Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/2 E. 2021/337 K. 12.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/2 Esas
KARAR NO : 2021/337
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2021
KARAR TARİHİ : 12/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı firma mevcut ticari ilişki münasebetiyle, yapılan satışın faturalanması ve ödenmesi hususunda cari hesap şeklinde çalışmış olup, muavin defter dökümünden de anlaşılacağı üzere davalının 13.300,00.-TL borç bakiyesi bulunduğunu, faturalara konu implant ürünler eksiksiz yerine getirildiği, davalı tarafından aradaki alacak ilişkisine istinaden muhtelif ödemeler yapıldığı ancak son ödemenin ardından bakiye borç olan 13.300,00.-TL’yi kapatmaya yönelik herhangi bir ödeme yapılmadığını, borçlunun çeşitli vaatlerle davacıyı oyalamaya yönelik tavır sergilediğini, borçlunun hal ve hareket tarzından ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyeceğinin anlaşılması üzerine bakiye borç miktarının tahsili için davalıya karşı …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış ise de davalının süresinde yapmış olduğu gerek yetkiye gerekse esasa yönelik itirazı üzerine icra takibi durduğunu, muaccel ve teminatsız 13.300,00.-TL asıl alacağın dava sonuçlanıncaya kadar takdir edilecek olan nakdi teminat karşılığında borçlunun menkul, taşınmaz ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, davalı tarafından icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile asıl alacak tutarı yönünden takibin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalının mesleği doktorluk olup tıbbi malzemeler tedarik eden davacı şirket ile 2018 Şubat ayından başlayan bir ticari ilişkileri olduğunu, davacı şirket ile davalı arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davacının çeşitli aralıklarla davacı şirketten almış olduğu ürünlerin bedelini şirket hesabına havale ettiğini, davacının iddia ettiği gibi alım-satımdan kaynaklanan borcunu ödemek istememesi gibi bir durum söz konusu olmadığını, aralarında ihtilaf çıkana kadar çeşitli aralıklarla satış bedellerini ödemeye devam edildiğini, ilamsız icra takibine konu olan meme protezi satışı teslimine ilişkin bir belge bulunmadığını çünkü söz konusu ürünün davalıya hiçbir zaman teslim edilmediğini, ayrıca ürün teslim belgesinin yanına sevk irsaliyesi de mevcut olmadığını, sadece davacı şirket tarafından davalı adına kesilen meme protezi faturasına dayanarak ilamsız icra takibine girişildiğini, takip konusu fatura da davalıya tebliğ edilmediğini, tebliğ olmadan faturalandırılmış ürün bedeli istendiğini, davalının her hastası için yaptığı işlemin, kullandığı medikal ürünün kaydının tutulduğunu, ürünlerin seri numarası olması sebebiyle hangi ürünün, hangi hastaya kullanıldığı, hem işlemi yapan doktorun klinik kayıtlarında, hem de hastane ameliyat kayıtlarında ve hastanın epikriz kayıtlarında da bulunduğunu, davacı şirketin davalı gibi birçok doktordan ürünü teslim ettiğini iddia ederek haksız kazançlar sağladığını kendisi aleyhine başlatılan icra takibi sonucu çevresinden öğrendiğini, sebepsiz zenginleşme yoluna gidildiğini, davanın reddini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Dava, faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
… Ticaret Odası’nın 13/01/2021 tarihli cevabi yazısının incelenmesinde, … ‘in sicil kayıtlarında yer almadığının bildirildiği görülmüştür.
… Birliği’nin 15/01/2021 tarihli cevabi yazısının incelenmesinde, … ‘in esnaf ve sanatkarlar sicil kaydı bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, uyuşmazlığın taraflar arasındaki faturadan kaynaklandığı, bu davanın ticari bir dava niteliği taşımadığı, görev hususunun re’sen göz önüne alınması gerektiği, 6102 sayılı TTK’nun 4 ve 5. maddelerinde tarif edilen ticari davalardan sayılmadığı, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, dosya içeriğinin incelenmesinde gelen yazı cevapları ile de davalının tacir olduğuna dair bilgi ve belge de bulunmadığı, mahkememizce yazılan müzekkere cevaplarında da davalının tacir olduğuna dair kayıt bulunmadığı, davalı vekilinin beyanı ile davalının doktor olduğu, bu hali ile TTK 4. maddesinde tarif edilen her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olma şartının bulunmadığından nispi ticari dava olarak da kabulünün mümkün bulunmadığından eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir.
Bu nedenlerle davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi ve 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi. 12/04/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır