Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/670 Esas
KARAR NO : 2021/410
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 03/12/2020
KARAR TARİHİ : 20/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mahkememizde açılan davanın, davalı Kooperatifin yönetimsiz kaldığı ve bu sebeple yönetim kurulu seçilene kadar kayyum tayini olduğunu, dava dilekçesi ile görev süresi sona eren yönetim ve denetim kurulu üyelerinin kooperatif mal, para ve hakları üzerinde tasarruf yetkisinin kaldırılmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiğini, Mahkememizin düzenlenen tensip zaptının 7 nolu ara kararı ile tedbir talebinin davalı Kooperatifin ticaret sicil dosyasının gelmesi ve davalı tarafın cevap süresi geçtikten sonra tedbir kararının değerlendirilebileceğine karar verildiğini, davalı cevap dilekçesinde, 30.11.2020 tarih, 2020/6 sayılı yönetim kurulu kararı ile karar aldığını ve 13.06.2021 tarihinde genel kurul yapacağını, yasal olarak görevinin devam ettiğini bildirerek davanın reddini talep ettiğini, davalının 13.06.2021 tarihinde genel kurul yapılacağına dair kararı hukuken emredici kurallara aykırı olduğu gibi, kötüniyeti de açıkça içinde barındırdığını, davalı Kooperatifin Ana Sözleşmesi’nin 28/2. maddesine göre, “Çağrının, toplantı gününden en az 30 gün önce, en çk iki ay içerisinde yapılması ….zorunludur.”, davalının toplantı tarihinden 6,5 ay önce çağrı kararı alması emredici ana sözleşme kurallarına aykırı ve hukuken geçersiz olduğunu, bu çağrı kararı ile yapılacak genel kurul iptale mahkum olduğunu, pandemi sebebiyle genel kurulların ertelemesi 01.03.2021 tarihine kadar yapıldığını, davalı yetkisiz yönetimi 01.03.2021 tarihi veya buna yakın bir tarihte gelen kurul yapmak yerine 3,5 sonrasını seçmesi, yönetimi bir kötüniyetle daha uzun süre elinde tutmak arzusundan başka bir şey olmadığını, gün itibariyle, pandemi yasaklarının kalkacağı 01.03.2021 tarihine 2 aylık süreden daha az bir süre kaldığını, genel kurulun toplantıya her an çağrılması hukuken mümkün olduğunu, tedbir talebinin esasını, hukuken görev süresi sona eren Yönetim Kurulunun hali hazırda kooperatif, parası, mal ve hakları, hesapları üzerinde serbestçe tasarruf ediyor olmasını, Genel kurul seçilene kadar yetkisiz olarak bu tasarrufun devam etmesini, üyelerin ve dolayısıyla müvekkilinin hakkını zedeleyecek nitelikte olduğunu, davalının cevap dilekçesinde yönetim ve denetim kurulu seçilmediğini ikrar etmiş olması, genel kurul tutanaklarıyla da bu durumun sabit olduğunu, dava konusunun esasan tedbir niteliğinde geçici hukuku koruma niteliğinde olması bir arada değerlendirildiğinde duruşmasız olarak karar verilmesi de hukuken mümkün olduğunu, bahsi geçen sebeplerle, duruşmasız olarak, öncelikle, dava dilekçemizde de izah ettiği üzere, 30.06.2019 tarihinde, Anasözleşme 42. madde son cümle gereği 1 yıl süreyle seçilen ve görev süresi sona eren davalı yönetim kurulunun tüm tasarruf yetkilerinin tümüyle kaldırılmasını, acil durumlar için kayyum tayini yönünde ihtiyati tedbir verilmesini, nihai olarak davanın kabulü ile, bir an önce hukuka uygun çağrı yapmak, genel kurulu toplamak ve acil durumlarda kooperatifi temsil etmek üzere kayyum atanmasını, dava masrafları ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 30.06.2019 Tarihli Genel Kurulda seçilen yeni yönetim ve yeni denetim kurulları için herhangi bir süre öngörülmediğini, Kooperatifin ana sözleşmesinin 42. maddesi uyarınca Yönetim Kurulu, 52. maddesi uyarınca Denetim Kurulu’nun görev süresine ilişkin belirleme yapılmaması halinde bir yıl için seçildiklerinin kabulü ile 22.12.2019 tarihinde sınırlı konular çerçevesinde “Olağanüstü Genel Kurul”, 27.09.2020 tarihinde “2019 Yılı Olağan Genel Kurul”u yapıldığı halde, yönetim ve denetim kurulu seçiminin gündeme alınmadığını, bu konuda seçim yapılmadığını, bu nedenle mevcut yönetim ve denetim kurullarının hukuken tasarruf yetkilerinin sona erdiğini, Kooperatifin yönetim organının olmadığı iddia edildiğini, 30.06.2020 ile dava tarihi olan 03.12.2020 arasındaki 5 aylık süre, “uzun süre olarak” nitelendirilemediğine, Genel Kurul, mücbir sebep ve yasal zorunluluk nedeniyle toplanamadığını, dava tarihi itibarı ile mevcut nedenlerin geçerliliğini sürdürdüğünü, mevcut organların görev, yetki ve sorumluluklarının erteleme süresi sonrasında yapılacak ilk genel kurula kadar devam edeceği hususu tartışması olduğunu, davacının, davasında kötü niyetli olduğu ve dava açmakta meşru bir yararı bulunmadığını, açıklanan bu nedenlerle davacının koşulları oluşmayan tedbir isteminin reddini, davacının sadece tedbir istemine yönelik davasının reddini, müvekkili Kooperatif’in mevcut halde seçilmiş ve görevde yönetim ve denetim kurulu bulunmakla, gelişen pandemi nedeniyle mevcut duruma ilişkin yasal düzenlemeler, ek’te sunulan belgeler kapsamında genel kurul düzenlemeye ilişkin irade gözetildiğinde, müvekkili Kooperatif’in uzun süredir organsız kaldığına ilişkin TTK’nın 530. maddesi kapsamında feshini ve tasfiyesini gerektirecek yasal şartlar ve davacının bu yönde bir talebi de olmadığı gözetilerek davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, kooperatifin yönetimsiz kalması nedeniyle kayyım atanması istemine ilişkindir.
Somut durumda talep dilekçesi incelendiğinde; 1163 sayılı Kanunun 98. Madde gereğince aksine bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde TTK’nın anonim şirketleri ne ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği, yönetim kurulu üyelerinin süresinin dolmuş olmasının TTK’nın 530. maddesindeki organ yokluğunu oluşturmayacağı, yeni yönetim oluşuncaya kadar eski yönetim kurulunun ancak kooperatifin devamlılığı için zorunlu oluşuncaya kadar eski yönetim kurulunun ancak kooperatifin devamlılığı için zorunlu işlemleri yapabilecek olup, bunun dışındaki işlemleri ise yapamaycaktır, zorunlu işlemleri yapabilecek olmasına göre bu açıdan yönetim kayyumu atanmasına gerek olmadığı gibi, zorunlu olmayan işlemler açısından ise, bu işlemleri yapma yetkisi bulunmadığından ıslah dilekçesindeki gibi bu işlemleri denetlemek üzere kayyum atanması da mümkün olmayıp bu nedenlerle davanın hukuki menfaat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın hukuki menfaat yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Tedbir talebinin reddine,
3-Alınması gereken maktu 59,30-TL harcın, peşin alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile eksik yatan 4,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen davacıya iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.20/05/2021
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …
Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”