Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/150 E. 2023/940 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/150 Esas
KARAR NO : 2023/940 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2020
KARAR TARİHİ : 28/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket uluslararası ve yurt içi taşımacılık yaptığını, şirkete ait … plakalı … marka 2008 model araç … kargo tarafından … ilinden İstanbul iline yük taşımak için kiralanmıştır. Davacı şirketin bünyesinde şoför olarak çalışan … tarafından kullanılan araç … kargo aktarım merkezine bırakılmış ve aktarım merkezindeki görevlilerce mühürlü bir şekilde kargolar yüklenerek şoföre teslim edildiğini, araç kayseri ilinde kolluk görevlilerce yapılan aramada aracın taşıdığı kargoların içinde kaçak sigara bulunduğunu ve araca el konduğunu, 13/11/2015 tarihinde araç ticaretten men edildiğini, aracın Türkiye … Bankası …- … şubesinden kredi alarak alındığını ve üzerinde de rehin bulunduğunu, aracın davalının kusuru nedeniyle bağlanması ve ticaretten men edilmesi davacı şirketi maddi olarak yük altına koyduğunu ve ticari ödemelerinde planlanan ödemelere ek ödemeler oluştuğunu, davacı şirketin maddi olarak büyük zararlar ile ticari bir şirket olan davacı şirket açısından geri dönüşümü kolay olmayan külfetler doğurduğunu, aracın 20/10/2016 tarihinde davacı şirkete teslim edildiğini, ancak aracın davacı şirkete teslimi 11 ay 7 gün sonra olduğunu, aracın bağlı olduğu sürece rutin bakım ve onarımı yapılmadığını, bu durum aracın fiyatının düşmesine ve şirketin zarar etmesine sebep olduğunu, şirketin itibarının sarsılmasına ve manevi olarak zararına sebep olduğunu, telafisi mümkün olmayan manevi zararını bir nebze olsa indirgenmesi açısından 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesi gerektiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak üzere olay günü itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalının müvekkil şirketin aracının bağlı kalması nedeniyle şimdilik HMK 107 maddeye istinaden 500,00 TL maddi tazminata, aracın bağlı kalması sebebiyle yapılan bakım ve onarım gideri fazla ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak üzere şimdilik HMK 107 maddeye istinaden 500,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak müvekkil şirkete verilmesine, davalının kusurlu fiili neticesinde müvekkil şirketin uğramış olduğu manevi zararın tazmini için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacı müvekkile verilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten dava ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesine özetle; Taraflar arasından imzalanan Şehirlerarası Taşıma Sözleşmesi’nin 9. Maddesi Uyuşmazlık halinde yetkili icra ve mahkeme mercii olarak, İstanbul icra ve mahkemeleri yetkili olacağını, gereğince İstanbul mahkemeleri yetkilendirildiğini, Nitekim müvekkil firmanın ikametgah adresi İstanbul olup yine yetkili mahkeme İstanbul Mahkemeleri olduğunu, Davanın mahkemenizin yetkiye ilişkin itirazlarımızı göz önüne alarak reddini talep ettiğini, Davacının iş bu davadaki talebi taraflar arasındaki Şehirlerarası Taşıma Sözleşmesi uyarınca aracın müsadere altında kaldığı 15.11.2015-20.10.2016 tarihleri arası için maddi-manevi tazminat talebine ilişkindir. 6762 sayılı TTK 767. maddesindeki ve 6102 sayılı TTK 855. maddesindeki düzenlemeler uyarınca taşıma işlerinden kaynaklanan alacaklarda zamanaşımı süresi 1 yıl olduğunu, dava tarihi itibariyle davacının talepleri zamanaşıma uğrattığını, Bu sebeple davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, Davalı … Kargo ile davacı arasında 11.11.2015 tarih … yevmiye nolu Şehirlerarası Taşıma Sözleşmesi yapıldığını, İşbu sözleşme niteliği gereği kira, istisna ya da hizmet sözleşmesi olmadığını. Nitekim sözleşmenin 1. Maddesi gereğince de taraflarca bu durum kabul edildiğini, Davalı şirket ile davacı arasındaki ilişki 6762 sayılı TTK’nın 784. maddesi gereği alt taşıma ilişkisi olup, müvekkil şirket asıl taşıyıcı, davacı ise alt taşıyıcı olarak nitelendirildiğini, Nitekim 6102 sayılı TTK’nın 888. maddesi gereğince de davacı fiili taşıyıcı olarak nitelendirildiğini, dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere davaya konu araç davacının şoförü tarafından kullanıldığını, aracın tüm giderleri davacı tarafından karşılandığını, Davalı şirket ise sadece davacıya vermiş olduğu taşıma hizmeti karşılığı km başına ücret ödediğini, dolayısı ile araç üzerindeki fiili hakimiyet tamamen davacı tarafta olduğunu, Somut olaya bakıldığında kargo şirketlerince, gönderinin teslim alınması ve gönderilmesi işlemleri mevzuata uygun olarak ve kargo işletmecisi sıfatıyla yükümlü olduğu gözetim ve denetim gerekleri yerine getirilerek yapıldığını, Alıcıya teslimat yapılamadığından, alıcının kimlik belgesinin tespiti mümkün olmadığını, Göndericinin kimlik tespiti de gönderici tarafından ibraz edilmiş kimlik belgesi kontrolü ile yapıldığını, Olayların meydana geldiği tarihte gönderi için sağlıklı kimlik tespiti imkanı sağlayan bir mevzuat bulunmadığını, göndericinin kimlik tespiti ve gönderinin içeriğinin kontrolü konusunda kargo şirketi son derece sınırlı bir yetkiye sahip olduğunu, zira kargo şirketi; 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu’nun aşağıdaki 7. Maddesi uyarınca posta hizmet sağlayıcısıdır ve posta hizmetlerinin gizliliği ve güvenliği nedeniyle, kargo şirketinin ve çalışanlarının ‘gönderileri açmaları, içlerinde ne olduğunu araştırmaları yasak olduğunu, yukarıda arz ile izah edilen ve yargılama esnasında ortaya çıkacak nedenlerle, karşı taraf beyanlarına beyan sunmak hakkımız saklı kalmak kaydıyla husumet yokluğundan davanın reddini , haksız davanın külliyen reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/06/2021 tarih ve 2020/… – 2021/… E.ve K.sayılı kararında “Dosya kapsamının değerlendirilmesinde;dava dilekçesinde kira ilişkisinden bahsedilmişse de; taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunduğu, yukarıda açıklanan nedenlerle dosya arasında bulunan taşıma sözleşmesinden davacı şirketin asıl taşıyıcı, şoför … ‘ın alt taşıyıcı olduğu değerlendirilmiş; taraflar arasında akdedilen taşıma sözleşmesinde yetkili Mahkeme’nin İstanbul Mahkemeleri olduğu yönünde yetki kaydı bulunduğu görülmekle tarafların ticari şirket olduğu gözetildiğinde yetki sözleşmesinin geçerli oluğu değerlendirilmekle ve davalı vekili tarafından süresinde yetki itirazında bulunulduğu gözetilerek Mahkemenin yetkisizliğine, davanın yetki yönünden usulden reddine, İstanbul Çağlayan Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu” gerekçesi ile Mahkememize tevzi edildiği yukarıda ki esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Bilirkişilerin düzenlediği 04/09/2023 tarihli 8 sayfadan ibaret raporunda özetle; İşbu davada tarafların taşıyıcı sıfatlarının haiz olduğu, davcının fiili taşıyıcı, davalının ise akdi taşıyıcı sıfatı ile taşıma sürecinde görev üstlendikleri, davacıya ait aracın 11 ay 7 gün gibi uzun süre bağlı kalması, işletilmemesi ile meydana gelen kaçakçılık olayı arasında doğrudan bir illiyet bağı da sabit olmadığı, davalı … A.Ş.’nin dava konusu kaçakçılık olayı ile ilgili bir sorumluluğu olmadığı, dolayısı ile davacının aracının trafikten menedildiği (otoparka çekildiği) dönemde oluşacak zararlardan dolayı sorumluluğu olmayacağı kanaat ve sonucunda raporunu sunmuşlardır.
Tüm dosya kapsamının incelenmesi neticesinde; davacı tarafından davalı şirkete ait kargonun taşınması sırasında kargolarda kaçak sigara bulunması nedeniyle 12/11/2015 tarihinde davacıya ait araca el konulduğu, aracın 20/10/2016 tarihinde davacıya iade edilmesi nedeniyle aracın işletilememesinden kaynaklanan zararın, bakım onarım masraflarının ve manevi tazminatın tahsilinin talep edildiği, taraflar arasında şehirlerarası taşıma sözleşmesinin bulunduğu, davacının sözleşmede alt taşıyan sıfatının bulunduğu, davaya konu zararın oluşumuna sebebiyet veren olayda; davalı şirket tarafından kargo içeriğinin bilinemeyeceği, taşınan yükün içeriğini denetleme ve bilme yükümlülüğünün bulunmadığı, yapılan ceza soruşturmasında kargo çalışanlarına hiçbir suç isnat edilmediği, davalının gerek kaçakçılık olayında gerekse de aracın uzun süre tutulmasında kusur veya ihmalinin bulunmadığı anlaşıldığından maddi veya manevi tazmin sorumluluğu bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın reddine,
2-269,85-TL karar harcının peşin alınan 870,95-TL den düşümü ile kalan 601,1‬0-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13-14 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
4-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 17.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır