Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/482 E. 2022/196 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/482 Esas
KARAR NO :2022/196

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/08/2021
KARAR TARİHİ:21/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari satım ilişkisi kurulmuş olup bu satım ilişkisi uyarınca tanzim edilen e-faturaların davalı şirkete iletildiğini, işbu cari hesap alacağına konu olan tüm faturaların dilekçeleri ekinde sunulduğu ve taraflar arasında kurulan ticari satım ilişkisi neticesinde davalı şirketin işbu faturalara dayalı bakiye cari hesap borcu olan 6.953,83-TL’yi müteaddit uyarılara rağmen ödemediğini, bu durum üzerine müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nezdinde icra takibi başlatıldığını, borçlunun icra takibi başlatıldıktan sonra yasal süresi içinde haksız ve mesnetsiz olarak borca ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, yapılan itiraz nedeniyle takibin durduğu, ayrıca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 230. Maddesinin 1. Fıkrasının 5. bendi hükmüne uygun olacak şekilde müvekkilinin hali hazırda kağıt ortamda düzenlenmekte olan “sevk irsaliyesi”ni, elektronik belge olarak düzenlediğini, düzenlenen her bir fatura için ayrı bir e-irsaliye düzenlendiği ve belgelerin sağ alt kısmında yer alan “teslim alan” bölümlerinin hepsinin de imza altına alındığını, bu noktada müvekkilinin satım ilişkisinden kaynaklanan edimini yerine getirdiğini, borçlu şirketin kendi üzerine düşen yükümünü yerine getirmediğini, müvekkilinden teslim almış olduğu malların parasını ödemediği ve müvekkili şirketi mağdur ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, icra takip talebindeki miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, borçluların borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin taraflar arasında süregelen ticari ilişkiden kaynaklanan takip öncesi muhtelif borçlarını davacı şirkete ödemiş olup, muayyen olmayan bir alacak talebi ve icra tehdidi altında haklı olarak takibe itiraz ettiğini, davacı şirketin iddialarını dayandırdığı hiçbir belge ve delili tarafımıza tebliğ edilen ödeme emrinin suretine eklemediğini, gönderilen ödeme emri usulsüz olduğunu, likit ve belirli olmayan bir alacağa karşı yapılan itiraz üzerine icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini sürdürmekte olan Covid-19 salgın hastalığının etkisi ile Müvekkil şirket, son dönemlerde ekonomik açıdan sıkıntılı bir süreçten geçmekte olmasına rağmen ödemelerinin tam ve zamanında gerçekleştirilmesi için azami özen ve hassasiyeti gösterdiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla ekonomik nedenlerden dolayı ödemelerde yaşanabilecek birtakım gecikmelerin makul ve olağan değerlendirilmesi gerektiği aşikar olduğunu, ancak davacı şirket bu süreçte iyi niyetli davranmamış ve davalı şirket aleyhine safi kötü niyetle haksız suretle takip başlattığını, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde icra takibine girişen alacaklı kötü niyetli kabul edileceğini, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası
2-Tarafların ticari defter ve kayıtları
3-Bilirkişi raporu
4-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisinden ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 6.953,83-TL asıl alacak için takip yapıldığı, ödeme emrinin 22/06/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 23/06/2021 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali bilirkişinin 31/01/2022 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle; takip talebinde alacağın dayanağı belgenin açıklanmadığını, takip talebi ekinde de alacağa dayanak herhangi bir belge bulunmadığını, dolayısıyla ödeme emri ekinde de alacağa dayanak herhangi bir belgenin davalıya tebliğ edilmediğini, davacı vekilinin belirttiği toplam 6.953,83 TL tutarındaki tüm faturaların e-fatura (temel e-fatura) niteliğinde elektronik ortamda tanzim edildiğinin görüldüğünü, davacı şirketin 2020-2021 yıllarına ait ticari defterleri incelendiğinde davacının alacağına dayanak gösterdiği toplam 6.953,83-TL tutarındaki faturaların kayıtları incelendiğinde; davacı ticari defterlerinde kayıtlı oludğunu, davalı şirket tarafından yapılmış herhangi bir ödeme kaydına rastlanmadığını, davacının ticari defterlerinde, takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan toplam 6.953,83 TL tutarında alacağının kayıtlı olduğunu, Davalı şirketin 2020-2021 yıllarına ait ticari defterleri incelendiğinde davacının alacağına dayanak gösterdiği toplam 6.953,83-TL tutarındaki faturaların kayıtları incelendiğinde; davacının kullanmış olduğu muhasebe programında değişiklik yapılmış olduğu için son iki faturanın yevmiye kayıt numaraları programdan tespit edilemediğini ancak kullanılan bu programdan davacıya ait 30/06/2021 tarihli muavin dökümü (cari hesap ekstresi) alındığında, davalının davacıya toplam 6.953,83 TL tutarında borcunun (davacının alacağının) kayıtlı olduğu ve incelemenin yapıldığı aşamada yeni programa sadece bakiye borç/alacak tutarlarının kaydedilmiş olduğunu, davaya konu tüm faturaların toplam tutarı 6.953,83 TL olduğundan ve davalının defterlerinde de davacıya olan bakiye borç tutarı olarak bu tutarın kayıtlı olduğu görüldüğünden, son iki faturanın da kullanılan önceki programda, dolayısıyla da kağıt ortamında yazdırılmış olan ticari defterlerde kayıtlı olduğu açıkça anlaşıldığını, davalı şirketin ticari defterlerinde de, davaya konu faturaların karşılıklarının ödendiğine ilişkin herhangi bir ödeme kaydına rastlanmamış olduğunu belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu ve bu anlamda cari hesap borç ilişkisinin oluştuğu, davacının bu cari hesap alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının alacağına dayanak olan faturaların davalıya tebliğ edildiği, faturaya itiraz olmadığı, davacı ve davalının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, dolayısıyla davalının bu faturaya ilişkin işin yapıldığının kabulü gerektiği, aksini yazılı delil veya kesin delil ile ispat edebileceği, davalının ise herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği, taraf defterleri arasındaki borç farkının bulunmadığı, davacının davasını tüm bu açıklamalarla ispatladığının kabulü gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne karar verilerek,
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ ile; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin 6.953,83 TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacağa avans faiz uygulanmasına,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 1.390,76 -TL’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
3-Alınması gereken 475,01-TL harcın, peşin alınan 118,76-TL harçtan mahsubu ile bakiye 356,25-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvurma harcının ve 118,76-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 742,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair kesin olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/03/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır