Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/764 E. 2023/626 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/764 Esas
KARAR NO :2023/626 Karar

DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ:02/12/2021
KARAR TARİHİ:18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; Dava dışı borçlu …’nın eski ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı … ve Ticaret Limited Şirketi, dava dışı borçlu … tarafından keşide edilen dava dışı muhatap yabarıcı banka … (…, İtalya) ‘ya ait bir 25.000,00 EURO bedelli, …-01 seri nolu çek alındığını, düzenleme tarihi 15.04.2018 olan mezkur çek, müvekkili tarafından tahsil etme maksadıyla ibraz süresinden evvel 10.04.2018 tarihinde davalı borçlu … Bankası’na … … Şubesinde bizzat elden teslim edildiğini, mezkur çek, ibraz süresi geldiğinde muhatap bankaya ibraz edilmesi amacıyla davalı borçlu banka tarafından teslim alındığını, tahsil amacıyla teslim edilen mezkur çek; teslim edildiği gün olan 10.04.2018 tarihinden, ibraz süresinin son gününe isabet eden güne kadar davalı borçlu … Bankası tarafından tutulduğu, anıları süre içerisinde dava dışı muhatap yabancı barıka … (…, İtalya) ‘ya ibraz edilmediğini, akabinde çekin tahsil tarihinde 15.04.2018’den yaklaşık 1 hafta sonra davalı bankaya müvekkil tarafından çekin akıbetinin sorulması üzerine kendi içlerinde araştırmasını yaparak 1-2 gün sonra çekin işleme alınmadığını bildirdiklerini, daha sonra davalı borçlu tarafını çekin teslim alınması gerektiğine ilişkin çağrısı üzerine mezkur çek, müvekkili tarafından 16.05.2018 tarihinde teslim alındığını, davalı bankaya işleme alınması için verilen söz konusu çek işleme alınmamış ve müvekkil tarafın bilgilendirilmediğini, çekin işleme alınmamasından dolayı müvekkilinin zarar uğradığını, mezkur çekle ilgili davalı tarafça herhangi bir işlem gerçekleştirilmediğinden müvekkili hem ibraz süresini kaçırmış, belirtilen tutarın tamamı karşılıksız çıksa dahi keşideciye karşı müracaat hakkın kaybederek zarara uğradığını, davanın kabulünü, %20’den az olamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; Davanın görevsiz Mahkemede açıldığını ayrıca söz konusu davayı yasal süresi içerisinde açılmadığını, söz konusu çeki keşideci bankaya sunmasının sorumluluk doğurmadığını, huzurdaki davaya konu edilen çek ile ilgili olarak MÖHUK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, somut ve hukuki dayanağı bulunmaya davanın usulden mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddi, davayı aleyhinde %20’den aşağı olamamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, bankaya ibraz edilen çekin davalı tarafından süresinde muhatap bankaya ibra edilmemesi nedeniyle çek bedelinin davalıdan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 25.000,00 EUR fiili ödeme tarihi 15/04/2018 vade tarihli 25.000,00 EURO bedelli İtalya çeki için takip yapıldığı, ödeme emrinin tebliğ edildiği, borçlunun da tarihinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 28/06/2022 tarihli 12 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı … Tur.San.Taah.Tic.Ltd. Şti. tarafından dava konusu çek 10.04.2018 tarihinde, Davalı; … Bankası A,Ş.nin … … Şubesi’ne tahsile verildiği, şube tarafından ibraz süreci başlatılmak üzere konu ilgili Genel Müdürlük Bölümü’ne ibraz için aktarıldığı, ancak 13.04.2018 tarihinde davacı şirket tarafından, çekin işlem yapılmaksızırı iadesi iadesi bulunduğunun bildirilmesi üzerine, bu defa davalı barıkanın Arenapark Şubesi tarafından ilgili Genel Müdürlük Bölümü’ne davacı müşterinin bu talebi iletiltiği ve bunun üzerine (33 gün sonra,) herhangi bir işlem yapılmayarak (Muamelesiz İade olarak) söz konusu çek 16.05.2018 tarihinde davacı firma yetkilisi …tarafından ihtirazi kayıt konulmaksızın (İbraz süresi geçirilerek,) iade alındığı, tespit edümiş olup, konunun hukuki nitelemesi ve delillerin takdiri Sayın Mahkemenizindir. Buna göre; Davacı şirketin haklı olduğuna kanaat getirilir ise, yapılan hesaplama sonucunda; 15.11.2020 Takip Tarihi itibariyle; T.C.Merkez Bankası Döviz Satış Kuru; 1,00 EUR = 9,1094 TL. olup, 25.000,00 EUR X 9,1094 TL * 227.735,00 TL. olup, takip tarihinden itibaren, avas faiz oranı üzerinden talep edilebileceği, ancak sayın Mahkemenin taktirinde olduğu görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Bilirkişinin düzenlediği 28/11/2022 tarihli 3 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; davalı bankanın, (13/04/2018 tarihinde davacı tarafından, çekin işlem yapılmaksızın iadesi talebinde bulunduğunu kanıtlayıcı bir belge sunmadığından ve 33 gün sonra, ibraz müddetinin dolmasını müteakip çeki iade etmesi nedeniyle,) sorumlu bulunacağı, davacı şirket yönünden ise; dava konusu …. Banka çekinin tahsil için bankaya sunulduğu 10/04/2018 tarihinden, muamelesiz olarak davacı şirket yetkelisine 16/05/2018 iade edildiği tarihe kadar geçen 36 günlük süre içeresinde, sessiz beklediği yada sorgulanmadığı ve teslim alınırken ihtirazı kayıt konulmadan teslim alındığı ve 15/11/2020 tarihinde (2,5 yıl sonra) takip konusu yapıldığı husular dikkate alındığında, tacir olana davacının basiretli ve tedbirli davranmadığı bu nedenle, davalı bankanın sorumluluğundan indirim yapılacağı hususunun taktiri sayın Mahkemenin taktirinde olduğunu, sayın Mahkemenizin ara kararı uyarınca, bir oran belirlenmesi zaruri tutulur ise, takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, davalı bankanın %70 ve davacı şirketin de, %30 oranı üzerinden sorumlu olacağı düşünülmektedir. Bu oran üzerinden yapılan hesaplamada; 15/11/2020 takip tarihi itibariyle, T.C. Merkez Bankası Döviz Satış Kuru ; 1,00 EUR—9,1094 TL.’dan karşılığı; 25.000,00 EUR X 9,1094 TL.= 227.735,00 TL. Olup, % 70 oranı üzerinden davalı bankanın sorumluluk tutarı; 159.414,50 TL talep edebileceği, taktir sayın mahkemenindir görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Somut olaya benzer bir dosyada Yargıtay 11.HD’nin 2015/9988 Esas, 2016/3243 Karar ve 23.03.2016 tarihli ilamında;”…Dava, tahsil cirosuyla davalı bankaya verilen bononun kaybedildiği, alacağın tahsil edilemediği ve bu nedenle zararın doğduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava dışı borçlunun keşideci, davacının lehtar olduğu bononun tahsil amaçlı olarak davalıya verildiği ve henüz vadesi gelmeden davalı nezdinde kaybedildiği hususları çekişmesizdir. Ayrıca, davacının asıl borçluya karşı başlattığı takibin semeresiz kaldığı, haczi kabil mallarının bulunmadığının tespit edildiği, borçluya dair borç ödemeden aciz vesikası sunulduğu yönleri de dosya kapsamıyla sabittir. İşbu dava, bononun vekil hamili konumundaki davalının senedi tahsil aşamasında kaybettiği, bu nedenle bedelinin tahsil edilemediği ve zararın doğduğu iddiasına dayanmaktadır. Davalının vekil hamil olarak zarardan sorumlu tutulabilmesi için, bononun kaybedilmesi ile davacının bono bedelini tahsil etmemesi arasında doğrudan illiyet bağının ve bu şekilde vekalet akdinin ihlal edildiğinin kanıtlanması gerekmektedir. Bononun kaybı sonrasında dava dışı borçlunun bu kayıptan yararlanarak davacı alacaklının alacağına kavuşmasını engelleyici davranış ve tasarruflarının varlığı ispat edilmelidir. Başka bir ifadeyle, bono kaybedilmemiş ve vadesi sonunda hemen takibe konulmuş olsa bile dava dışı borçlunun borcunu ödeyemeyeceği sabitse, davalının salt bononun kaybedilmesi nedeniyle sorumlu tutulmasının gerektiğinin kabulü doğru değildir. Bu durum karşısında, açılan bu davanın bir tazminat davası olduğu dikkate alınıp, yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde davacıya ispat imkanı tanınıp, tüm kanıtlar değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Tüm dosya kapsamının bir arada değerlendirilmesi neticesinde davacı tarafından davaya konu edilen … İtalya’ya ait 15/04/2018 Tanzim tarihli, 25.000,00 EURO bedelli, …-01 seri no.lu çekin davalı bankanın … şubesine 10/04/2018 tarihinde teslim edildiği, sonrasında 16/05/2018 tarihinde davacı tarafından ihtirazi kayıt konulmaksızın geri alındığı, daha sonra davacı tarafça davaya konu çek bedeli kadar zararının oluştuğundan bahisle çek bedelinin tahsili amacıyla davalı banka ve dava dışı keşideci hakkında icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça icra takibine itiraz edilmesi üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davanın niteliği itibariyle davacının, uğradığını iddia ettiği zarara ilişkin tazminat davası olduğu, davacının çekin süresinde ibraz edilmemesi nedeniyle çek bedelini talep edebilmesi için emsal Yargıtay ilamı nazara alındığında; çekin süresinde ibraz edilmemesi ile davacının çek bedelini tahsil etmemesi arasında doğrudan illiyet bağının ve bu şekilde vekalet akdinin ihlal edildiğinin kanıtlanması gerektiği, çekin kaybı sonrasında dava dışı borçlunun bu kayıptan yararlanarak davacı alacaklının alacağına kavuşmasını engelleyici davranış ve tasarruflarının varlığının da ispat edilmesi, başka bir ifadeyle, çek süresinde ibraz edilmiş olsa bile dava dışı borçlunun borcunu ödeyemeyeceği sabitse, davalının salt çeki süresinde ibraz etmemesi nedeniyle sorumlu tutulamayacağı, somut olayda davacı tarafından dava dışı keşideciden çek bedelinin tahsili amacı ile tüm yasal yollar tüketilmeden huzurdaki davanın açıldığı, aynı icra takibinde davalı ve dava dışı keşideciden çek bedelinin tahsilinin talep edilmesi halinde yasal yolların tüketildiğinden bahsedilemeyeceği, kaldı ki çekin süresinde muhatap bankaya ibrazı halinde tahsil kabiliyetinin olup olmadığının ispatlanamadığı, çekin tahsil kabiliyeti bulunmadığı takdirde zarar oluşmayacağı, dolayısıyla davacının zararını ispat edemediği, çekin süresinde ibraz edilmemesi sebebiyle ödeme kabiliyetini kaybettiğine ilişkin herhangi bir ispat vasıtasının bulunmadığı, yukarıda belirtilen hukuki nitelendirmeye aykırı olarak düzenlenen bilirkişi ek raporuna itibar edilmeyerek belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın reddine,
2-269,80-TL karar harcının peşin alınan 3.138,54-TL den düşümü ile kalan 2.868,74‬-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
4-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 38.000,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır