Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/258 E. 2021/1051 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/258 ESAS
KARAR NO :2021/1051

DAVA:Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ:13/04/2021
KARAR TARİHİ:02/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkette müvekkili …’ın yarı yarıya ortak olarak bulunduklarını, şirketin İstanbul İli, … pafta, 7270 ada, 6 parselde kayıtlı 3.024 m2 miktarlı arsası bulunduğunu, … A.Ş. isimli şirketin burada kiracı olarak bulunduğunu, bu şirketin sahibi olan …’ın davalı şirkette %50 ortak olduğunu, yönetim kuruluna babası …’ın vekaleten katıldığını ve yönetim kurulunun … ve müvekkilinden oluştuğunu, şirkete ait bu binada diğer ortağın şirketinin çok kira vermekte olduğunu, kira artışı ve kiraların ödenmemesi ya da geç ödenmesi için yasal yollar başvurulamadığını, yönetim kurulunda kilitlenme olduğunu, şirkette hiçbir kararın alınamadığını, 10/08/2020 tarihinde Genel Kurul Toplantısı yapıldığını, karın dağıtılıp dağıtılmaması konusunda karar verilemediğini, yönetim kurulunun seçilemediğini, şirketin imza sirkülerinin 18/07/2020 tarihinde sona erdiğini, şirkette organsızlık söz konusu olduğunu, bu nedenlerle davalı şirketin feshini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep ve etmiştir.
Feri müdahil … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirkette genel kurulun veya yönetim kurulunun toplanmaması gibi bir durumun hiçbir zaman olmadığını, davalı şirkette yönetim kurulu üyelerinin sürelerinin dolmuş olmasının şirketi organsız bıraktığı sonucunu doğurmayacağını, yenilerinin seçilmelerine kadar eskilerinin mevcut işler bakımından görevlerine devam edebileceklerini, davalı müvekkili şirket ile dava dışı … şirketinin kısmi bölünmesi sonucu, öz varlığı içindeki gayrimenkullerin değerlendirilmesi ve tasfiyesi amacıyla eş zamanlı kurulan iki şirketten birisi olduğunu, taraflar arasındaki protokole uygun olarak davacı …’nın ilk üç yıl için yönetim kurulu başkanlığına seçildiğini ve görevinin halen devam ettiğini, davalı şirketin son yönetim kurulu toplantısının 22/07/2020 tarihinde icra edildiğini, 10/08/2020 tarihinde ise şirketin olağan genel kurulunun yapıldığını, divan başkanı davacının …’ın yeniden yönetim kurulu üyeliğine seçilmesine karşı çıkarak genel kurulu iptal ettiğini, toplantının tamamen sübjektif şahsi nedenlerle iptal edildiğini, ileri sürülen fesih sebebinin haklı olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini arz ve talep etmiştir.
Davalı … Şirketine usulüne uygun tebligatın yapıldığı, davaya cevap verilmediği anlaşıldı.
Dava, 2019 yılına ilişkin genel kurulda yönetim kurulu seçilememesi nedeniyle şirketin organ yokluğu nedeniyle feshi istemine ilişkindir.
TTK 530. Madde “
“(1) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının
istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir.
(2) Dava açıldığında mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.”
şeklindedir.
TTK m. 530’da öngörüldüğü şekilde mahkemece şirketin feshine karar verilebilmesi için şirketin kanunen gerekli organlarından birinin mevcut olmaması veya genel kurulun toplanamaması hallerinin süreklilik göstermesi gerekir.
“Organsızlık sebebiyle anonim şirketin feshine karar verilebilmesi için organsızlık durumunun uzun süreden beri devam etmesi gerekmektedir. Nitekim TTK md. 530’un gerekçesinde “uzun süreden beri organ eksikliğinin devam etmesi” şartına ilişkin olarak “Madde ile getirilen diğer bir yenilik, şirketin kanunen gerekli organlarından birinin mevcut olmamasının veya genel kurulun toplanamamasının devamlılık göstermesidir. Bu “uzun süreden beri” ibaresiyle ifade edilmiştir. Bu yeni unsur hükmün uygulanabilme şartıdır. Devamlılıktan ne kadar bir sürenin anlaşılması gerektiği hususunda kötüye kullanmaların önüne geçmek ve somut olayın şartlarına göre serbest hareket edebilme imkânı tanımak için takdir yetkisi hâkime bırakılmıştır. Gerçekten, süre konulması halinde kötüniyetli kişilerin hem sürenin varlığını hem de mahkeme sürecini hesaba katarak haksız uygulamalar içerisine girebilecekleri düşünülmüştür.” denilmektedir.”
Gerekçeye göre 6762 s. TTK md. 435’te bulunmayan “organsızlık halinin uzun süreden beri devam etmesi” şartının 6102 s. TTK ile getirilmesinin temel amacı, şirketin kötü niyetli kişilerce kasıtlı olarak organsız bırakılmak suretiyle şirketin feshine neden olunmasını engellemek, yeni yönetim kurulunu seçme girişiminin ilk başarısızlığında hemen mahkemeye başvurmalarını önlemek olduğu gibi uzun süreli olmayan organsızlık nedeniyle şirketin amacının fesih ile sona erdirilmemesidir.
6762 s. TTK md. 435’te bulunmayan “organsızlık halinin uzun süreden beri devam etmesi” şartının 6102 s. TTK ile getirilmesi “feshin son çare olması ilkesi”ne de oldukça uygundur.
Madde metninde veya gerekçesinde “uzun süreden beri” ifadesinden ne anlaşılması gerektiğine herhangi bir yönlendirme yer almaz.
Konuya ilişkin olarak …’in görüşüne göre, organ eksikliğinin uzun süreden beri devam etmesi gerekir. “Uzun süre”den kasıt ise en az üç yılı ifade eder (Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Dördüncü Baskı, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2015, s. 227).
Uyuşmazlıkların somut özelliklerini dikkate almayan -ve de zaten kanunca öngörülmeyen- sabit süreler yerine devamlılıktan ne kadar bir sürenin anlaşılması gerektiği hususunda kötüye kullanmaların önüne geçmek ve somut olayın şartlarına göre serbest hareket edebilme imkanı tanımak için takdir yetkisinin kanunca hakime bırakıldığı; zira süre konulması halinde kötü niyetli kişilerin hem sürenin varlığını hem de mahkeme sürecini hesaba katarak haksız uygulamalar içerisine girebilecekleri düşünülmüştür.
Somut olayımızda da dava konusu şirket 2014 tarihli ortaklar protokolü gereğince bölünme yoluyla kurulmuş olup, dava konusu şirketin tek sermayesi sayılabilecek 1 adet taşınmazın satışı, değerlendirilmesi, müteahhitler ile inşaat sözleşmesi yapılması, projelendirilmesi amacıyla bölünme yoluyla kurulduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu olayda organsız kalma ile dava açma tarihi arasında 9 aylık bir süre vardır. Uzunca sürenin kısa takdiri için davacının gerekçe olarak ileri sürdüğü gerekçe, diğer ortağın taşınmazı düşük kira bedeli ile kiralaması ve kiraya ilişkin icra takiplerini yapmaması ise de; gerek yönetim kurulunu ibra etmesi şeklindeki çelişkili davranışı gerekse bu hususun uzunca sürenin takdirine etkisinin bulunmadığı, ileri sürülen bu sorunun uyarlama davası açılmasının sağlanması ve uyarlama davasının açılması için kayyum atanmasına yönelik dava ile giderilebileceği; davalı şirketin sermayesindeki tek taşınmazın imar durumu ve imar durumunun yarattığı dezavantaj /potansiyele ilişkin taraflar arasındaki uyuşmazlık da dikkate alındığında somut olayımızda 9 aylık sürenin yeterli olmadığı; ayrıca şirketin mevcut durumu itibariyle organsız kaldığı sürenin şirket amacı ve işleyişi açısından da sürenin kısa tutulmasını gerektirecek riskli bir duruma gelmiş olmadığı anlaşılmış ve tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.02/12/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …