Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/298 E. 2021/940 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/298 Esas
KARAR NO:2021/940

DAVA:Maddi – Manevi Tazminat (Hakemlerin Hukuki Sorumluluğuna Dayalı)
DAVA TARİHİ:23/02/2021
KARAR TARİHİ:27/10/2021

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile dava dışı şirket arasında tanzim olunan gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında 21.maddesinde tahkim kaydı düzenlenerek …, davalılar …ve …’nın bulunduğu 3 kişilik hakem heyeti tarafından 2/3 oranıyla verecekleri kesin karar ile uyuşmazlığın çözümleneceğinin kararlaştırıldığını ancak hakem heyeti tarafından verilen 10/04/2019 günlü kararda hakemlerden …’ün imzasının bulunmadığını ve noter kanalıyla istifaname sunduğunu, … 6 ATM’nin …/… Esas – … Karar sayılı kararı ile üçüncü bir hakem tayin edildiğini, mahkemece davalılardan Doçent Dr. …’nın tayin edildiğini, mahkemece atanan hakemin uzmanlığının bulunmadığını, diğer hakemlerin ise iki kişi toplanarak karar veremeyeceğini dosyadan çekilmeleri gerekirken çekilmeyerek karar verdiklerini, ayrıca davalılardan …’ın taraflı davranarak karar verdiğini, özetle belirtmiş olup şimdilik 100.000,00 TL maddi 300.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekili, müvekkilinin uzmanlığının bulunmadığı yönündeki iddiaların kabul edilemez olduğunu, müvekkilinin diğer hakemlerin yönlendirmesiyle hareket etmediğini, mahkemece kendisine tevdi edilen hakemlik görevinin hukuka aykırı fiil olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …da, açılan davanın kötü niyetli olduğunu, doğmamış bir zararın tazmininin söz konusu olamayacağını, kaldı ki HMK 422/5 maddesi gereğince tahkim yargılamasına devamına ve heyetin yetkisine ilişkin itirazların mahkemece reddedildiğini, davacı vekilinin kendisine yönelttiği ithamların kabul edilemez olduğunu belirterek kötü niyetli olarak açılan davanın reddini dilemiştir.
Davalı …, davacı tarafın ithamlarının kabul edilemez olduğunu, mahkemece itirazların reddine karar verilerek tahkim yargılamasının devamına karar verildiğini verilen kararların usul ve yasaya uygun olduğunu, hakemlerin verdiği 10/09/2019 tarihli karardan sonra heyetin tahkim yargılamasını engellemek ve husumet yaratmak için eldeki davanın açıldığını, kaldı ki doğmamış bir zararın tazminin istenemeyeceğini beyanla davanın reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, HMK’nın 419. maddesi uyarınca tahkim yargılamasında görev alan hakemlerin yargılama faaliyetleri nedeniyle hukuki sorumluğuna dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas 2021/313 Karar sayılı 02/03/2021 tarihli kararı ile; 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu 7/D maddesine atıf yapılarak hakemlerin seçimi ya da atanmasında 28/08/2018 tarihli ek 1. madde uyarınca uyuşmazlığın türüne göre Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yetkinin kullanılacağı, HMK’nın 410. maddesinde de aynı düzenlenmenin bulunduğu, davacı ile sözleşmenin tarafı dava dışı diğer şirketin tacir oldukları ve uyuşmazlığın ticari işletmeye ilişkin olması nedeniyle HMK’nın 410. maddesi ile 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu ek 1. maddesi hükümleri uyarınca görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
Her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesi gerekçesinde Milletler arası Tahkim Kanunu’na atıf yapmışsa da eldeki tahkim uyuşmazlığına sebep teşkil eden, 17/05/2005 tarihli noterde düzenlenmiş ‘Gayrimenkul Satış Vaadi Kat Karşılığı İnşaat Yapımı Ve Yapılacak İnşaatın Ahara Satılmama Esaslarını Havi Sözleşme’ uyarınca doğan ihtilafa dayalı olarak tahkim yoluna başvurulduğu, sözleşme incelendiğinde konusunun İstanbul Avcılar İlçesi 21513 parsel sayılı arsa üzerinde sözleşmenin ifa edileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin tarafı olan arsa sahibi ve yüklenici şirketler Türk şirketi olup merkezleri ve ticari ikametgahları Türkiye’de ve İstanbul’dadır. Her iki şirket …’da kayıtlıdır. Yani, tahkim yargılamasına konu uyuşmazlık HMK’nın 407. maddesi anlamında yabancılık unsuru içermemektedir. Bu nedenle 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun somut olayda uygulanma yeri bulunmamaktadır. Kaldı ki sözleşmenin 21. maddesinin lafzından da Türk Hukuku’nun uyuşmazlığın çözümünde kullanılacağının tercih edildiği anlaşılmaktadır.
HMK’nın 410. maddesinde tahkim yargılamasında (yani yargılama sürecinde) mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin uyuşmazlık konusuna göre tahkim yeri Asliye Hukuk veya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu düzenlenmiştir. Burada kanun koyucu tarafından mahkemenin yetkisine ilişkin kastedilen husus tahkim yargılaması icra edilirken Adli Yargı Mahkemelerinin tahkim hakem heyetine yardımcı merci olarak ve gerektiğinde denetim ya da reddi hakim veyahut yeni hakem atanması gibi işleyen süreçte kanunda sayılan bir kısım işler yönünden mahkemenin görevi ve yetkisi düzenlenmiştir. Örneğin; HMK’nın 414/2 maddesi uyarınca tedbir kararının mahkemece icra edilebilirliğine hükmedilmesi, 416. maddesinde hakem seçiminde taraflar ihtilafa düşmüşse mahkemece gerekli hallerde hakem ataması yapması, 426/2 maddesinde mahkemeden tedbir veya ihtiyati haciz kararı alınması, 418/3-4 maddelerinde reddi hakem taleplerinin mahkemece karara bağlanması, 427/2 maddesinde tahkim süresinin mahkemece uzatılması gibi sınırlı sayıda belirtilen bir takım işlerde merci sıfatıyla görevli mahkeme hareket eder. İşte bu noktada bu işler yönünden yani tahkim yargılaması devam ederken tahkim sürecinin işleyişine ilişkin sınırlı sayıda bir kısım işlerde mahkemenin görev ve yetkisinin HMK’nın 410. maddesi kapsamında tespit edileceği açıktır. Nitekim kanun maddesinde de tahkim sürecinde mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlere münhasır olduğu vurgulanmıştır.
Somut olayda, hakemler kararı vermekle yargılamadan el çekmiş olup tahkim süreci sona ermiştir. Eldeki dava yargılama faaliyetlerinden dolayı hakemlerin hukuksal sorumluluğuna ilişkindir. Dolayısıyla esas uyuşmazlığın taraflarının sıfatına ya da uyuşmazlığın niteliğine göre görevli mahkemenin tayin edileceği düşünülemez. HMK’nın 410. maddesinin somut olayda uygulanma yeri bulunmamaktadır. Nitekim HMK’nın 419. maddesinde de sadece zararın ilgili şartlar hasıl olması halinde hakemlerce giderileceğinin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Bu noktada TBK’nın genel hükümleri devreye girecektir. Eldeki davanın özü haksız fiile dayalıdır. Dolayısıyla tarafların sıfatına göre görevli mahkemenin tayini gerekir. Bu açıklamalara göre esas uyuşmazlığın yani maddi hukuk sözleşmesinin tarafları kıstas alınarak görevli mahkemenin tayin edilmesi hatalı bir değerlendirmedir. Davacı taraf esasen haksız fiil hükümlerine dayandığı gibi, kendisi tacir olsa dahi davalılar tacir vasfını haiz olmadıklarından mahkememizin görevli olduğundan söz edilemez. Tahkim yargılamasından doğan hususlar TTK’nın 4. maddesinde sayılan uyuşmazlıklara girmediğinden mutlak ticari dava niteliğinde olduğu da söylenemez. Hal böyleyken Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı yargıçlığımızca usul ve yasaya aykırı bulunmuş olup aşağıdaki şekilde karşı görevsizlik hükmü cihetine gidilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: / Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememizin KARŞI GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 21/1-c maddesi uyarınca kararın istinaf kanun yoluna gidilmeksizin kesinleşmesi halinde mercii tayini için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-İş bu kararın istinaf kanun yolu denetiminden geçmek suretiyle kesinleşmesi halinde dosyanın görevli …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne geri gönderilmesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı vekilinin, davalılar … …’ın yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.27/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır