Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/30 E. 2021/9 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/30 Esas
KARAR NO : 2021/9
DAVA : Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 18/01/2021
KARAR TARİHİ : 21/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Müvekillerinin müteveffa … …’ın mirasçıları olduğunu, miras bırakan … … 08.03.2019 tarihinde … Bankası’ndan 75.000 TL tutarlı kredi çekip işbu krediyi kullanırken kendisine hayat sigortası yaptırıldığını ve ölümü halinde mirasçılarına söz konusu sigorta poliçe bedeli olan 75.000 TL’nin ödeneceği taahhüt edildiğini, … …’ın vefat etmesi neticesinde mirasçıları işbu hayat sigortasından yararlanarak kredi borcunu kapatmayı düşünmüşlerse de hayat sigortasını yapan davalı … … A.Ş.’ye yapılan başvurunun olumsuz neticelendiğini, müteveffanın ölüm belgesinde ve epikriz raporlarında belirtildiği üzere … … beyin kanamasına bağlı vefat etmiş olmasına rağmen, … A.Ş.’ye yapılan başvuru neticesinde müteveffanın kalp krizi nedeniyle öldüğü ve buna bağlı hastalığı olduğundan ödeme yapılmayacağı bildirildiğini, dolayısıyla gerçekle bağdaşmayan bir nedene dayanılarak ödeme yapılmayacağının iletildiğini, arabuluculuk başvurusunda bulunulmuş olup uzlaşma sağlanamaması nedeniyle huzurdaki davanın açılması mecburiyeti doğduğunu, kredi sözleşmesine bağlı hayat sigortası düzenlendiğinden ve poliçe şartları müteveffa tarafından yerine getirildiğinden, hayat sigortası poliçe bedelinin müvekkillere ödenmesi gerektiğini, tedavi evrakları incelendiğinde görüleceği üzere müteveffa yüksek tansiyon ve solunum yetersizliği nedeniyle hastaneye kaldırılmış ve hastanede 4 ay boyunca tedavi olduğunu ancak tedavi neticesinde vücudu daha fazla dayanamayarak beyin kanaması neticesinde vefat ettiğini, müteveffanın 16 yıl önce geçirmiş olduğu by-pass ameliyatına istinaden, ölümü ile de illiyet bağı bulunmamasına rağmen mirasçıların tazminat talepleri reddedildiğini, sigorta poliçesi düzenlenirken kronik bir hastalığı da bulunmadığını, dava konusu sigorta poliçesine bağlı prim ödemeleri ile ilgili olarak müvekkiller aleyhine başlatılan veya başlatılacak her türlü dava ve icra takibinin işbu dava neticeleninceye kadar ihtiyaten durdurulmasına, işbu ihtiyati tedbir kararının teminat alınmaksızın verilmesine, neticeten davanızın kabulü ile, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’nin davalıdan tahsiline, davalı şirkete yapılan başvuru tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Dava; tüketici kredisi kullanımı için hayat sigortası yaptıran müteveffanın ölümü nedeni ile sigorta poliçe tazminatının mirasçılarına ödenmesi istemine ilişkindir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, bu kanundu düzenlenen ve diğer yasalarda düzenlenmekle birlikte ticari dava olduğu belirtilen davaların ticari dava olduğu belirtilmiş, aynı yasanın 5. Maddesinde ise ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler olarak, aksine bir hüküm bulunmadıkça dava olan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olarak ifade edilmiştir.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun uygulanmasında tüketici ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır ve taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.
Somut olay değerlendirildiğinde, muris … …’ın 09/01/2020 tarihinde vefat ettiği, dava konusu çekilen kredi kapsamında davacının hayat sigortası yaptırdığı yasada tanımlanan şekilde tüketici, davacının tazminat talebine dayanak yaptığı kredi, tüketici kredisi olup davacı da tacir değildir. Bu itibarla, eldeki davaya bakma görevi ticaret mahkemelerine değil, tüketici mahkemelerine ait olmakla dava şartı olan görev hususu yönünden Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda, davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (Y. 17. H.D. 2016/7489 E-2016/6365 K sayılı emsal ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Talebin 6100 sayılı Yasanın 390.maddesi ve 114/1-c maddesi ve 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3-6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi. 21.01.2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır