Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/763 E. 2022/353 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/763 Esas
KARAR NO : 2022/353

DAVA : Borçtan Kurtulma Davası
DAVA TARİHİ : 12/06/2017
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Borçtan Kurtulma Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davacıların diğer borçlu…Medya’nın hissedarları olduğunu ve bu firmanın reklam sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkillerinin alacaklı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, takibe konu alacak miktarının 3.853.305,51-TL olduğunu, takip dosyasında iki adet faktoring sözleşmesinin mevcut olduğunu, bu sözleşmelerin tutarının 943.715,00-TL ve 1.000.000-TL bedelli olduğunu, dava dışı …ile alacaklı arasında başka bir sözleşmenin mevcut olmadığını, takibe mesnet gösterilen faktoring sözleşmeleri kapsamında yapılmış bir faktoring işleminin de olmadığını,…Medyanın müşterilerinin reklamlarını…, …, …, …Gazetecilik A.Ş. vb. şirketlerde yayınlattığını, ancak ödemelerin yapılmaması üzerine bu şirketlerin alacaklarının davacı şirkete temlik etmiş olduğunu, dava dışı şirketin faturaları tebliğ aldığında fatura üzerindeki şerhe uyarak faturaya konu alacağı temlik alan … Faktöring’e fatura üzerindeki rakam miktarından keşidecisi kendisi, lehdarı… Faktoring olan çekler düzenlediğini, 2016 senesi ortasında yaşanan sıkıntı sebebiyle bu çeklerin ödenemediğini, dava dışı … firmasının davalı … firmasına bir faktoring sözleşmesinden borcunun bulunmadığını, dava dışı…nın davalı faktöringe değil, faktoring müşterilerine borcunun olduğunu beyanla neticeden davanın her bir müvekkili için ayrı ayrı kabulüne, icra takibinin davacı müvekkilleri bakımından iptaline, icra takibinden dolayı müvekkillerinin uğradığı zararın davalıdan ayrı ayrı tahsiline, bu tahsil edilecek miktarın kanun gereği takibe konu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tayinine, vekalet ücreti, yargılama harç ve masraflarının davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davacılar aleyhine açılan davaların konusu ve tarafları aynı olması nedeniyle usul ekonomisi gereğince huzurdaki davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirket ile dava dışı … arasında faktoring sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye davacıların kefil olduğunu, somut olayda davacıların müşterek ve müteselsil kefili olduğu … ile davalı arasında akdedilmiş faktoring sözleşmelerinin olduğunu, bununla birlikte müvekkili ile dava dışı şirketler arasında ayrı ayrı akdedilen faktoring sözleşmeleri ile temlik alınan faturalar nedeniyle dava dışı … şirketinden 3.853.305,51-TL alacaklı durumda olduğunu, davacıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile asıl borçlu şirket gibi borçtan sorumlu olacağını, müvekkili şirketçe kendisine borcu bulunan … Medyanın vadesinde borçlarını ödememesi nedeniyle kefil olan davacılar ile birlikte aleyhlerine icra takibi yapıldığını, müvekkili ile davacılar arasında “alacak temlikinden” dolayı bir borç bulunduğunu, davacıların temlik alınan faturalardan dolayı müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfati ile müvekkili şirkete borçlu olduğunu, temlik alınan faturalar gereğince 3.853.305,51-TL davacıların iş bu borçtan dolayı imzalanmış olan sözleşmelerden kaynaklanan kefalet sorumluluğu olduğunu beyanla davanın usulü itirazları kapsamında İstanbul Anadolu … Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas ve İstanbul Anadolu … Asliye Hukuk Mahkemesi …Esas sayılı dosyalarında derdest olması nedeniyle reddine, derdestlik itirazlarının yerinde görülmemesi halinde HMK 166 md. gereğince tefriki ile her bir davacı için daha önce aleyhine açılan dava ile birleştirilmesine, davacı …’ın müvekkiline 1.943.715-TL ve davacı …’ın müvekkiline 943.715-TL müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile bulunmaları nedeniyle davalarının reddine, dava değerinin %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatı ödemeye hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacılara yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Dava; davacıların dava dışı hissedarı oldukları şirket ile davalı arasında akdedilen factoring sözleşmelerinden kaynaklanan borcun davacılardan kefil sıfatıyla tahsili için açılan icra takibine borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Kaldırma: Mahkememizin … Esas …Karar sayılı dosyası ile davanın kabulüne dair karar verilmiş olup İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2019/348 Esas 2021/1966 Karar sayılı kararı ile kaldırılarak Mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir.
İstanbul BÖlge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2019/348 Esas 2021/1966 Karar sayılı kararının kaldırma gerekçesinde “Mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan rapora davalı tarafından ayrıntılı olarak itiraz edilmesine rağmen itirazları karşılayacak şekilde ek rapor veya yeni bir rapor aldırılmadan karar verilmesi hatalı olduğundan; mahkemece tarafların iddia ve savunmalarını karşılayacak nitelikte aralarında faktoring uzmanı bilirkişinin de olduğu bilirkişi heyetinden rapor aldırılarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına…” şeklinde karar verilmiştir.
Kaldırma sonrası Mahkememizce alınan 10/01/2022 tarihli 2 sayfadan ibaret bilirkişi ön raporunda özetle; bilirkişi raporuna her iki tarafın da rakamsal olarak bir ititazı olmadığından, davalı itirazı ve BAM kararına istinaden, dosyaya…Uzmanı bir bilirkişi atanması gerektiğini belirtmiştir.
Her ne kadar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2019/348 Esas 2021/1966 Karar sayılı kararı ile faktoring uzmanı bilirkişin de olduğu bilirkişi kurulundan bilirkişi raporuna itirazları karşılar şekilde ek rapor aldırılması gerektiği gerekçesiyle kaldırma kararı verilmiş ise de; muhasebeci uzman yanında atanması gereken faktoring uzmanı bilirkişinin somut uyuşmazlığımızda ancak faktoring uzmanı hukukçu bilirkişi olabileceği ancak aşağıda açıklanan somut hukuki uyuşmazlığın açıklığı dikkate alındığında hukukçu bilirkişi atanmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır.
İstanbul … İcra Dairesinin… sayılı icra dosyasında borçlu … Ltd. Şti ile birlikte davacılar…ve… hakkında da faktoring sözleşmeleri ve muhtelif fatura alacaklarına dayalı olarak ilamsız takip yapılmıştır. Takibe dayanak belge olarak davalı ile dava dışı … Ltd. Şti arasında yapılmış iki faktoring sözleşmesi ve ayrıca …, … Gazetecilik, …İnternet, …Televizyon, … haber, …Yayıncılık,…, …,… şirketleri tarafından düzenlenen faturalar gösterilmiştir.
Dava konusu olayımızda 2 grup faktoring sözleşmeleri vardır.
1. Gruba giren faktoring sözleşmesi davacıların kefil olarak imzalarının bulunduğu davalı ile …şirketi arasındaki faktoring sözleşmesidir. Anlaşılır olması için bu sözleşmeye 1. Faktoring sözleşmesi denilecektir.
2. gruba giren faktoring sözleşmeli ise davalı ile …, …Gazetecilik, … İnternet, … Televizyon,… haber,… Yayıncılık,…, …, … şirketleri arasındaki faktoring sözleşmeleridir. Bu faktoring sözleşmelerini de 2. Faktoring sözleşmesi denilecektir.
1.faktoring sözleşmesinin konusu, …nin alacaklı olduğu yani keşideci olduğu faturalar davalı … şirketine kırdırılması olup ve dolayısıyla sadece 1. faktoring sözleşmesinde kefalet imzası bulunan davacıların kefaletinin kapsamı da, sadece …nin alacaklı olduğu yani keşideci olduğu faturaların davalı … şirketine kırdırılmasından kaynaklanabilecek borçlar olup
2. Faktoring sözleşmesinin konusu ise keşidecisi yani alacaklısı …, …cilik, …İnternet, … Televizyon, …haber, … Yayıncılık, …, …, …şirketleri olan faturaların davalı şirkete kırdırılmasıdır.
İcra takibine konu faturaların tamamının keşidecileri, yayın kuruluşlarıdır. Yani bu faturaların keşidecisi, davacıların kefil oldukları 3. kişi … şirketi değildir. Dolayısıyla bu faturalar 2.faktoring sözleşmesi kapsamında davalı şirket tarafından temlik alınmıştır.
Davalının icra takibi yaparken, takip borcundan davacıları sorumlu görmelerinin hukuki gerekçelerini Davalı vekilinin 20.03.2018 tarihli dilekçesinde açıkça beyan etmişlerdir; “Müvekkil ile dava dışı müşteriler … A.Ş., D…A.Ş., … A.Ş., … A.Ş, … Haber ve Görsel Yayıncılık A.Ş. … A.Ş. …A.Ş. … A.Ş, …Gazetecilik A.Ş. arasında imzalanmış olan … Sözleşmeleri gereği müşterilerin dava dışı … Hizm.Reklam Paz.Tic.Ltd.Şti’nden olan alacakları müvekkil tarafından temlik alınmıştır.
Ayrıca …Tic.Ltd.Şti ile müvekkil arasında …Sözleşmeleri imzalanmış ve bu sözleşmelere davacılar müşterek müteselsil olarak ile kefil olmuşlardır. (
Kısaca özetlersek; taraflar arasındaki ticari ilişkinin özü, dava dışı şirketlerle, müvekkil arasında imzalanmış olan … Sözleşmelerine istinaden dava dışı müşteriler tarafından dava dışı … Tic Ltd Sti adına düzenlenmiş olan satış/alacak faturalarının temlik alınması şeklinde kurulmuştur”
Tüm bu açıklamalara göre icra takibine konu borçtan davacıları sorumlu tutmak istemelerinin gerekçesi, 2. Faktoring sözleşemesi ile temlik alınan faturalardan kaynaklanan borçtan, davalıların 1. Faktoring sözleşmesi nedeniyle sorumlu olduğu davalı tarafça iddia edilmektedir.
İşte bu şekilde dava dışı 4. Kişlerle imzalan 2. faktoring sözleşmesinin konusu borçtan, davacıların kefil olarak imzalarının bulunduğu 3. Kişi şirketle imzalanan 1. faktoring sözleşmesindeki “Müşteriniz …Ltd. Şti.’nin Faktoring sözleşmesi kapsamında imza attığım tarihten önce doğmuş borçları da dahil olmak üzere ve sözleşmeden doğan tüm borçlarını kapsamak üzere …müteselsil kefil olduğumu….” ibaresi kapsamında, kalıp kalmayacağı da tartışılması gerekmektedir.
Öncelikle takibe dayanak borcun kaynağı sözleşmelerin belirlenmesi gerekmektedir. Yukarıda anlatıldığı gibi takibe konu borcun esas kaynağı olan sözleşmeler davalı şirket ile dava dışı …, … Gazetecilik, … İnternet, … Televizyon, …haber, …, …, …,… şirketleri arasında dava dışı …Ltd. Şti’den olan alacakların faktoring ile devrine ilişkin2. Grup sözleşmeler olduğu açıktır.
Dava dışı … Ltd. Şti ile davalı şirket arasındaki 1. faktoring sözleşmelerindeki kefalet şartlarındaki “…faktoring sözleşmesi kapsamında imza attığımız tarihten önce doğmuş borçları da dahil olmak üzere ve sözleşmeden doğan tüm borçlarını kapsamak üzere” ibareleri irdelendiğinde gerek kefaletin 1. Faktoring sözleşmesi kapsamında verilmesi yani, …nin alacaklı olduğu yani keşideci olduğu faturalardan kaynaklanabilecek borçlar için verilmesi gerek ise bu hususun açıkça kefalet metnine “Müşteriniz …Tic. Ltd. Şti.’nin … sözleşmesi kapsamında imza attığım tarihten önce doğmuş borçları da dahil olmak üzere ve sözleşmeden doğan tüm borçlarını kapsamak üzere …müteselsil kefil olduğumu….” terimleri ile açıkça beyan edilmesi, bu terimlerdeki ” Faktoring sözleşmesi” ve “sözleşmeden” ibarelerinin de tabi ki …’nin keşideci/alacaklı olduğu ve …i’nin davalı ile yaptığı faktoring sözleşmesi kapsamında kırdıdığı faturalardan kaynaklanması gerekeceği, bu kefaletin …’nin her hangi bir borcuna kefaleti anlamına gelmeyeceği açıktır.
Kaldı ki aksi durumda dahi “…faktoring sözleşmesi kapsamında imza attığımız tarihten önce doğmuş borçları da dahil olmak üzere” ibaresinin olduğu; bu ibare gereğince davacıların Dava dışı … Ltd. Şti borcundan sorumlu olabilmesi için 02.06.2014 ve 11.06.2014 tarihinden önce doğrudan-alacağın devri yoluyla veya faktoring ile dava dışı … Res. Ve Pav. Tic. Ltd. Şti’den davalı şirketin alacaklı olması gerektiği; ancak takibe konu …,…Gazetecilik, …İnternet, … Televizyon, …haber, …Yayıncılık,…, …, …şirketlerinin alacaklarının davalı şirkete faktoring yoluyla devrinin iş bu iki kefalet şartından sonra yapılması -davalının alacaklı sıfatının önce değil daha sonra doğması- nedeniyle takibe konu borçların bu kefalet şartı kapsamında kalmadığı sonucuna varılması gerekeceği de anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar dava dilekçelerinde kötüniyet tazminatı talep etmiş olmakla, bu istem hususunda yapılan değerlendirmede;
Bilindiği üzere kötüniyet tazminatı 2004 sayılı Yasanın 72/5.maddesinde “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” şeklinde düzenlenmiş olup, anılan hüküm uyarınca menfi tespit davasının kabulü halinde davacı borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için gereken şartlar 1-talep şartı 2-icra takibinin haksız ve kötüniyetle yapılmış olmasıdır. Takibin haksız ve kötüniyetle yapıldığının ispatlanması gerekir. Davalı alacaklının haksız bulunması tek başına yeterli olmayıp maddede açıkça yazıldığı üzere icra takibinin kötüniyetle yapılmış olduğunun da anlaşılması, ispat edilmesi gerekir. Somut durumda, her ne kadar Mahkememizce, davacıların davasında haklı olduğu eş söyleyişle davalının haksız olduğu kanaatine varılmış ise de tek başına haksız olması aynı zamanda kötü niyetli olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Somut dosya kapsamında, davalının kötüniyetli olduğuna dair delil ve ispat bulunmamaktadır. Davalı, sözleşmeler gereğince davacıların da sorumlu olduğu kanaatindedir ve hukuki kanaat kötüniyet olarak yorumlanamaz; Mahkememiz gerekçesi ile davalı savunması hukuki kanaat ve sonuç olarak ayrışmaktadır ve davalının, davacıların borçlu olmadıklarını bile bile hareket ettiğine dair bir delil bulunmamaktadır. Davalı takipte de dava da davacıların borçlu olduklarını savunmaktadır. Somut durum itibari ile salt takip yapılması ve salt davanın kabulüne karar verilmesi davalının kötüniyetli olduğu sonucunu doğurmayacağından ve dahası davalının kötüniyetine dair davacı tarafça bir ispat gerçekleştirilmiş olmadığından kötüniyet tazminatı istemi yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında yürütülmekte olan takip ve bu takibe dayanak belgeler nedeniyle borcunun bulunmadığının tespitine,
2-Kötü niyet tazminatının kötü niyet ispatlanamadığından reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 197.240,34-TL ilam harcından peşin alınan 16.116,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 181.124,04-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 16.116,30-TL peşin harç ve 31,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 16.147,70-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 107.299,30-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.020,00-TL yargılama gideri davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere kötü niyet tazminatı dışında oybirliği ile verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.12/05/2022

Başkan …
(muhalif)
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

MUHALEFET ŞERHİ

İcra takibine konu alacağın 3. Kişi Safari Şirketi ile yapılan factoring sözleşmesi kapsamında kalmadığı açık olmakla kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile çoğunluğun görüşüne muhalifim.
Başkan …

¸e-imzalıdır
Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”