Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/21 E. 2023/781 K. 02.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/21 Esas
KARAR NO : 2023/781
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/01/2022
KARAR TARİHİ : 02/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … markasıyla e-ticaret sektöründe faaliyetlerini sürdürdüğünü, akdedilen sözleşmelere istinaden ülke genelindeki birçok gerçek veya tüzel kişi tacirin ürünlerinin satışına da aracılık ettiğini, müvekkili şirket ile davalı arasında 19/06/2020 tarihinde Satıcı İş Ortaklığı ve İlan Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme uyarınca davalıya ait ürünlerin www…..com alan adlı internet sitesi üzerinden tüketicilere satışa sunulduğunu, her satış işlemiyle ilgili olarak müvekkilinin belirli oranda komisyon, cezai şart, hediye çeki, kargo ve iade bedellerinden kaynaklı hak ediş bakiyelerinin doğduğunu, müvekkiline ait platform üzerinden yapılan işlemler neticesinde her bir taraf nezdinde doğan hak edişlerin faturalandırılarak cari hesaba kaydedildiğini, müvekkili şirketin cari hesapta alacak bakiyeleri doğduğunda ödeme işlemlerini gecikme olmaksızın yerine getirdiğini, buna karşın davalı şirketin cari hesabının 125.861,79-TL tutarında borç bakiyesi vermesine rağmen ilgili tutarın vade tarihinde ödenmediğini, sözlü görüşmeler ile olumlu sonuç alınamadığını, bu nedenle davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, davalının ticari kayıt ve belgeler göz önünde bulundurulduğunda haksız ve kötü niyetli olduğunu, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile takibin devamını, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerini ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının alacağın hangi hususlardan kaynaklandığını açıklamadığını, bir takım soyut beyanlarda bulunduğunu, davacının herhangi bir ürün üretmediğini ve sadece aracılık yaptığını, davacının müvekkili firmadan herhangi bir şekilde ürün tedarik etmediğini, davacının aracılık faaliyetlerinin komisyon tutarları üzerinden olup herhangi bir yıllık bedel almadığını, tahsilatı kendisinin yapması dolayısıyla da alacağı tahsilat kısmından keseceği için haklı sebeple takibe ve hizmet akdine konu alacağının doğma ihtimalinin hayli düşük olduğunu, davacı tarafça sunulan sözleşmenin ticari anlamda geçerli olmadığını, sözleşmede ıslak imza ya da elektronik imza bulunmadığını, sözleşmede kaşe kısmına bakıldığında Kitapmatik markası ile kaşelendiğini, kaşenin müvekkili firmaya ait olmadığını, davacının müvekkilinin hak etmiş olduğu ve satışlardan elde edilen gelirlerin büyük kısmını müvekkiline teslim etmediğini, … markası ile ticari faaliyetini sürdüren davacının kendisinden kaynaklanan aksaklıkları haksız olarak avantajına çevirmeye çalıştığını, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin 2021/… Esas sayılı takip dosyasında sözleşme ve cari hesaptan kaynaklanan 125.861,79-TL asıl alacak olmak üzere toplam 125.861,79-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 07/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 03/03/2021 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali Müşavir bilirkişi … ‘nin 14/10/2022 tarihli talimat raporunda özetle;
Huzurdaki davada hukuki ihtilafın davacı yanın 125.861,79-TL cari hesap alacağı olduğu iddiasıyla 01.03.2021 tarihinde davalı şirket aleyhine başlatmış olduğu icra takibine, davalı yan tarafından
takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu; davalı şirketin 2020 ve 2021 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi ile; davalı defterlerinin, 6102 sayılı TTK.m.64/3, VUK. M 182 uyarınca tutulması zorunlu olan defterlerinin açılış tasdikinin ve yevmiye defteri kapanış tasdikinin yasal süresi içinde yapıldığı, defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu; davalı ticari defter kayıtlarına göre icra takip tarihi olan 01.03.2021 itibariyle davacı şirkete 873,75 -TL borçlu olarak göründüğü,
icra takip tarihinden sonra da ticari ilişkilerinin ve tarafların birbirine düzenlemiş oldukları cezai şart bedeline ilişkin iade fatura sürecinin devam ettiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi … ‘ın 09/02/2023 tarihli raporunda özetle; VUK. md.182 ve 6102 sayılı TTK m.64’e göre tutulması gereken davacı şirketin 2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK md. 64 ve VUK 221-226. md. uyarınca açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı; 6102 sayılı TTK m.64’e göre kapanış tasdikine tabi olan ilgili yıllara ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin de yasal süresinde yaptırıldığı, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu faturaların, davacının davalı adına tanzim ettiği toplam 189.229,99 TL tutarındaki satış faturalarından ve bu faturalara istinaden davalının davacı adına tanzim ettiği yine toplam 189.229,99 TL tutarındaki iade ve satış faturalarından kaynaklandığının tespit edildiği; ancak takip tarihinden önce davalının davacı adına tanzim ettiği iade ve satış faturalarının tarafların defterlerine kaydedilmesi neticesinde takip tarihi itibariyle davacının defterlerinde davalının davacıdan 63.368,20 TL alacaklı olduğu; davalının defterlerinde ise davalının davacıya 873,75 TL borçlu olduğunun görüldüğü; huzurdaki davaya konu takipte takip öncesi dönem için işlemiş faiz talep edilmediği; takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %9 yasal faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi … ‘ın 14/07/2023 tarihli ek raporunda özetle; Kök raporda tarafların ticari defterleri karşılaştırmalı olarak incelenmiş olup, işbu inceleme neticesinde de, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu faturaların davacının davalı adına tanzim ettiği toplam 189.229,99 TL tutarındaki (aşağıdaki) satış faturalarından (ve bu faturalara istinaden davalının davacı adına tanzim ettiği yine toplam 189.229,99 TL tutarındaki iade ve satış faturalarından (kök raporda taraf defterlerinin incelenmesi kısımlarının 2. Maddesindeki faturalar)) kaynaklandığı tespit edildiği, davacının davalı adına tanzim ettiği (uyuşmazlık konusu) toplam 147.304,99 TL tutarındaki 8 adet fatura, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak tanzim edilmiş ve sözleşme kapsamında davalıya yansıtıldığı, faturalara istinaden davalının iade faturası düzenlemesi nedeniyle takip tarihi itibariyle davacının ticari defter kayıtlarında davalının davacıdan 63.368,20 TL alacaklı olduğu; davalının defter kayıtlarında ise davalının davacıya 873,75 TL borçlu olduğu kayıtlı olmakla birlikte; tarafların defterlerindeki bu farklılığın da iade faturalarının tanzim tarihlerinden kaynaklandığı anlaşıldığı, uyuşmazlık konusu (davacının davalı adına tanzim ettiği) faturaların karşılığında davalı iade faturası tanzim etmemiş olsaydı (yani davalının tanzim ettiği iade faturalarının kabul edilmemesi halinde); takip tarihi itibariyle (yani 30/01/2021’den itibaren) davacının defterlerine göre davacının davalıdan alacağının 125,861.79
TL olduğu;
davalının defterlerine göre de yine davacının davalıdan alacağının 190.103,74 TL olduğunun tespit edildiği, 31/12/2021 tarihi itibariyle de, davacının ticari defterlerinde “davacının davalıdan olan alacağı (yine üst paragraftaki tutar gibi) 125,861.79 TL” olarak kayıtlı olduğu; davalının ticari defterlerinde ise davacının davalıdan olan alacağı 147.304,99 TL” olarak kayıtlı olduğu ancak davalının 30/12/2021 tarihinde herhangi bir belge numarası olmayan 42.798,50 TL’yi ve ayrıca “bakiye düzeltmesi” açıklamasıyla da 0,25 TL’yi (yani toplam 42.798,75 TL’yi) davalının borcuna kaydetmesi neticesinde davacının alacağı 190.103,74 TL’den 147.304,99 TL’ye düştüğü; bu haliyle de davalının defterlerinde herhangi bir belge numarası olmayan ve davacının borcuna kaydedilmiş olan işbu kayıtlar kabul edilmediğinde, davalının defterlerinde de 31/12/2021 tarihi itibariyle davacının alacağının (yine üst paragraftaki tutar gibi) 190.103,74 TL olarak kayıtlı olacağı tespit edildiği, netice itibariyle, uyuşmazlık konusu davacının davalı adına tanzim ettiği faturaların taraflar arasındaki sözleşmeye uygun tanzim edildiğinin tespit edildiği; bu haliyle de davalının işbu faturalara karşılık olarak tanzim ettiği iade faturalarının kabul edilmemesi dolayısıyla işbu faturaların kayıtlardan çıkarılması gerektiğinin kabul edilmesi halinde, takip tarihi itibariyle davacının defterlerinde “davacının davalıdan olan alacağının 125,861.79 TL” olarak kayıtlı olacağı; davalının defterlerinde ise “davacının davalıdan olan alacağının 190.103,74 TL” olarak kayıtlı olacağı; bu haliyle de davacının defterleri “davalı/borçlu lehine daha fazla kayıt içerdiğinden” davacının defterlerine itibar edilebileceği (huzurdaki davaya konu takipte de “125.861,79 TL Cari Hesap Alacağı” talep edildiği; takip öncesi dönem için işlemiş faiz talep edilmediği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki fatura alacağına ilişkin yapılan icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durması ve mahkememize açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Cari hesap TTK 89 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin yazılılık şartı geçerlilik şartı olarak düzenlenmiştir. Taraflar arasında yasal şekilde aranan bir cari hesap ilişkisi bulunmamaktadır. Ancak yıllara sari olacak şekilde ticari ilişki bulunmaktadır. Bu durumda tarafların incelenen ticari defterlerinden de anlaşıldığı üzere aralarında ticari ilişki bulunduğu ve alacak ile borçları açık cari hesap ile takip ettikleri anlaşılmıştır. Davacının doğrudan TTK 89 ve devamında düzenlenen cari hesap sözleşmesinden yazılı geçerlilik şartına aykırılıktan yaralanamayacağı açık ise de ticari defter kayıtlarından alacağını ispat etmesi mümkün olacaktır.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. Md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca, faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği,bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde,
Davacı, sözleşme ile davalının ürünlerinin davacıya ait platform üzerinden pazarlandığı ancak dava dışı tüketiciler tarafından iade edilen ürünler, komisyon, kargo bedeli ve sair ödemeler nedeniyle alacağını takip yoluyla talep etmektedir.
Davalı her ne kadar cevap dilekçesinde davaya konu alacağın dayanağı olup e-imza ile imzalanmış sözleşmedeki taraf konumunu inkar etmiş ise de “kitapmatik” adı ile imza edilen kaşede tüzel kişi sıfatının bulunmadığı ancak kaşedeki adresin davalı şirket adresi ile aynı olduğu, her iki tarafın da ticari defterlerinde bu sözleşmeden kaynaklı kayıtların bulunduğu, davalıya bu sözleşme kapsamında tüzel kişiliği bulunan davalı şirket adı ile gönderilen faturalara bu yönüyle itiraz edilmediği gibi faturaların deftere kaydedildiği, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, bu itirazın yargılamayı uzatmaya yönelik olduğu anlaşılmakla itiraza değer verilmemiştir.
Sözleşmenin 4. maddesiyle belirlenen hak ve yükümlülükler ile finansal şartlara dair sözleşme eki kapsamında iade edilen üründen doğan gider, komisyon ve ödemelerin davacı tarafça davalıdan tahsili mümkündür. Bu kapsamda mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinden inceleme yapıldığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının alacağın tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, mahkememizce tüm delillerin toplandığı, talimat Mahkemesi aracılığıyla ve Mahkememizce alınan bilirkişi raporları kapsamında 31/12/2020 tarihi itibariyle davalının davacıya olan borcunun 190.091,02 TL olarak kayıtlı olup alacak tarafların defter bakiyesinin bu tarih itibariyle örtüştüğü, dava konusu faturaların bu suretle davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, bu tarihten sonra tarafların karşılıklı olarak iade faturaları tanzim ettiği, davalının “bakiye düzeltmesi” şeklindeki defter açıklamasının tek taraflı ve dayanaksız olduğu, netice olarak davacının son iade faturalarının davalı yanca kabul edilecek şekilde kayıt edildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesi ile davacının ticari defter ve kayıtlarının münhasır delil niteliğinde olduğuna dair geçerli delil sözleşmesi bulunduğu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, faturaların sözleşmeye uygun tanzim edildiğinin ve takip tarihi itibariyle davacının alacak miktarını teyit eden defter kayıtlarından davacının alacaklı olup davalının takipteki itirazının haksız olduğu anlaşılmış olup, son ek rapor hükme esas alınmıştır. Davacının iddiasını ispata elverişli olduğu, mevcut delil ve kayıtlar itibariyle ticari defter ve kayıtlarının hükme esas alınabileceği, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 125.861,79-TL alacağının bulunduğu, ticari işlerde avans faizi esas olsa da davacı tarafından takipte yasal faizin talep edildiği, davalının ödemeye dair iddia ve ispatı bulunmadığı, davacının davasını tüm bu açıklamalarla ispatladığının kabulü gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu alacağın önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, kısmen yapılan ödemenin icra dosyasından açıkça görüldüğü, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin 125.861,79-TL asıl alacak üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacağa, talep gibi, yasal faiz uygulanmasına,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 25.172,35-TL’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 8.597,62-TL harcın, peşin alınan 1.520,10-TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.077,52-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL başvurma harcının ve 1.520,10-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.600,80-TL harç bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.238,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 20.137,89-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.02/10/2023

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır