Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/5 E. 2021/801 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/5 ESAS
KARAR NO:2021/801 KARAR

DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:16/09/2014
KARAR TARİHİ:28/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu 16.09.2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile müvekkili şirketin uluslararası taşıma, yurtiçi nakliye, lojistik, yurtiçi depolama ve dağıtım işiyle iştigal ettiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında, davalı şirketin satmış olduğu ürünlerin depolama, teslim noktalarına dağıtımı ile teslimat işlerinin yapılması konusunda anlaşma olduğunu, bu anlaşmaya istinaden müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz yerine getirdiğini, verilen hizmetlere karşılık düzenlenen faturaların davalı yana gönderildiğini, davalının faturalar ve cari hesaptan kaynaklanan toplam 98.865,51-TL borcunu tüm taleplere rağmen ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu, alacaklarının likit olması nedeniyle davalı tarafın asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatı ödemesi gerektiğini belirterek davalı tarafın icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin 98.874,75-TL üzerinden devamına, davalının %20 inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği yanıt dilekçesi ile davacı tarafın başlattığı icra takibine fatura bedellerinin ödendiği gerekçesi ile itiraz edildiğini, müvekkili şirkete depolama ve dağıtım hizmeti veren davacı şirketin yaptığı takibin ve dolayısıyla davanın mesnetsiz olduğunu, zira davacının faturalarının ve bu faturalara ilişkin müvekkili şirket ödemelerinin takip edildiği ekli 1009064 koldu satıcı cari hesabında ve ekli makbuzlarda görüleceği üzere cari hesap bakiyesinin sıfırlandığını, müvekkili şirketin davacı yana hiçbir borcunun bulunmadığını, icra takibine yaptıkları itirazda belgeleri ile bunu açıklamalarına rağmen 10 ay sonra bu davayı açmalarına bir anlam verilemediğini, davacının icra takibine ve davaya konu ettiği 38 adet faturanın toplam 98.874,75-TL iken dava dilekçesinde 98.865,51-TL alacak olduğu gibi çelişkili beyanda bulunduğunu, davacının ödenmiş olan fatura bedellerini tekrar talep etmekle kötü niyetli olduğunu gösterdiğini belirterek davanın reddine, davacı nın % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili replik dilekçesi ile 2011 yılından 2013 yılı temmuz ayına kadar taraflar arasında ticari ilişkinin gerçekleştiğini, davalı tarafından yapılan ödemelerin sırasıyla faturalara istinad etmesi gerektiğini. Yapılan ödemelerin cari hesaptan düşülmesine sonra icra takibinin ödenmeyen son faturalar itibariyle başlatıldığını, bu nedenle davalı tarafın borcu bulunmadığı yönündeki iddiasının kabul edilemeyeceğini. Davalı yanın makbuzlarında hangi makbuzlarla hangi faturaların ödendiğinin görülmediğini, cari hesaba dayalı olarak yapılan çalışmalarda önce gelen faturaların ödenmeyip sonraki faturaların ödendiğini iddia etmenin haksız ve manasız bir yaklaşım olduğunu. Davalının hiçbir ödemesinin tek tek fatura bazında olmadığını, itirazın iptali davasına konu alacağın, cari hesap borcu kadar ödenmemiş fatura bedelleri olduğunu. Davaya konu edilen fatura alacaklarının 98.874,25-TL olmasına rağmen dava ile 98.865,51-TL talep edilmesinde ne gibi bir kötü niyet olduğu iddiasını anlayamadıklarını, davalı tarafın cevaplarını kabul etmediklerini belirtmişlerdir.
…. İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde davacı tarafından davalı aleyhine toplam 38 adet fatura borcu nedeni ile ve fatura ve cari hesap bakiyesi açıklaması ile 98.874,75 asıl alacak üzerinden başlatılan takip olup ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 13/08/2014 havale tarihli dilekçesi ile borcu bulunmadığını beyanla takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesi ekinde ödeme belgelerini sunduğu görülmüştür.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği dosyaya sunulan 06/03/2015 tarihli rapor ile taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı defterlerine göre 98865,51 TL alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre herhangi bir bakiye oluşmadığı, farkın …, …, …, … numaralı faturalardan kaynaklandığı, davalı kayıtlarında yer almayan faturaların tebliğ edildiğinin ve dayanağı belgelerin dosyaya sunulması gerektiğini bildirmiştir.
Aynı bilirkişi tarafından 04/04/2016 tarihli ek rapor da sunulmuştur.
Asıl rapor ve ek rapor kapsamı ile bu raporlara karşı sunulan itirazlar nazara alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi … dosyaya sunduğu raporu ile 2013 yılında 2012 yılından devreden 282599,03 TL borç tutarı ile birlikte davacının tanzim ettiği faturalar, davalının ödemeleri ve 2012 yılında kayıtlara alınan bir adet faturanın iade kaydı neticesinde takip tarihinde 98865,51 TL davalı borç tutarı olduğu, davalı kayıtlarına göre 199192,21 TL davacı alacağının 2013 yılına devrettiği, davacının faturaları, davalı ödemeleri neticesinde hesapta borç alacak bakiyesi bulunmadığı, davalının dosyada mevcut … numaralı hesabında 30748,84 TL davacı alacağı mevcut olduğu, 346103 numaralı cari hesapta ise borç alacak bulunmadığı, davacının tanzim etmiş olduğu faturaların davalının yapmış olduğu ödemelerin her iki taraf kayıtlarında da mevcut olduğu, taraflar arasında esasen 68.116,67 TL tutarında fark olduğu, farkın davalıda kayıtlı olan ve liste halinde belirtilen 68.116,83 TL tutarlı faturaların davacının kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, davalının davacıya keşide ettiği … 16.Noterliğinin 01/02/2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde … 17.Noterliğinin 24/01/2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarına cevap açıklaması ile ekte asılları verile faturaların şirket mallarının taşınması işi sırasında oluşan hasar ve mal kayıtlarından dolayı düzenlendiği, taraflar arasında mevcut ticari ilişki ve mutabakatlara uygun kesilmiş ekteki faturaların kayıtlara alınmasının talep edildiği, ekteki faturaların incelenmesinde eksik giden ürünler, hasarlı ürünler, devrilen ürünler, Carrefour iptalleri, Metro açıklamalı davalı ürün faturaları olduğunun görüldüğü, taraflar arasındaki ticari ilişkideki borç alacak farkının davacının davalıya tanzim etmiş olduğu ve alacaklandığı faturalardan kaynaklanmadığı, ihtarnameye konu edilen hasar ve tazminata yönelik faturaların davacı tarafından kayıtlara alınmamasından kaynaklandığını bildirmiştir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Dava 2004 sayılı Yasanın 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine dairdir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu. Sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Kanaati ile dosyayı sonlandırmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra ; “Davanın kısmen kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptali ile takibin 30.748,84-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %13,75’i geçmemek üzere avans faizi işletilmesine. Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 6.149,76-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 43.Hukuk Dairesinin 2020/66 E, 2020/352 K sayılı 26.11.2020 tarihli ilamı ile mahkememiz hükmü kaldırılmıştır.
Kaldırma ilamında özetle ; ” Davacının düzenlediği faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olması ve taraf defterleri arasındaki tek farkın, davalı tarafından düzenlenen toplam 68.115,83 TL bedelli yansıtma faturaları olduğu ve davalı tarafından bu faturaların, davacının taşıması sırasında meydana geldiği iddia edilen hasar ve eksik teslime ilişkin olduğu ileri sürüldüğünden. Davalının fatura ekinde ibraz ettiği hasarlı teslim ve alıcıların iadesine ilişkin tutanak ve belgelerin uzman bilirkişi vasıtasıyla incelenmesi ve davacıya TTK 889. maddesi anlamında yapılan bildirim olup olmadığının tespiti ile neticeye varılması gerekir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden davacı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü kaldırılmıştır.
Mahkememizce kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak, karar kaldırma öncesi alınmış raporlar, bu raporlara dayanılarak verilen hüküm, bu hükmün kaldırılmasına ilişkin İstanbul BAM kararı irdelenmek suretiyle icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 30.06.2021 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Mahkemenizce alınan bila tarihli bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki farkın 68.115,83.-TL olduğu, bu farkın, davalının davacıya hasar ve mal bedeli açıklamalı tanzim ettiği 68115,83.TL lik faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı. Mahkemece tarafımıza verilen görev ve T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 26/11/2020 tarihli İstinaf Kararına göre yapılan inceleme neticesinde taraflar arasındaki 68.115,83.-TL lik farkı oluşturan davalının davacıya düzenlemiş olduğu yansıtma faturaları ekindeki sevk irsaliyeleri, tutanaklar, Sağlam – Hasarlı iade tutanakları tarafımızca incelendiği, ancak bu irsaliye ve tutanakların birebir hangi yansıtma faturasına ait olduğu tarafımızca anlaşılamadığı, bununla birlikte sevk irsaliyeleri ve tutanaklardaki ürünler adet olaraktan yansıtma faturasındaki ürün adetleri ile eşleştirilemediği. tutanaklarının ve sevk irsaliyelerinin TTTK.Md.889 daki sürelerde düzenlenip düzenlenmediği hususunda bir değerlendirme yapmanın da mümkün olmadığı. Buna göre, davalı iddialarının kabulü halinde, (taraflar arasındaki farkı oluşturan davalının düzenlediği 68.115,83.-TL.lik faturaların davacı talebinden düşülmesi halinde ) davacının mahkemenizin 15/05/2018 tarihli kararındaki kadar (30.748,84.-TL) Alacaklı durumda olduğu, aksi durumda ise (davalının 68.115,83.-TI.lik yansıtma faturalarının ispata muhtaç olduğuna kanaat getirilmesi halinde ise ) davacının davalıdan takip talebi kadar (98.874,75.-TL) Alacaklı durumda olacağı” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki dava bir İtirazın İptali davası olup, davacı tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile; 98.874,75-TL Asıl Alacak üzerinden takip yapılmış olup, davalının vaki itirazı üzerine iş bu dava ikame edilmiştir. Takip dayanağı olarak: “…çeşitli tarihlerde düzenlenen fatura bedeli alacağı ve cari hesap ekstresi…” gösterilmiştir.
Bu davada davacı; taraflar arasında davalı şirketin satmış olduğu ürünlerin depolama, teslim noktalarına dağıtımı ile teslimat işlerinin yapılması konusunda anlaşma yapıldığı, bu anlaşmaya istinaden üzerlerine düşen bütün yükümlülüklerin yerine getirildiği, verilen hizmete ilişkin düzenlenen faturaların davalı yana gönderildiği. Ancak davalı tarafından fatura ve cari hesaptan kaynaklanan borcun ödenmediği, bunun üzerine davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takibe geçildiği, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlatımındadır.
Davalı ise; davacının davasının mesnetsiz olduğu, taraflar arasındaki cari hesap bakiyesinin sıfırlandığı, davacıya hiçbir borçlarının bulunmadığı, davacıya ödenmiş olan faturaların davacı tarafından tekrardan ödenme emri ile talep edildiği anlatımındadır. Bilirkişi Mali Müşavir … tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun sonuç kısmında ise :”…davacı ve davalı kayıtları neticesinde davacının talep ettiği 98.865,51-TL tutar alacağına sebep faturalar her iki tarafta mevcut olmakla birlikte davalının tablo 9 da gösterilen ve … yevmiye sayılı ihtarına konu faturaların davacıda mevcut olmadığı, bu nedenle davacıda 98.865,51-TL davalıda 30.748,84.-TL davacı alacağı belirlendiği, davalının davacıya hasar ve mal bedeli açıklamalı tanzim ettiği 68.115,83.-TL lik faturaların davacının teslimi sırasında mevcut hasarlardan kaynaklı olduğunun delillerin sunulması halinde değerlendirme yapılması mümkün olacak olduğu…” şeklinde kanaat bildirilmiş olduğu görülmektedir.
Mahkemenizin 15/05/2018 tarihli kararı ile ;”…davalının defterlerinde de tespit edilen cari hesap borcu kadar davacının takip ve davasında haklı olduğu, buna mukabil davalı tarafından tanzim edilen ve itiraza uğramadığından içeriği kesinleşen, aksi yönde de delil sunulmayan faturalar miktarı kadar ise davacının takip ve davasında haklı olmadığı, buna göre davacının davasının KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptali ile takibin 30.748,84.-TL üzerinden DEVAMINA, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 413,75 i geçmemek üzere avans faizi işletilmesine…” karar verilmiş olduğu görülmektedir.
Akabinde davacı vekili tarafından 03/09/2018 tarihli dilekçe ile davalı vekili tarafından da 10/09/2018 tarihli dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvurularak, yerel mahkeme kararının istinaf nedenleri doğrultusunda kaldırılmasını talep etmiş oldukları görülmektedir.
T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 26/11/2020 tarihli İstinaf Kararı ile “davalının istinaf talebinin yerinde görülmediği, davacının istinaf talebinin ise yerinde olduğu ve söz konusu farkı oluşturan 68.115,83.-TL lik yansıtma faturalarına ilişkin ispat yükünün davalı tarafça olması gerektiği…” şeklinde karar verilmiş olduğu görülmektedir.
Tüm bu açıklamalardan belirlendiği üzere dosyanın bu aşamasına kadar gelen durumuna göre davacı tarafından davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile; 98.874,75.TL Asıl Alacak üzerinden takip yapılmış olduğu, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu, huzurdaki davada alınan bila tarihli bilirkişi raporuna göre taraflar arasındaki farkın 68.115,83.-TL olduğu, bu farkın oluşma nedenlerinin ise davalının davacıya hasar ve mal bedeli açıklamalı tanzim ettiği 68.115,83.-TL lik faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, akabinde Mahkemenizin 15/05/2018 tarihli kararı ile huzurdaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olduğu, bunun üzerine davacı vekili tarafından 03/09/2018 tarihli ile davalı vekili tarafından da 10/09/2018 tarihli dilekçesi ile yerel mahkeme kararının istinaf nedenleri doğrultusunda kaldırılmasını talep edilmiş olduğu, T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 26/11/2020 tarihli İstinaf Kararı ile davalının istinaf talebinin yerinde görülmediği, davacının istinaf talebinin ise yerinde olduğu ve söz konusu farkı oluşturan 68.115,83.-‘TL lik yansıtma faturalarına ilişkin ispat yükünün davalı tarafça olması gerektiği şeklinde karar verilmiş olduğu görülmektedir.
Buna göre Mahkemenizin 20/04/2021 tarihli ara kararı ile tarafımıza :”.davacının düzenlediği faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması ve taraf defterleri arasındaki tek farkın, davalı tarafından düzenlenen toplam 68.115,83.-TL bedelli yansıtma faturaları olduğu ve davalı tarafından bu faturaların, davacının taşıması sırasında meydana geldiği iddia edilen hasar ve eksik teslime ilişkin olduğu ileri sürüldüğünden, davalının fatura ekinde ibraz ettiği hasarlı teslim ve alıcıların iadesine ilişkin tutanak ve belgeler incelenerek davacıya TTK 889. maddesi anlamında yapılan bildirim olup olmadığının tespiti yapıldıktan sonra bundan kaynaklanan davacı alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi…” görevi tevdi edilmiştir.
Ancak dosya ve sunulan belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davalı tarafından dosyaya sunulan ve bilirkişi raporu ile de tespit edilen taraflar arasındaki 68.115,83.-TL lik farkı oluşturan, davalının davacıya düzenlemiş olduğu yansıtma faturaları ekindeki sevk irsaliyeleri, tutanaklar, Sağlam – Hasarlı iade tutanakları tarafımızca incelenmiş olup, bu irsaliye ve tutanakların birebir hangi yansıtma faturasına ait olduğu tarafımızca anlaşılamamıştır. Diğer yandan sevk irsaliyeleri ve tutanaklardaki ürünler adet olarak ta yansıtma faturasındaki ürün adetleri ile eşleştirilememiştir.
Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Davacı tarafından davalı aleyhine fatura ve cari hesap bakiyesine dayalı takip başlatılmış, davalı tarafından fatura bedellerinin ödendiğinden bahisle itiraz edilmiştir.
Tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan son bilirkişi incelemesi ile tarafların defterleri arasında faturalar nedeni ile farklılık bulunmadığı, farkın davalı tarafından davacıya tanzim edilen hasar ve tazmine yönelik faturalardan kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davacının takibi salt faturaya dayalı olmayıp aynı zamanda cari hesaba dayalı olduğundan, faturaların ve ödemelerin her iki taraf defterlerinde kayıtlı olması tespiti Mahkememizce hüküm için yeterli görülmemiştir. Davacının cari hesap nedeni ile de talebi bulunduğundan faturalar dışında cari hesap yönünden de değerlendirme yapılması gerektiği düşünülmüştür.
Davacı tarafından davalıya gönderilen … 17.Noterliğinin 24/01/2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesine karşılık davalı tarafından davacıya gönderilen … 16.Noterliğinin 01/02/2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ekinde, tarafların kayıtları arasında farklılığa neden olan faturalar davacıya gönderilmiş ve anılan ihtarname ve dolayısı ile faturalar davacıya 05/02/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı tarafından, bu faturaların yasal süresi içinde iade edildiği veya itiraza uğradığına dair herhangi bir delil sunulmamıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği, yani somut durumda, davalı tarafından tanzim edilen faturaların yasal süresi içinde iade veya itiraza uğramaması nedeni ile içeriğinin kesinleştiği, içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ispat yükünün davacıya geçtiği, davacı tarafından ise bu yönde bir delil sunulmadığı nazara alındığında, bu faturalar yönünden davacı davacıya borçlu kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili rapora karşı yazılı beyanında davalı tarafından düzenlenen faturaların kabul edilmediğini bu nedenle kayıtlara alınmadığını davalı tarafından bu faturaların ispat edilemediğini beyan etmiş ise de yukarıda açıklandığı üzere bu faturaların davacıya tebliğ edildiği ve fakat davacı tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği, iade edilmediği dolayısı ile fatura içeriklerinin kesinleştiği ve aksini ispatın yani içeriğin doğru olmadığını ispat yükünün davacıya geçtiği, davacı tarafından ise bu yönde bir delil sunulmadığı nazara alındığında davacının beyanı yerinde görülmemiştir.
Bununla birlikte davalının kendi cari hesabına göre davacıya 30748,84 TL borçlu olduğu da tespit edilmiş olmakla, davacının cari hesaba dayalı takip talebi nazara alındığında bu miktar yönünden davacının davasında haklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı rapora karşı yazılı beyanında davacının alacağın cari hesap borcu kadar ödenmemiş son fatura bedellerini olduğunu beyan ettiğini, bu faturalar ve cari hesap nedeni ile de borç bulunmadığını, dava ve takibin 38 adet faturaya ilişkin olduğunu, bu faturalar da ödenmiş olduğundan davanın konusu kalmadığını, davacı tarafın imzalı belgesine göre cari hesap borcu bulunmadığını savunmuş ise de davacının icra takip talebinde cari hesap alacağını takip konusu kıldığı, dava dilekçesinde de ödenmemiş cari hesap-fatura alacağı nedeni ile alacaklı olduğunu iddia ettiği, takibin ve davanın salt 38 fatura ile sınırlandırılmadığı nazara alındığında davanın konusuz kalmadığı; diğer yandan, davalı tarafça sunulan 05/04/2017 tarihli belge ile bakiyenin sıfır olduğunun davacı tarafça ikrar edildiği belirtilmiş ise de sunulan belgede davacının “mutabık değiliz” yazmak sureti ile imzaladığı, bu beyanın mutabakat olarak nitelendirilemeyeceği kanaati ile bu savunmaya da itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak, davalının defterlerinde de tespit edilen cari hesap borcu kadar davacının takip ve davasında haklı olduğu; buna mukabil davalı tarafından tanzim edilen ve itiraza uğramadığından içeriği kesinleşen, aksi yönde de delil sunulmayan faturalar miktarı kadar ise davacının takip ve davasında haklı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle asıl davanın kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 98.874,75-TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan bu miktara avans faizi uygulanmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı likit bir borcunun varlığını bildiği halde sadece alacağın tahsilini geciktirmek için itirazda bulunduğu anlaşıldığından İİY 67/2 maddesi uyarınca alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminat tutarı olan 19,774-TL nin davalıdan alınarak davacıya vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:gerekçesi yukarıda yazıldığı üzere ;
1-İş bu asıl davanın kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 98.874,75.-Tl üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan bu miktara avans faizi uygulanmasına,
%20 icra inkar tazminatı tutarı 19.774.-TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine
2-Karar ve ilam harcı 6.754,13-TL nin peşin alınan 1.194,50-TL den düşümü ile kalan 5.559,63-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.219,70-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.878,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 13.343,10-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır