilir. Ancak icra inkar tazminatı açısından da davalı tarafın 2. Cevap dilekçesinin ekinde bizzat ibraz ettiği mail suretlerinden takibe/davaya konu alacağa ilişkin olarak @….com.tr ve @….com uzantılı mail adreslerinden görüşmeler yapıldığı, buna göre alacağın nedeninin … şirketinden devir alınan alacak olduğunu bilmedikleri yönündeki savunmanın samimi olmadığı, icra inkar tazminatına hükmedilmesini engellemeyeceği anlaşılmıştır.
Hükme varırken tartışılması gereken bir başka husus davalı tarafın ayıp tespit edildiği ve ayıplı mallara yönelik bildirimde bulunulduğu beyanın anlamıdır. Davalı taraf gerek cevap dilekçesinde gerek ise 2. Cevap dilekçesinde ayıba ilişkin beyanları kesinlikle mahsuba yönelik olmadığı sabittir. Davalı tarafın ayıba ilişkin iddiaları, bu iddialarının devamında “ödeme beklenmesi kötü niyetlidir” , “muacceliyetten bahsedilmesi mümkün değildir” beyanları ile belirttikleri gibi bu ayıpların alacağın muacceliyetine engel teşkil ettiği yönündedir. Davalı tarafın muacceliyete engel teşkil ettiği beyanından aslında ödememezlik def’i ileri sürdükleri anlaşılmaktadır.
Borçlunun, alacaklının asli edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle ödememezlik def’i ileri sürmesi, borç ilişkisinde karşılıklı edimlerin bulunması halinde karşılaşılan bir durumdur. Bu def’i ileri sürebilmesi için bazı şartların mevcut olması gerekmektedir. İlk olarak, alacaklının asli edimini yerine getirme yükümlülüğü bulunmalı ve bu edimi yerine getirmemiş olmalıdır. İkinci olarak, borçlunun bu durumu alacaklıya bildirerek ek bir süre tanıması ve buna rağmen alacaklının edimini yerine getirmemesi gerekmektedir. Üçüncü olarak, borçlunun kendi edimini yerine getirmemesinin sebebi, doğrudan alacaklının asli edimini yerine getirmemesi olmalıdır. Yani, borçlunun ödeme yapmama sebebi başka bir faktöre dayanmamalıdır.
Somut olayımızda ise inverterler gümrükten çıkartılarak işletime alınmış, ancak limit aşımından ve gecikmeden kaynaklanan zararlar olduğu davalı tarafından iddia edilmiştir. Buna göre davacının aslı edimini yerine getirmediğinden söz etmek mümkün olmayıp, davalının ödememezlik def’i ileri sürmesi mümkün değildir. Davalı gecikmeden dolayı zarar talebi ve limit aşımından kaynaklı ayıp nedeniyle mahsup talep etme veya ayrıca dava etme hakkı vardır. Ancak yukarıda anlatıldığı gibi bu hususlar mahsup hakkı nedeniyle ileri sürülmediğinden sadece ödememezlik def’i açısından değerlendirme yapılmıştır.
Tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile davalının … İcra Müdürülüğünün 2021/… sayılı takip dosyasında 45.600 Euro asıl alacağa ve işleyecek faiz oranına itirazın iptaline, takibin bunların dışında takibin ödeme emrindeki kayıt ve şartlarda devamına,
2-Takip tarihindeki kurdan 433.013,04-TL’nin % 20’si olan 86.602,60-TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 50.173,52-TL ilam harcından peşin alınan 10.344,75-TL’nin mahsubu ile bakiye 39.828,77-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 10.344,75 TL peşin harç olmak üzere toplam 10.425,45-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 98.794,72-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.560,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından yapılan 2.694,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/09/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”