Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/134 E. 2022/406 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/134 Esas
KARAR NO : 2022/406 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/02/2017
KARAR TARİHİ : 31/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; “müvekkilinin davalı bankanın müşterisi olan…ve…’un kullanacağı tüketici kredileri için genel kredi sözleşmesi kapsamında kefil olduğunu, müvekkilinin davalı bankadan kredi çeken dava dışı 3. Kişi …’un 22/11/2011 tarih 45.000,00-TL tutarlı genel kredisi sözleşmesi için kefaletname imzaladığını, daha sonra 26/11/2012 tarhli genel kredi sözleşmesi için 55.000,00-TL tutarlı kefaletnameyi imzaladığını, dava dışı …’un bu kredileri 2015 yılına kadar ödediğini, ancak davalı bankanın dava dışı …’a yeniden nakit kredi ve kredi kartı temin ettiğini ve bu teminlerden müvekkilinin bilgisinin ve imzasının olmadığını, …’un 2015 yılında kullandığı kredi kartı borcunu ödeyemediğini ve müvekkilinden 66.614,73-TL’nin zorla tahsil edildiğini, müvekkilinin 27/06/2014 tarih 30.000,00-TL’lik kredi için dava dışı 3. kişi olan…’a bu kefaletname imzalayarak kefil olduğunu, dava dışı …’un bu kredileri 2014 yılına kadar ödediğini, ancak davalı bankanın dava dışı …’a yeniden nakit kredi ve kredi kartı temin ettiğini ve müvekkilinin bilgisi dahilinde olmayan dava dışı bu kişinin 76.550,43-TL borcu ödeyemediği borcunun ihtarname ile kendisinden talep edildiğini, müvekkilinin her iki dava dışı kişiler için sadece bir seferlik kefil olduğunu, 10 yılı sorumlu olduğunun bilincinde olmadığını, hiçbir şekilde bunun müvekkile bildirilmediğini, müvekkilinin 29/11/2016 tarihinde davalı bankaya noter onaylı istifaname göndererek dava dışı 3.kişilere artık kefil olmayacağını bildirdiğini, ancak davalı bankanın bunun geçersiz olduğunu bildiren 12/12/2016 tarihli ihtarnameyle cevap verdiğini belirterek müvekkili ile davalı banka arasında imzalanan 22/11/2011, 26/11/2012 ve 27/06/2014 tarihli kefaletnamelerin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin vermiş olduğu davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava dışı …’a sonradan verilen kredi ve kredi kartlarına ilişkin borçların kefalet sınırının üzerinde olduğuna yine dava dışı … sonradan verilen kredi ve kredi kartlarından haber olmadığını, iki kefalet sözleşmesinde 10 yıl sorumlu olacağına dair hüküm bulunmadığını, sözleşmeyi müzakere etmeden imzaladığını, davacının iddia ve beyanlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğu, mahkemenizde ikame edilen işbu dava; davacı tarafından müvekkili Banka …A.Ş ile imzalanan kefalet sözleşmelerinin iptaline ilişkin olduğu, dolayısıyla davaya konu olan ihtilaf bankacılık işlemi olduğu, davacı tarafından işbu sözleşmeye kapsamında kullanılan veya kullanılacak nakdi ve /veya gayrinakdi kredilerden kaynaklanan tüm borçlara ilişkin olarak azami miktarı 45.000 TL olan 22.11.2011 tarihli ve azami miktarı 55.000 TL olan 26.11.2012 tarihli davacının müteselsil kefil olduğu Kefaletname” sözleşmeleri imzalandığını, davacının eşi… tarafından 26.11.2012 tarihli kefalet sözleşmesine istinaden 26.11.2012 tarihli “Muvafakatname” imzalandığı, müvekkil Banka tarafından sözleşmelerin koşullan hakkında davacıya bilgi verildiği ve davacının da bu koşulları kabul ettiğini açık bir şekilde gösterdiğini, bu nedenlerle davaya konu olan İhtilaf bankacılık İşleminden sadır olup müvekkili şirket banka olduğundan Mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, davaya konu olan kefaletnameler sözleşmelere ve mevzuata uygun olduğundan davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İş bu dosya İstanbul… Asliye Hukuk Mahkemesinin… Esas ve …K. sayılı 11/01/2018 tarihli görevsizlik kararına istinaden dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak dava tarihi itibarıyla davacının davalıya borçlu olup olmadığının borcu varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 09.04.2019 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davacı…’un, Dava dışı…’un, davalı Bankadan kullandığı krediler için toplam (45.000 TL+ 55.000 TL=) 100.000 TL limitle kefil olduğu, Dava dışı …’un, davalı Bankadan kullandığı krediler için de 30.000 TL limitle kefil olduğu, Dolayısıyla, her iki kredi lehdarı için toplam (100.000 TL+ 30.000 TL=) 130.000 TL limitli, Sözleşmeden kaynaklanan kaydi sorumluluğunun (Sözleşmesel Sorumluluğunun) bulunduğu, öte yandan, davacının tarafı olduğu kefalet sözleşmeleriyle ilgili, 22.11.2011 tarihli Kefalet Sözleşmesinden dolayı sözleşme tarihinden itibaren süresiz, ya da yeni TBK’na göre azami 10 yıl süreli olarak, 26.11.2012 ve 27.06.2014 tarihli Kefalet Sözleşmelerinden dolayı sözleşme tarihlerinden itibaren azami 10 yıl süreli olarak (TBK md.598/3), Ya da, kredi lehdarlarının kredi ilişkileri ile risklerinin sona ermesine kadar (Davacı yan Kırıkkale 6 Noterliğinin 29.11.2016/12219 tarih ve yevmiye numaralı istifaname başlıklı İhtarnamesiyle, …ve…’un kefilliklerinden vazgeçtiğini davalı bankaya İhtar etmiş, davalı banka ise Kırıkkale … Noterliğinin 12.12.2016/…tarih ve yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesiyle davacının kefaletten vazgeçme talebinin geçersiz olduğunu, sorumluluğun kredi ilişkisi ve riskler sona erinceye kadar ya da kefaletnamelerin İmza tarihinden itibaren 10 yıl süreyle devam edeceğini ihtar etmiştir), Sorumluluklarının devam edeceği, ancak kefil olunan kişilerin kredi risklerinin dava tarihi itibariyle sona ermiş olması halinde (önceki bölümlerde de ayrıntılarıyla yer verildiği üzere, bu husus dosya kapsamına göre belirsiz olup, davalı bankaca da dava tarihi itibariyle davacının sorumlu bulunduğu kefaletten kaynaklı fiili bir kredi riskinden söz edilmemiştir.), davacı tarafından davalı bankaya kefaletten vazgeçme ihtarnamesi gönderilmiş bulunduğundan, kredi riski sıfırlanmışsa (ihtarname tarihinden sonra kredi riski sıfırlanmışsa, sıfırlanma tarihinden itibaren) artık bundan sonra kefaletin de yeni bir kredi kullandırımı için hükümsüz olacağı, dolayısıyla söz konusu kefalet sözleşmelerine dayanılarak yeni bir kredi kullandırılmasının da TMK 2.maddesi kapsamına uygun düşmeyeceği” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra ; “Davanın Reddine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde İstinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye mahkemesinin 12. Hukuk Dairesinin 2019/1960 E, 2022/268 K sayılı 18.02.2022 tarihli ilamı ile kaldırılmıştır.
Kaldırma ilamında özetle ; “Dava niteliği itibarıyla nispi harca tabi olup, öncelikle dava değeri üzerinden eksik peşin harcın tamamlatılması gerekmektedir. Mahkemece, eksik harç tamamlanmadan davaya devam edilemeyeceğinden, eksik harcın tamamlattırılması, bu eksikliğin tamamlanmaması halinde ise HMK’nın 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekir. Harç eksikliği re’sen incelenmek suretiyle eksiklik giderilmek üzere hüküm ve istinaf sebepleri incelenmeksizin kararın kaldırılarak mahkemesine iadesine” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü kaldırmıştır.
Mahkememizce kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir. Bu aşamada istinafça eksikliği belirlenen haç tamamlattırılmıştır.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen kredi dosyası, davalı bankanın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada davacı ile davalı bankanın müşterisi olan …ve …’un kullanacağı tüketici kredileri için genel kredi sözleşmesi kapsamında kefil olduğu anlaşılmaktadır. Davacının davalı bankadan kredi çeken dava dışı 3. Kişi …’un 22/11/2011 tarih 45.000,00-TL tutarlı genel kredisi sözleşmesi için kefaletname imzaladığı anlaşılmaktadır. Ancak daha sonra 26/11/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi için 55.000,00-TL tutarlı kefaletnameyi imzaladığını, dava dış…’un bu kredileri 2015 yılına kadar ödediğini, ancak davalı bankanın dava dışı …’a yeniden nakit kredi ve kredi kartı temin ettiğini ve bu teminlerden davacının bilgisinin ve imzasının olmadığı, …’un 2015 yılında kullandığı kredi kartı borcunu ödeyemediğini ve davacıdan 66.614,73-TL’nin zorla tahsil edildiği, Davacının 27/06/2014 tarih 30.000,00-TL’lik kredi için dava dışı 3. kişi olan…’a bu kefaletname imzalayarak kefil olduğu, Dava dışı …’un bu kredileri 2014 yılına kadar ödediğini, ancak davalı bankanın dava dışı …’a yeniden nakit kredi ve kredi kartı temin ettiğini ve davacının bilgisi dahilinde olmayan dava dışı bu kişinin 76.550,43-TL borcu ödeyemediği borcunun ihtarname ile kendisinden talep edildiği, Davacının her iki dava dışı kişiler için sadece bir seferlik kefil olduğunu, 10 yılı sorumlu olduğunun bilincinde olmadığını, hiçbir şekilde bunun davacıya bildirilmediğini, davacının 29/11/2016 tarihinde davalı bankaya noter onaylı istifaname göndererek dava dışı 3.kişilere artık kefil olmayacağını bildirdiğini, ancak davalı bankanın bunun geçersiz olduğunu bildiren 12/12/2016 tarihli ihtarnameyle cevap verdiğini belirterek davacı ile davalı banka arasında imzalanan 22/11/2011, 26/11/2012 ve 27/06/2014 tarihli kefaletnamelerin iptaline karar verilmesi istemi ile bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı …’un dava dışı Rabia Türkekul’un, davalı Bankadan kullandığı krediler için toplam (45.000 TL+ 55.000 TL=) 100.000 TL limitle kefil olduğu sabittir.
Yine davacının dava dışı …’un, davalı Bankadan kullandığı krediler için de 30.000 TL limitle kefil olduğu sabittir.
Dolayısıyla, her iki kredi lehdarı için toplam (100.000 TL+ 30.000 TL=) 130.000 TL limitli, Sözleşmeden kaynaklanan kaydi sorumluluğunun bulunduğu sabittir.
Ayrıca öte yandan, davacının tarafı olduğu kefalet sözleşmeleriyle ilgili; 22.11.2011 tarihli Kefalet Sözleşmesinden dolayı sözleşme tarihinden itibaren süresiz, ya da yeni TBK’na göre azami 10 yıl süreli olarak, -26.11.2012 ve 27.06.2014 tarihli Kefalet Sözleşmelerinden dolayı sözleşme tarihlerinden itibaren azami 10 yıl süreli olarak (TBK md.598/3), Ya da, kredi lehtarlarının kredi ilişkileri ile risklerinin sona ermesine kadar devam edeceği açıktır.
Bu anlamda davacı yan Kırıkkale … Noterliğinin 29.11.2016/… tarih ve yevmiye numaralı istifaname başlıklı İhtarnamesiyle,…ve …’un kefilliklerinden vazgeçtiğini davalı bankaya İhtar etmiş, davalı banka ise Kırıkkale …Noterliğinin 12.12… tarih ve yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesiyle davacının kefaletten vazgeçme talebinin geçersiz olduğunu, sorumluluğun kredi ilişkisi ve riskler sona erinceye kadar ya da kefaletnamelerin imza tarihinden itibaren 10 yıl süreyle devam edeceğini ihtar ettiği anlaşılmaktadır.
Bu anlamda davacının sorumluluklarının devam edeceği sabittir. Bu nedenle açılmış olan bu menfi tespit davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın Reddine,
2-80,70-TL karar harcının peşin alınan 2.220,75-TL den düşümü ile kalan 2.140,05-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 16.300,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2022

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır