Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/169 E. 2022/214 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. SLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/169 Esas
KARAR NO : 2022/214
DAVA : Menfi Tespit (Usulsüz Kaçak Tespit Tutanağına Dayalı)
DAVA TARİHİ : 14/03/2022
KARAR TARİHİ : 25/03/2022

Mahkememizde görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı … adına … isimli şahıs tarafından verilen dava dilekçesi ile talep açıklama dilekçelerinde, … tarafından tekstil atölyesi olarak işletilen “… Mahallesi No: …/İSTANBUL” adresindeki … abonelik numarası ile kullanılan sayaçta kaçak olduğundan bahisle 201.341,90 TL kaçak kullanım faturası düzenlenerek elektrik kesilmişse de yapılan işlemin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek 109.652,04 TL borç ve 92.730,10 TL ek kaçak faturaları nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığını tespitine, elektrik enerjisinin tedbiren açılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, usulsuz düzenlendiği iddia olunan kaçak tespit tutanağına göre düzenlenen faturalar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davanın … adına … isimli şahıs tarafından açıldığı, ilk dava dilekçesinin de sonuç kısmında “Bilirkişi … ” olarak imzasının olduğu görülmektedir.
Dava ehliyeti bulunmayan kişiler, taraf oldukları davalarda kanuni temsilcilerince temsil edilirler ve bu kişiler adına kanuni temsilcisi tarafından dava açılır. Ancak, dava ehliyeti olmayan bir kişi davayı kendisi açmış ise, hakim davacının dava ehliyetinin bulunmadığını re’sen gözetmek zorundadır. Bunun için davalının itiraz etmesi de gerekli değildir. Bir davada tarafların temsili kanuni temsil ve iradi temsil olmak üzere iki şekilde olur.
Kanuni temsil, dava ehliyeti olmayanların davada kanuni temsilcileri tarafından temsil edilmesidir. İradi temsil yani davaya vekalet ise, tarafların iradelerine dayanan bir temsil şekli olup dava ehliyeti olan kişi, davasını kendisi açıp takip edebileceği gibi, HMK’nın 71. maddesi ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35/3. maddesi uyarınca atadığı bir vekil ya da temsilci aracılığı ile de açıp takip edebilir.
Avukatlık Kanunu’nun 35/1. maddesi hükmü ile yalnızca avukatların yapabileceği işler anlatılmıştır. Buna göre, kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir. Avukatlardan başka kişiler, Borçlar Kanunu’na göre vekil tayin edilebilirse de vekaletnamelerinde dava açmak ve takip etmek için açık bir yetki bulunsa bile vekil sıfatıyla dava açamazlar ve takip edemezler. Davada vekil olamayacak bu kişilerin davaya vekalet ehliyeti yoktur. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.03.1972 gün ve 1967/2-806 E. 1972/195 K. sayılı, 09.09.1964 gün ve 244/D-6 E. 1964/542 K sayılı ve kararlarında da aynı görüş benimsenmiştir. Bir başka söyleyişle, baro levhasına yazılı avukatların tekel hakkı mevcuttur. Baroda yazılı ve avukat olmayan kişiler vekil sıfatıyla mahkemeye kabul olunamazlar.
HMK’nın 114/1. maddesi hükmüne göre, davaya vekalet ehliyeti dava şartıdır. Bu nedenle mahkemenin, davayı vekil olarak takip eden kişinin davaya vekalet ehliyetinin bulunup bulunmadığını re’sen gözetmesi, avukat olmayan bir kişinin vekil sıfatıyla dava açması halinde, o kişinin davaya vekalet ehliyeti olmadığından, davanın esasa girmeden dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerekir (KURU, Baki- ARSLAN, Ramazan- YILMAZ, Ejder; a.g.e. Sh.241; Yargıtay HGK 2013/12-1684 E.-2015/1013 K. sayılı ilamı; aynı yönde Yargıtay 3. HD 2019/2500 E. 2020/1049 K. sayılı 10/02/2020 tarihli kararı) Hemen önemle belirtmek gerekir ki, davayı açan kişi avukat ya da dava vekili değilse müvekkili adına açtığı davaya sonradan müvekkilinin icazet vermesi veya yetkili kıldığı avukatın davayı takip etmesi, başlangıçta usulsüz olarak avukat olmayan kişi tarafından açılan davayı sonradan usulüne uygun açılmış bir dava haline getirmez. Eş söyleyişle, anılan eksiklik sonradan tamamlanabilen dava şartlarından değildir.
Yapılan bu açıklamaların ışığı altında somut olaya bakıldığında ise; eldeki dava, … adına davaya vekalet ehliyeti olmayan baroda kayıtlı avukat olmayan … tarafından açılmış olup, bu kişinin davaya vekalet ehliyeti olmadığı gerekçesiyle davanın esasa girilmeden dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-HMK’nın 114/1-f ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Kafi miktarda harç alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan tetkikat neticesinde HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. 25/03/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*