Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/44 E. 2021/804 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/44 ESAS
KARAR NO:2021/804 KARAR

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/09/2014
KARAR TARİHİ:28/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile dava dışı …’in müvekkili idare ve davalı … Sis. İşletim Yazılım Donanım San. Tic. A.Ş bünyesinde sayaç okuma işçisi olarak aralıksız çalıştığını ve işten çıkarılması sebebiyle ödenmeyen işçi alacağının tahsili amacıyla dava açtığını, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilerek dava dışı …’in işçi alacaklarının müvekkili idare ve davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, bunun üzerine dava dışı …’in müvekkili idare ve davalı aleyhine … 16. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ilamlı icra takibi başlattığı, müvekkili idare tarafından icra takibi konusu tüm bedellerin ödendiğini, 14.09.2009 tarihinde müvekkili ile davalı arasında “Asya Bölgesi Abonelerinin El Bilgisayarı ile Sayaç Endeks Tespiti ve Fatura Dağıtımı, Kaçak ve Usulsüz Su Kullanımı Tespiti, Binalara Barkod Etiketi Takılması, Su Kapama-Açma, Sayaç Değiştirme” işi sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin hizmet işleri genel şartnamesi madde 38’de çalışanların özlük hakları düzenlendiğini ve dava dışı …’e ödenen bedelden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla. 29.775,10 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı halde duruşmalara katılmadığı gibi cevapta vermemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen görevsiz kararı Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 26/03/2015 tarih, 2015/702 esas ve 2015/1936 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, bozma sonrası dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamı doğrultusunda ön inceleme yapılmış, taraf delilleri toplanmış, ….İş Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
….İş Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde, … tarafından, dosyamız davacısı ve davalısı aleyhine işçilik alacakları istemi ile açılan dava olup, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda taraflar arasında alt-üst iş veren ilişkisi olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, az yukarıda açıklanan iş mahkemesi kararının icrası istemi ile başlatılan takip olup, 16.793,38 TL ödeme yapıldığı görülmüştür.
Dosyamız kapsamında alınan bilirkişi raporu ile dava dışı işçinin işçilik alacaklarını talep ettiği, icra dosyasına dosyamız davacısı tarafından 10/07/2014 tarihinde 29.775,10 TL ödeme yapıldığı, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile diğer şartnamelerde dava konusu alacağın alt yüklenicilere rücu edilip edilemeyeceği hususunda bir hüküm yer almadığı belirtilerek, rücu hakkı bulunup bulunmadığı hususundaki takdir Mahkememize bırakılarak, alternatifli rapor tanzim edilmiştir.
Dava, asıl işveren davacı kurumun, davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin işçilik alacaklarının tahsiline dair açmış olduğu dava sonucu verilen kararın infazına yönelik yapılan icra takibi nedeniyle ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra ; “Davanın kısmen kabulü ile 8.786,17-TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2018/604 E, 2020/3792 K sayılı 25.11.2020 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; “Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davalının ödenen bedelinin yarısından sorumlu tutulması, kıdem tazminatı dışındaki yıllık izin ücretinin tüm yükleniciler arasında paylaştırılması ve davalının sorumluluğunun bu şekilde belirlenerek karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca mahkemece davada, davalı şirket vekili olmamasına rağmen, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde ve bozma öncesi alınmış raporlar bu raporlara dayanılarak verilmiş hüküm bu hükmün bozulmasına ilişkin Yargıtay ilamı üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 16.06.2021 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Yargıtay bozma ilamına göre davacının ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep hakkının bulunduğu, izin ücreti ve ihbar tazminatı ile bunların feri ödemelerinden son yüklenicinin, kıdem tazminatından her bir yüklenicinin kendi çalıştırdığı dönemle orantılı olarak, fazla mesai ve genel tatil ücretinden her yüklenicinin işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak, yargılama ve icra giderlerinden ise her bir yüklenicinin sorumlu olduğu tutarın toplam tutarla orantılı olarak sorumlu olduğunun kabulü esasına göre; davalı ve dava dışı diğer taşerondan talep edilebilir alacak tutarının aşağıdaki gibi olduğu; Davalı … İşitm. San. ve Tic.A.Ş 8.997,58 TI, Dava dışı … … A.Ş 20.777,52 Tl olduğu toplam 29.775,10 Tl Faiz başlangıcının 10.07.2014 ödeme tarihi olacağı, sonuç ve kanaati ile raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporlar bozma öncesi alınmış raporlar bu raporlara dayanılarak verilmiş hüküm bu hükmün bozulmasına ilişkin Yargıtay ilamı, bozmaya uygun alınmış rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Bu durumda mahkememizce 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Tarafar arasında imzalanmış olan sözleşme ve sözleşmenin eki niteliğindeki “Teknik Şartname”de üst işveren olarak davacıya yöneltilebilecek her türlü talep nedeniyle, dolayısıyla dava konusu işçilik alacakları nedeniyle de açıkça yüklenicinin sorumlu olacağı belirtilmiş ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümleri kendilerini bağlayacağından, davacının asıl işveren olarak ödemiş olduğu miktarın yarısını değil, işçinin davalı alt işveren nezdinde çalıştığı döneme isabet eden miktarın tamamını davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceğinin kabulü gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, davacıdan tahsil edilen işçilik alacakları, dava dışı işçinin sadece davalı şirket nezdindeki çalışmasını değil, dava dışı diğer alt işverenler nezdindeki çalışmalarını da kapsıyor ise işçinin çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden rücuen tahsilini talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu dava dışı ve davalı alt işverenler, davacı üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar.
… isimli kişi tarafından ….İş Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile açılan davada, 18.06.2005-17.03.2010 tarihleri arası geçen çalışma dönemi için, kıdem- ihbar tazminatı, izin ücreti, fazla çalışma ücreti ile genel tatil ücreti alacağının tahsiline karar verilmiştir.
….İş Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile verilen karar … 16.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icraya konmuş ve davacı tarafından 10.07.2014 tarihinde toplam 29.775,10 TL ödeme yapılmıştır.
….İş Mahkemesinin … sayılı dosyası ile çalışan işçinin 18.06.2005-17.03.2010 tarihleri arası geçen 4 yıl, 8 ay, 29 günlük ( toplam 1.709 gün) çalışma süresi dikkate alınarak hüküm kurulmuştur.
….İş Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında mevcut belgelere göre … isimli çalışanın dava konusu dönemde; davalı ve diğer taşeronlar nezdinde geçen çalışma süreleri belirlenmiştir.
Davacı tarafından toplam 29.775,10 TL. ödeme yapıldığı belirlenmiştir. Yargıtay bozma ilamına göre ihbar tazminatı ile izin ücreti ve buna ilişkin feri ödemelerden son işveren sorumlu kabul edilecektir. Buna göre; Davacı tarafından yapılan ödemenin içerisinde yer alan ihbar tazminatı ile ödemeye esas kapak hesabının yapıldığı 09.07.2014 tarihine kadar işlemiş faizleri ödemeleri belirlenmiştir.
Davacı tarafından yapılan ödemenin içerisinde yer alan izin ücreti ile ödemeye esas kapak hesabının yapıldığı 09.07.2014 tarihine kadar işlemiş faizi hesaplanmıştır.
Yargıtay bozmanı ilamına göre fazla mesai ve genel tatil ücretleri buna ilişkin feri ödemelerden her yüklenicinin işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olduğu kabul edilecektir. Buna göre; İşçi tarafından açılan davada alınan hesap raporu dikkate alınarak fazla mesai ücretinden … A.Ş.nin kendi dönem ile sınırlı olarak sorumlu olduğu tutar ile kapak hesabının yapıldığı 09.07.2014 tarihine kadar işlemiş faizi belirlenmiştir.
Bu durumda Yargıtay bozma ilamına göre davacının ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep hakkının bulunduğu, izin ücreti ve ihbar tazminatı ile bunların feri ödemelerinden son yüklenicinin, kıdem tazminatından her bir yüklenicinin kendi çalıştırdığı dönemle orantılı olarak, fazla mesai ve genel tatil ücretinden her yüklenicinin işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak, yargılama ve icra giderlerinden ise her bir yüklenicinin sorumlu olduğu tutarın toplam tutarla orantılı olarak sorumlu olduğunun kabulü esasına göre; davalı ve dava dışı diğer taşerondan talep edilebilir alacak tutarının aşağıdaki gibi olduğu; Davalı … İşitm. San. ve Tic.A.Ş 8.997,58 TI, Faiz başlangıcının 10.07.2014 ödeme tarihi olacağı, kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle İş bu asıl ve ıslahla açılan davanın kabulü ile 8.997,58.-Tl nin 10.07.2014 ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda yazıldığı üzere ;
1- İş bu asıl ve ıslahla açılan davanın kabulü ile 8.997,58.-Tl nin 10.07.2014 ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine
2-Karar ve ilam harcı 614,62-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 1.435,60-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar oranlanarak takdiren 433,80-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır