Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/53 E. 2023/89 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/53 Esas
KARAR NO : 2023/89

DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/01/2021
KARAR TARİHİ : 06/02/2023
G.K. YAZILDIĞI TARİH : 06/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; 23.07.2019 tarihinde sürücü … ‘in sevk ve idaresindeki … plakalı … firmasına ait personel servisi olarak kullanılan araç ile … …’ın kullanmış olduğu … plakalı araç çarpması neticesinde … plakalı araç içerisinde bulunan müvekkili … …’ın yaralanarak beden gücü kaybına uğradığını, kaza tespit tutanağı ve … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporuna göre sürücü … …’in asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, … Hastanesinin 12.11.2020 tarihli raporuna göre müvekkilinin beden gücü kayıp oranının %10 olarak belirlendiğini, davalı … şirketine ait aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının davalı … Sigorta’ya yaptırıldığını, 15.04.2020 tarihinde sigorta şirketine yapılan başvuruya karşın olumlu veya olumsuz bir yanıt verilmediğini, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davanın kabulü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Şirketi vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazadan müvekkilinin kaçınmasının mümkün olmadığını ve herhangi bir kusurunun olmadığını, zira müvekkilinin araçlarının tüm muayene ve periyodik bakımlarının muntazam yapıldığını, araçlarda bulunması gereken her türlü donanım mevcut olduğundan kazanın teknik bir sebeple ortaya çıktığını ileri sürülemeyeceğini, davacı yanın her ne kadar kusurunun bulunmadığını iddia etse de bu hususun araştırılması gerektiğini, davacının emniyet kemerini takmış olması durumunda bu denli bir yaralanmasının söz konusu olmayacağı kanaatinde olduklarını, davacı yanın maddi ve manevi tazminat talebine istinaden sürekli maluliyet iddiasında bulunduğunu ancak bu iddiasını ispatlaması gerektiğini, her ne kadar … Hastanesinden alınmış bir maluliyet raporundan bahsedilmiş ise de söz konusu raporun taraflarına tebliğ edilmediğini, davacının manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, bu nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş.vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davanın süresi içerisinde açılmadığını, bu nedenle zaman aşımı definde bulunduklarını, bu nedenle davanın usulden reddini gerektiğini, davacının müvekkili şirketten herhangi bir tazminat alacağı bulunmadığını, davacının herhangi bir maddi tazminat alacağı olduğunu ispat edemediğini, davacının maddi tazminat taleplerini dahi somutlaştırmadığını, kusur durumundaki çelişkinin giderilmesi için dosyanı kusur bilirkişisine tevdini talep ettiklerini, müvekkili şirketin sorumluluğunun KMAZMSS poliçesindeki teminat limiti dahilinde sigortalısının kusur oranıyla sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin 2918 sayılı Kanunun 98. maddesi gereğince tedavi giderlerinden sorumluluğu bulunmadığını, davacının ne tedavi giderlerine ilişkin fatura ne de iş göremezlik ya da maluliyete ilişkin bir rapor sunmadığını, davacının kaza öncesi çalışmakta olduğu ile ilgili SGK kaydı sunulmadığını, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden reddini, aksi halde esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … …’e usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
Mahkememizce SGK kayıtlarının, sosyal ekonomik durum araştırmalarının, trafik tescil kayıtlarının, hastane tedavi evraklarının, sigorta poliçesi ve hasar dosyasının celp edilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
Mahkememizin 10/2/2021 tarihli tensip zaptı uyarınca davacı tarafa talep sonucunu kalem kalem açıklamak üzere süre verildiği, davacı vekilince 15/02/2021 tarihli dilekçe ile talep sonucunun açıklandığının beyan edildiği görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan 11/10/2021 tarihli maluliyet raporunda özetle; … oğlu, 10.03.1990 doğumlu, … …’ın 23.07.2019 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 03.08.2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri yönetmenliği ile bu yönetmenlik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında yapılan değerlendirme ile meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak; Gr 1 XI (2Ae————-5) A %9, E cetveline göre: %6.3 (yüzdealtınoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı;
30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, hükümlerine göre değerlendirildiğinde; Sindirim Sistemi, üst sindirim kanalı (ösefagus, mide ve duodenum, ince barsak ve pankreas) kalıcı bozukluklarının sınıflandırılma kriterleri, Tablo 3, Sınıf 1’e göre, engel oranı %10 olduğu, Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %10 (yüzdeon) olduğu, Özürlülük kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3(üç) aya kadar uzayabileceği, Başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan 22/12/2021 tarihli maluliyet raporunda özetle; Mehmet oğlu, 10.03.1990 doğumlu … …’ın 23.07.2019 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle, 20/02/2019 tarih ve 30692 sayılı Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre değerlendirildiğinde; Sindirim Sistemi, üst sindirim kanalı (ösefagus, mide ve duodenum, ince barsak ve pankreas) kalıcı bozukluklarının sınıflandırılma kriterleri, Tablo 3, Sınıf 1’e göre, engel oranı %10 olduğu, Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %10 (yüzdeon) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği, Başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Aktüerya ve Makine Mühendisi bilirkişilerin 02/9/2022 tarihli raporunda özetle; 23.07.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; trafik kazasına karışan … plakalı araç sürücüsü … … olayda % 100 (yüzde yüz) oranında kusuru olduğu, davalı … A.Ş.’nin (eski … A.Ş.’nin) … plakalı aracın sigorta edeni konumunda olduğu, davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin … plakalı aracın maliki ve işleteni konumunda olduğu, trafik kazasına karışan … plakalı araç sürücüsü … …’ın olayda kusurunun olmadığı, trafik kazasına karışan … plakalı araç içinde yolcu konumunda bulunan … …’ın olayda kusurunun olmadığı, davalıların %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı … …’ın; geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararının = 6.157,60 TL, sürekli iş göremezlik dönemine ait %10 maluliyet oranı ile ilgili maddi zararının = 368.478,90 TL olduğu, davacının yukarıda belirlenen maddi zararlarının zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limit içinde kaldığı, manevi tazminat taleplerinin zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamına girmemesi nedeniyle Sayın Mahkemece takdir edilecek manevi tazminat tutarından sadece davalı araç sürücüsü ve işletenin sorumlu olacağı, dava dosyasında sigorta şirketine yapılan başvurunun tebliği tarihini gösterir belge bulunmadığından sigorta şirketinin 26.01.2021 dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiş olup, araç sürücüsü ve işleten bakımından temerrüdün 23.07.2019 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, kazaya karışan sigortalı aracın kullanım şeklinin ticari gözüktüğü sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bedel artırım dilekçesi; davacı vekili 24/10/2022 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat yönünden toplam 374.636,50-TL talep sonucunu artırdığını bildirmiş, dilekçesi davalı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalıların sigorta şirketi, malik ve sürücü olarak sorumluluğu bulunduğu aracın kusuru ile neden olduğu kazada davacının yaralanması nedeni ile geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik ve manevi tazminat zararının tazmini istemine ilişkindir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Davacının manevi tazminat talebi yönünden ise; Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370).
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, Uyuşmazlığın davalıların sigorta şirketi, malik ve sürücü olarak sorumluluğu bulunduğu aracın kusuru ile neden olduğu kazada davacının yaralanması nedeni ile geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik ve manevi tazminat zararının tazmini istemini konu alıp davacının geçici, sürekli iş göremezlik ve manevi zararı bulunup bulunmadığı, varsa miktarı, davalıların sorumlu olup olmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır. Manevi tazminat istemi sigorta şirketi dışındaki davalılara yöneltilmiştir.
Davalı sigorta şirketi KTK 97 maddesi kapsamında usulüne uygun başvuru bulunmadığını dava şartı itirazı olarak ileri sürse de anılan davalının başvuru üzerine aktüer raporu aldığı, başvuruyu sonuçlandırabilecek kayıtların elinde bulunduğu anlaşılmakla itirazına itibar edilmemiştir.
Poliçe süresini kapsar şekilde 23.07.2019 tarihinde sürücü … …’in sevk ve idaresindeki … plakalı … firmasına ait personel servisi olarak kullanılan araç ile … …’ın kullanmış olduğu … plakalı araç çarpması neticesinde … plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacı … …’ın yaralandığı, sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığı, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/… Esas sayılı dosyasından Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesince alınan kusur raporunda davalı sigortaya sigortalı sürücü … …’in arkadan çarpma nedeniyle %100 oranında kusurlu olduğunu, aynı tespitin mahkememizin dosyasında aldırılan heyet raporunda da yapıldığı, yine ceza soruşturmasında alının raporun da bu tespiti desteklediği, … plakalı araç sürücü … …’ın kusurunun olmadığının anlaşıldığı, kaza tarihi baz alınarak ATK dairesinden alınan %10’luk maluliyet raporunun hükme ve denetime uygun olduğu, bu oranın davalı sigorta şirketi tarafından alınan rapor ile de uyumlu olduğu, davacının maluliyetinin bu suretle belirlendiği, iyileşme sürecinin 3 ay olduğu, aktüerya bilirkişisince bilirkişi raporunun kaza tarihi esas alınarak TRH-2010 yaşam tablosuna göre düzenlendiği, bu hali ile davacının tazminat talep edebileceği, davacının gelir kıstasının usulüne uygun olarak SGK kayıtlarından belirlendiği, davacıya tenzil gerektirecek bir SGK ödemesi yapılmadığı, davacının kazaya sebep olan araçta yolcu olarak bulunduğu, aracın personel servisi olduğu, olayda hatır taşımasının bulunmadığı, davacının 3 aylık geçici iş göremezliğinin kusur oranı nazara alınarak 6.157,60-TL olacağı, sürekli iş göremezliğin kusur oranı nazara alınarak 368.478,90-TL olacağı, davacının belirlenen miktarlar yönünden daha önceden ayrıştırdığı talebini artırdığı, artırılan bedellerin 390.000,00 TL’lik poliçe limiti içerisinde kaldığı, davalı sigorta şirketi yönünden belgelenen kargo teslim evrakı ile 22/04/2020 başvuru tarihine göre 07/05/2020 tarihinde, diğer davalı sürücü ve malik yönünden haksız fiil nedeniyle kaza tarihinde temerrüdün gerçekleştiği anlaşılmakla davacının sürekli ve geçici iş göremezliğe dair talebinin tam kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının manevi tazminat istemlerinin ise sorumluluğun sürücü ve maliki kapsadığı, nitekim davacının talebinin de bu yönde olduğu, davacı …’in 3.600-TL maaş aldığı, yan gelirinin olmadığı, kardeşi ile birlikte yaşadığı, davalı …’ın yaşlı ve emekli olduğu, davacının kaza nedeniyle bağırsaklarının 121 cm alındığı, yaşam tehlikesi geçirdiği, meydana gelen kazada davalıların tam kusurlu olduğu, tarafların ekonomik sosyal durumları, ülkenin ekonomik durumu, paranın alım gücü, davacının yaşadığı olayın ağırlığı, cismani zararın niteliği nazara alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Trafik kazasına karışan davalı şirkete ait otobüs yolcu servisinde kullanılıp ticari niteliği bulunan bir araçtır. Davacı vekili tarafından dava ve bedel artırım dilekçesinde hükmedilen tazminata avans faiz işletilmesi talep edilmiştir. Bu nedenle hükmedilen tazminatlara avans faiz işletilmesine (Yargıtay, 17. HD., 2016/4222E., 2018/12785K) karar vermek gerekmiştir.
Davalı sigorta şirketinin poliçe limitleri maddi tazminat istemi yönünden dikkate alınması gerektiği (Yargıtay, 17.HD., 2020/11004E., 2021/1231K.), diğer yargılama giderleri yönünden dava açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile;
a)6.157,60 TL geçici iş görmezlik tazminatı ve 368.478,90.-TL sürekli işgörmezlik tazminatından ibaret toplam; 374.636,50.-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden 07/05/2020 temerrüt tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 23/07/2019 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) alınarak davacıya verilmesine,
b)30.000,00TL manevi tazminatın 23/07/2019 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … ve … …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
fazlaya ilişkin talebin Reddine,
Maddi Tazminat talebi yönünden;
2-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 25.591,42-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.461,03-TL (181,03-TL peşin harç + 1.280,00-TL ıslah harcı toplamı) harcın mahsubu ile eksik kalan 24.130,39-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvuru harcı, 181,03-TL peşin harç, 1.280,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.520,33-TL harç bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 55.449,11-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.680,00-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri 1.320,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
Manevi tazminat talebi yönünden;
7-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.049,30-TL karar ve ilam harcının davalılar … Turizm ve … …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalılar … … …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı … Şirketi kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 9.200,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı … Turizm Şirketine verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.06/02/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza