Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/356 E. 2023/617 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/356 Esas
KARAR NO:2023/617

DAVA:Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ:21/01/2020
KARAR TARİHİ:18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ayrıntısı dava dilekçesinde yazılı olduğu üzere, diyetisyen olan davacı şirket temsilcisinin sağlıklı yaşam ve beslenme konusunda danışmanlık yaptığını, davacı şirketin yetkilisinin kullanması için davalıdan … … model tartı cihazını aldığını, davalı tarafından satışa ilişkin olarak fatura düzenlenmediğini, satıma konu mal bedelinin davalı tarafından bildirilen kişi hesabına aktarıldığını, cihazın kurulumunun davalı şirket yetkilileri tarafından yapıldığını, cihazın kullanımı sırasında ekranında hastaların görmemesi gereken verilerin de gösterildiğinin fark edilmesi üzerine davalıya durumun bildirildiğini, davalı tarafından güncelleme yapılarak cihazın geri gönderildiğini, sonrasında cihazın farklı arızalar verdiğini, yine davalı tarafından uzaktan bağlantı yolu ile yapılan güncellemeler ile sorunların giderildiğini, ancak sonrasında cihazdaki arızaların daha sıklıkla meydana gelmeye başladığını, hastaların ve danışanların cihazın yaptığı ölçümlemelerden şikayetçi olmaya başladıklarını, davacı şirketin davaya konu cihazdan istediği faydayı alamadığını, ticari itibar kaybına uğradığını, cihazın temel işlevlerini dahi yerine getirmediğini belirterek davaya konu ayıplı malın iadesine, mal bedelinin faizi ile birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ayrıntısı cevap dilekçesinde yazılı olduğu üzere, davaya bakmakla İstanbul Tüketici Mahkemelerinin yetkili ve görevli olduğunu, davacının iddialarının yerinde olmadığını belirterek öncelikle mahkememizin yetkisizliğine, dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Tüketici Mahkemelerine gönderilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İş bu dosya …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı yetkisizlik kararında; Davalının adresinin Beşiktaş/İSTANBUL olduğu, ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda taraflar arasında davaya konu malın alım ve satımı ile ilgili olarak herhangi bir ilişki bulunduğunun tespit edilemediği, dosyaya sunulan fiyat teklifi ve diğer konulara ilişkin mail yazışmalarının davacı şirket yetkilisi ile davalı şirket yetkilileri arasında yapıldığı, davaya konu malın tesliminin dava dışı …’a yapıldığı, taraflar arasında yazılı sözleşme ilişkisinin bulunmadığı, yazılı sözleşme bulunmaması nedeniyle ve davalı tarafında taraflar arasında sözleşme olduğu hususunun kabul edilmemesi karşısında para borçlarına ilişkin hükümlerin bu aşamada uygulanmasının mümkün olmadığı ve bu hali ile sözleşmeden doğan davalarda yetkiyi düzenleyen HMK’nin 10. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı, davalının süresi içerisinde yetkiye itirazda bulunduğu, bu durumda HMK’nin 6. maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme olan davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili hale geldiği ve davalının süresi içerisinde usulüne uygun olarak, yetkili mahkemeyi de belirtmek suretiyle yetki itirazında bulunduğu anlaşıldığından İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesi mahkememize tevzi edildiği, mahkememizin 2021/356 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Dava, ticari satıma konu cihazın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak, sözleşmeden dönme kapsamında ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesine göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikr ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp, maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Bunlardan yola çıkılarak ;satıcı ve dolayısıyla teselsül ilişkisi nedeniyle ithalatçıyı maldaki ayıptan sorumlu tutmanın maddi koşulları; ortada ayıp sayılan bir eksikliğin olması, ardından maldaki eksikliğin önemli olması ve ayıbın malın yarar ve zararının alıcıya geçtiği anda varolması, alıcının ayıbın varlığını bilmeden malı satın almış olması, olarak sayılabilir.
Borçlar kanununda tanımını bulan ayıba karşı tekeffül, satılan şeyin satıcının zikrettiği vasıfları taşımamasından veya bu şeyin değerini sözleşme gereğince ondan beklenen yararları azaltan veya kaldıran eksiklikler bulunmasından satıcının sorumlu olmasıdır (TANDOĞAN, Haluk: Özel Borç İlişkileri, c. 1/1, Ankara 1988, sh 163; YAVUZ, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, İstanbul 2007, 7. Baskı, sh 97). Diğer bir anlatımla ayıp, satılanın normal niteliklerinden ayrılmasıdır.
Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Aynı zamanda satıcının bu borcu kanuni bir borç mahiyetindedir (YAVUZ, Nihat: Ayıplı İfa, Ankara 2010, 2. Baskı, sh. 91- 92).
Bu ilkeler gereğince her kim, alıcının sözleşme yapılırken ayıpları henüz bilmeyeceği ve yalnız bu nedenden onun için zarar verici olan tekeffül görevinin kaldırılmasına razı olacağı üzerine spekülasyon yaparsa, hileli davranıyor demektir. Satıcının hilesi durumunda, tekeffül borcunu sınırlayan ya da kaldıran sözleşme kayıtları sonuç doğurmaz.
Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değildir. Fakat onları meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir (YAVUZ, Nihat: Ayıplı İfa, Ankara 2010, 2. Baskı, sh. 107).
6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi gereğince; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda 6098 sayılı TBK’nın 223/2. maddesi uygulanır. TBK’nın 223. maddesine göre; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Mahkememizce aldırılan 11/12/2020 tarihli 17 sayfadan ibaret bilirkişi raporunda özetle; Davacı ile davalı arasında dava konusu cihazın alım/satımı ve bedelinin ödenmesi hususunda herhangi bir ihtilafın bulunmadığı, ihtilafın davacı tarafın cihazın ayıplı olduğu gerekçesiyle iade etmek istediği, davalı tarafın ise ayıp iddiasını ve cihazın iadesini kabul etmediği hususunda oluştuğu, davalı tarafça incelemeye ibraz edilen 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin yasal defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin kanuni sürelerinde yaptırıldığı, davalı şirketin yasal defterlerinde yapılan incelemelerde, davacı şirket ve davacı şirket yöneticisi … adına herhangi bir cari hesap kaydına ve dava konusu cihazın satış ve tahsilat işlemleriyle ilgili olarak herhangi bir kayda rastlanılmadığı, dava konusu cihazla ilgili olarak davalı tarafça davacı adına düzenlenen herhangi bir İade faturaya rastlanılmadığı, davacı tarafın söz konusu faturanın talebine rağmen kesilmediğini davalı tarafın ise davacının KDV ödememek için fatura istemediğini bu yüzden kesmediklerini beyan ettiğini, davacı ile davalı şirket arasında fatura kesilmemesine karşın cihaz alım/satımı ve bedelinin ödenmesi servis hizmetleri verilmesi vb. gibi hususlarda dicari ilişkinin mecbur olduğunun anlaşıldığı, davalı şirket ile dava dışi gerçek kişi … arasında doğrudan bir ticari ilişki olduğu hususunda bir belgeye rastlanılmadığı, dava dışı …’ in davacı şirket yetkilisi olarak hareket ettiğini anlaşıldığı, görüş ve kanaatinde sunmuştur.
Talimat Bilirkişilerin düzenlendiği 08/01/2022 tarihli 15 sayfadan ibaret raporunda özetle, davaya konu cihazdaki ilk servis talebinin cihazdaki herhangi bir sorundan kaynaklanmadığı, davacı firma yetkilisinin cihaz ekranındaki tartım bilgilerinin, danışanlar tarafından görülmesini uygun bulmaması üzerine söz konusu talep ile ilgili servis kaydı oluşturulduğu, akabinde söz konusu hususla ilgili ara yüz yüklemesi yapılarak cihazın kullanılmaya devam ediliği, … sistemin kullanılması için Tartı Kutu tabir edilen ek aparatın cihaza takıldığı, bu doğrultuda cihazın ekran görüntülerinin değiştiği, 2018 yılında çeşitli bağlantı sorunları yaşansa da uzaktan müdahale ile sorunların çözüldüğünün belirtildiği, ancak söz konusu sorunlara ilişkin herhangi bir servis kaydının dosya muhteviyatında bulunmadığı, akabinde 26/07/2018 tarihinde cihaza ait … besleme devresinin (12v 5v) arızalanmış olduğunun tespit edilerek parçanın servis tarafından değiştirildiği, söz konusu besleme devrelerinin elektrik akımı ve voltaj değişikliklerine bağlı olarak arızalanma ihtimalleri olan parçalar olduğu, cihazın 2019 yılında ilk kurulmuş olduğu adresten farklı bir adrese (…) taşındığı, sonrasında cihazın 5 kg eksik tartıyor şikayetiyle 20/05/2019 tarihinde servise verildiği, servis tarafından sabit kütle ile yapılan kontrollerde 100 kg’da 100 gr’lık bir farkın gözlemlendiği ve gerekli testler yapılarak cihazın çalışır durumda 21/05/2019 tarihinde geri teslim edildiği, 5 kg fazla tartması ile ilgili herhangi bir kaydın dosya muhteviyatında yer almadığı, sadece şikayete ilişkin servis kaydının bulunduğu, onda da 5 kg eksik tartma ile ilgili bir tespit yapılmadığını belirtildiği, ayrıca cihazın kataloğunda belirtilen teknik özelliklerinde 300 kg’a kadar 0,1 kg hassasiyetle tartım imkanı olduğunun belirtildiği, son olarak da 04/07/2019 tarihinde cihazın tekrar arızalandığı, bu sefer tartım esnasında cihazın ekranının tamamen gittiği ve siyah ekran geldiğinin beyan edildiği, ancak cihazın servise verilmemesi üzerine sorunla ilgili bir tespit yapılmadığı, ancak hem davacı hem de davalı tarafça sunulan video kayıtlarında ekranın gidip geldiğinin görüldüğü, tarafımızca yapılan yerinde inceleme ile de cihazın son durumunun ortaya konduğu, cihazın 2019 yılında taşındığı adresten (…) farklı bir adrese (…) taşınmış olduğu, 05/01/2022 tarihi itibariyle cihazın çalışır ve işlevini görür durumda olmadığı, “No Signal” uyarısı vererek cihazın açılmadan kapandığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak dosya muhteviyatında 2 adet arıza/servis kaydı bulunduğu, bunlardan bir tanesinde parça değişimi bir tanesinde de kalibrasyon ve test işlemlerinin yapılarak cihazın kullanılır şekilde davacı tarafa teslim edildiği, 04/07/2019 tarihinde cihazın tekrar arızalandığı, bu sefer tartım esnasında cihazın ekranının tamamen gittiği ve siyah ekran geldiğinin beyan edildiği, cihazın servise verilmemesi üzerine sorunla ilgili bir tespit yapılamadığı, hem davacı hem de davalı tarafça sunulan video kayıtlarında ekranın gidip geldiğinin görüldüğü ancak bu sorunun giderilip giderilemeyeceği ile ilgili tarafımızca herhangi bir tespit yapılamadığı, 05/01/2022 tarihinde tarafımızca yapılan yerinde incelemede, cihazın çalışır ve işlevini görür durumda olmadığı ve “No Signal” uyarısı vererek hiç açılmadan kapandığının tespit edildiği, Cihazın ilk kurulduğu adresten 2 kez farklı adreslere taşınması göz önünde bulundurulduğunda bu taşımaların cihaza ve cihazın iç aksamlarına (elektronik devreler, bağlantı noktaları, aparatlar, vs.) herhangi bir zarar verip vermediğinin ancak cihazın ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ile ortaya konabileceği, bilirkişiliğimizin bu konuda herhangi bir uzmanlığının ve yetkisinin olmadığı görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Mahkememizce aldırılan 12/10/2022 tarihli 11 sayfadan ibaret bilirkişi raporunda özetle; Dava konusu cihazın teslimi esnasında davalı tarafından kurulumu yapılan cihazın ekranının açılarak kullanıma hazır hale getirildiği, cihazın bu teslimi esnasında davacı yan tarafından yapılmış ve çıplak gözle muayene sonucunda tespit edilen bir açık ayıbının ve bu yönde bir tespitin ve ihbarın olmadığı, dolayısıyla cihazın açık ayıplı olmadığı; Aralık 2017’deki teslimden sonra yine davacı yanın müşterilerine verdiği hizmet kapsamında, davacının cihazı açarak cihazı kullandığı ve bu kullanım esnasında da teslimden sonra ortaya çıkan ve periyodik olarak tekrarlayan bir arızanın kaydının olmadığının anlaşıldığı, cihazda meydana gelen ve dosyada kaydı bulunan 26.07.2018 tarihli arızanın ise münferit olduğu ve garanti kapsamında onarıldığı değerlendirildiğinde cihazın gizli ayıplı olduğu yönündeki davacı yanın iddiasının ispata muhtaç olduğu değerlendirilmiştir. Cihazın davacı kullanımındayken iki kere farklı mekanlara taşındığı, bu taşınmalar ardından cihazın yeniden kurulumuna dair davalı şirketten alınan bir hizmet/servis olmadığı, ilk tesliminde açılan ve daha sonra da Mayıs 2019’a kadar açılarak kullanılan cihazın sonradan açılmamasının sebebinin kullanıcı kaynaklı veya taşınmalar esnasında cihazın elektronik bağlantılarında veya devrelerinde meydana gelen arızalar kaynaklı olabileceği, yerinde inceleme ile de yapılan bilirkişi incelemesinde aynı hususlara değinildiği ve cihazın açılmamasının nedeninin tespit edilemediği, cihazın açılmamasının cihazın ayıbından kaynaklı olma ihtimali değerlendirildiğinde, ayıplı olan bir cihazda ilk aylardan itibaren bu kabil bir arızanın kendini belli edeceği değerlendirilerek cihazdaki uzun süre kullanımdan sonra bilirkişi incelemesi esnasında ortaya çıkan ekran açılmamasının cihazın ayıplı olduğunu göstermediği teknik görüşüne varılmıştır. Bu teknik veriye göre konuya bakılacak olduğunda, nihai takdir yüce Mahkemeye ait kalarak, davacı savlarının kabulünün koşullarının olmadığı sonucuna varmak gündeme gelmektedir. Ancak şunu da ifade edelim ki, anlaşılabildiği kadarıyla, davacı somut çekişmede TBK md. 227’ye dayalı olarak davada istemde bulunmaktadır. Bu durumda, yukarıdaki teknik anlatım ve buna göre yukarıdaki paragrafta ifade edilen seçeneğin benimsenmemesi yüce Mahkemece uygun görülürse, bu seçenekte, satım konusu şeyin davacı yanca kullanım süresi de dikkate alınarak, sayın Mahkemenin TBK md. 227/f.3 hükmünde yer alan düzenlemeyi değerlendirme ve bu durumda da -…takyidi olmayan fikrimize göre ve davacının talep tarihini gözeterek…- satım bedelinin 1/3 (üçte bir) ölçüsündeki tutarın davalı yanca davacıya ödenmesine karar verilmesi keyfiyeti muhterem yargı makamınca irdelenebilir, görüşünde raporu sunulmuştur.
Talimat Bilirkişilerin düzenlendiği 11/01/2023 tarihli sayfadan ibaret raporunda özetle; Dava konusu cihazın taşınma sırasında eğer bir zarar görmediyse düşme, kırılma vb. gibi durumlar olmadıysa cihazın çalışması gereklidir. Sadece taşınmadan kaynaklı kalibrasyonunun bozulma ihtimali vardır. Ancak cihazın kalibrasyonu taşınmanın ardından yeni kurulan yerinde hareket ettirilmeden gerçekleştirilmelidir. İthalatçı firma da herhangi bir şekilde teknik servis hizmeti verdiğinde cihazın kurulumunun ardından cihazın doğru veri verebilmesi için kalibre etmesi gerekmektedir. Davacının belirtmiş olduğu taşınma sırasında cihazın arızalanmış olduğu iddiasının uygun olmadığı düşünülmektedir. Sonuçta cihaz hiç çalışmamakta, ekran gelmemekte ve veri vermemektedir. Keşif sırasında cihaz üzerinde yapılan incelemede cihazın herhangi bir tarafından kırılma vb. durumlar tespit edilmemiştir. Dava konusu cihazda, davacının talebi doğrultusunda cihazın yazılımına müdahale edilerek tartı sırasında elde edilen verilerin ekranda görülmemesinin sağlandığı, verilerin direkt bilgisayara aktarılarak kişilerin sonuçlarını görmesinin engellendiği anlaşılmıştır. Bu yazılımın ithalatçı ve davacı firmanın oluşturmuş olduğu (…, Tartı Kutu adında) bir yazılım olduğu ve bunu cihaza yükleyerek verilerin hem bilgisayara hem webe hem de istenilen verilerin ekrana yansıtılmamasına olanak sağlandığı anlaşılmıştır. Ancak bu yazılım üreticinin üretmiş olduğu bir yazılım olmayıp, orijinal yazılımdan farklılıkları bulunmakta ve Onaylanmış Kuruluş tarafından da bu yazılımın cihaza olan etkisine ait etki değerlendirilmesi yapılmadığı ve … tarafından onaylanmadığı düşünülmektedir. Cihazın temel işlemini yazılımı üzerinden yaptığı düşünüldüğünde, cihazda sürekli kapanmalar, cihazın istenilen şekilde çalışmaması davacı firma tarafından yüklenen yazılımdan kaynaklı olabileceği düşünülmektedir. Cihazın kullanımı düşünüldüğünde (Tartı) kullanıcı hatasının olmadığı, Cihazın temel işlemini yazılımı üzerinden yaptığı düşünüldüğünde ve davacı firmanın dava konusu cihazın orijinal yazılımında değişim veya müdahale yaptığı ve bu müdahalenin de Onaylanmış kuruluş tarafından onaylanmadığı düşünüldüğünde ise cihazın verimli çalışmamasının ve sürekli hatalar vermesinin sebebinin yüklenen yazılımdan kaynaklanabileceği görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Talimat Bilirkişilerin düzenlendiği 29/05/2023 tarihli 9 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; Davalının sunmuş olduğu, Ek-i’de sunulan, doküman incelenmiş olup üretici firmanın Türkiye’de ki distribütörüne satış, tanıtım ve teknik destek konularında yetki vermesi mevzuat hükümlerine uygundur. Türkiye Cumhuriyetinde uygulanan Tıbbi Cihaz Yönetmelikleri ile Avrupa Birliğinde uygulanan Tıbbi Cihaz yönetmelikleri harfiyen aynıdır. Üretici firmanın Amsterdam 16 Mayıs 2017 tarihli Distribütörlük ve Servis başlıklı yazısında konusu şirketin cihazlarına yönelik yazılım geliştirme kitine sahip olduğu gibi … cihazları için kendi yazılımını geliştirme iznine sahiptir.” belirtilmiş olup cihazlar üzerinde Türkiye distribütörü … Ltd. Şti.’nin cihazların yazılımlarına müdahale ederek cihazın yazılımı üzerinde uygulama yapmasına üretici firmanın izin vermesi mevzuat hükümlerine göre tek başına yeterli değildir. Yapılan yazılımın ürünün ruhsatlandırma süreçlerini gerçekleştiren Onaylanmış Kuruluş tarafından da değerlendirilerek onaylanması gerekmektedir. Yapılan uygulama mevzuat hükümlerine uygun değildir. Cihazın hiç açılmadığı ve görüntüleme ekranına hiçbir sinyal gelmediği belirtilmiştir. Davalının belirtmiş olduğu gibi cihazın bir noktasında kablonun çıkıp çıkmadığı hususunda ise o cihazın tamiri konusunda yetkili ve eğitimli kişilerce bu konunun kontrol edilmesi gerekmektedir. Yalnız cihaz elektronik bir cihaz olup bir kimyasal barındırmamaktadır. Ürünün saklama koşulları üreticinin belirtmiş olduğu şartlarda depolanması şartı ile cihazın bozulmaması gerekmektedir. Davalı firma … . Yetki belgesine göre sorumlulukları ise üreticisinin üretmiş olduğu ürünlerin, satış ve tanıtımını yapmak ve teknik destek sağlamasıdır. Dolayısıyla dava konusu cihazda bulunan arızanın davalı satıcı) tarafından giderilebileceği düşünülmektedir. Takdir Sayın Mahkemenin görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Tüm dosya kapsamının birarada değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasında davaya konu tartı cihazının satışının yapıldığı hususunda uyuşmazlığın bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın satışı yapılan cihazda gizli ayıp bulunup bulunmadığı hususunda düğümlendiği, mahkememizce 11/12/2020 tarihli bilirkişi raporu ile tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelendiği ancak dava konusu cihazın alım satımına ilişkin kaydın bulunmadığı anlaşılmış ise de taraflar arasında bu hususta uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce dava konusu cihazda gizli ayıp bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla talimat mahkemesi aracılığı ile aldırılan 08/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafından 2 adet servis kaydının oluşturulduğu, davaya konu cihazdaki ilk servis talebinin cihazdaki herhangi bir sorundan kaynaklanmadığı, davacı firma yetkilisinin cihaz ekranındaki tartım bilgilerinin, danışanlar tarafından görülmesini uygun bulmaması üzerine söz konusu talep ile ilgili servis kaydı oluşturulduğu, akabinde söz konusu hususla ilgili ara yüz yüklemesi yapılarak cihazın kullanılmaya devam ediliği, 04/07/2019 tarihinde cihazın tekrar arızalandığı, bu sefer tartım esnasında cihazın ekranının tamamen gittiği ve siyah ekran geldiğinin beyan edildiği, ancak cihazın servise verilmediği, cihazdaki arızanın neden kaynaklandığının tespitinin yapılamadığı anlaşılmıştır. Anılan bilirkişi raporunda davaya konu cihazda gizli ayıp olup olmadığına ilişkin kanaat belirtilmediğinden dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 12/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu cihazda açık ayıbın bulunmadığı, teslimden sonra ortaya çıkan ve periyodik olarak tekrarlayan arıza kaydının bulunmadığı, dosyada kaydı bulunan arızanın münferit arıza olduğu ve onarıldığı, gizli ayıp iddiasının ispatlanamadığı, cihazdaki arızanın taşımadan kaynaklı olabileceği, cihazın ayıplı olması halinde ilk aylardan itibaren arızanın kendini belli edeceği kanaatini bildirmiştir. Bilirkişinin gerek cihazı incelememesi gerekse de ihtimaller üzerinden kanaat oluşturması nedeniyle dosyasının alanında uzman bilirkişiye tevdiine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce talimat mahkemesi aracılığı ile aldırılan 11/01/2023 tarihli bilirkişi raporu ve 29/05/2023 tarihli ek raporu ile cihazın taşınmadan kaynaklı kalibrasyonunun bozulma ihtimalinin bulunduğu, keşif sırasında cihaz üzerinde yapılan incelemede cihazın herhangi bir tarafından kırılma vb. durumlar tespit edilmediği, cihazın hiç çalışmadığı, ekran gelmediği ve veri vermediği dikkate alındığında taşınmadan kaynaklı kalibrasyonunun bozulma ihtimali taşınma sırasında cihazın arızalanmış olduğu iddiasının uygun olmadığı düşünülmektedir. Dava konusu cihazda, davacının talebi doğrultusunda cihazın yazılımına müdahale edilerek tartı sırasında elde edilen verilerin ekranda görülmemesinin sağlandığı, verilerin direkt bilgisayara aktarılarak kişilerin sonuçlarını görmesinin engellendiği anlaşılmıştır. Davalı firmanın dava konusu cihazın orijinal yazılımında değişim veya müdahale yaptığı ve bu müdahalenin de onaylanmış kuruluş tarafından onaylanmadığı düşünüldüğünde ise cihazın verimli çalışmamasının ve sürekli hatalar vermesinin sebebinin yüklenen yazılımdan kaynaklanabileceği belirtilmiş, ek rapor ile cihazdaki arızanın davalı taraça giderilebileceği belirtilmiştir.
Tüm bu raporların bir arada değerlendirilmesi neticesinde dava konusu cihazda gizli ayıp bulunduğu iddiasının ispatlanamadığı, her ne kadar son alınan talimat bilirkişi raporunda arızanın orjinal olmayan yazılım yüklenmesinden kaynaklandığı belirtilmiş ise de bu yazılımın davacının talebi üzerine yüklendiği, cihazın bu yazılım olmaksızın davacı tarafından ihtirazi kayıt konulmadan satın alındığı ve bir süre kullandığı dolayısıyla cihazda gizli ayıbın bulunmadığı, davalı tarafça orjinal olmayan yazılımdan kaynaklanan arızanın giderilebileceğinin de tespit edildiği, bunun dışında dava konusu cihazda periyodik tekrarlayan arıza bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın reddine,
2-269,80-TL karar harcının peşin alınan 54,40-TL den düşümü ile kalan 215,4‬0-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı Kanunun 18/A-13-14 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
4-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır