Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/63 E. 2022/379 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/63 Esas
KARAR NO : 2022/379
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/01/2021
KARAR TARİHİ : 23/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkil aleyhinde …. İcra Müdürlüğü’nün 2011/… Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi yapıldığını, 15/05/2008 tanzim ve 19/11/2008 vade tarihli 8.000,00-USD miktarındaki bono üzerinde bulunan imza ve yazılar müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle takibe konu olan borçtan müvekkilin sorumlu olmaması üzerine davayı açma zarureti doğduğunu, müvekkilin ismi, T.C. Kimlik numarası ve adresi takip dayanağı senet üzerine başka bir kişi tarafından elle eklendiğini, senette tahrifat olduğunu, senetteki imzalar müvekkile ait olmadığını, telafisi imkansız sonuçlar doğmadan teminatsız, aksi halde mahkemece belirlenecek teminat mukabili müvekkilin aleyhine olan icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, senet üzerindeki yazılar ve imza müvekkile ait olmadığından müvekkilin borçlu olmadığının tespitini, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının huzurdaki davayı kötü niyetli açmış olduğunu, davanın reddi gerektiğini, davacı her ne kadar imza inkarında bulunsa da dosyada bulunan davacıya ait vekaletnamedeki imza ile senet üzerindeki imzalar birbirine çok benzediğini, keza vekaletnamedeki imzada da R harfinden sonra nokta konulmuş davaya konu senet üzerinde de R harfinden sonra nokta koyduğunu, işbu sebeple imzadaki bu nüans dahi senet üzerindeki imzanın davacı yana ait olduğunu göstermekte olup senet üzerinde de herhangi bir tahrifat yapılmadığını, davacı-borçluların, müvekkilin kötü niyetli olduğundan bahisle takip bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı talep etmeleri hukuka ve hakkaniyete aykırı olmakla birlikte haksız gerekçelerle imza inkarında bulunan davacı aleyhine asıl alacağının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davacının borca ve imzaya yönelik haksız itirazları ile davanın reddini, davacının borca yönelik itirazları haksız olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına ve takip konusu alacağın %10’u oranında para cezasına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğü’nün 2011/… Esas sayılı icra dosyası aslı
2-… Bankası …’e ait tüketici kredisi sözleşme aslı
3- … Noterliği tescil beyannamesi aslı
4-8.000,00 dolar bedelli senet aslı
5-…in kalemde alınan imza örnekleri aslı
6-Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi raporu
7-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki senete dayalı davacı aleyhine başlatılan kesinleşmiş icra takibine ilişkin borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden sonra Menfi tespit davası açmıştır.
İspat yükü ise; bir vakıanın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda hakimi inandırma faaliyetidir. İspat, ispat anıdan önce vuku bulmuş ve tekrar etmeyen, vakıalara ilişkindir. İspat yükü aynı zamanda bir haktır.
İİK. 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasında, ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer.
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz konusunda, 6100 sayılı HMK’nın 211/a maddesine göre yapılan incelemeye rağmen hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamış ise, HMK’nın 266. ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. Bu hükümden anlaşılacağı üzere, takibe dayanak senette imzanın keşideciye ait olmadığının- sahteliğinin- bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir.
İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararı)
Bu açıklamalar ışığında davacının sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, mukayese edilecek ıslak imza asılları toplanılmış, tüm deliller toplandıktan sonra alanında Adli Tıp kurumu’ndan rapor alınmıştır.
Dava konusu senetin incelenmesinde; Keşidecisi davacı …, davalı lehtarı … olan 19/11/2008 ödeme tarihli, 8.000,00 Dolar bedelli senet aslı olduğu görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu’nun 01/03/2022 tarihli 2 sayfadan ibaret raporunda özetle; inceleme konusu senette atılı borçlu imzaları ile …’in mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işlekli derecesi, alışkanlıklar, istif, eğitim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’in eli ürünü olduğu bildirilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacının dava konusu bononun keşidecisi olduğu, davalının ise lehtar olduğu, davalı tarafından davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiği, dava konusu senette keşideci olarak davacının imzası bulunduğu, davacının imza inkarı nedineyle eldeki davayı açtığı, mahkememizce davacının imza örneklerinin toplandığı, ATK’dan imza incelemesine ilişkin rapor alındığı, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, bonodaki imzanın davacıya ait çıktığı, bu nedenle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Kötü niyet tazminatı talebi yönünden; İİK’nun 72/4. maddesinde yer alan “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmü uyarınca takip konusu alacağın, davalı tarafından geç tahsil edilmiş olması nedeniyle davalı lehine asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesi gerekir. Ancak somut olayda davacının tedbir talebinin mahkememizce reddedildiği, alacaklının alacağını geç tahsil etmediği anlaşılmakla davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 80,70-TL maktu harcın 293,69-TL peşin harçtan düşümü ile artan 212,99-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının karşıladığı yargılama harç ve giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 59.173,60-TL üzerinden takdir edilen 8.492,57-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/05/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır