Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/21 E. 2021/7 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/21 Esas
KARAR NO : 2021/7
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/12/2019
KARAR TARİHİ : 20/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı mimarlık şirketi ile davalı üniversite arasında imzalanan 04/01/2016 tarihli Mimari Proje Hizmetleri Sözleşmesi uyarınca davalı üniversite tarafından İstanbul ili, … Çevresi, … Mevkiinde kain tapuda … Pafta. … Ada, … Parselde kayıtlı arsa üzerinde inşa edilecek olan bina ve tesislerin mimari projelerinin hazırlanması işi davacı firmaya verildiğini, davacı firmanın hak edişi ile ilgili yaşanan anlaşmazlık üzerine taraflar arasında 01/10/2018 tarihli Ek Sözleşme imzalandığını ve davalıya teslim edilen iş ve projelerin detayları ve tamamlanma oranları hakkında mutabık kalındığını, davacı tarafından 04/03/2019 tarih ve … numaralı fatura tanzim edilmiş ve hem aynı tarihle bir e-mail ekinde, hem de 06/03/2019 tarihinde kargo yoluyla davalıya tebliğ edildiğini, ancak sözleşmede belirtilen 3 günlük süre içinde ödeme yapılmadığını, ayrıca davalı üniversite yetkili … tarafından müvekkil şirkete gönderilen 19/03/2019 tarihli e-mailde faturanın onayının genel sekreterlikten geçtiği, ekonomik sıkıntı sebebiyle, faturanın bedelinin ay sonunda ödeneceğinin belirtildiğini, tüm sözlü ve yazılı uyarılara rağmen, ödeme yapılmaması ve yapılmayacağının anlaşılması üzerine, sözleşmedeki hak ve yetkiler kullanılarak hesap edilen alacağın … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… sayılı dosyası kapsamında icraya konulduğunu, müvekkil firma tarafından … Noterliğinden davalı üniversiteye gönderilen 12/09/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede belirtildiği üzere icra takibi başlatıldıktan sonra yapılan ödemelerin, İcra İflas Kanunu ve Borçlar Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca dosya borcuna ve öncelikli olarak faiz ve masrafa mahsup edilmesi gerektiğinden, … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… sayılı icra dosyası kapsamında yapılan hesaplama neticesinde, davalı üniversitenin güncel/bakiye borcunun 3.153.137,25TL olduğunun belirlendiğini, davalı üniversite vekili tarafından icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde ’13/09/2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine’ ve ‘Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair 06/10/2018 tarihli Tebliğe’ atıfta bulunulmuş ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedelinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağını, bu sebeple Amerikan Doları üzerinden icra takibi başlatılamayacağı itirazında bulunulduğunu, 01/10/2018 tarihli ek sözleşmede, davalının taksitlerden herhangi birini zamanında ödememesi halinde borcun temerrüde uğrayacağı, davacının ihtar çekmeye, süre vermeye ve başkaca bir merasime gerek kalmaksızın, o ana kadar yapılan ödemeleri 718.524,- USD + KDV olan alacağından mahsup ettikten sonra, kalan alacağını dava ya da icra yoluyla tahsil yoluna başvuracağı hükmünün çok açık şekilde yazılı olduğu halde, davalı üniversitenin takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz etmesi karşısında, her ne kadar bir süre anlaşmaya varılamaması üzerine işbu davayı açmanın zarureti doğduğunu, davalı üniversitenin borcunu ödememesinin kanuna ve sözleşmeye açıkça aykırı olup, davalı üniversitenin acz içinde olduğu, hakkında tedbir kararı alındığı bilinmekte olduğundan ve ileride alacağın tahsil edilmesi imkansız hale gelebileceğinden, davalı üniversitenin menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının devrini engelleyecek mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesini, icra takibine yapılan haksız ve kötüniyetli itirazın iptaline, takibin bakiye dosya borcu üzerinden devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, tüm masraf ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, mimari proje hazırlanmasına ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazin iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/11. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur.
Davacı şirketin uyuşmazlık konusu işi ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık davalı üniversite uyuşmazlık konusu eğitim, yurt, idari ve hizmet binalarının mimari projelerinin yapılmasını işletmeleriyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir.
Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine aittir.
Tüm bu nedenlerle karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın, HMK 114/1-c maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20 madde gereğince karar kesinleştiğinde ve talep halinde iki hafta içerisinde müracaat edildiği taktirde dosyanın görevli … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-HMK 331/2 madde gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan bölümünün mahkememizce karar altına alınmasına,
5-Olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle işbu kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde HMK 21-c maddesi ve HMK 22. madde gereğince olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere tensiben oybirliğiyle karar verildi.20/01/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”