Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/371 E. 2022/134 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/371 Esas
KARAR NO : 2022/134
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/06/2021
KARAR TARİHİ : 28/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 31/01/2020 tarihinde imzalanan Denetim ve Tasdik Sözleşmesi uyarınca davacı şirket tarafından davalıya Kurumlar Vergisi Beyannamesi ve Eklerinin Tasdiki ve sair Danışmanlık Hizmetleri verilerek iş bu hizmetlerin karşılığı olarak 04/05/2020 tarihli 14.555,00 TL’lik; 11/08/2020 tarihli 14.555,00 TL’lik ve 02/11/2020 tarihli 14.555,00 TL’lik faturalar kesildiğini, meydana gelen ücret alacaklarına ilişkin yapılan ihtarnamelere rağmen borç ödenmediğinden davalı aleyhine 03/03/2021 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine davalı şirket tarafından dava konusu borca ve ferilerine 15/03/2021 tarihinde itiraz edildiği ve icra takibinin durduğu, davalının söz konusu ücret alacaklarına ilişkin bir ödeme yapmadığı gibi aleyhine başlatılan bu takibi durdurmak ve tahsil sürecini geciktirmek amacıyla kötü niyetli, haksız ve mesnetsiz itirazda bulunduğunu, davanın kabulü ile, davalı tarafından davacı şirket adına borca, icra takibine, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faizlere ve faiz oranlarına karşı yapılan tüm itirazların iptaline, itiraza uğrayan tüm alacaklar yönünden icra takibinin devamına, borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının hizmet vermediği dönemi esas alarak icra takibi yapmak sureti ile alacak talebinde bulunduğunu, taraflar arasında denetim hizmeti nedeni ile bir ticari ilişki söz konusu ise de pandemi başladığından bu yana davalının ticari faaliyetlerinin durduğu ve davacı alacaklı herhangi bir hizmet vermemiş olduğundan bir alacağı doğmadığını, davacının tek yanlı borç çıkartıp icra takibi yapmasının, akabinde dava açmasının yerinde olmadığını, faturaları ve çıkartılan borç verilen bir hizmete dair olmadığından bu faturalara ve cari ekstrelere itiraz ettiklerini, davacının tek yanlı ve keyfi olarak fatura düzenlediğini, dava dilekçesinde yer alan … ile davalı şirketin doğrudan bir ilişkisi bulunmadığını, Coronavirüs hastalığının pandemi boyutunda olmasının doğal sonucu olarak yurtdışı gidiş gelişlerin sınırlamalar getirilerek tedbirlerin alındığını belirterek uçuşların durmasına bağlı olarak davalı şirketin tüm ticari faaliyetinin durduğu ve hala da bir ticari faaliyeti bulunmadığını, davacının bu süreçte hizmet vermemesine rağmen, tek yanlı bir cari ekstre oluşturarak alacak talebinde bulunmasının yerinde olmadığını, borcu kabul anlamına gelmemek şart ve koşulu ile, alacaklının anılan miktarları nasıl ve hangi hesaplamaya göre yaptığının da belli olmadığını, davacının keyfi olarak bir borç miktarı belirlemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, borcun nedeninin ve alacak miktarını neye göre belirlendiğinin de belli olmadığını, dava açmasının kötü niyetli bir davranış olduğundan davacının asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, davanın reddine, davacının asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilerek, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1- … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyası
2-Davacının ticari defter ve kayıtları
3-İhtarname, Sözleşme
4-Bilirkişi raporu
5-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisinden ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı takip dosyasında faturalardan kaynaklanan toplam 43.365,00-TL asıl alacak için takip yapıldığı, ödeme emrinin 11.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 12.03.2021 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Sözleşmenin incelenmesinde; davacı … A.Ş. ile davalı … Tic. A.Ş. arasında 31/01/2020 tarihinde … sıra nolu Denetim ve Tasdik Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme içeriğinin incelenmesinde;
“2.1. Sözleşmenin Amaç:Sözleşmenin amacı, yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri ve bunlara ekli mali tablolar ve bildirimlerin denetim ve tasdik işleri ile ve/veya diğer işlerin 3568 sayılı Kanun ve ilgili diğer kanunlara ve mevzuata göre yapılmasıdır.
2.2. Sözleşmenin Kapsam:YMM 3568 sayılı Kanun’un belirlediği anlamda gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri ve bunlara ekli mali tablolar ile bildirimlerin doğruluğunun tasdik işlerini ve/veya diğer işleri yapar. Denetimsiz tasdik işi yapılamaz. Tasdik, ilgili bakanlığın veya ilgili mercilerin hukuki düzenlemelerine ve tebliğlerine göre yapılır.
4.1. Ücretin ödenmesi: 4.1.l. Meslek mensubu için sözleşmede belirlilen işlerden dolayı kararlaştırılan ücret 49.000,00 TL+ KDV olup, 4 taksit şeklinde ödenecektir. Şubat, Mayıs, Ağustos, Kasım.
4.1.6. Ücret sözleşmede belirtilen şekilde ödenmediği takdirde meslek mensubu işi bırakır. Alacağı için kanuni takibe geçer.
8.1. Süre: Bu sözleşme 01/01/2020 tarihinden itibaren en az bir yıl süre ile geçerli olmak üzere düzenlenmiştir Sözleşmenin sona erdiği tarihten en az bir ay önce yazılı ihbarda bulunulmaması halinde, sözleşme bir yıl daha kendiliğinden uzar.
8.3. Tarih: Bu sözleşme 31/01/2020 tarihinde düzenlenmiş ve imzalanmıştır.” maddelerinin akdedildiği görülmüştür.
İhtarnamenin incelenmesinde; davacı şirket vekilinin davalı şirket (muhatap) adına keşide ettiği, … Noterliği’nin 12/02/2021 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi, 16/02/2021 tarihinde davalı şirkete tebliğ edilmiş olup, iş bu ihtarnamede 04.05.2020 tarihli … numaralı 14.455.00 TL bedelli, 11.08.2020 tarih … numaralı 14.455,00 TL bedelli, 02.11.2020 tarih … numaralı 14.455,00 TL bedelli olmak üzere toplam 43.365,00 TL’nin 3 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği görülmüştür.
Mali bilirkişinin 31/01/2011 tarihli 9 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı şirketin 2020-2021 yıllarına ait ticari defterleri incelendiğini, 04.05.2020 Tarih ve … nolu 14.455.00 TL tutarlı faturanın, 2020 yılı yevmiye defterinin 04/05/2020 tarih ve … nolu yevmiye maddesinde, davalı şirketin borcuna (… nolu Muhasebe Fişi) ile kaydedildiğini, 11.08.2020 Tarih ve … nolu 4.455,00 TL tutarlı faturanın, 2020 yılı yevmiye defterinin 11/08/2020 tarih ve 1992 nolu yevmiye maddesinde, davalı şirketin borcuna (… nolu Muhasebe Fişi) ile kaydedildiğini, 02.11.2020 tarih ve … nolu 14.455,00 TL tutarlı faturanın, 2020 yılı yevmiye defterinin 02/11/2020 tarih ve … nolu yevmiye maddesinde, davalı şirketin borcuna ( … nolu Muhasebe Fişi) ile kaydedildiğini, davacı şirketin 2020-2021 yılları ticari defterlerinde takip konusu faturaların karşılıklarının ödendiğine, davalı şirket tarafından ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığını, dolayısıyla davaya konu icra takibinde ve davada talep edilen alacak tutarının takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi için davalı şirketin ticari defterleri incelenememiş olmakla birlikte, davacının davalı adına tanzim ettiği faturaların e-fatura olarak tanzim edildiği ve bu e-faturaların da davalıya tebliğ edildiğini; davalı tarafından işbu faturalara TTK’nın 21. maddesinde belirtilen sürelerde itiraz edildiği yönünde herhangi bir bilgi/belge sunulmadığını; davacı vekilinin sunduğu mail yazışmalarından taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamındaki hizmetlerin davalıya verildiğinin anlaşıldığını, ayrıca takip konusu faturaların bedellerinin de taraflar arasında akdedilen sözleşmede kararlaştırılan ücret ve vadelere uygun olarak tanzim edildiğinin tespit edildiğini; bu haliyle de davacı şirketin kendi ticari defterlerinde kayıtlı olan davalı şirketten olan alacağının (yani takip ve dava tarihi itibariyle 43.365,00 TL tutarındaki davalı şirketin borcunun) kabulü hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, tutulması zorunlu defterler ve defter tasdiklerine ilişkin olarak, gerek 6102 sayılı TTK’nın m. 64, 65, 562 ve 1527 hükümleri, gerekse VUK m. 182,242 ve ayrıca Elektronik Defter Genel Tebliğ 1-2 hükümleri ile VUK m. 397, 416, 421, 424, 431, 433 uyarınca, davacı şirketin 2020-2021 yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve açılış ve kapanış tasdiklerinin de yasal süresinde yaptırıldığını belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu, davacının alacağın tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, mahkememizce tüm delillerin toplandığı, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, mahkememizce öninceleme duruşmasında taraf defterlerinin incelenmesine karar verildiği, davalıya işbu duruşma tutanağının ihtaratlı olarak tebliğ edildiği, inceleme gün ve saatinde davalı hazır olmadığı gibi mazeret de bildirmediği, incelemenin sadece davacı defterleri üzerinden yapıldığı, davacının alacağına dayanak olan faturaların e fatura olduğu ve davalıya tebliğ edildiği, faturaya itiraz olmadığı, davacının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu ve faturaların defterinde kayıtlı olduğu, ancak yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere faturanın tek başına alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, davacının faturaya konu malı teslim ettiği veya hizmeti verdiğini kanıtlaması gerektiği, davacı tarafından hizmetin verildiğine ilişkin belgelerin sunulduğu, mali bilirkişi tarafından yapılan inceleme de davacı tarafından mali hizmetin verildiğinin tespit edildiği, nitekim davacı tarafından sunulan mail yazışmalarında davacının vergisel konularda ve beyanname tanzimlerinde davalı şirkete danışmanlık ve denetleme/kontrol yetkisinin verildiği görüldüğü, davacının davasını tüm bu açıklamalarla ispatladığının kabulü gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne karar verilerek,
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline, takibin takip talebindeki kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında icra inkar tazminatı 8.673,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
3-Alınması gereken 2.962,26TL harcın, peşin alınan 523,74-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.438,52-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvurma harcının ve 523,74-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 807,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 6.437,45-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/02/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır