Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/643 E. 2022/269 K. 11.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/643 Esas
KARAR NO : 2022/269

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 09/04/2008
KARAR TARİHİ : 11/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan 2008/202 Esas 2010/640 Karar sayılı 18/10/2010 tarihli dosyasına davalı tarafından İade-i Muhakeme talebinde bulunulmakla yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememizin … Esas sayılı dosyası ile tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının mülkiyetinin davalıya ait olduğunu beyan ettiği Antalya… Cafe bar 6.nolu … Side adresindeki …-cafe bar işletmesinin işletme hakkının devri konusunda 03/10/2005 tarihinde bir satım sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre işletme hakkını devralan müvekkilinin 10.000-TL’yi nakit olarak ödemiş ve her biri 25.000-TL muhtevalı 3 adet 15/06/2006, 15/06/2007, 15/06/2008 vade tarihli bonoları da davalıya teslim ettiğini, işletme hakkı devralınan tesisin Side beldesi sınırları içerisinde … parselde hazineye ait taşınmaz üzerinde olduğunu, … Belediyesi encümeninin 17/05/2005 tarihli kararı ile izinsiz ve kaçak olarak yapıldığını, mevcut imar planı ve plan hükümlerine göre korunması mümkün olmadığından, yıktırılmasına karar verildiğini ve tahliye edilmesinin idarece emredildiği hususlarının müvekkilinden gizlendiğini, yıkımın gerçekleştirilmesi ile davalının kötü niyetle hareket ettiği ve haksız menfaat temin ettiğinin anlaşıldığını, davalının söz konusu bonolara dayanarak dosya numarasını tespit edemedikleri icra takibi ile İstanbul Adliyesine müracaat ettiğini öğrendiklerini, söz konusu bonoların karşılıksız kaldığını, verilme nedenleri ortadan kalktığından borçlu bulunmadıklarının tespiti için dava açtıklarını, 15/06/2006, 15/06/2007, 15/06/2008 vadeli 25.000-TL bedelli 3 adet bonodan dolayı borçlu bulunmadıklarının tespitini dava ve talep etmişlerdir.
Davalı vekilinin Mahkememizin …Esas sayılı dosyasına vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını ispat için sunduğu, 07/08/2008 tarihli havale tarihli delil listesinin 3. maddesinde 03/10/2005 tarihli satış sözleşmesine dayanarak sözleşmenin fotokopisini sunduğu, fotokopinin delil niteliği bulunmadığını, davacının davasını ispat edemediğini, davada tanık dinlenmesinin mümkün olmadığını, dava konusunun yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini bildirerek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davalı tarafından davacıya işletme devri yapılan cafenin, sözleşme tarihinden önce belediye encümen kararı ile yıkımına karar verildiğinden sözleşmenin ve senetlerin hükümsüz kalması nedeniyle davalı aleyhine açılan icra takiplerine borçlu olunmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkememizin … Esas …Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibine konu 15/06/2006 vadeli 25.000-TL bedelli, 15/06/2007 vadeli 25.000-TL bedelli, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibine konu 15/06/2008 vadeli 25.000-TL bedelli olmak üzere 3 adet senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalıya ödenen 92.000-TL’nin 10/02/2009 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verildiği görülmüştür.
Temyiz; Mahkememizin 2008/202 Esas 2010/640 Karar sayılı dosyası ile davanın kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2011/3423 Esas 2012/11082 Karar sayılı 27/06/2012 tarihli kararı ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar verildiği görülmüştür.
Yargıtay Karar Düzeltme; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/18451 Esas 2013/5609 Karar sayılı 21/03/2013 tarihli ilamı ile davalı vekilinin HUMK 440. Maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme istediğinin HUMK 442. Maddesi gereğince reddine karar verildiği görülmüştür.
Kesinleşme Şerhi; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 21/03/2013 tarih 2012/18451 esas 2013/5609 karar sayılı ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiş olmakla; hükmün 21/03/2013 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Mahkememizin … Esas … Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; … tarafından muhabere yoluyla yargılamanın yenilenmesinin talep edildiği, dava değeri olan 75.000-TL üzerinden 1/4 peşin nispi harcı ve başvuru harcı ile birlikte, tebligat gideri olmak üzere 80-TL gider avansının ikmal edilmesi, aksi halde HMK.nun 119/son maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunda ihtaratlı tebligatın çıktığı, tebligatın 21.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, mahkemece çıkartılan muhtıraya rağmen harç ödenmediğinden harç tamamlanıncaya değin HMK 150.maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmediğinden davanın …K.nun 150/5 maddesi hükmü gereğince açılmamış sayılmasına, karar verildiği, mahkememizin 04.11.2016 tarihli ek kararı ile de mahkememize gönderilen 16.08.2016 tarihli dilekçede; “……’ün Manavgat Mahkeme ve İstanbul Adli Tıptaki Fetö Terör Örgüt bağlantılı doktor, savcı ve hakimlerin göz altına alınmasından dolayı, mahkemenin 2015/309 esas, 618 karar sayılı dosyasına etkisi olabileceğini, davanın tekrar açılmasını…” talep etmiş ise de taleplerinin HMK.nun 375.maddesinde yazılı yargılamanın iadesi sebeplerinden hiç birine girmediği anlaşılmakla, yerinde görülmeyen davacı talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
İade-i Muhakeme Talebi; davalı asilin 27/09/2021 tarihli dilekçesi ile yeni deliler elde edildiğini, davalının davacıya devrettiği işletmede davalıya ait malzemelerle davacı tarafından 2009 yılına kadar tekrar işletmenin davacı tarafından açılarak haksız kazanç ve gelir elde edildiğini, davalı tarafından 75.000,00-TL bedelli malzemelerle davacıya devrettiği plajın davacının verdiği senetlerle belli olduğunu, protokol iptali için verilen evrakın altını sonradan eklenen yazılarla ve sahte tanıklarla doldurarak mahkemenin yanıltıldığını, yıkıldığı halde yeniden gelir elde edildiğinin belgelerle ispat edildiğini, belediye ve kurumların 2021 yılı ve sonrasına kadar halen işletmenin çalışmasına izin veriyorsa davalının sözleşmesinin de geçerliliğinin koruması gerektiğini, davalının malzeme parası için davacıdan 75.000,00-TL’lik senet aldığını, belediye yıkımını öne süren davacının ödeme yapmadığını sonrasında başka birine sözleşme ile devir yaptığını, …ile yapılan sözleşme, elektrik aboneliklerini yeni bulduğunu, davalının malzemeleriyle devrettiği cafeye davacının el koymasını mahkemenin görmezden geldiğini belirterek yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir.
İade-i Muhakeme Talebine Cevap; davacı vekilinin 17/12/2021 tarihli dilekçesi ile taraflar arasında akdedilen anlaşma gereği yer tahsisi yapılmadığı ve ya sorun çıkarıldığı takdirde ödemelerin durdurulacağının kayıt altına alındığını, borç ilişkisi sona ermiş olmasına rağmen davalının toplam 57.790,00-TL üzerinden icra takibi yaptığını ancak mahkememizin 2008/202 esas sayılı dosyası ile borçlu olunmadığının tespitine karar verildiğini, yargılama konusunu içeren senetlerin dava dosyasında mevcutken, dava dışı kişilere ait işletmelerin var olması, davacının mezkun mahalde silah kullanmasına yönelik soruşturmanın menfi tespit davasına delil teşkil edemeyeceğini belirterek yargılamanın yenilenmesi talebinin reddini talep etmiştir.
Yeni Esas; davalının iade-i muhakeme talebinin duruşmalı olarak değerlendirilmesine karar verilmiş, mahkememizce yeniden oturum günü tayin edilmiş, taraflara tebliğ edilmiş, dosyanın… Esasına kaydediği, 24.12.2021 tarihinde eksik harçların ikmal edildiği görülmüştür.
İade-i muhakeme talep eden davalı vekili tarafından talep ile birlikte sunulan evrak asıllarının incelenmesinde;
a-)Protokol; 07.04.2005 tarihli protokol aslının incelenmesinde … Beldesinden kiralanmış olup Turizm Bakanlığı tarafından …’a verilen kiralık plaj yerine 2. mal ahibi veya ortak olarak …’ü toplam 40.000,00-TL bedelle yarısı peşin kalan yarısı 30.11.2005 tarihinde ödenmek şartıyla %50 ortak olarak … tarafından kabul edildiğine ilişkin protokol imzalandığı, %50 ortak olarak …’ün işletme ve plajın elektrik vb borçlarını her yıl …’a ödemesi, anlaşma bozuklduğu takdirde …’a ödenen paraların …’e iade edileceği hususların protokol akdedikdiği, şahit olarak …, …, … (2 Erol Türkcan ismi ve farklı imza atılmış) ortaklar olarak … ve … imzası bulunduğu görülmüştür.
b-)Satım Sözleşmesi; 30.10.2005 tarihli satıcı … alıcı …, şahit …, …, şahit …imzası bulunan satım sözleşmesinin incelenmesinde … Cafe Bar 6 no.lu büfe… adresindeki cafe bar işletmesinin 03.10.2005 tarihinden itbaren araç gereç ve işletme hakkı mülkiyetinin alıcıya geçeceği, ödeme planının 10.000,00-TL peşin, 15.06.2006 tarihli 25.000,000TL bedelli, 15.06.2007 tarihli 25.000,00-TL bedelli, 15.06.2008 tarihli 25.000,00-TL bedelli bonolar ile ödeneceği, 03.10.2005 tarihinden önceki tüm borçları ile birlikte alıcının işletmeyi devraldığına ilişkin satım sözleşmesi kurulduğu görülmüştür.
c-) Gayri muntazam düzenlenmiş belgenin incelenmesinde; 07.04.2005 tarihli yarım sayfa kağıda yazılı aslının incelenmesinde … tarafından el yazısı ile “Ben … yapmış olduğumuz protokolden ötürü yapılan ödemelerin iptal olduğunu kabul ediyorum 07.04.2005 … teslim aldım” yazısı bulunduğu görülmüştür.
Davacının, yargılamanın iadesine dair talep dilekçesi, ayrı bir dava olarak ve harçları yatırılmak suretiyle, ayrı bir esas üzerinden ve ayrı bir dosya üzerinden yürütülmesi gerekmektedir.
492 Sayılı Harçlar Kanunu’nın 2. maddesi gereğince,” Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir. Ceza mahkemelerinde şahsi hukuka ait hakların hüküm altına alınması halinde de, celse harçları hariç olmak üzere (1) sayılı tarifeye göre harç alınır. “denilmektedir.
Yargılamanın iadesi davası, ilk davadan ayrı yeni bir dava olup, dava değeri üzerinden, tıpkı yeni açılan davalar gibi yargılama harçlarına tabidir. Nitekim, Harçlar Kanunu’nun 10. maddesi gereğince yargılamanın iadesi davalarında, yeni davalar gibi harç alınacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un “Harcı ödenmeyen işlemler” başlıklı 32. madde gereğince ise ” Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse, işleme devam olunmakla beraber, bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır” şeklindedir.
Somut olay da mahkememizce eksik harç ikmal edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı vekilinin yargılamanın yenilenmesi istemini özellikle; HMK. 375.maddesinin “1-ç)Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmesi” ve HMK. 375.maddesinin “1-h)Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması” nedenlerine dayandırdığı anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenden dolayı ele geçirilemeyen yeni bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olmasının yargılamanın iadesi sebebi teşkil edebilmesi için; bu belgenin davaya bakıldığı sırada mevcut olması, ele geçirilen belgenin hükmü etkileyecek nitelikte bulunması, bu belgenin hükmün verilmesinden sonra ele geçirilmesi, bu belgenin yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilememiş olması gerekir (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, s.713).
Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli davranışta bulunması (HMK m. 375/1-h) davacının dayandığı diğer bir yargılamanın yenilenmesi sebebidir. HMK’nun 375/1-h maddesine göre, lehine karar verilen tarafın veya vekilinin, hükme etkisi olan diğer bir hile (ve hud’a) kullanmış olması yargılamanın iadesi sebebidir. Hile; gerçekte var olan olayların bilerek gizlenmesi veya gerçek dışı olaylara (vakıalara) mal etmek suretiyle diğer tarafın aldatılması (iğfal edilmesi)’dır. Hükmü etkileyen hile ve hud’anın (hud’anın sözlük anlamı: Aldatma, oyun, hile, desise, dalavere, tertip, düzen) her olayın gelişim biçimine göre takdiri tamamen hakime aittir. Olayların gösterdiği gelişmelere göre hükme etkili olan ve yargıyı yanılgıya götüren tüm olayların hile sayıldığı kabul edilmektedir. Maddedeki hilenin diğer Kanunlardaki hileden ayrı olarak daha geniş bir anlamda hükme etki eden pek çok fiil ve hareketlerin hile şeklinde nitelendirilmesi ve olayların gelişimine göre ne gibi hallerin hile teşkil edebileceğinin hakim tarafından takdiri gerekmektedir. Hakim bir taraftan bu inceleme ve araştırmayı yaparken, öte yandan özellikle Türk Borçlar Kanununda düzenlenen hilenin unsurlarına bağlı kalmaksızın ne gibi ifade ve eylemlerin yargılamanın yenilenmesini gerekli kılacağını değerlendirmesi gerekecektir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada kabul edilen görüşlere göre, HUMK’nun 445/7. bendinde öngörülen hileli davranış olumlu (aktif) bir eylem biçiminde olabileceği gibi, kaçınma ve susma gibi pasif (hareketsizlik) bir şekilde de ortaya çıkabilir. HUMK 445/7. bendinde ifadesini bulan hile ve hud’a sayıldıkları için yargılamanın idesi sebebi teşkil eden haller arasında; hüküm verilen tarafın karşı taraf vekili ile gizlice anlaşma yoluna gitmesi, karşı tarafın açık adresi bilindiği halde, dava dilekçesinde ilgisi olmayan başka bir adresin gösterilmesi gibi davranışları saymak mümkündür. Bütün sorun bu hilenin hükmü etkilemiş olup olmadığını tespite, gerek olumlu ve gerekse olumsuz davranışın bilerek yapılıp yapılmadığını belirlemekte toplanmaktadır. (KURU, Baki; Hukuk Muhakameleri Usulü, Altıncı Baskı, Cilt V, İstanbul 2001, s. 5208- 5218)
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan davalı yukarıda açıklanan evrak asılları ile birlikte evrak asıllarının eline yeni geçtiğini, davacının mahkemeyi aldattığını iddia ederek, yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili tarafından sunulan evrakların incelenmesinde yargılamanın esasına etki edecek nitelikte bulunmadığı anlaşılmıştır. Zira mahkememizce verilen ve Yargıtay denetiminden geçerek onanan ilk kararın incelenmesinde dava konusu bonolar nedeniyle davacının borçlu olmadığına, Side belediyesinin 15/05/2005 tarihli encümen kararı ile davaya konu taşınmaz üzerindeki …’a ait Cafe Bar’ın yıkılmasına karar verdiği, sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle Cafe Bar’ın işletme hakkının davacıya geçirilebilmesinin mümkün olmadığı, bu sebeple icra takibine konu edilen senetlerin hükümsüz kaldığı, gerekçesi ile karar verildiği anlaşılmıştır. Davacının yeni elde ettiğini iddia ettiği evrak asılları ise taraflar arasında protokol imzalandığı, satım sözleşmesi adı altında dava konusu bonolarla ödeme yapılacağı ve ne zaman düzenlendiği anlaşılmayan her zaman düzenlenebilen ve ispat kabiliyeti olmayan davalı tarafından imzalı belgenin bulunduğu anlaşılmıştır. Tüm bu belgeler yargılamanın iadesi sebebini gerektirmeyip yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Yargılamanın iadesi talebinin REDDİNE
2-Alınması gereken 80,70-TL harcın, peşin alınan 1.251,61-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.170,91-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde iade-i muhakeme talep eden davalı …’a iadesine,
3-Davacı … tarafından iade-i muhakeme talebinden sonra yapılan 19,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davalı … tarafından iade-i muhakeme talebinden sonra yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/04/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır