Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/201 E. 2023/239 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/201 Esas
KARAR NO : 2023/239
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2022
KARAR TARİHİ : 20/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; … Mah. … Sok. …/İstanbul adresinde, davalı …tarafından altyapı çalışmaları esnasında müvekkili şirket … A.Ş.’nin kablolarının hasara uğratıldığını, müvekkili şirketin malzeme gideri, işçilik gideri ve işletme zararı olmak üzere 1.179,30-TL zarara uğratıldığını, hasarın ardından, müvekkili şirket teknik elemanlarınca durum tutanakla tespit edildiğini, akabinde hasarın giderilmesi için gerekli çalışmaların yapıldığını, müvekkili şirket tarafından arabuluculuk yoluna başvurulmuş olup, arabuluculuk görüşmesi sonrasında … Arabuluculuk Bürosunun 2022/… başvuru numaralı, 2022/… dosya numarasıyla 11.02.2022 tarihli anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, tüm bu açıklanan nedenlerle 1.179,30-TL tutarındaki alacağın hasar tarihi olan 20.09.2020 tarihinden itibaren başlayan TC. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslar için öngördüğü avans faizi ile birlikte davalıdan müştereken tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddia ettiği gibi meydana gelen hasarda müvekkili idarenin kusuru söz konusu ise bu ancak bir hizmet kusuru olabileceğini, uyuşmazlık mahkemesinin kararı nedeniyle huzurdaki davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, müvekkili idare … ‘ye işbu davada husumet yöneltilemeyeceğinden huzurdaki davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, huzurdaki davada dava şartı arabuluculuk aşamasının tamamlanmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacı dava dilekçesinde hasar meydana geldiğini iddia etmekte ise de bu hasarın müvekkili idarenin kusuru ile meydana geldiğine ilişkin herhangi bir kanıt sunmadığını, açılan dava bir tazminat davası olduğunu, BK’nın 41. maddesine göre tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olması; tazminat talep edilen ile hasar arasında bir illiyet bağının bulunması gerektiğini, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi bahse konu yerde hiçbir çalışma yapılmadığı için zararla müvekkili idare arasında bir illiyet bağının kurulmasının da mümkün olmadığını, davacının müvekkilş idareden meydana gelen hasar nedeniyle talep ettiği tazminat miktarının kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın müvekkili idareden işçilik bedeli adı altında tazminat talep etmesi usul ve yasa ile yüksek mahkemenin yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, talep edilen malzeme bedellerinin afaki olup olmadığı hususu araştırılmasını, işletme zararı adı altında talep edilen bedel soyut olduğunu ve hiçbir delile dayanmadığını, davacı tarafın faiz talebi hukuka aykırı olduğunu, tüm bu açıklanan nedenlerle usulden ve esastan tümüyle reddine karar verilmesini, davacının yargılama masrafı ve avukatlık ücreti isteminin reddini, yargılama masraflarının davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce belediye ve tapu sicil müdürlüklerine müzekkerelerin yazılarak kurumlarda bulunan evrakların celp edilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
Mahkememizin 20/03/2023 tarihli duruşmasında tanık davacı tanığı … ‘in dinlenildiği, tanık; ”Ben davaya konu haksız fiil tarihinde bundan yaklaşık 2-3 yıl önce … ‘da çalışıyordum, şuan da çalışmıyorum, kablonun kopuk olduğunu bildirmeleri üzerine olay yerine gitmiştim, gittiğimde o sahada ıslah çalışması yapılmış olduğunu gördüm, etrafta …nin tabelaları vardı, bende bunun üzerine onlar yapmıştır diye tutanak tuttum, burada bizim şirket aleyhine zarar doğmuştu, ben ıslah çalışması anında zararın ne suretle verildiğini görmedim, olaydan sonra oraya gittim, bana göstermiş olduğunuz hasar tespit tutanağının içeriğini ben doldurdum, ekindeki fotoğrafları ben çektim, tanıklık ücreti istemiyorum” beyanında bulunmuştur.
İnşaat Mühendisi bilirkişinin 20/01/2023 tarihli raporunda özetle; Dosyaya konu taşınmazda oluşan hasarlarla ilgili yapılan tesbitlerde; Ekspertiz raporunda beyan edilen miktarlar ve bedelleri yönünden tarafımca uygunluk teşkil ettiği bir farklılık olmadığı değerlendirilmiştir. Hasar gören ve değişen malzemelerin yıpranma payı düşülmesi gerektiği, bu yönde %15 oranında düşüm yapılarak sonuçta hasar bedeli toplamda 1.044,08TL hesaplanmıştır. Davaya konu meydana gelen hasardan davalı… ‘nin sorumlu olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalı tarafa ait olduğu iddia edilen araçların altyapı çalışması sırasında zarar görüp görmediği, davalının meydana gelen zarardan sorumlu olup olmadığı ve miktarı hususlarına ilişkindir.
Gerçek zarar ilkesi yönünden; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 08.12.2010 tarih, 2010/7-530 E, 2010/636 K.sayılı ilamında da vurgulandığı üzere hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Mal varlığına yönelik haksız eylemlerde gerçek zarar, mal varlığının haksız eylemden önceki durumuna gelmesi, bir başka anlatımla haksız eylem meydana gelmemiş olsa idi ne durumda olacak ise o duruma getirilmesi için gerekli olan tutardır.
Davalı … Genel Müdürlüğü bir kamu kurumudur ve … ‘ne bağlıdır. Davalı kamu kurumu olup kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları çerçevesinde gerçekleştirmektedir. 6102 sayılı TTK m. 16’ya göre; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarının dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında, davalı İSKİ’nin bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı; ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı benimsenmelidir. Haksız eylem niteliğindeki tutumundan kaynaklanan uyuşmazlığın da, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. (HGK’nun 21.9.1983 gün ve 1980/11-2721;1983/823 ile 29/11/1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararları),
2560 Sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunun 2. maddesine göre; davalı İSKİ’nin sadece atık sular için değil yağmur sularının sağlıklı bir şekilde uzaklaştırılması konusunda da görevlidir. (İstanbul BAM 4. Hukuk Dairesinin 2020/996 Esas – 2022/692 Karar sayılı ilamı)
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacının iddia olunan zararının haksız fiil niteliğinde olduğu, bu durumda meydana gelen zararın davalının kusurlu davranışından kaynaklanması ve bu davranış ile zarar arasındaki illiyetin tespiti gerekecektir. Davacının dayandığı tutanağa göre ıslah çalışması yapılırken davacı tesisine davalı yanca zarar verilmiştir. Ancak dinlenen tanık beyanı “ben ıslah çalışması anında zararın ne suretle verildiğini görmedim, olaydan sonra oraya gittim, bana göstermiş olduğunuz hasar tespit tutanağının içeriğini ben doldurdum, ekindeki fotoğrafları ben çektim,” şeklindedir. Dolayısıyla meydana gelen zararın davalıdan sadır olduğuna dair davacı yanca sunulan bu delilin gerçeği yansıttığı söylenemeyecektir. Bunun yanında dinlenen tanığı çektiği fotoğraflarda işi yapan kurum yönünden davalıya atıf yapan bir kayıt bulunmamaktadır. Davalı ve diğer kurumlar yönünden ada parsel bilgileri verilerek haksız fiil tarihinde çalışma yapılıp yapılmadığı sorulmuş ise de çalışmanın davalı sorumluluğunda meydana geldiğine dair bir cevap alınamamıştır. Netice olarak haksız fiile dayalı olayın davalıdan veya onun sorumluluğundaki kişilerden sadır olduğu davacı yanca usulünce ispat olunamadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu harçtan 80,70-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 99,20-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.179,30-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri 1.560,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının resen ilgilisine iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.20/03/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza