Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/271 E. 2022/71 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/271 Esas
KARAR NO : 2022/71

DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 19/04/2021
KARAR TARİHİ : 14/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davalının 20/12/2014 tanzim tarihli, 20/12/2018 vade tarihli, 4.779,00 TL bedelli senet dayanak gösterilerek İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, davacının senedin düzenleme tarihi olan 20/12/2014 tarihinden bir hafta sonra gerçekleşecek düğününde şehir dışından gelen davetlileri taşımak ve sair çeşitli işlerde kullanılmak üzere Pendik Kurtköy’de bulunan Kardeşler… isimli araç kiralama firmasından bir adet araç kiraladığını, davacı ile…isimli firma arasında araç kiralama sözleşmesi imzalanmış olup sözleşmenin yed’inde bulunmadığını, davacının düğünden sonra aracı firmaya teslim etmeye götürmüşse de firma sahipleri teslim sırasında davacıya 100 kilometre aşım yapıldığı ve ekstra 1.000,00-TL daha ödemesi gerektiğinin söylendiğini, kilometre bazlı bir anlaşma yapılmadığı, sadece gün bazlı anlaşıldığı ve sözleşmede böyle bir kayıt bulunmadığını ve ödeme yapılmayacağının ifade edildiğini, aradan 7 yıllık bir süre geçtikten sonra firma sahipleri davacının sözleşmede bulunan imzasını taklit ederek ve tanımadığı kişilere ciro ettirerek İstanbul… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulan 20/12/2014 Tanzim Tarihli, 20/12/2018 Vade Tarihli, 4.779,00 TL bedelli senedi tanzim ettiklerini, senedin lehtarı …, hamili ise davalı … olup davacının her iki şahsı tanımadığı gibi ömründe bir kez dahi görmediğini, öncelikle İİK 72/3 uyarınca %15 teminat mukabilinde icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalıya İstanbul… İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasından ve takip konusu bonodan borçlu olunmadığının tespitine, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesinde özetle; TK m. 687/1 hükmüne göre, bono ya da çekten dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri başvuran hamile karşı ileri süremeyeceğinden davacının takibe konu senet bedelinin ödendiğini belgelemesi gerektiğini, davacının aracı kiralayarak kullanmış aracı hasarlı olarak teslim etmiş fakat araç kiralama ücreti ile hasarın tazminine yönelik bedeli ödememek için işbu itirazı yapmış olduğunu, davacının aracı hasarlı olarak teslim ettiğine dair araç teslim tutanakları yer aldığını, davanın derdestlik itirazının kabulü ile usulden reddine, aksi kanaat halinde davacı borçlunun hiçbir somut delil sunmadan sadece alacaklının alacağına kavuşmasını geciktirme amacıyla yaptığı işbu davanın reddine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, aksi kanaat halinde alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı/borçlu üzerine yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; araç kiralama sözleşmesinden kaynaklanan bonoya dayalı kesinleşmiş icra takibine davacının bonodaki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle menfi tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık araç kiralama sözleşmesine bağlı olarak verilen bonodan kaynaklanmaktadır. Nitekim davacının bu yöndeki iddiasına karşılık davalının cevap dilekçesi ile aracın kiralama sonrası hasarlı teslim edildiği davacının bedeli ödememe gayesi ile itirazda bulunduğu beyanı ile kabulü mevcuttur. Bu halde dava konusu bononun araç kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 4. maddesinde sulh hukuk mahkemeleri’nin görevi belirlenmiş olup buna göre “kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara” bakma görevi sulh hukuk mahkemesine aittir. Kira ilişkisi söz konusu olduğunda tarafların tacir olup olmadıklarının da önemi yoktur. Bu nedenle eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4/1-a. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesine aittir.
( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/194 Esas, 2021/189 Karar sayılı emsal ilamı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1521 Esas 2019/363 Karar emsal ilamı)
Bu nedenlerle davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi ve 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3-6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi.14/02/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır