Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/392 E. 2022/357 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/392 ESAS
KARAR NO : 2022/357

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/06/2021
KARAR TARİHİ : 16/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; dava dışı …firmasının sorumluluk taşıma aracısı sigortası kapsamında sigortalı olduğunu, sigortalının… plakalı taşıtı ile Türkiye’den İngiltere’ye taşıma süresinde dava dışı … tasarım firmasınca… firmasına gönderilen emtianın 23.03.2020 tarihli taşıma sürecinde 13 palet yükün araç içinde birbirine yaslanması- devrilmesi sebebi ile hasar oluştuğunu, taşıt üzerinde parsiyel yük olarak yüklenen yükün yeterli ve gereği gibi sabitleme yapılmadığını, hasarın taşıma sürecinde ve taşıyıcının sorumluluğunda meydana geldiğini, ekspertiz incelemesi sonrası 30.12.2020 tarihinde davacının 1.826,20 EURO ödeme yaptığını, sigortalısına halef olduğunu, bu sebeplerle davaya konu hasara sebebiyet veren yüklemeyi yapan davalı/borçlu firma aleyhine sigortalıya ödenen hasar tazminatının rücuen tahsili amacıyla Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının takibe haksız olarak itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, iş bu nedenlerle itirazın iptali davası açma zorunluluğu hasıl olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla borçlunun Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamını, alacak likit olduğundan davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili A Tipi Genel Antrepo depolama işletmesi olarak faaliyet yürüttüğünü, meydana gelen hasarda hiçbir görev ve sorumlulukları bulunmadığını, ancak yükleme, boşaltma ve depolama süreçlerinde meydana gelen hasardan sorumlu tutulabileceğini, müvekkilinin antreposundan malın 13.03.2020 tarihinde çıktığını, alıcısına 23.03.2020 tarihinde ulaştığını, 10 günü bulan ana nakliye sırasında hasar meydana geldiğini, hasar ile müvekkili şirket arasında illiyet bağı bulunmadığını, dorse içi istifleme, konumlama ve sabitlemenin davalı görevi olmadığını, nakliye sırasında meydana gelmiş olabilecek olayların müvekkili şirkete yüklenemeyeceğinin sabit olduğu üzere davanın reddine, müvekkili şirketin sadece yükleme, boşaltma ve depolama sırasında meydana gelecek hasarlardan sorumlu tutulabileceğini, dorse içi istifteme, sabitleme ve diğer hususların müvekkili şirketin görevi ve sorumluluğu olmadığını, müvekkili şirket personelinin dorse içerisine girmesinin dahi mümkün olmadığı hususu sabit olmakla yasal dayanaktan yoksun davanın reddini, haksız ve kötüniyetli olduğu hususu sabit olan davacı yanın %20’den az olmamak üzere köüniyet tazminatına mahküm edilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası,
2-Ekspertiz raporu,
3-…Sigorta hasar dosyası, Nakliyat Sigorta Poliçesi,
4-Bilirkişi raporu,
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, sigortalı emtiaların uluslararası karayolu taşıma sırasında hasarlandığı ve hasar bedelinin sigortalısına ödendiğinden bahisle hasar sorumlusu ve sigortacısı olan davalıdan rucüen tahsiline ilişkin yapılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Sigorta hukukundan kaynaklanan halefiyet ve rücu konularında 6102 sayılı TTK hükümleri esas alınacaktır. TTK.’nun 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortalısına tazminat ödemesi ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı; ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa bu hakka ödediği bedel oranında halef olacaktır. Ayrıca sigortacı ödeme tarihinden itibaren faiz talep edebilecektir.
…kara taşımacılığından kaynaklanan uyuşmazlıkların Türk Ticaret Kanununun taşımaya ilişkin hükümlerine göre değil, uluslararası bir anlaşma olan CMR (Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyat İçin Mukavele Sözleşmesi) hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
Uyuşmazlığa uygulanması gereken Karayolu ve Milletlerarası Mal Nakliyatı Mukavelesi İle İlgili Anlaşma (CMR)’nin 17/1. maddesi gereğince taşıyıcılar, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde uğranılan ziya, gecikme ve hasardan müştereken ve müteselsilen sorumludur. CMR’nin 17/2 maddesi uyarınca, eğer kayıp, hasar ya da gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmişse taşımacı sorumlu tutulamaz. Yine CMR’nin 18/2 maddesi uyarınca, kayıp, hasar ve gecikmenin 17/2 maddede öngörülen nedenlerden birinden doğduğunu kanıtlamak taşımacıya aittir.
Yine CMR 8/1-b maddesinde yükleme sırasında yükün ambalajının görünürdeki durumunun taşıyan tarafından kontrol edileceği, 2. maddesinde yükün ambalajındaki görünür durumu ile ilgili çekincesini taşıma senedine yazacağı belirtilmiştir.
Yine CMR 9/2 maddesi uyarınca sevk mektubunda, tasımacı tarafından beyan edilmis çekince yok ise aksi kanıtlanmadıkça tesellümde yükün ve ambalajların iyi durumda olduğu, sayılarının, marka ve numaralarının sevk mektubunda yazılı olanlara uyduğu varsayılır.
CMR’nin 30/1 maddesi uyarınca ise, alıcının taşımacı ile beraber durumlarını kontrol etmeden, veya ziyan ve hasarın açıkça görüldüğü hallerde teslim anında veya açıkça görülmediği hallerde teslimden 7 gün içinde durumu kendisine bildirmeden malı tesellüm ederse, bu hususun onun yükü sevk mektubunda belirtilen şekilde aldığına kanıt oluşturacaktır.
Taşıma ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 863. maddesi hükmüne göre ise, sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderen, eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorundadır. Taşıyıcı, ayrıca yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür. Aynı Kanun’ un 864. madde hükmünde gönderenin kusursuz sorumluluk halleri düzenlenmiştir. TTK’nın 864/3. hükmüne göre, zararın veya giderlerin doğmasında taşıyıcının davranışlarının da etkisi olmuşsa, tazmin yükümlülüğü ile ödenecek tazminatın kapsamının belirlenmesinde, bu davranışların ne ölçüde etkili oldukları da dikkate alınacaktır.
6102 sayılı TTK’nın 875. maddesi uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası UYAP’tan incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının Gaziosmanpaşa … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 1.826,20 EUR asıl alacak 9,81 EUR işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.836,01 EUR takip yapıldığı, ödeme emrinin 23.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 24.03.2021 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Ekspertiz raporunun incelenmesinde; … Ltd. Şti. tarafından 07/12/2020 tarihli rapor düzenlendiği, Türkiye’de bulunan … A.Ş. tarafından İngiltere’de bulunan… Ltd. isimli firmaya 13 Adet (Net: 3.640,00 Kg, Brüt: 3.900,00 Kg)… emtiası satıldığı, söz konusu emtia sigortalı ve nakliyeci … Ltd. Şti.’ne ait… dorse plakalı nakliye aracına 13.03.2020 tarihinde yüklendiği ancak nakliye aracı 23.03.2020 tarihinde alıcı firmaya ulaştığında, emtianın alıcı firma tarafından teslim alınması sırasında yapılan kontrollerde 13 palet muhteviyatı emtianın dorse içerisinde birbiri üzerine yaslanmış/devrilmiş olduğu tespit edildiği, emtianın araç içerisine yüklemesinin sigortalı firmanın depolama hizmeti aldığı … çalışanları tarafından yapıldığı ve emtia parsiyel yük olarak taşındığı, nakliye sırasında trafik kazası gibi olağan dışı bir durum meydana gelmediği, dorse içerisine parsiyel yük olarak yüklenen, yeterli ve gerekli sabitlemesi yapılmayan hasara konu emtianın nakliye sırasında yaşanan sarsıntılarda hareket ederek birbiri üzerine yaslanması/devrilmesi sonucu söz konusu hasarın meydana gelmiş olduğu anlaşıldığı, söz konusu hasar … içerisine istiflemenin hatalı ve sabitlemenin yetersiz yapılması sonucu meydana geldiği, rapora konu olan hasarlarla ilgili hasar tutarı 1.826,20 EUR hasar bedeli tespit edildiği görülmüştür.
… Sigorta hasar dosyasının incelenmesinde; davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı … Limited Şirketi’nin… dorse plakalı nakliye aracına …poliçe numarası ile 07/12/2019 – 07/12/2020 vade tarihleri arasında Nakliyat Aracısı Komisyoncusu Yasal Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, sigorta şirketince alınan 07/12/2020 tarihli eksper raporu ile emtianın belirtilen adrese sağlam ulaştırılmadığı için 1.826,20 EUR’luk hasar oluştuğu, … Sigorta’nın sigortalısı …Ltd. Şti’ne 30/12/2020 tarihinde…Bankası aracılığı ile 1.826,20 EUR hasar ödemesi yaptığı görülmüştür.
Lojistik Taşıma ve Sigorta Uzmanı ve Makine Mühendisinden oluşan bilirkişi heyetinin 07/03/2022 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle; dava konsusu edilen emtiaların taşıma sırasında istifleme hatasına bağlı olarak dorse içinde devrilerek zarar gördüğünü, ortaya çıkan zarardan yüklemeden sorumlu olan firmanın % 100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunu, net hasar miktarının 1.826,20 EUR olacağı, 23/03/2020 tarihli Merkez bankası Euro satış fiyatının 7.0611 TL olduğu da göz önüne alındığında net hasar tutarının 12.894,98 TL olacağını, CMR ve TTK hükümlerinde yükleme sorumluluğunun parsiyel yükler söz konusu olduğunda taşıyıcıya ait olduğu, taşıyıcının da somut olayda sigortalı… firması olarak tespit edildiğini, sigortalının, davalı yana araca koymak ve araçtan indirmek dışında edim yükümlülüğü yüklediğini antrepo hizmet sözleşmesi veya sair bir sözleşme ile ortaya koyması gerektiğini, aksi takdirde davalının anterepo işletmecisi sıfatı ile meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacağını, araçta birden çok müşteriye ait farklı yüklerin birlikte parisyel yük olarak taşınmasında tüm yüklerin davalı tarafından akdi üstlenme ile yüklendiği sabit olmadığı takdirde, hasarın aktarmalarda, yük teslimlerinde veya başlangıçta farklı adres yüklemelerinde meydana gelmiş olabileceği, bundan da ancak taşıyıcının sorumlu olduğu ve ifa yardımcıları veya çalışanlarına sorumluluk yöneltebilmesi için akdi bir taahhüt altında sorumluluğu ortaya koyması gerektiğini, davacının taşıyıcı-taşıma işleri organizatörü sorumluluk sigortası kapsamında ödediği tazminatı TTK m.1481 hükmüne göre zarardan sorumlulara rücu edebileceği, ancak gelinen aşamada dosya kapsamında davalının zarardan sorumluluğunun sabit olmadığı kanaat ve sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davacı vekili, müvekkili sigorta şirketine sigortalı emtianın dava dışı… Tic. Ltd. Şti. tarafından taşınması sırasında hasarlandığını, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini belirterek hasar bedelinin davalı taşıyıcıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkememizce tüm deliller toplanmak suretiyle dosya alanında uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Hüküm kurmaya ve denetime elverişli raporu hükme esas alınmıştır.
Davacının sigortalısı tarafından birden çok müşteriye ait emtia farklı adreslerden alınmak suretiyle taşımayı organize eden şirkettir. Bu halde taşıyıcı olan davacının sigortalısı taşımada meydana gelen hasardan sorumlu olmakla birlikte sözleşmesel ilişki çerçevesinde bu sorumluluğu başka şirketlere de yükleyebilecektir. Dosyanın incelenmesinde ise taşıma sırasında emtialar arasında boşluklar bulunduğu, istifleme boşluklarının desteklenmediği, yüklemeyi yapan firmanın istiflemeyi yapması gerektiği, davacının sigortalısının taşıyan olarak TTK md. 863 uyarınca sorumlu olduğu, davalının ise antrepo hizmeti sunduğu, antrepo hizmetinin araca koyma, araçtan çıkarma ve saklamayı kapsadığı, aksinin yazılı sözleşme ve delille ispatlanabileceği, dava konusu taşımada birden çok müşteriye ait farklı yerlerde yüklemelerinde olduğu, istiflemeyi kimin yaptığının belli olmadığı, bu halde ispat yükü davacıda olan davacının davalının istiflemeden sorumluluğu bulunduğuna dair ispat yükünü yerine getirmediği kanaatiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Kötü Niyet Tazminatı yönünden; Kötüniyet tazminatı İİK 67/2 maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.
Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötü niyetli olduğu kabul edilmektedir.
Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve ‘kötü niyet tazminatı’ olarak adlandırılan tazminat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir.
Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.06.1980 tarihli ve 1979/9-82 E., 1980/2073 K.; 10.04.2002 tarihli ve 2002/19-282 E., 2002/299 K.; 27.04.2005 tarihli ve 2005/19-286 E., 2005/268 K., 21.10.2015 tarihli ve 2013/19-2415 E., 2015/2335 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Başka bir ifadeyle; İİK’nın 67/2. maddesi hükmüne göre, itirazın iptali davasının davalı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davalı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Burada takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davalı(borçlu)’nun üzerindedir.
Kötü niyet kavramının, somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerekmesi itibariyle, açıklanan bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacı tarafından rücuen tazminata dayalı olarak açılan iş bu davada davacının alacaklı olmadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiş ise da davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 80,70-TL maktu harcın 198,69-TL peşin harçtan düşümü ile artan 117,99-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/05/2022

Katip Hakim
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır