Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/801 E. 2022/553 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/801 Esas
KARAR NO : 2022/553
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/12/2021
KARAR TARİHİ : 03/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; 03.08.2019 günü davacı … …’ın yolcu olarak bulunduğu, … ‘nın sevk ve idaresindeki … plakalı motosikleti ile … istikametine seyrederken aynı istikamette seyir eden plakası ve markasını alamadıkları siyah renkli bir aracın kendilerine çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin söz konusu kazada yaralandığını, davaya konu kaza nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatıldığını, kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde, oluşan maddi zararın başvurulan … tarafından karşılanması amacıyla doğrudan doğruya …’na 10.02.2020 tarihinde başvurulduğunu ve ödeme yapılması için gerekli tüm evrakların kuruma teslim edildiğini, davalı sigorta şirketine 15 gün içerisinde cevap verilmediği takdirde dava yoluna başvurulacağı başvuru dilekçesinde ihtaren bildirildiğini, dava şartının yerine getirilmesi için arabuluculuğa başvurulduğunu, fakat anlaşmanın sağlanamadığını, tüm bu açıklanan nedenlerle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 5.800,00 TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatı, 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100,00-TL geçici bakıcı masrafı ve 100,00 TL sürekli bakıcı masrafı, olmak üzere toplam 6.100,00-TL tazminatın davalı …’na başvuru tarihi olan 10.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, dava konusu talep ile ilgili olarak Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından verilmiş kesin kararın mevcut olduğunu, bu nedenle davacının talebinin HMK 303 ve 114/1-i maddeleri uyarınca davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın usul ve yasaya aykırı olarak ikame ettiği davasının esasa girilmeksizin dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın motorlu bisiklet olması nedeniyle …’nın sorumluluğunun bulunmadığını, mevzuata göre motorlu bisikletin neden olduğu zarar nedeniyle …’na husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, tüm bu açıklanan nedenlerle davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce hastane evraklarının, savcılık dosyasının, araç tescil kayıtlarının ve SGK kayıtlarının celp edildiği, hasar dosyasının dosya kapsamına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalının … olarak sorumluluğu bulunduğu aracın kusuru ile neden olduğu kazada davacının yaralanması nedeni ile geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri zararının tazmini istemlerine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nın 91. maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliğinin 9. maddesinde; trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için …na başvurulabileceği belirtilmiştir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; uyuşmazlığın davalının … olarak sorumluluğu bulunduğu aracın kusuru ile neden olduğu kazada davacının yaralanması nedeni ile geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri zararının tazmini istemlerine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. 03.08.2019 günü davacı … …’ın yolcu olarak bulunduğu, … ‘nın sevk ve idaresindeki … plakalı motosikleti ile … istikametine seyrederken aynı istikamette seyir eden plakası ve markasını alamadıkları siyah renkli bir aracın kendilerine çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kazaya neden olan aracın plakasının ve modelinin tespit edilemediğini, … Cumhuriyet Başsavcılığının … Şuçlular Soruşturma Bürosu’nun 2019/… Soruşturma sayılı dosyası ile 20/01/2020 tarihli daimi arama kararı verildiği, düzenlenen trafik kaza tespit tutanağında kaza yerinde başka araca ait iz emare olmadığı, davacı tarafça … sayı ve … tarihinde hakem heyetine başvurulduğu, Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nin … tarih ve K-2021/124876 kararı ile dosyada yer alan evraklardan kazaya başka aracın sebebiyet verdiğinin anlaşılamadığı, başvuru sahibi vekili tarafından dosyaya kazanın ikinci bir aracın sebebiyet verdiğine dair somut bir delilin sunulmamış olması nedeniyle kazaya plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiği hususunun ispatlanamadığından başvuru sahibinin talebinin reddine karar verildiği, aksi ispat olunamayan resmi belge niteliğindeki kaza tespit tutanağı ve dosyaya sunulan evraklardan meydana gelen kazaya karışan plakası tespit edilemeyen ikinci bir aracın varlığının ve kusurlu davranışının sübut bulmadığı, olay yerinde ikinci bir aracın varlığına işaret eder iz, emare, çarpmadan dolayı kırılan parça veya boya izi bulunmadığı, dolayısıyla zorunlu trafik sigortasız veya olay yerinden kaçan bir aracın varlığı ispatlanmadığına göre davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu harçtan 59,30-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 21,40-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 6.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının gerekçeli karar tebliğ gideri düşüldükten sonra resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.03/10/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸