Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/455 E. 2021/970 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/455 Esas
KARAR NO:2021/970

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:02/04/2010
KARAR TARİHİ:09/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu 16.09.2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin 3D Secure sistemde internet üzerinden müvekkili şirketin sitesinden alışveriş yapıldığını, uçak bileti satın almak isteyen bir kişinin güvenlik aşamalarını geçmesi gerektiğini, doğrudan müvekkili şirket ile alakası olmayan … Bankasına ait bir ara yüze geçtiğini, sadece müşterinin bilebileceği şifrenin gönderildiğini, tüm bu bilgilerden sonra kredi kartından satış bedeline izin verildiğini, bu yeni sistemde sadece müşterinin bilebileceği şifrelerinin (imzasıyla) teyit edildiğini, müvekkili şirketin 3D Secure sistemine herhangi bir müdahale şansının kesinlikle bulunamayacağını, sadece müşteri özelinde bilebileceği dört haneli şifresini soran ve bu şifre verilmedikçe satış işleminin gerçekleştirilmesini engelleyen sistemin davalı bankaya ait olduğunu, müvekkili şirkete herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceğini, ayrıca uluslararası ödeme sistemleri kurallarına göre, kredi kartı sahipleri kendi kartlarıyla yapılan işlemlere itiraz etme hakkına sahip olduklarını, ters ibraz adı verilen sistem ile itiraz üzerine talep edilen bilgilerin yetersiz olması durumunda işyeri bankasından tahsil edilerek kart sahibi bankaya aktarıldığını, yapılan itirazlar üzerine … Bankası müvekkil şirket ile yapılan pos anlaşmasına dayanarak 07/10/2009 tarihi itibariyle müvekkili şirkete ait hesaptaki 355.000 USD miktara, 2005 yılında matbu olarak müvekkil şirkete imzalatmış olduğu ve sanal pos ile ilgili hiçbir ibarenin yer almadığı ve 3D Secure sisteminin bankacılıktaki sorumluluk çerçevelerini belirtmeyen sözleşme hükümlerine dayanarak bloke koyduğunu, müvekkili şirketin bu kuralları ihlal etmediğini, davalı bankanın sanal pos cihazı bir dönem kapatıldığını, ticari faaliyeti sekteye uğradığını bunun tazmini gayesiyle …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası ile maddi tazminat davası açıldığını, davalı bankanın haksız olarak uyguladığı bloke işlemi üzerine müvekkili şirket tarafından ihtarname gönderildiğini, cevabında çözmeye çalışılacağının bildirildiğini, 61.000 USD’lik miktar hesapta usulüne aykırı olarak blokeli tutulduğunu, icra takibinin akabinde alacağın 61.000 USD’lik bölümünde blokenin kaldırıldığını, bakiye tutara geri dönüşümsüz olarak el konulduğunu banka tarafından bildirildiğini, usulsüz ve haksız olarak hesaptaki paraya el konan müvekkili şirket alacağının …. İcra Dairesi … esas numaralı dosya ile takibe konulduğunu, takipten sonra 10/02/2010 tarihinde 61.000 USD’lik blokeyi kaldıran borçludan bakiye alacağımız 71.836 USD’ye tekabül eden 106.446-TL olduğunu belirterek haksız ve dayanaksız olan borçlu itirazının iptaline ve icra takibinin devamına, kötüniyetli olarak itiraz eden davalının % 40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile; Davacı şirketin üye işyeri sözleşmesi, elektronik ticaret sözleşmesi ve diğer sözleşmeler vasıtasıyla üye işyeri olarak çalıştığını, banka aleyhine ilamsız icar takibine başlanıldığını. Bloke edildiği için istendiği bildirilen tutarın 132.836,88-USD olmadığı 127.274,60-USD olduğunu, bu tutardan 66.132,32-USD’sinin yurt dışı yabancı bankalara ters ibraz yoluyla ödendiğini nedenleriyle icra takibine itiraz edildiğini. Davacı taraf icra takibinde haksız ev fahiş şekilde bloke edilen tutar 127.274,60-USD iken 132.836,88-USD talep ettiğini, davacı tarafça gerçekleştirilen işlemlerin % 77’si … tarafından sahte işlem olarak raporlandığını, davacı tarafça gerçekleştirilen işlemlerden 66.132,32-USD’si chargeback yolu ile yurtdışı bankalara ödendiğini belirterek davanın reddi ile %40 icra tazminatı ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğünün …. Esaslı dosyası dosyamız içeresine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 132.836,88-USD asıl alacağa % 10 temerrüt faizi ile birlikte tahsili için takip yapıldığı, ödeme emrinin 05.02.2010 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içeresinde 08.02.2010 tarihinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişi heyetinin düzenlediği 25.02.2013 tarihli raporunda özetle; davacı işyerinin 05/09/2009 tarihli … dolandırıcılık raporuna girdiği ve bu raporla kart sahibi bankalara toplam 127.274,60 USD tutarındaki işlemler için 93 sebep koduyla ters ibraz hakkı tanındığının tespit olunduğu, kesinleşen ve davalı bankaya borç kayıt edilen 39 adet ters ibraz karşılığı 61.148,93 USD’ın 17/12/2009 tarihinde davacının davalı banka döviz tevdiat hesabına borç kayıt edilerek davacı şirketten tahsil edildiği dava dosyasına sunulan banka kayıt ve belgelerinden tespit edildiğini, kalan kısmın fiilen ters ibraza dönüşmemesi ve dönüşme olasılığı açısından süreleri de geçmiş olması nedeni ile davalı banka tarafından davacının hesabı üzerine konulmuş olan 61.000,00-USD’lik blokajın 09/02/2010 tarihinde çözüldüğünün kayıtlardan tespit edildiği, davalı banka tarafından davacının hesabından tahsil edilen 39 adet ters ibraz işlem karşılığı 61.148,93-USD bloke konulmasından kaynaklanan davalı banka kusurunun bulunmadığı, ödemeden dolayı davalı bankanın sözleşme ve yasalara aykırı bir işlemin bulunmadığı ve bu aşamada davalı bankanın yapılan işlemlerden kaynaklanan borcunun tespit edilemediğini, davalı bankaya borç kayıt edilen ve fiilen ters ibraza dönüşen tutarların davacının hesabına borç kayıt edilmesinin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Dosyaya sunulan 07/01/2014 tarihli bilirkişi raporunda, davaya konu chargeback işlemiyle ilgili davacı üye işyerinin hiçbir sorumluluğu olmadığı, chargeback işlemini gerektirecek işlemlerin detayı, hukuki başvuru ve sonuçlarının olduğu delil ve belgelerin de dosyaya yeterince sunulmamış olduğu, 3D Secure güvenlik sisteminin kredi kartlarında güvenliği sağlamak ve işlemi yapan kişinin kendine ait veya kendi cep telefonuna gönderilen şifre ile kimliğinin doğrulanması ve işlemi yapan kişinin gerçek kart sahibi olup olmadığının tespiti için geliştirilmiş bir sistem olduğu, davacı ile müşteri arasındaki 3D Secure olarak adlandırılan güvenlik sistemini işleten kart firması ile bu kart firmasının yüklenicisi, davalı bankanın olduğu, bu durumda varsa onay mekanizmasından geçen sahte kart kullanımından doğan zararın direkt olarak …’nın ve dolayısıyla huzurdaki davada Türkiye’deki temsilcisi olan davalı bankaya ait olacağı yönünde görüş bildirilmiş; bilirkişi … ayrık raporu ile, davalı banka tarafından, üye işyeri müşterisi davacı şirket hesabından 14/10/2009 tarihinde 127.274,60-USD karşılığı 190.911,00-TL ‘nin bloke edildiği, 17/12/2009 tarihinde bloke tutarı olan 190.911,00-Tl ‘den 101.806,00-TL’nin karşılığı 66.758-USD’nin yine davacıya ait döviz hesabına aktarıldığı, aynı tarihte bu hesaptan 62.939,57-USD … tarafından kesinleşen chargeback açıklamasıyla hesabından çekildiği, 12/012010 tarihinde ise blokedeki 89.105,00-TL’nin 88.939,00-TL’lik kısmının 61.000-USD olarak yine davalıya ait döviz hesabına aktarılmak sureti ile serbest bırakıldığı, İnternet üzerinden mesafeli satışlarda risklerin daha fazla olduğu, satıcının kendi internet sitesine gelen rezervasyon ve bilet alım taleplerinin tüm aşamalarını, izleme, denetleme, şüphelenme ve durdurma olanağına sahip olduğu, bankanın ise sisteme sadece kart numarası ve şifre gidilen bir cihaz (sanal pos) ile sisteme ödeme aşamasında dahil olduğu, kart numarası ve şifre doğru ise otomatik olarak onay verme dışında bir fonksiyonu olmadığı gibi, davacı ile davalı banka arasında 3D Secure Güvenlik sistemin kullanılması nedeniyle ortaya çıkacak ihtilaflardan bankanın sorumlu olacağına dair bir, kayıt, anlaşma veya sözleşme bulunmadığı, kredi kartıyla ödeme işlemlerinin kendilerine ait olmadığı hususundaki itirazlar üzerine yapılan incelemeler sonucunda harcamaların kart sahiplerine ait olmadığı kararı ile satıcı/davacı üye işyeri bankasından talep ve tahsil edilmesi, davalı banka tarafından ödenen söz konusu harcama bedellerinin satıcı hesıbından alınması üzerine ortaya çıkan anlaşmazlıkta, alıcı ile satıcı arasındaki bu itilafta tedbirli davranması ve gerekli güvenlik önlemlerini alması gereken tarafın davacı üye işyeri olduğu, davalı banka tarafından davacı şirket hesaplarına konulan 190.911,00-TL bloke işlemi ve müteakiben bu bloke tutarından 62.939,56-USD’nın yurtdışında mukim kart sahiplerine harcama bedeli iadesi işleminin, taraflar arasındaki sözleşmelere ve dolayısıyla uluslararası kart sistemleri kurallarına uygun bir biçimde yapılmış olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Dosya kapsamı ile itibari ile alınan 04/07/2014 tarihli … ile … imzalı raporda da davacının seyahat acenteliği yaptığı, Mayıs-Eylül 2009 döneminde değişik IP numaraları üzerinden sahte kredi kartlarıyla satış işlemlerinin olduğu ve bununla birlikte itirazların geldiği, davacıya ait sanal POS cihazı ile 79 adet gerçekleşen işlemler hakkında … tarafından Eylül 2009 da chargeback ve itiraz incelemesi başlattığı, bu kapsamda davalı bankaca 62.132,32 USD yurt dışı bankalara chargeback ödemesi yapıldığı, kalan 61.000 USD üzerindeki blokenin 08/02/2010 tarihine kadar devam ettirilerek bu tarihten sonra serbest bırakıldığı, banka tarafından davacının sanal pos cihazı ve sisteminin hiçbir zaman tamamen kapatılmadığı veya da durdurulmadığı, sadece yurt dışı işlemlerine sınırlandırıldığı, davacının başka bir banka ile çalışmaya başlaması nedeni ile Aralık 2009’dan sonra yurt dışı kredi kartı ile yapılmış satış bulunmadığı, davacının hiçbir şekilde kredi kartı işlemlerine onay vermediği ya da kredi kartı onay işlemlerine müdahil olmadığı, 3D ödeme sisteminde tüm tahsilat işlemlerinin davalı banka tarafından gerçekleştirildiği, eğer bu kartın sahte oluşu ile ilgili bir bilgi var ise önce bunu kart firması akabinde davalın bankanın fark etmesi gerektiği, eğer kart firması ve bağlantılı olarak davalı banka karta onay veriyorsa davacının bundan şüphelenmesinin imkansız olduğu, çünkü bilet satış işleminin gerçekleşmesi sırasında muhatabın kart sahibi ile banka olduğu, her kredi kartı işleminde bankanın yapılan işleme dair bir hata kodu ürettiği, kredi kartı çalıntı ya da şüpheli bir işlem var ise hata kodları ile tahsilatın yapılamadığına dair bilgi mesajının satıcı firmaya gönderildiği, bu mesajın akabinde satıcı web sitesinin satış işlemini gerçekleştirmediği, diğer bilirkişi ve tarafların dikkate almadıkları noktanın burası olduğu, yapılan riskli işlemlere dair dökümün davalı bankanın ibraz etmiş olduğu belgelerde liste halinde verildiği, bankanın yapılan kredi kartı işlemlerine ait hatalı riskli işlemleri tespit etmiş olduğu, fakat bu riskli işlemlere ait zamanında davacı tarafı bilgilendirmemiş olduğu, toplam 325 adet riskli işlem olup bunlardan 83 tanesinin çalıntı olarak bildirilmiş kredi kartı numarasına ait olduğu, bu verilerden yurt dışı uça bileti satışlarında önceden çalıntı olarak bildirilmiş kredi kartı bilgilerinin uçak bileti alımı için denenmiş olduğunun davalı bankanın verilerinden tespit edildiği, davalı bankanın müşteriyi zamanında bilgilendirmekle mükellef olduğu, dava dosyası içeriğinden gelişen olayların Mayıs – Eylül 2009 aylarında gerçekleştiği, 5 aylık süre içinde gerekli önlem ve tedbirlerin alınmadığı, banka tarafından sanal pos işleminin sadece yurt dışı işlemlere kapatıltığı, aynı gün içinde aynı kredi kartı ile yapılan 6-7 yüksek miktarlı çekim işlemi olmasına rağmen bankanın bu işlemlerden şüphelenmediği, kredi kartlarından bildirilen bakiyeleri çektiği, kredi kartı limiti yetmesinden daha düşük miktarların denenmiş olmasının bu yapan kişilerce kredi kartlarının limitlerinin sonuna kadar kullanmak istemeleri ve bu isteklerinin banka tarafından fark edilmemiş olmasının hayatın olağan akışına ters olduğu, normal şartlar altında böyle bir durumda bankanın şüpheli işleme bloke koyup anında üye işyerini bilgilendirmesi , işlemin iptal edilmesi gerektiği, yapılan sahte kredi kartı işlemlerinin çok bariz belli olması nedeni ile chargeback adı altında uluslararası anlaşmalar gereği … tarafından davalı bankadan tahsil yoluna gidildiği, davalı bankanın doğal olarak yapmış olduğu elindeki anlaşma gereği bu miktarı müşterisinden tahsil yoluna gittiği, …’nın sadece çok açık olarak şüpheli işlemler için chargeback uyguladığı, dava dosyasında bulunan ve banka ile yapılan sözleşmelerin 3D Secure sistemine ilişkin olmadığı, dava konusu ihtilafa uygulanamayacağı, çünkü internet üzerinden yapılan satış işlemlerinin üye iş yerinin POS cihazından ya da elinden yapılmadığı, banka eli ile yapıldığı, tüm ödemelerin banka tarafından gerçekleştirildiği, bu ödeme sistemine ait güvenlik tedbirlerinin banka tarafından sağlanması gerektiği, bankanın kredi kartı şifresinin girilmesi ile satışa onay verdiği, bu ödeme metodunda satıcı firmanın bir müdahalesinin bulunmadığı, bankanın onay vermeden önce bir yazılım algoritması ile sahte kredi kartı ve şüpheli işlemleri algılayabilmeyi sağlayan akıllı algoritmaya sahip olması gerektiği, bu model ödeme sistemi ile bankaların sahte kredi kartları ile yapılan tahsilatları minimum seviyeye indirmiş olduğu, sahte ve çalıntı kredi katlarının genel merkez olan … ve … kart tarafından tüm bankalara bildirilmekte olduğu, tüm satış sitelerinde banka logolarının bir güven unsuru olarak kullanılmasının ilgili banka tarafından kendi logosunun kullanılması mecburi olduğunun unutulmaması gerektiği, bankanın bu güven unsurunu satıcı ve alıcıya logosu ile temin ettiği, bu nedenle bankanın tüm gerekli güvenlik önlemlerini almakla uygulatmakla yükümlü olduğu, olay tarihi itibari ile SMS sisteminin zorunlu olmadığı, ama BDDK tarafından Türkiye’deki bankalar için alt yapı çalışmalarına başlanması gerektiğinin bildirildiği, davalı bankanın SMS sistemini 2008 yılında aktif ettiği fakat … sistemine dahil olan diğer yurt dışı kredi kartı sahibi bankaların SMS sistemine dahil olup olmadıklarının bu tarihte belli olmadığı, davacı firmanın davalı banka tarafından … tarafından chargeback hakkı tanınan işlemlerden banka hesaplarına borç kaydedilmiş işlemlerin karşılığı olan ve banka tarafından kredi kartı sahiplerine iade edilmiş/ödenmiş tutarlar karşılığı olarak, takip 03/02/2010 tarihi itibariyle davacı firmanın 127.274,60-USD asıl alacaklı olduğu, davalı bankanın takip sonrası kısmi ödemesi nedeniyle dava 02/04/2010 tarihi itibariyle 67.154,11-USD asıl alacaklı olduğu, dava 02/04/2010 tarihinden itibaren de asıl alacak 67.154,11-USD üzerinden 3095 sayılı yasa 4/a.maddesi gereğince davlet bankaları tarafından aynı yabancı para birimi (USD) üzerinden açılmış bir yıl vadeli mevduatlara verilen en yüksek faiz oranının değişen oranlarda uygulanması gerektiği,
Son olarak alınan 07/09/2015 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; kart hamili bankalar tarafından, dolandırıcılık raporlamalarının … … tarafından 24 Nisan 2009-10 Ocak 2010tarihler arasında davalı bankaya bildirildiği, dosya içeriğinde yer alan dolandırıcılık olarak raporlanan tüm işlemleri incelendiğinde işlemlerin dolandırıcılık tarihlerini gösteren kayıtlar dikkate alındığında Mayıs -Haziran 2009 aylarında çok sayıda yurt dışı bankalara ait kart işlemi için kart sahibi bankalar tarafından dolandırıcılık raporlaması yapıldığının anlaşıldığı, üye iş yerinde gerçekleşmiş ve raporlanmış olan dolandırcılık işlemlerinden üye iş yeri bankalarının sorumlu olacakları, … … tarafından bu programa dahil olan üye iş yerleri için üye iş yeri bankasına parasal cezalar uygulanabileceği, Nisan 2009 ayından itibaren davacı üye iş yerinde yurt dışı bankalara ait kartlar ile gerçekleşen işlemlerin adet ve işlem tutarlarında her ay çok yüksek oranlarda artışlar gerçekleştiğinin dosya içinde yer alan ek-6’da gösterildiği, yine bu işlem adet ve tutarlarında gerçekleşen yüksek artışlarla birlikte Mayıs 2009 ayından itibaren kart hamili bankalar tarafından yüksek adette işlem için sahtecilik raporlamaları yapıldığı, gerçekleşen bu artışlar ve dolandırıcılık raporlamaları karşısında davalı banka tarafından Mayıs ve Haziran 2009 aylarında davacı üye iş yeri ile ciro artışı veya dolandırıcılık raporlamaları ile ilgili bilgi paylaşımı gerçekleştirmediği, davalı banka tarafından 2009 Temmuz ayına kadar dolandırıcılık işlemlerinin azaltılması veya önlenmesi için önleyici tedbirler alınmadığı ve üye iş yerinden tedbirler almasının talep edilmediği, davalı banka tarafından ilk olarak Temmuz 2009 tarihinde davacı ile işlemler hakkında e mail ile bilgi paylaştığı, bundan sonra alınan tedbirlerin yeterli olmadığı ve davacı iş yerinin internet sitesi üzerinden dolandırıcılık işlemlerinin Ekim ayına kadar devam ettiği, davacı iş yerinin internet sitesinde Mayıs 2009 yaında 80 adet işlem gerçekleştirildiği, bu işlemlerden 62 adeti için kart hamili bankalar tarafından dolandırıcılık raporlaması yapıldığı, takip eden aylarda işlem sayılarının ve dolandırıcılık sayılarının yüksek seviyelerde artarak devam ettiği, davaya konu chargeback işlemlerine konu dolandırıcılık işlemlerinin 22 Temmuz ile 28 temmuz tarihleri arasında gerçekleşmiş olduğu, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında davacı üye işyerinin işlemleri ile ilgili kart hamili bankalar tarafından raporlanmış olan yüksek adet ve oranındaki sahtecilik işlemleri sonucunda davalı banka tarafından önleyici tedbirlerin alınmış olması halinde (üye iş yerinin yabancı kart ile satış yapma yetkisinin kapatılması veya inceleme sonuçlanıncaya kadar üye iş yerinin kartlı satış yapma yetkilerinin dondurulması da dahil olmak üzere ) chargeback’e konu olan işlemlerin gerçekleşmesini engellemenin mümkün olacağı, sonuç olarak işlemlerin kart hamili bankalarına chargeback hakkı doğurmasına davalı banka tarafından zamanında önleyici tedbirlerin alınmamasının neden olduğu, Nisan, Mayıs ve Haziran 2009 aylarında kart hamili bankaları tarafından yapılan sahtecilik raporlamaları sonucunda önleyici tedbir alınmış olması halinde, kart hamili bankaların veya kart hamillerinin … International Chargeback kurallarına göre chargeback haklarının doğmamış olacağı, işlemler birer birer değerlendirildiğinde, işlemlerin 3D Secure olarak gerçekleştirilmiş olması nedeniyle davacı üye işyerine herhangi bir sorumluluk doğurmayacağı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan ve rapor ek rapor ve yeni heyet raporları alındıktan sonra ; ” Davanın kısmen kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan ve …. İcra Müdürlüğünün … Esasında yürütülmekte olan takibe vaki davalı itirazının kısmen iptaline, takibin 66.274,60 USD üzerinden devamına. Asıl alacağa takip tarihinden itibaren devlet bankalarınca USD üzerinden açılmış bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranında faiz işletilmesine; fazlaya dair istemin reddine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde İSTİNAF edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2018/427 E, 2019/1748 K sayılı 16.09.2019 tarihli ilamı ile İstinaf isteminin reddine karar verilmiştir. .
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/5026 E, 2021/3705 K sayılı 15.04.2021 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle; Davalı vekilinin ters ibraz yoluyla yurt dışı bankalara ödenen ve davalının sorumlu olduğu tutarın 62.939,57 USD olduğuna yönelik temyiz istemi yönünden yapılan incelemede, davalı vekili takibe yaptığı itirazında 62.939,57 USD’nin davacı alacaklı hesabından mahsup edilerek ödendiğini savunmuş olup yargılama kapsamında alınan 07.01.2014 tarihli raporda, 17.12.2009 tarihinde 66.758 USD’nin davacıya ait döviz hesabına aktarıldığı, aynı tarihte bu hesaptan 62.939,57 USD’nin “… tarafından kesinleşen chargeback” açıklamasıyla davacı hesabından çekildiği tespit edilmiş, davalının sorumlu olduğu miktara ilişkin bu tutar 28.12.2016 tarihli ek rapor ve dosya içinde bulunan ekstre ve tablolardan teyit edilmiştir. Bu durumda davalının sorumlu olduğu miktar tespit edilirken, davacının hesabından ters ibraz açıklamasıyla aktarılan 62.939,57 USD yönünden kabul kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ve davalı bankanın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporlar. Bu raporlara dayanılarak verilen hüküm, bu hüme istinafın reddine ilişkin İstinaf daire kararı ve İstinaf Kararının Bozulmasına ilişkin Yargıtay ilamı ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada taraflar arasında üye iş yeri sözleşmesi akdedilmiş olup, davalı tarafından davacının hesaplarında bulunan 127.274,60 USD’ye bloka konulmuştur. Davacı, bloka konulan miktar olarak 132.836,00 USD’nin tahsili için ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile takip başlatmış, ödeme emri davalı bankaya 05/02/2010 tarihinde tebliğ ediliş, davalı yasal süresi içerisinde ödeme emrine 09/02/2010 tarihinde itiraz etmiştir.
Eldeki davada davacı, takip tarihinden sonra blokesi çözülen 61.000 USD mahsup edildikten sonra bakiye 71.836 USD için takibe itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmektedir.
Davacı 3D secure sistemi ile yapılan alışverişlerde bilet işlemlerinin tamamlanmasından sonra ödeme kredi kartı ile yapmak istendiğinde sistemin doğrudan bankaya ait olan ve vekil edenin hiçbir ilgisi olmayan bir arayüze geçtiği, tüm bilgilerin doğru olarak girilmesinden sonra ancak istemin kredi kartından satış bedelinin tahsiline izin verdiği, sistemi uygulayan ve müşteriden şifre soran ara yüzün davalıya ait olduğu ve vekil edenin bu arayüze ve prosedüre müdahale şansının bulunmadığını beyanla chargeback nedeni ile konulan blokenin haksız olduğunu beyan etmiş davalı ise davacı tarafça gerçekleştirilen işlemler nedeni ile 66.132,32 USD’nin yurt dışı bankalara ödendiğini, chargebacak riski nedeni ile bankadan tahsil edilen kredi kartı alış veriş bedelinin talep edilmesine davacının hakkı olmadığını beyan etmiştir.
Dosya kapsamında 4 kere bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, yapılan incelemeler sonucu tespit edildiği üzere, davalı tarafından 127.274,60 USD üzerine bloke konmuş, bunun 61.000 USD miktarı üzerinde bulunan bloke, takip tarihi olan 02/02/2010 tarihinden sonra 09/02/2010 tarihinde kaldırılmıştır. Buna göre bakiye kısım 66.274,60 USD’dir. Dosyaya sunulan ilk bilirkişi raporunda 61148,93 USD’nin davacı hesabından tahsil edildiği, 61.000,00 USD’nin serbest bırakıldığı belirtilmiş; ikinci raporda 62.939,57 USD’nin çekildiği; üçüncü raporda takip tarihi itibari ile davacının 127.274,60 USD alacaklı olduğu. Dava tarihi itibari ile 67.157,11 USD alacaklı olduğu belirtilmiş; dosyaya sunulan son raporda bu rakam 66.132,32 USD olarak belirtilmiş ek raporda 62.939,57 USD olarak düzeltilmiştir. Tüm raporlardan anlaşıldığı üzere davalının davacı hesabında bloke koyduğu miktar 127.274,60 USD ve takip tarihinden blokesini kaldırdığı miktar 61.000,00 USD’dir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının tek tek irdelenmesi sonucunda, 3D Secure güvenlik sisteminin kredi kartlarında güvenliği sağlamak ve işlemi yapan kişinin kendine ait veya kendi cep telefonuna gönderilen şifre ile kimliğinin doğrulanması ve işlemi yapan kişinin gerçek kart sahibi olup olmadığının tespiti için geliştirilmiş bir sistem olduğu, davacı ile müşteri arasındaki 3D Secure olarak adlandırılan güvenlik sistemini işleten kart firması ile bu kart firmasının yüklenicisi, davalı bankanın olduğu, bu durumda varsa onay mekanizmasından geçen sahte kart kullanımından doğan zararın direkt olarak …’nın ve dolayısıyla huzurdaki davada Türkiye’deki temsilcisi olan davalı bankaya ait olacağı; davacının hiçbir şekilde kredi kartı işlemlerine onay vermediği ya da kredi kartı onay işlemlerine müdahil olmadığı, 3D ödeme sisteminde tüm tahsilat işlemlerinin davalı banka tarafından gerçekleştirildiği, eğer bu kartın sahte oluşu ile ilgili bir bilgi var ise önce bunu kart firması akabinde davalın bankanın fark etmesi gerektiği, eğer kart firması ve bağlantılı olarak davalı banka karta onay veriyorsa davacının bundan şüphelenmesinin imkansız olduğu, çünkü bilet satış işleminin gerçekleşmesi sırasında muhatabın kart sahibi ile banka olduğu, bankanın yapılan kredi kartı işlemlerine ait hatalı riskli işlemleri tespit etmiş olduğu, fakat bu riskli işlemlere ait zamanında davacı tarafı bilgilendirmemiş olduğu, toplam 325 adet riskli işlem olup bunlardan 83 tanesinin çalıntı olarak bildirilmiş kredi kartı numarasına ait olduğu, bu verilerden yurt dışı uçak bileti satışlarında önceden çalıntı olarak bildirilmiş kredi kartı bilgilerinin uçak bileti alımı için denenmiş olduğunun davalı bankanın verilerinden tespit edildiği, davalı bankanın müşteriyi zamanında bilgilendirmekle mükellef olduğu, dava dosyası içeriğinden gelişen olayların Mayıs – Eylül 2009 aylarında gerçekleştiği, 5 aylık süre içinde gerekli önlem ve tedbirlerin alınmadığı, banka tarafından sanal pos işleminin sadece yurt dışı işlemlere kapatıldığı, aynı gün içinde aynı kredi kartı ile yapılan 6-7 yüksek miktarlı çekim işlemi olmasına rağmen bankanın bu işlemlerden şüphelenmediği, kredi kartlarından bildirilen bakiyeleri çektiği, kredi kartı limiti yetmesinden daha düşük miktarların denenmiş olmasının bu yapan kişilerce kredi kartlarının limitlerinin sonuna kadar kullanmak istemeleri ve bu isteklerinin banka tarafından fark edilmemiş olmasının hayatın olağan akışına ters olduğu, normal şartlar altında böyle bir durumda bankanın şüpheli işleme bloke koyup anında üye işyerini bilgilendirmesi, işlemin iptal edilmesi gerektiği, …’nın sadece çok açık olarak şüpheli işlemler için chargeback uyguladığı, dava dosyasında bulunan ve banka ile yapılan sözleşmelerin 3D Secure sistemine ilişkin olmadığı, dava konusu ihtilafa uygulanamayacağı, çünkü internet üzerinden yapılan satış işlemlerinin üye iş yerinin pos cihazından ya da elinden yapılmadığı, banka eli ile yapıldığı, tüm ödemelerin banka tarafından gerçekleştirildiği, bu ödeme sistemine ait güvenlik tedbirlerinin banka tarafından sağlanması gerektiği, bankanın kredi kartı şifresinin girilmesi ile satışa onay verdiği, bu ödeme metodunda satıcı firmanın bir müdahalesinin bulunmadığı, bankanın onay vermeden önce bir yazılım algoritması ile sahte kredi kartı ve şüpheli işlemleri algılayabilmeyi sağlayan akıllı algoritmaya sahip olması gerektiği, bu model ödeme sistemi ile bankaların sahte kredi kartları ile yapılan tahsilatları minimum seviyeye indirmiş olduğu, sahte ve çalıntı kredi katlarının genel merkez olan … ve … kart tarafından tüm bankalara bildirilmekte olduğu, tüm satış sitelerinde banka logolarının bir güven unsuru olarak kullanılmasının ilgili banka tarafından kendi logosunun kullanılması mecburi olduğunun unutulmaması gerektiği, bankanın bu güven unsurunu satıcı ve alıcıya logosu ile temin ettiği, bu nedenle bankanın tüm gerekli güvenlik önlemlerini almakla uygulatmakla yükümlü olduğu, kart hamili bankalar tarafından, dolandırıcılık raporlamalarının … … tarafından 24 Nisan 2009-10 Ocak 2010 tarihler arasında davalı bankaya bildirildiği, dosya içeriğinde yer alan dolandırıcılık olarak raporlanan tüm işlemleri incelendiğinde işlemlerin dolandırıcılık tarihlerini gösteren kayıtlar dikkate alındığında Mayıs -Haziran 2009 aylarında çok sayıda yurt dışı bankalara ait kart işlemi için kart sahibi bankalar tarafından dolandırıcılık raporlaması yapıldığının anlaşıldığı, üye iş yerinde gerçekleşmiş ve raporlanmış olan dolandırıcılık işlemlerinden üye iş yeri bankalarının sorumlu olacakları. … … tarafından bu programa dahil olan üye iş yerleri için üye iş yeri bankasına parasal cezalar uygulanabileceği, Nisan 2009 ayından itibaren davacı üye iş yerinde yurt dışı bankalara ait kartlar ile gerçekleşen işlemlerin adet ve işlem tutarlarında her ay çok yüksek oranlarda artışlar gerçekleştiğinin dosya içinde yer alan EK-6’da gösterildiği, yine bu işlem adet ve tutarlarında gerçekleşen yüksek artışlarla birlikte Mayıs 2009 ayından itibaren kart hamili bankalar tarafından yüksek adette işlem için sahtecilik raporlamaları yapıldığı, gerçekleşen bu artışlar ve dolandırıcılık raporlamaları karşısında davalı banka tarafından Mayıs ve Haziran 2009 aylarında davacı üye iş yeri ile ciro artışı veya dolandırıcılık raporlamaları ile ilgili bilgi paylaşımı gerçekleştirmediği, davalı banka tarafından 2009 Temmuz ayına kadar dolandırıcılık işlemlerinin azaltılması veya önlenmesi için önleyici tedbirler alınmadığı ve üye iş yerinden tedbirler almasının talep edilmediği, davalı banka tarafından ilk olarak Temmuz 2009 tarihinde davacı ile işlemler hakkında e mail ile bilgi paylaştığı, bundan sonra alınan tedbirlerin yeterli olmadığı ve davacı iş yerinin internet sitesi üzerinden dolandırıcılık işlemlerinin Ekim ayına kadar devam ettiği, davacı iş yerinin internet sitesinde Mayıs 2009 yaında 80 adet işlem gerçekleştirildiği, bu işlemlerden 62 adeti için kart hamili bankalar tarafından dolandırıcılık raporlaması yapıldığı, takip eden aylarda işlem sayılarının ve dolandırıcılık sayılarının yüksek seviyelerde artarak devam ettiği, davaya konu chargeback işlemlerine konu dolandırıcılık işlemlerinin 22 Temmuz ile 28 temmuz tarihleri arasında gerçekleşmiş olduğu, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında davacı üye işyerinin işlemleri ile ilgili kart hamili bankalar tarafından raporlanmış olan yüksek adet ve oranındaki sahtecilik işlemleri sonucunda davalı banka tarafından önleyici tedbirlerin alınmış olması halinde (üye iş yerinin yabancı kart ile satış yapma yetkisinin kapatılması veya inceleme sonuçlanıncaya kadar üye iş yerinin kartlı satış yapma yetkilerinin dondurulması da dahil olmak üzere ) chargeback’e konu olan işlemlerin gerçekleşmesini engellemenin mümkün olacağı, sonuç olarak işlemlerin kart hamili bankalarına chargeback hakkı doğurmasına davalı banka tarafından zamanında önleyici tedbirlerin alınmamasının neden olduğu, Nisan, Mayıs ve Haziran 2009 aylarında kart hamili bankaları tarafından yapılan sahtecilik raporlamaları sonucunda önleyici tedbir alınmış olması halinde, kart hamili bankaların veya kart hamillerinin … International Chargeback kurallarına göre chargeback haklarının doğmamış olacağı, işlemler birer birer değerlendirildiğinde, işlemlerin 3D Secure olarak gerçekleştirilmiş olması nedeniyle davacı üye işyerine herhangi bir sorumluluk doğurmayacağı yönündeki bilirkişi görüş ve kanaatleri dosya kapsamına uygun bulunmakla aynı görüş ve kanaat ile davacının sorumluluğu bulunmadığı ve davalının yurt dışı bankalara chargiback kapsamında ödediği miktarı davacıdan tahsil hakkı bulunmadığı, kanaatine varılmıştır.
Bu durumda davalı vekilinin ters ibraz yoluyla yurt dışı bankalara ödenen ve davalının sorumlu olduğu tutarın 62.939,57 USD olduğu hem icra dosyasındaki takibe yaptığı itirazında ve istinaf ve temyiz dilekçelerindeki beyanında 62.939,57 USD’nin davacı alacaklı hesabından mahsup edilerek ödendiğini beyan etmiştir. Dosyamızda yargılama kapsamında alınan 07.01.2014 tarihli raporda, 17.12.2009 tarihinde 66.758 USD’nin davacıya ait döviz hesabına aktarıldığı, aynı tarihte bu hesaptan 62.939,57 USD’nin “… tarafından kesinleşen chargeback” açıklamasıyla davacı hesabından çekildiği tespit edilmiş, davalının sorumlu olduğu miktara ilişkin bu tutar 28.12.2016 tarihli ek rapor ve dosya içinde bulunan ekstre ve tablolardan teyit edilmiştir. Bu durumda davalının sorumlu olduğu miktar tespit edilirken, davacının hesabından ters ibraz açıklamasıyla aktarılan 62.939,57 USD olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 62.939,57.-USD üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan bu miktara 3095 SY nın 4/a md uyarınca USD faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı davalının likit bir borcunun varlığını bildiği halde sadece alacağın tahsilini geciktirmek için itirazda bulunduğu anlaşıldığından İİY 67/2 maddesi uyarınca alacağın % 40 si oranında icra inkar tazminatı isteminde bulunmuş isede alacak hesaplamayı gerektirip, bilirkişi incelemesi ile belirlendiğinden likit olmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Hüküm: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İş bu davanın kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 62.939,57.-USD üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan bu miktara 3095 SY nın 4/a md uyarınca USD faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine,
%40 icra inkar tazminatı istemi alacak likit olmadığından reddine,
2-Karar ve ilam harcı 6.535,09-TL nin peşin alınan 589,45-TL den düşümü ile kalan 5.945,64-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 606,60-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.966,00-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar oranlanarak takdiren 2.665,64-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 13.038,47-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 2.051,00-TL yargılama giderinin red edilen miktar oranlanarak takdiren 207,60-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır