Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/74 E. 2021/1069 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/74 ESAS
KARAR NO:2021/1069 KARAR

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/09/2015
KARAR TARİHİ:07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu 15.09.2015 tarihli dava dilekçesi ile taraflar arasında reklam pano imalatına dayalı ticari ilişkiye istinaden oluşan cari hesap borcunun 34.600,00-TL olduğunu, yine ticari ilişkiye dayanak farklı anlaşmalar yaptıklarını, davalı şirketin müvekkiline farklı tarihlerde 68.296,00-TL’lik ödeme yaptığını, müvekkilinin bakiye 34.600,00-TL’sini ise ödemediğini, borcun ödenmemesi üzerine …. İcra Müdürlüğünün … esas numaralı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlunun itirazı üzerine durduğunu belirterek …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki haksız ve dayanaksız borca ilişkin itirazın iptalini, haksız itiraz nedeni ile duran alacağın likit bulunduğundan davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkeme sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket ile … Belediye Başkanlığı ile imzalanan 03/10/2013 tarihli sözleşme gereği park tabelalarının imal ve montaj işinin üstlenildiğini, sözleşmede yazan şartlara uygun malzeme ve işçilikle kesilip kaplanıp boyanıp montaja hazır hale getirilmesi işlerini davacıya verildiğini, bu kapsamda davacıya 350 adet tabela teslim edildiğini, davacının bunlardan 250 tanesini geri teslim ettiğini ancak 100 tanesini teslim etmediğini, halen davacı uhdesinde olduğunu, edimin tam olarak yerine getirilmediğini, teslim edilip montajı yapılan tabelaların da sözleşme ve teknik şartnameye uygun olmadığını, ayıp ihbarında bulunularak davacıdan ürünleri tamir etmesinin istenildiğini, davacının ürünlerin bir kısmı üzerindeki ayıbı gidermeye çalıştığını, kısa süre sonra ayıpların devam ettiğinin ortaya çıktığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili replik dilekçesi ile davalının cevap dilekçesinin süresinde olmadığını, sözleşme konusu tüm işleri davalı tarafa yaptığını ve teslim ettiğini, davalı tarafın ayıp savunmasının yasal süresinde olmadığını, davalı taraf … Belediyesinden alacağını tahsil edememesi sebebi ile davacıya ödeme yapmadığını belirterek cevapların reddine, davanın kabulünü karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce ön inceleme yapılmış, taraf vekillerine delillerini sunmaları için süre verilmiş, deliller toplanmış, bu kapsamda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dava dayanağı takip dosyası getirtilmiş incelenmesinde davacı tarafından davalı aleyhine cari hesaba dayalı olarak başlatılan takip olup ödeme emrinin davalı borçluya tebliği üzerine borçlunun yetki itirazında bulunduğu, dosyanın İstanbul İcra Dairelerine gönderildiği, borçluya yeniden ödeme emri tebliğ edildiği, borçlunun yasal süresi içerisinde borca itiraz ettiği görülmüştür.
Davacı tarafça dosyaya sunulan faturaların incelenmesinde … seri numaralı 45.843,00 TL miktarlı fatura ile … seri numaralı 55.342,00 TL miktarlı faturalar olduğu, … seri numaralı sevk irsaliyesi ile ilk faturaya konu 105 adet ürünün teslim edildiği teslim alan kısmında isim ve imza bulunduğu, … seri numaralı sevk irsaliyesi ile de ikinci faturaya konu 245 adet ürünün teslim edildiği teslim alan kısmında isim ve imza bulunduğu görülmüştür.
SGK’dan gelen cevabi yazı ekinde gönderilen dönem bordrolarının incelenmesinde sevk irsaliyelerinde ismi bulunan kişinin davalı çalışanı olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan tüm deliller ile birlikte dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler dosyaya sundukları rapor ile davacının kendi defterlerine göre davalıdan 34.600,00 TL alacaklı olduğu, davalı şirket kayıtlarında ise borç miktarının 30.000,00 TL olduğu, aradaki farkın fiyat farkı faturasının davacı defterlerinde davalı şirkete alacak kaydı yapılması gerekir iken borç kaydı yapılması ve sonrasında düzeltme kayıtlarının da doğru yapılmamasından kaynaklandığı, faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, dosyaya sunulan delillerden davacı imalatçının 350 adet tabelayı davalı yükleniciye teslim ettiği, davalın tarafın ibraz ettiği üretimi yapılmış tabelalara ait fotoğraflardan tabelaların yağış, hava, ısı değişimi ve benzeri dış mekan koşullarına uygun olarak üretilmediğinin tespit edildiği, mail yazışmasında davacı imalatçının davalı yükleniciye 350 adet strafor köpük malzemeden mamul üzeri polürea kaplı macunlu bayalı tabela işinin imalatı için 90.000,0 TL + KDV fiyat verdiği, davalının strafor köpük malzemeden üretilecek tabelalar için bu fiyatı 85.250,00 TL olarak onayladığı, davalının kompozit panelden mamul tabela yerine daha ucuz ve dayanıksız strafor malzemeden mamul tabela siparişi verdiği, davacının da davalının siparişi doğrultusunda davalının istediği özelliklerde strafor köpük malzemeden tabela üretimi gerçekleştirdiği, davacının davalının talebi doğrultusunda üretim yaptığı ve davalının istediği malzeme ile tabelaları üretip davalıya teslim ettiği için teslimat anından sonraki aşamada tabelalarda meydana gelen bozulmaların ayıp olarak nitelendirmenin mümkün olmadığını belirtmişlerdir.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra; ” Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptaline, takibin 30.000,00-TL asıl alacak üzerinden devamına. Asıl alacağa takip tarihinden itibaren %10,50’yi geçmemek üzere avans faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine. Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 6.000,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde İstinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 15. Hukuk Dairesinin 2018/1282 E, 2020/1571 K sayılı 22.12.2020 tarihli ilamı ile Kaldırılmıştır.
Kaldırma ilamında özetle ; “Yargılama aşamasında teknik bilirkişi tarafından davalı tarafın ibraz ettiği üretimi yapılmış tabelalara ait fotoğraflara göre, tabelaların yağış, hava, ısı değişimi ve benzeri dış mekan koşullarına uygun olarak üretilmediği, davalının kompozit panelden üretilecek tabela yerine daha ucuz ve dayanıksız strafor malzemeden mamul tabelayı sipariş verdiği, davacının da davalının siparişi doğrultusunda davalının istediği özelliklerde strafor köpük malzemeden tabela üretimi gerçekleştirdiği, davacının davalının talebi doğrultusunda üretim yaptığı ve davalının istediği malzeme ile tabelaları üretip davalıya teslim ettiği için teslimat anından sonraki aşamada tabelalarda meydana gelen bozulmaların ayıp olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Ne var ki, taraflara ait e-posta kayıtları ile tarafların beyanlarına göre bir kısım ürünün düzeltilmek üzere davacı tarafından teslim alındığı, teslim alınan bir kısım ürünlerin ise davalıya iade edilmediği anlaşılmaktadır. Davacı, ürünleri düzeltmek üzere teslim aldığına göre, ayıbın davacı tarafından benimsendiğini kabul etmek gerekmektedir. Bu bakımdan davalı tarafça ayıp nedeniyle davacıya teslim edilen bir kısım tabelaların ayıpları giderilerek iade edildiği, ancak 100 kadar ürünün halen davacıda kaldığı savunulduğundan, tamirat için davacıya iade edilen ürün miktarı ile bunlardan tamir edilip davalıya iade edilenler dışında davacı elinde tabela kalıp kalmadığı, kalmış ise kaç adet olduğu, onarımların yapılıp yapılmadığı hususları da göz önüne alınarak, taraflardan buna ilişkin teslim belgeleri sorulup, halen ayıplı ürün varsa ayıbın miktarı belirlenip davalıya teslim edilmeyen ürün varsa ürünün bedeli değerlendirilip, davacı alacağı bulunup bulunmadığı konusunda ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü Kaldırılmıştır.
Mahkememizce Kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde ve alınan raporla bu rapora dayanılarak verilen hüküm, bu hükmün bozulmasına ilişkin İstinafın kaldırma kararı inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 08.10.2021 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Mahkemenin de ara kararında ifade etmiş olduğu üzere, e-posta kayıtları ile tarafların beyanlarına göre bir kısım ürünün düzeltilmek üzere davacı tarafından teslim alındığı, teslim alınan bir kısım ürünlerin ise davalıya iade edilmediği anlaşıldığından, ayıbın davacı tarafından benimsendiğinin kabulunün gerektiği. Davacı taraf, bir takım ürünlerin ayıplı olduğunu kabul ederek tamirlerini üstlendiğinden, teslim aldığı ürünlerin kaç adet olduklarını ve bunların ne kadarlık kısmını davalıya tamir ederek teslim ettiğini ispat etmesi gerektiği. Davacının bu ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu bakımdan iddia edildiği gibi 100 adet ürünün iade edilmediğinin kabulunün ve buna göre, iade edilmeyen ürün bedeli olan (85.250/350=243,57; 243,57 x 100=) 24.357-TL’nin davacının alacağından mahsup edilmesi gerektiği, davacının ödenmeyen bakiye alacağının (30.000,00 -24.357 =) 5.643-TL olduğu bu alacak açısından icra inkar tazminatı talep etme şartlarının da gerçekleştiği” sonuç ve kanaati ile raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde istinaf bozması sonucu kaldırma kararı geraği yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Yukarıda anlatılan somut kapsamında, dava 2004 sayılı Yasanın 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine dairdir.
Davacı, davalıya yapılan iş bedelinin tamamının ödenmediğini beyanla bakiye alacağın tahsili için takip başlatmış, davalı işin bir kısmının teslim edilmediğini, teslim edilenlerin ise ayıplı olduğunu savunmuştur.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi ile ürünlerin davalının siparişine uygun olarak üretildiği ve davacı tarafından davalıya kesilen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir, 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz.
Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez.
Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Dosya kapsamından, takip konusu faturanın davalının ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Yargılama aşamasında teknik bilirkişi tarafından davalı tarafın ibraz ettiği üretimi yapılmış tabelalara ait fotoğraflara göre, tabelaların yağış, hava, ısı değişimi ve benzeri dış mekan koşullarına uygun olarak üretilmediği, davalının kompozit panelden üretilecek tabela yerine daha ucuz ve dayanıksız strafor malzemeden mamul tabelayı sipariş verdiği. Davacının da davalının siparişi doğrultusunda davalının istediği özelliklerde strafor köpük malzemeden tabela üretimi gerçekleştirdiği. Davacının davalının talebi doğrultusunda üretim yaptığı ve davalının istediği malzeme ile tabelaları üretip davalıya teslim ettiği için teslimat anından sonraki aşamada tabelalarda meydana gelen bozulmaların ayıp olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Ne var ki, taraflara ait e-posta kayıtları ile tarafların beyanlarına göre bir kısım ürünün düzeltilmek üzere davacı tarafından teslim alındığı. Teslim alınan bir kısım ürünlerin ise davalıya iade edilmediği anlaşılmaktadır. Davacı, ürünleri düzeltmek üzere teslim aldığına göre, ayıbın davacı tarafından benimsendiği anlaşılmaktadır. Bu bakımdan davalı tarafça ayıp nedeniyle davacıya teslim edilen bir kısım tabelaların ayıpları giderilerek iade edildiği, ancak 100 kadar ürünün halen davacıda kaldığı, tamirat için davacıya iade edilen ürün miktarı ile bunlardan tamir edilip davalıya iade edilenler dışında davacı elinde tabela kaldığı ihtilafsızdır.
Bilirkişi e-posta kayıtları ile tarafların beyanlarına göre bir kısım ürünün düzeltilmek üzere davacı tarafından teslim alındığı, teslim alınan bir kısım ürünlerin ise davalıya iade edilmediği anlaşıldığından, ayıbın davacı tarafından benimsendiğinin kabulünün gerektiği. Davacı taraf, bir takım ürünlerin ayıplı olduğunu kabul ederek tamirlerini üstlendiğinden, teslim aldığı ürünlerin kaç adet olduklarını ve bunların ne kadarlık kısmını davalıya tamir ederek teslim ettiğini ispat etmesi gerektiği. Davacının bu ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu bakımdan iddia edildiği gibi 100 adet ürünün iade edilmediğinin kabulünün ve buna göre, iade edilmeyen ürün bedeli olan (85.250/350= 243,57; 243,57 x 100 =) 24.357-TL’nin davacının alacağından mahsup edilmesi gerektiği belirlenmiştir. Bu durumda davacının ödenmeyen bakiye alacağının (30.000,00 -24.357 =) 5.643-TL olduğu.
Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptaline, takibin 5.643,-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı likit bir borcunun varlığını bilmediği yapılan takibe alacağın tahsilini geciktirmek için itirazda bulunduğu kanıtlanamadığı, alacağın bilirkişi incelemesi sonucu belirlendiği anlaşıldığından İİY 67/2 maddesi uyarınca alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptaline, takibin 5.643-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2- % 20 icra inkar tazminatı istemi alacak likit olmadığından reddine
3-Karar ve ilam harcı 385,47-TL nin peşin alınan 417,89-TL den düşümü ile kalan 32,42-TL bakiye ilam harcının talep halinde davacıya iadesine
4-Davacı tarafından yatırılan 413,17-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.370,10-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar oranlanarak takdiren 549,60-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan 109,85-TL yargılama giderinin red edilen miktar oranlanarak takdiren 91,90-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır