Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/494 E. 2021/944 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/494 ESAS
KARAR NO:2021/944 KARAR

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/08/2015
KARAR TARİHİ:02/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu 26.08.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkili şirket ile davalı arasında mal alım satımından kaynaklanan bir ticari ilişki olduğunu, müvekkil şirket tarafından temin edilen ürünler davalı şirkete satıldığını, müvekkil şirketin sevk ettiği ürünlerin ve tanzim ettiği faturaların tamamı karşı taraf tarafından itiraz edilmeden teslim alınmasına rağmen bu faturalardan kaynaklanan cari hesap bakiyesi davalı tarafından kapatılmadığını, davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalı şirket faturalarının tamamının ödenmiş olduğunu gösteren makbuz sunamadığını, borcu olmadığını ispatlayamadığını belirterek haksız ve kötü niyetli yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, takih tarihine kadar olan faizi ile birlikte borcun davanın sonuna kadar işyelecek faizi ile alacaklı müvekkile ödenmesine, takibe haksız ve kötü niyetli itiraz eden davalı şirketin aleyhine ve müvekkile ödenmek üzere % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile zamanaşımı itirazlarının olduğunu, karşı tarafın iddialarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, karşı tarafın sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, davacının taleplerinde tamamen haksız davanın hukuki ve somut mesnetten yoksun olduğunu, davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek somut ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davanın haksız ve mesnetsiz açılmış olması sebebi ile davacı aleyhine %20′ den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili replik dilekçesi ile davalı tarafın savunmalarının haksız ve yersiz olduğunu, 28/01/2015 tarihinden çok sonra düzenlenen bir faturanın olduğunu, bu faturanın dava ile alakası olmadığını belirterek davamızın kabulüne, davalının icra dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Dava dayanağı takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde davacı tarafından davalı aleyhine cari hesaba dayalı olarak başlatılan ilamsız takip olup ödeme emrinin davalıya 01/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 04/12/2014 havale tarihli yazılı beyanı ile takibe itiraz ettiği görülmüştür.
Taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davalının talimat yolu ile incelenen defterlerine ilişkin tanzim edilen raporda takip tarihi itibari ile davalının kendi defterlerine göre davacıya 14.468,13 TL borçlu bulunduğu tespit edilmiştir.
Mahkememiz yargı çevresinde davacı defterlerinin incelenmesi ve talimat yolu ile incelenen davalı defterleri ile birlikte değerlendirilmesi için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim edilen raporda da davacı kayıtlarına göre alacağının 14.468,13 TL olduğu, davalının takipten sonra bu miktar kadar iade faturası düzenleyerek kayıtlarına aldığı, davacının iade faturasını kabul etmeyerek noter kanalı ile iade ettiği, davalının davacı tarafından tanzim edilen faturalara karşı kısmi ödemelerde bulunduğu, davalının 14.468,13 TL alacağı kaldığının kayıtlarla belirlendiği belirtilerek takip tarihine kadar işlemiş faiz hesaplanmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan bilirkişi raporu alındıktan sonra; “Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptaline; takibin 14.468,13-TL asıl alacak ve 2.446,00-TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %11,75’i geçmemek üzere avans faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine, hüküm altına alınan alacağın %20′ si oranında hesaplanan 3.382,82-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde İstinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 13.Hukuk Dairesinin 2019/84 E – 2020/1173 K sayılı 22.10.2020 tarihli ilamı ile mahkememiz hükmü kaldırılmıştır.
Kaldırma ilamında özetle; “Gerek sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 126/4 ve gerekse 6098 sayılı TBK’nın 147/6. maddesine göre yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklandığından, olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresi 5 yıldır. Zamanaşımı süresi alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Eser sözleşmelerinde sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa iş bedeli alacağı eserin tamamlanıp teslim edildiği tarihte, sözleşmenin feshi halinde ise fesih iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla muaccel hale gelir. Mahkemenin 09/05/2017 tarihli duruşmasında davalının zamanaşımı definin defterlerin incelenmesinden sonra değerlendirilmesine karar verilmiş, davalı vekilince son celse defi tekrarlandığı halde bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmeden işin esasına ilişkin karar verilmiş, gerekçeli kararda da zamanaşımı define ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken iş, öncelikle yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak davalının zamanaşımı definin değerlendirilmesi, ardından gerekirse işin esasına girilerek bir karar verilmesinden ibarettir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü kaldırılmıştır.
Mahkememizce kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Huzurdaki dava 2004 sayılı Yasanın 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine dairdir. Taraflar arasında 16/05/2006 tarihli bir kısım inşaat imal, nakil ve montaj işini konu alan eser sözleşmesi akdedilmiş olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı işin yapılıp teslim edildiğini ileri sürerek bakiye alacağının ödenmesini talep etmiş, davalı ise zamanaşımı definde bulunmuş, ayrıca işin eksik ve ayıplı yapıldığını savunmuştur.
Gerek sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 126/4 ve gerekse 6098 sayılı TBK’nın 147/6. maddesine göre yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklandığından, olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresi 5 yıldır. Zamanaşımı süresi alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Eser sözleşmelerinde sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa iş bedeli alacağı eserin tamamlanıp teslim edildiği tarihte, sözleşmenin feshi halinde ise fesih iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla muaccel hale gelir.
Mahkememizce 09/05/2017 tarihli duruşmasında davalının zamanaşımı definin defterlerin incelenmesinden sonra değerlendirilmesine karar verilmiş, davalı vekilince son celse defi tekrarlandığı halde bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmedi gerekçesi ile mahkememiz hükmü kaldırılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe konu edilen alacak davalıya göre takip 12.05.2006 tarihli sözleşme uyarınca 12.11.2008 tarihli faturaya dayanıyor. Davacıya göre ise takip ödeme emrinde yazdığı üzere 06.03.2009 tarihli 14.468,13 Tl cari hesaba dayanarak takip yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak takip 26.11.2014 tarihinde yapılmıştır. Yani her hâlükârda hem davacının hemde davalının iddialarına göre takibe konu alacak için yapılan takip 5 yıl dolduktan sonra yapılmış olup alacağın zamanaşımına uğradığı açıktır. O halde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, Davalının kötü niyet tazminatı istemi davacının kötü niyetle bu takibi yaptığı, davacının davalıya zarar vermek kastıyla hareket ettiği kanıtlanamadığından reddine karar vermek gerekmiş karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Davalının kötüniyet tazminatı istemi davacının kötü niyeti kanıtlanamadığından reddine
3-59,30-TL karar harcının peşin alınan 472,85-TL den düşümü ile kalan 413,55-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan 112,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 4.153,21-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır