Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/342 E. 2022/225 K. 28.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/342 Esas
KARAR NO :2022/225

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/05/2021
KARAR TARİHİ:28/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; …. İcra Müdürlüğü …Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhime kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip işlemi başlatıldığını, müvekkili tarafından …. İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde … Esas sayılı dosya ile borca ve imzaya itiraz edilmişse de bu talep süre yönünden reddedilmiş ve takibin devamına karar verildiğini, haciz işlemleri yapılarak … plakalı araca da haciz ve yakalama şerhi konulduğunu, taşınmazına ait haciz işlemi de yapılmış kıymet takdirleri alınmış olduğunu, takibe konu olan senetlerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili hakkında yine davalı tarafından Karabük … İcra Müdürlüğünde de aleyhine icra takibi başlatıldığını, … İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan … Esas sayılı dosyada borca ve imzaya itiraz edildiğini, dosyanın halen derdest olduğunu, yine davalı tarafından müvekkili aleyhine …. İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılan … Esas sayılı dosyada müvekkilinin aracının satışını önlemek amacıyla ödeme yapmak zorunda bırakılmış ve dosya bu şekilde tahsil edilmişse de icra tehdidi altında yapılan ödemeye karşılık istirdat davası da açılacağını, …. İcra Dairesinde takip yapılan …Esas sayılı dosyada bulunan senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığının ve bu nedenle işbu dosya gereği davalıya borçlu olmadığının tespitine, başlatılan takibin iptaline, davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında vukuu bulan ticari ilişkinin neticesinde … … Limited Şirketi’nin müvekkili şirkete borçları bulunduğunu, davacı takibe konu senetteki imzanın tarafına ait olmadığını iddia etmekte ise de iddiaların gerçek dışı ve kötü niyetli olduğunu, davacı kendisi ile birlikte senet borçlusu olan … …İnşaat San ve Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisi olup davalı firmaya olan borcuna istinaden kendisinde avali bulunan çok sayıda senet verdiğini, davaya konu senetler 18.02.2016 tarihli ‘Çek Senet Alındı’ tutanağı ile davalı şirket çalışanı önünde … tarafından düzenlenerek davalı şirkete teslim edildiğini, imzaların …’ e ait çıkmaması halinde kendisi ile ilgili nitelikli dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunulacağını, zira kendisi şirket yetkilisi olup ticari ilişkinin tümünde kendisi ile iletişim kurulmuş, davaya konu senetleri de kendi imzalamış gibi hareket etmek sureti ile müvekkili şirket çalışanına bizzat teslim ettiğini, 06.03.2014 tarihli 8522 sayılı 232 syf nolu Ticaret Sicil Gazetesinden anlaşılacağı üzere Davacı …, süresiz olarak şirket müdürlüğüne atanmış olup, atacağı münferit imza ile de şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğunu, Ticaret sicil gazeteleri incelendiğinde davacının şirket ortağı olduğu da görüleceğini, ayrıca yine …’in senet borçlusu olduğu diğer bir senet bedeli de aleyhine başlatılan icra takibi sonucu … tarafından ödendiğini, davacı tarafından ikame edilen haksız ve hukuka aykırı olan davanın reddine , davacının tedbir talebinin reddine, davanın reddi haline davacı aleyhine %20 ‘den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesinii yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası
2-…. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası
3-…. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası
4-Halkbankası 20.05.2014 tarihli davacıya ait bireysel müşteri bilgi formu aslı
5-Mahkememizde kaleminde alınan davacıya ait imza ve yazı örnekleri
6-… Nüfus Müdürlüğü 13.06.2014 tarihli nüfus cüzdanı talep belge aslı
7-… Noterliği 29.04.2014 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletname aslı
8-Bilirkişi raporu
9-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki senetlere dayalı davacı aleyhine başlatılan kesinleşmiş icra takibine ilişkin borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden önce menfi tespit davası açmıştır.
İspat yükü ise; bir vakıanın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda hakimi inandırma faaliyetidir. İspat, ispat anıdan önce vuku bulmuş ve tekrar etmeyen, vakıalara ilişkindir. İspat yükü aynı zamanda bir haktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/10133 Esas 2014/451 Karar sayılı ilamında da belirttiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK), “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözkonusu ispat yükünün kime ait olduğunu belirleme görevi, davanın taraflarına değil, mahkemeye aittir.
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, mukayese edilecek ıslak imza asılları toplanılmış, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman grafolog bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra dosyasının incelenmesinde; …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasında 4 adet senet borcundan kaynaklanan 37.500,00-TL asıl alacak, 1.146,63-TL işlemiş faiz, 112,50-TL %0,30 komisyon, 508,10-TL protesto olmak üzere toplam 39.267,23-TL için … …İnş San ve Tic Ltd Şti ve … aleyhine takip yapıldığı, takibin kesinleştiği görülmüştür.
…. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … tarafından davalı … … Şirketi aleyhine 02.11.2017 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takibine itiraza ilişkin dava açıldığı, dosyanın işlemden kaldırıldığı ve yenilenmediği, davanın HMK 320/4 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.
…. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının inelenmesinde; davacı … tarafından davalı … … Şirketi aleyhine 07/06/2018 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine itiraza ilişkin dava açıldığı, davacının itiraz dilekçesi süresinde olmadığından itirazın reddine, takibin devamına karar verildiği görülmüştür.
Dava konusu senetlerin incelenmesinde; keşidecisi … …İnş San ve Tic Ltd Şti, lehdarı … … Şirketi olan 30/04/2017 tediye tarihi 7.500,00-TL tutarında 12 nolu bono aslı, 30/05/2017 tediye tarihi 10.000,00-TL tutarında 13 nolu bono aslı, 30/06/2017 tediye tarihi 10.000,00-TL tutarında 14 nolu bono aslı, 30/07/2017 tediye tarihi 10.000,00-TL tutarında 15 nolu bono aslı olduğu, keşidecisinin davacı, lehdarının davalı olduğu görülmüştür.
İmza mukayesesi; mahkememizce dava konusu senetlerin imza incelemesine dayanak olmak üzere Halkbankası 20.05.2014 tarihli davacıya ait bireysel müşteri bilgi formu aslı, mahkememizde kaleminde alınan davacıya ait imza ve yazı örnekleri, … Nüfus Müdürlüğü 13.06.2014 tarihli nüfus cüzdanı talep belge aslı, … Noterliği 29.04.2014 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletname aslı celbedilmiştir.
Grafoloji uzmanı bilirkişinin24/02/2022 tarihli 4 sayfadan ibaret raporunda özetle; inceleme konusu 30/04/2017 tediye tarihli 7.500 TL tutarında, 30/05/2017 tediye tarihli 10.000 TL tutarında, 30/06/2017 tediye tarihli 10.000 TL tutarında ve 30/07/2017 tediye tarihli 10.000 TL tutarında senet asıllarında bulunan yazı, rakam ve imzalar ile karşılaştırma belgelerindeki …’e ait yazı, rakam ve imza örnekleri kıyasla; …’in eli ürünü olmadığının bildirildiği görülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacının dava konusu bonoların keşideci şirketin yetkilisi olduğu, davalı tarafından icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiği, dava konusu bonolarda keşideci şirket yetkilisi olarak davacının imzası bulunduğu ancak bu imzanın inkarı nedeniyle açılan menfi tespit davasında, davacının imza inkarı nedeniyle grafolog bilirkişiden imza incelemesine ilişkin rapor alındığı, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, bonolarda imzanın davacıya ait olmadığı ve imza itirazının mutlak defilerden olup iyiniyet-kötüniyet ayrımı yapılmaksızın herkese karşı ileri sürülebileceği, her ne kadar davalı tarafından davacının dava konusu olmayan bonolara ödeme yaptığı, şirket yetkilisi olarak aval veren sıfatıyla sorumluluğu bulunduğu iddia edilmiş ise de imza inkarının mutlak defi olması dava konusu bonoların incelendiği, davacının şirket adına menfi tespitte bulunmamış olmasının davanın reddini gerektirmeyeceği, bu halde davacının imzası nedeniyle davaya konu bonolar ve icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı kanaatiyle davanın kabulüne karar verilerek;
Kötü niyet tazminatı talebi yönünden; İcra ve İflas Kanunun 72. maddesinin 5.fıkrasına göre; “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. ”Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davacı, davalının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır.Bu nedenle davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasında takibe konu edilen bonolar nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine
2-Davalının kötüniyeti tespit olunamadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 2.682,34-TL harcın, peşin alınan 670,59-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.011,75-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvurma harcının ve 670,59-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 948,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 maddesi gereğince 5.890,08-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/03/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır