Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/742 E. 2023/378 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/742 Esas
KARAR NO : 2023/378
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2021
KARAR TARİHİ : 15/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla taraflarınca …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası üzerinden davalı şirket hakkında cari hesap alacağı sebebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından borca ve faize itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, bu itirazın sadece takibi sürüncemede bırakarak müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla yapılmış olduğunu, davanın yetkili ve görevli mahkemede açıldığını, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, davaya ve icra takibine konu alacağın likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle davanın kabulünü, icra dosyasına yapılan itirazın iptalini ve takibin devamını, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
Mahkememizce ticaret sicil dosyasının, vergi kayıtlarının, … İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden celp edilerek dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin 2021/… Esas sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 288.492,79-TL cari hesap alacağı, 26.410,92-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 314.903,71-TL üzerinden takip yapıldığı, ödeme emrinin 31/08/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 06/09/2021 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Talimat mahkemesince aldırılan Mali Müşavir bilirkişinin 13/04/2022 tarihli raporunda özetle; Davalı ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin kanunun belirlemiş olduğu yasal süreler içerisinde yaptırılmış olduğu, Davacı şirket ile davalı arasında mal/ hizmet alım satımına dayalı ticari ilişkinin mevcut olduğu, Davacı tarafından dava dosyasına sunulan faturaların davalı ticari defter ve kayıtlarında da yer aldığı, ödemelerin bir kısmının banka üzerinden yapıldığı bu ödemelerin tutarının; 151.288,00-TL olduğu, bir kısım ödemelerin çek ile yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından sunulan çek çıkış bordrosu üzerinde davacı kaşe ve imzasının bulunmaması nedeniyle çeklerin ve çek bedellerinin ödendiğine ilişkin bir belgenin davalı tarafından dava dosyasına sunulmasının gerektiği, Davalı ticari defterlerinde davalının davacıdan 277.704,79-TL alacaklı olarak gözüktüğü, Davalı şirket tarafından davacıya yapılmış bulunan çeklerin ve bedellerinin ödendiğinin kanıtlanması durumunda davacının davalıdan alacaklı olmadığı aksine davalıya borçlu olduğunu, Davacının takip tarihine kadar temerrüt faizi talep edemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişinin 03/04/2023 tarihli raporunda özetle; Davacı şirket tarafından incelemeye ibraz edilen 2020-2021 yılına ait yasal defterlere ilişkin tasdikle ilgili yükümlülüklerin yasal süresinde yerine getirildiği ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, Davalı şirket tarafından incelemeye ibraz edilen 2020- 2021 yılına ait yasal defterlere ilişkin tasdikle ilgili yükümlülüklerin yasal süresinde yerine getirildiği ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, Davacı yasal defterlerinde davacı tarafın davalıdan 277.704,79TL tutarında alacaklı olarak göründüğü, davalı yasal defterlerinde davalı tarafın davacıya 277.704,79TL borçlu olarak göründüğü, davacının davalıdan 277.704.79TL alacaklı olduğu, Davacının kestiği borca dayanak olan faturaların davalı tarafından teslim alındığı kayıtlarına işlendiği ve bu faturalara itiraz edildiğine ilişkin herhangi bir belgeye rastlanılmadığı, Taraflar arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafça muhtelif tarih ve tutarlarda kesilen faturalara ilişkin davalı tarafın da muhtelif tarih ve tutarlarda ödemeler yaptığı, Davalı tarafından keşide edilen … Bankası … Şubesine ait 15.03.2021 tarihli … .000,00-TL bedelli ve 15.04.2021 tarihli 150.000,00-TL bedelli 8079713 nolu çeklerin davacı tarafça teslim alındığı ve banka tarafından ödemelerinin gerçekleştirildiği, Tarafların defter ve kayıtlarının birebir örtüştüğü, Davacı taraf icra takibinde 26.410,92TL işlemiş faiz talep etmiş olsa da, davalının takip tarihine kadar temerrüde düşmemesi nedeniyle davacının takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edemeyeceği, Davacının inkâr tazminatı talebinin takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki açık cari hesap alacağına ilişkin yapılan icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durması ve mahkememize açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Cari hesap TTK 89 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin yazılılık şartı geçerlilik şartı olarak düzenlenmiştir.Taraflar arasında yasal şekilde aranan bir cari hesap ilişkisi bulunmamaktadır. Ancak zamana yayılı olacak şekilde ticari ilişki bulunmaktadır. Bu durumda incelenen ticari defterlerden de anlaşıldığı üzere aralarında ticari ilişki bulunduğu ve alacak ile borçları açık cari hesap ile takip ettikleri anlaşılmıştır. Davacının doğrudan TTK 89 ve devamında düzenlenen cari hesap sözleşmesinden yazılı geçerlilik şartına aykırılıktan yaralanamayacağı açık ise de ticari defter kayıtlarından alacağını ispat etmesi mümkün olacaktır.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. Md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca, faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya … aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği,bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın açık cari hesap alacağına ilişkin yapılan icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durması ve mahkememize açılan itirazın iptali isteminden kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında mal/hizmet alım satımına dayalı ticari ilişki bulunduğu, mahkememizce delillerin toplandığı, hükme ve denetime elverişli bilirkişi raporlarının alındığı, taraflar arasındaki açık cari hesap ilişkisinden dolayı defterleri incelenmiş ve uyuşan uyuşmayan yönleri değerlendirilmiştir. Mahkememizce talimat mahkemesi aracılığıyla davalı defterleri incelendikten sonra dosya bilirkişiye verilmiş ve davacı defterleri de incelenmiştir. Her iki bilirkişi raporu kapsamında da taraflar arasındaki faturaların defterlere kayıtlı olduğu, celp edilen davalının ba davacının bs formlarındaki miktarların da birbirleriyle örtüştüğü görülmüştür. Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında bir kısım ödemelerin banka aracılığıyla yapıldığı, bir kısmının ise çek vasıtasıyla ödendiği görülmüştür. Talimat aracılığıyla alınan bilirkişi raporunda çek ödemeleri gözden kaçırılmış ise de bankalardan ödendiği bilgisi alınmış ve iki tarafın defterlerinde de ödeme olarak kayıtlı olduğu görülmüştür. Dolayısıyla her iki taraf defter kayıtlarına göre 451.288,00 TL’lik davalı ödemesine dair miktar sabitlik kazanmıştır. Taraflar arasında takip edilen cari hesaba konu alacak miktarı toplamı her iki tarafın kayıtlarında da 728.992,79 TL olarak kayıtlıdır. Dolayısıyla bu miktardan davalının 451.288,00 TL’lik ödemesi mahsup edildiğinde davacının bakiye asıl alacağı 277.704,79 TL olarak tespit edilmiştir. Her ne kadar davalı defterlerine yönelik talimat ile alınan bilirkişi raporunda davalının alacaklı olduğu sehven belirlenmiş ise de bu durumun maddi hatadan ibaret olduğunun açık olduğu, yeniden ek rapor alınmasının usul ekonomisine uygun olmayacağı, nitekim bahsi geçen alacak toplamı ve ödeme miktarının her iki tarafın defter kayıtlarından izlenebildiği anlaşılmıştır. Netice olarak davalının, davacıya olan borcunu defterine kaydetmesine rağmen tamamını ödemediği, bakiye borç yönünden yapılan takipteki itirazın asıl alacak yönünden kısmen iptali gerektiği, işlemiş faize dair itirazın dava konusu edilmediği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu edilen asıl alacağın önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 277.704,79 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin Reddine,
2-Asıl alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 55.540,95TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 18.970,01TL karar ve ilam harcından 3.352,22TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 15.617,79-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvuru harcı, 3.352,22-TL peşin harç olmak üzere toplam 3.411,52-TL harç bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 41.878,67-TL (kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL (red miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.631,50-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre (%96,2605) 1.570,49-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin Kabul-red oranına göre 1.270,64-TL’sinin davalıdan, 49,36-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/05/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza