Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/412 E. 2021/966 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/693 Esas
KARAR NO :2021/971

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/11/2021
KARAR TARİHİ:09/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Davalılara karşı açılan 20.09.1999 ile 24.11.2003 arasındaki döneme ilişkin kar mahrumiyeti talebi içeren) dava nedeniyle yapılan yargılama sonucunda, 66.966,83 -TL (gerçek kar kaybı) tespiti yapıldığını, eski ismi ile … Asliye 2. Hukuk (Yeni ….AHM) Mahkemesinin, Yargıtay aşamalarından geçen 08.02.2018 tarih, 2016/298 Esas, 2018 / 52 Karar sayılı, kararı ile hüküm altına alınan kararın, 05.12.2019 tarihinde kesinleştiğini, taraflar arasındaki 20 yıllık adli yargılama sürecinde, davacı firmanın kar kaybı miktarı yeni açıklığa kavuştuğunu, Davacı firmanın, 20.09.1999 ile 24.11.2003 tarihleri arasındaki kar kaybı, 20 yıllık süreç ve ondan fazla bilirkişi raporu ve Yargıtay temyiz ve tashihi karar incelemelerinin aşamaları sonucunda, kesinleşen Mahkeme kararı ile 66.966,83 -TL olarak netleşmiş ve davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğin, gerçek kar kaybı oranının 05/12/2019 itibarı ile netleştiğini, Mahkeme kararı ile tespit olunan 66.966,83-TL kar kaybı, davacı şirket tarafından …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icraya konulmuş olup, bu bedel için tahakkuk eden % 9 yasal faiz 82.113,94-TL, 20.09.1999 ile, 24.11.2003 tarihleri arasındaki döneme ilişkin tespit olunan 66.966,83 -TL kar kaybı için %9 oranı üzerinden hesaplanan ve icra dairesi marifeti ile tahsil olunan 82.113,94-TL’ sı, davacı şirketin uğradığı zarar, % 9 yasal faizden kat kat fazla olduğunu, Davacı şirket, büfe ve kantin olarak hizmet vermekte olup, kar marjı %40 olmakla söz konusu kar marjı göz önüne alınınca, faizle karşılanamayan zararın büyüklüğünün anlaşılabileceğini, HMK nun 107. Maddesi gereği belirsiz alacak talebi nedeniyle; 24.11.2003 ile bedelin 1/2 nin ödendiği 09.01.2020 ve diğer 1/2 nin ödendiği 14.01.2020 tarihleri arasındaki döneme ilişkin, her yılı içeren dönem için 31 Aralık tarihinden itibaren şimdilik; 10.000,00-TL nin ticari faiziyle, birlikte yargılama gideri ve ücreti vekalet ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davalı eğitim kurumunda büfe ve kantin işletmesi olarak hizmet veren davacının kar mahrumiyeti nedeniyle zararının tazmini istemine ilişkindir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, uyuşmazlığın davalı eğitim kurumunda büfe-kantin işletmeciliği yapan davacının alacağından kaynaklandığı, Anayasa’nın 130. maddesi gereğince üniversiteler, devlet ya da vakıflar tarafından kurulmuş olmalarına bakılmaksızın, kamu tüzel kişiliğine sahip olduğu, davalıların da üniversite olup, üniversitelerin eğitim kurumu olması nedeniyle tüzel kişiliğe sahip olduğu ancak tacir olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmaması nedeniyle davanın mutlak ticari davalardan olmadığı anlaşıldığından, görev hususunun re’sen göz önüne alınması gerektiği, 6102 sayılı TTK’nun 4 ve 5. maddelerinde tarif edilen ticari davalardan sayılmadığı, bu hali ile TTK 4. maddesinde tarif edilen her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olma şartının bulunmadığından nispi ticari dava olarak da kabulünün mümkün bulunmadığından eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir.
Bu nedenlerle davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı olarak yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi ve 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi.09/11/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır