Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/574 E. 2022/578 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/576 Esas
KARAR NO : 2022/568 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 11/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle: Davacı müvekkili şirketi, davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı borçlunun yetki itirazında bulunduğunu, para borlarından BK 73 gereği borçlunun aradaki akdi ilişkiyi kabul edip borca itiraz etmesi halinde alacaklının ikametgahının yetkili olduğunu, davalı borçlunun yetki itirazının mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketten cari hesap alacağının olduğunu beyan ederek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali ile takibini devamına, kötü niyetli davalı borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı borçlu tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; İcra takibi açısından icra müdürlüğünün dolayısıyla dava açısından mahkemenin yetkisinin bulunmadığını, davacı tarafla müvekkilinin akdi ilişkisinin mevcut olmadığını, müvekkili şirketin adresinin İzmir olduğunu, yetkili yerin İzmir İcra daireleri ve mahkemeleri olduğunu, …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı takibine itiraz edildiği ve takibin 27/08/2019 tarihinde durdurulmasına karar verildiğini, davanı ise 27/10/2020 tarihinde açıldığını, 2004 sayılı İcra İflas Kanununda düzenlenen 67. Maddenin 1. Fıkrası gereğince takibin durmasının üzerinden 1 yıl geçtikten sonra davanın açılması sebebiyle itirazın iptali davasının açılması için düzenlenen sürenin geçirildiğini, davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, icra takibinin dayanağı cari hesap olarak gösterildiğini, TTK 89. Maddesinin 2. Fıkrasında belirtildiği üzere sözleşme yazılı olmadıkça geçerli olmadığını, taraflar arasında cari hesaba dayalı bir sözleşme bulunmadığını, takibin faturaya dayalı bir takip olmadığını, davacı tarafın müvekkilinden bir alacağının bulunmadığını, davacının icra takibini başlatmakta kötü niyetli olduğunu beyan ederek, davanın mahkemenin yetkisizliği veya diğer sebeplerden dolayı haksız açılan davanın reddine, davacı aleyhine dava konusu tutarın %20′ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, TBB 2021 AAÜT 23. Maddesi gereğince kötü niyetli davacı aleyhine müvekkilin vekil ile temsil ettirmek için ödediği tutarın takdiri mahkemeye ait olmak üzere tamamının ya da bir kısmının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğünün 2019/… Esaslı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde davacı alacaklının 01/01/2016 tarihli bakiye cari hesap alacağı nedeniyle 33.578,47 -TL asıl alacağa 15.159,99-TL işlenmiş faizi ile birlikte 48.738,46-TL için takip yapıldığı, ödeme emrinin 26/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içersinde tarihinde 26/08/2019 borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ticari defterlerinin İzmir’de bulunduğundan İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’nden aldırılan 06/08/2021 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davalı şirkete ait ticari defterleri ve dayanağı belgeler üzerinde yapılan inceleme doğrultusunda, davalı şirkete ait ticari defterlerin 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi ve V.U.K. 182, 220, 221 maddesi uyarınca yapılması gereken noter açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, usulüne uygun tutulan ticari defterlerin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu,davalı şirket ticari defterlerinde icra takip tarihler bulunmadığı, bakiyenin 0,00 TL olduğu, itibariyle davacı şirketin alacağının davalı şirket ticari defterlerinde kayıt altına alınan faturaların belirlenen hadleri aşan yukarıda listelenen dönemlerde vergi dairesine BA-BS formları ile beyan edildiği, görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 28/04/2022 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle; dava konusunun, davacı tarafın davalı tarafından 33.578,47 TL tutarlı cari hesap alacağının tahsili için yaptığı takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacı yan vekili 28.01.2022 günü Saat 13:30’da yapılan incelemeyen gelmiş, ticari defterlerinin bulunduğu söylenen cd tarafıma teslim edilmiş, ancak cd içerisinde davacının ticari defterlerinin yer almayıp sadece davalı ile olan Muavin Defter dökümleri ve BA-BS kayıtlarının yer aldığı görüldüğünden davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davacının Muavin defterlerine göre; davacının, davalı yandan takip tarihi (11.07.2019) itibariyle 33.578,47 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, davalı ticari defterleri üzerinde talimat yolu ile inceleme yaptırılmış olup, dosyaya Mali Müşavir … tarafından sunulan 06.08.2021 tarihli bilirkişi raporununda “Davalı şirket ticari defterlerinde icra takip tarihleri itibariyle davacı şirketin alacağının bulunmadığı, bakiyenin 0,00 TL olduğu” belirtildiği, taraflar arasındaki cari hesap farklılığına konu tutarın 33.578,47 TL olup, bunun; Rapor içeriğindeki tabloda belirtilen toplamı 13.565,67 TL olan davalı nakit ödemelerinin ve 1 adet davalı faturasının davalı kayıtlarında mevcut olup davacı kayıtlarında mevcut olmadığından cari hesap farklılığının oluştuğu, 13.396,47 TL tutarlı davalı ödemesine ilişkin dosya içeriğinde ödeme belgesi mevcut olmadığı yine 25.01.2015 tarihli 169,20 TL tutarlı faturanın davacı yana teslimi ile ilgili bir bilgi ve belge dosya içeriğinde mevcut olmadığımdan nakit ödemelerin ve faturanın ispata muhtaç olduğu kanaati ile hesaplama dışı bırakıldığı, yine rapor içeriğindeki tablodaki belirtilen davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturanın davacı kayıtlarında mevcut olup davalı kayıtlarında mevcut olmadığından cari hesap farklılığının oluştuğu, faturanın davalı yana teslimi ile ilgili bir bilgi ve belge dosya içeriğinde mevcut olmadığımdan ispata muhtaç olduğu kanaati ile hesaplama dışı bırakıldığı,
Neticeten; mahkemeniz davacının davasında haklı olduğu yönünde karar vermesi durumunda yukarıda yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde davacının takip tarihi (11.07.2019) itibariyle davalı yandan (33.578,47 TL – 18.290,00 TL) 15.288,47 TL cari hesap bakiye alacaklı olacağı, davacının takip tarihinden önce davalıya bir ödeme ihtarının bulunmadığı, takip tarihi itibariyle davacının 15.159,99 TL işlemiş faiz talebinin dayanağı bulunmadığından, takip tarihi itibariyle işlemiş faiz yönünden alacağının bulunmadığının kabulünün gerekeceği, görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davacı tarafından cari hesap bakiye alacağının tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esaslı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibinde yetkiye ve borca itiraz ettiği, icra takibin para alacağına ilişkin olduğu, para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiği, davacının yerleşim yerinin icra dairesinin yetki sınırlarında kaldığından davalının yetki itirazının reddine karar vermek gerektiği, her ne kadar davacı tarafından cari hesap alacağına dayanılarak icra takibi başlatılmış ise de TTK 89/2. maddesinde cari hesap sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmadığının açıkça yer aldığı, taraflar arasında yazılı şekilde yapılan cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, davacının gerek icra takibinde gerek dava dilekçesinde fatura alacağına ilişkin bilgi ve belge de sunmadığı bu itibarla davacının ispat külfetini yerine getiremediği, kaldı ki mahkememizce yaptırılan ticari defter incelemesine ilişkin bilirkişi raporunda davalının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinin incelemesinde borcunun bulunmadığının tespit edildiği, bu hususun HMK 222. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde davacı vekilinin defter kayıtlarının davalı defter kayıtları ile birbirini doğrulamadığı bu yönüyle de davacının alacağını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Reddine,
2-80,70-TL karar harcının peşin alınan 588,65-TL den düşümü ile kalan 507,95-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13-14 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafından yapılan 150,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 11/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır