Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/197 E. 2022/12 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/197 ESAS
KARAR NO:2022/12

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:06/03/2012
KARAR TARİHİ:13/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Anonim Şirketinde %49,9 oranında pay sahibi ve 30.12.2011 tarihine kadar olduğunu, … Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş. ile aralarında bir iş sözleşmesi olduğunu, davalılar … ve …’ın da … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Anonim Şirketinde pay sahibi, diğer davalıların ise … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Anonim Şirketi ortakları olduğunu; iki ayrı şirket kurulmasının nedeninin mali müşavirlik mevzuatı olduğunu, ancak şirketlerden elde edilen karın her iki şirketin ortakları arasında anlaşmaya göre paylaştırıldığını, bunun bir adi ortaklık sözleşmesi teşkil ettiğini, doktrinde de mesleklerini ortak olarak icra eden mali müşavirlerin durumunun adi ortaklı olarak kabul edildiğini, müvekkilinin…’de ifa ettiği görevlerden de herhangi bir çalışan değil, gizli ortağı olduğunun anlaşıldığını, … …’deki adi ortaklıkta ortağın ortaklıktan çıkarılmasının mümkün olmaması nedeniyle 30.12.2011 tarihinde müvekkilinin…’deki işinden çıkarılmasının ortaklığın feshedilmesi anlamı taşıdığını, bu nedenle adi ortaklığın tasfiyesi suretiyle kendisine düşen adi ortaklık payını talep ettiğini, ancak adi ortaklık sözleşmesi uyarınca kurulan anonim şirketin adi ortaklıkta birlikte sona ermeyeceği dikkate alınarak, adi ortaklık malvarlığındaki şirketler tasfiye edilmeden adi ortaklığın varsayımsal olarak tasfiyesi sonucunda payın hesaplanmasını ve şirketlerin hizmet şirketi olması nedeniyle indirgenmiş nakit akımları yönetiminin uygulanması suretiyle hesaplama yapılmasını, yukarıda açıklanan açıklanan nedenlerle; müvekkili ile davalılar arasında, ortaklaşa yürüttükleri faaliyetinin gelirlerinin paylaştırılmasını amacıyla kurulan adi ortaklığın davalı … … A.Ş. Ortakları tarafından haksız fesih suretiyle sona erdirilmiş olması nedeniyle, adi ortaklık tasfiyeye girdiğinden, müvekkilinin tasfiye payının, adi ortaklığın malvarlığının varsayımsal olarak tasfiye edilmesi suretiyle HMK’nın 107. maddesi çerçevesinde tespit edilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla asgari bir miktar olarak, şimdilik 100.000 (yüzbin)TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline ve yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı şirkete yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında adi ortaklık kurulmasına yönelik bir anlaşma bulunmadığını, davacıların oybirliği ile alınmış ortaklık kararları da bulunmadığını, fiili adi ortaklık kurumunun hukukumuzda bulunmadığını, adi ortaklık sözleşmesi sözlü olarak da akdedilebilirse de, bir ortağın sadece kara katılmasının ancak yazılı olarak kararlaştırılabileceğini, davacı ile… şirketi arasında sonuca katılmalı hizmet sözleşmesi bulunduğunu, davacının bu kapsamda 23.02.1998 yılında hizmet akdiyle göreve başlatıldığını, 2002 yılında performansa dayalı prim sistemine geçildiğini ve bağımsız denetim şirketlerinde uygulanan hiyerarşik düzende bir paye olarak salaried partner sıfatını kazandığı ancak bunun şirket ortağı haline gelmesi anlamını taşımadığını, davacının hizmet akdinin sona ermesine bağlı tazminatları kabul etmesinin de bunun ikrarı olduğunu, davacının şirkette aldığı görevlerin de üst düzey personel olması dolayısıyla yapılan göervlendirmeler olduğunu, bu nedenle iş akdine son verilmesinin sözde bir adi ortaklığın sonlandırılması anlamına da gelmediğini, ortada bir adi ortaklık bulunduğu kabul edilse dahi ortaklığın ancak dağıtılmamış kazançları ile sinirli bir tasfiye payından söz edilebileceğini, davacının … SMMM şirketinde de emaneten hissedar olduğunu, bu şirketin ihtiyaç nedeniyle kurulmuş bir şirket olduğunu ve kendisine kıdemli personel olarak duyulan güven sonucunda kağıt üzerinde hissedar yapıldığını ve bu sistem içinde kağıt üzerinde hissedar olarak gözüken kişilerin kar dağıtımı yoluyla paylaşım yapıldığında ücretlerini aşan tutarı diğer kişilere ödediklerini, paylaşım tablolarının bu hususu teyit ettiğini belirterek huzurdaki haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesi beyan ve talep edilmektedir.
Mahkememizin bozma öncesi … Esas sayılı dosyasında 28/05/2015 tarihinde verilen karar ile;
”…
Dava dışı …’in organizasyon değişikliğine ilişkin e-postası ile ilgili olarak; 15 Temmuz 2011 tarihli toplantıya katılan kişiler ile toplantıdan 3 gün sonra gönderilen ve … tarafından hazırlanan 18 Temmuz 2011 tarihli e-posta’nın alıcılarının aynı kişiler olması, bu kişilerin arasında davacı yan … ile davalılar … ve …’ın bulunmaması karşısında, iddia edilen adi ortaklığın kişi unsurunu kimlerin teşkil ettiği hususu şüpheli hale gelmektedir. Zira davacı yanca önemi vurgulanan organizasyon değişikliği hususunun iddia edilen adi ortaklığın dava tarafı tüm ortaklarının katıldığı bir toplantıda ele alınması, bu toplantıya katılımın tüm ortaklarca sağlanamaması halinde ise, 18 Temmuz 2011 tarihinde gönderilen bahse konu e-posta marifetiyle toplantıya katılım gösteren ortakların yanı sıra bilhassa toplantıya katılım sağlayamamış ortaklardan davacı yan …, davalı yandan … ve …’a da gönderilmiş olması gerekirdi. Tüm bunlara karşın 18 Temmuz 2011 tarihli bahse konu e-posta ekindeki içerikten iddia edildiği üzere bir adi ortaklığın mevcudiyetine ve yeniden yapılandırılmasına ilişkin açık bir ifade, işlem yahut fiil tespit edilememektedir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacının iddia ettiği gibi, davacı ve davalılar arasında adi ortaklık ilişkisinin davacı tarafça ispat edilemediği anlaşılmakla, davanın reddine” karar verildiği, kararın davacı vekilince istinaf edildiği,
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 3. Hukuk Dairesinin, 02/03/2021 tarihli ve 2019/448 Esas, 2021/593 Karar sayılı ilamı ile; ”Dosya içeriğine göre davacı adi ortaklığın varlığını yasal yazılı delil ile ispat edememiştir. Davacının dava dilekçesinin 11. sayfasında deliller kısmının 12. sırasında açıkça yemin deliline dayandığı, mahkemece yemin delilinin hatırlatılmadığı görülmüştür. Mahkemece yemin delilinin hatırlatılarak sonucuna göre hüküm vermesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmakla, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353/1-a-6 md gereğince eksikliği belirtilen husus tahkikat gerektirdiğinden dosyanın ilk derece mahke- mesine gönderilmesine” karar verilerek dosyanın Mahkememize iade edilerek, Mahkememizin 2021/197 Esasına kaydedildiği anlaşıldı.
Bozma sonrası celse arasında davalılara yemin davetiyelerinin çıkarıldığı, Mahkememizin 2021/197 Esas sayılı dosyasının 21/10/2021 tarih 1 numaralı celsesinde yemin için davalıların hazır olması nedeniyle yemine ilişkin;
Davalı …;
”Davacı tarafın yemin metnini tebliğ aldım, okudum, yemin metnindeki tüm hususların gerçekleşmediğini beyan ederim, ancak davacının… A.Ş.’deki imzaları görevi kapsamında atılan imzalardır, yemin metninin ekinde outsourching tablosu bulunmamaktadır,” dedi.
Davacı vekili Av. … outsourching tablosu olduğunu ifade ettiği iki sayfalık suret belgeyi davalıya vererekten buna ilişkin hakimliğinizce HMK 237. maddesi gereğince soru sorulmasını talep ediyoruz, dedi.
Davalı vekili Av. …: yemin metnine ekli olmadığı için buna itiraz ediyoruz, dedi.
Davalı …’ten soruldu: ibraz edilen belgeye göre değil outsourching tablosuna istinaden 2010 yılı kar paylaşımında adi ortaklık esasına göre paylaşım yapılıp yapılmadığı soruldu: Hayır, ben bu belgeye itiraz ediyorum, dedi. Yemin eden kişinin beyanı yüksek sesle okundu. Beyanında sebat edip etmediği soruldu: “Sebat ediyorum,” beyanında bulunduğu,
Davalı …;
“Davacı tarafın yemin metnini tebliğ aldım, okudum, yemin metnindeki yemin teklif edilen tüm hususların doğru olmadığını olumsuz olarak cevap verdiğimi, aramızda herhangi bir adi ortaklık olmadığını beyan ederim, davacının… şirketindeki imzaları hizmet akdi çerçevesinde üst düzey yönetici olduğu için atmıştır, ” dedi. Yemin eden kişinin beyanı yüksek sesle okundu. Beyanında sebat edip etmediği soruldu: “Sebat ediyorum,” beyanında bulunduğu,
Davalı …;
“Davacı tarafın yemin metnini tebliğ aldım, okudum, yemin metnindeki tüm hususların gerçekleşmediğini beyan ederim, davacının… şirketindeki imzaları hizmet akdi çerçevesinde üst düzey yönetici olduğu için atmıştır,” dedi. Yemin eden kişinin beyanı yüksek sesle okundu. Beyanında sebat edip etmediği soruldu: “Sebat ediyorum,” beyanında bulunduğu,
Davalı …;
“Davacı tarafın yemin metnini tebliğ aldım, okudum, yemin metnindeki tüm hususların gerçekleşmediğini beyan ederim, davacının… şirketindeki imzaları hizmet akdi çerçevesinde üst düzey yönetici olduğu için atmıştır,” dedi. Yemin eden kişinin beyanı yüksek sesle okundu. Beyanında sebat edip etmediği soruldu: “Sebat ediyorum,” beyanında bulunduğu,
Davalı …;
“Davacı tarafın yemin metnini tebliğ aldım, okudum, yemin metnindeki tüm hususların gerçekleşmediğini beyan ederim, davacının… şirketindeki imzaları hizmet akdi çerçevesinde üst düzey yönetici olduğu için atmıştır,” dedi. Yemin eden kişinin beyanı yüksek sesle okundu. Beyanında sebat edip etmediği soruldu: “Sebat ediyorum,” beyanında bulunduğu,
Davalı …;
“Davacı tarafın yemin metnini tebliğ aldım, okudum, yemin metnindeki tüm hususların gerçekleşmediğini beyan ederim, davacının… şirketindeki imzaları hizmet akdi çerçevesinde üst düzey yönetici olduğu için atmıştır,” dedi. Yemin eden kişinin beyanı yüksek sesle okundu. Beyanında sebat edip etmediği soruldu: “Sebat ediyorum,” dedi.
Davalı …;
“Davacı tarafın yemin metnini tebliğ aldım, okudum, davacının… şirketindeki imzaları hizmet akdi çerçevesinde üst düzey yönetici olduğu için atmıştır, ben … SMM’de ortağım, … …’de almış olduğum %28,5 ortağımız …’in başarı prim şeklinde hesapladığı bir ödemedir, bir ortaklıktan gelen pay değildir, …’ler SMM şirketi kuramadıklarından bizim üzerimizden onların paylarını vermiş oluyoruz, şöyle resmi olarak %49’ar görünmemize rağmen, orada emaneten elinde hisse tuttuğumuz ortaklara kar payı aktarımı yapılıyordu,” dedi.
Davalı …’den soruldu: Emaneten’den kastım SMM’ye resmen ortak olamıyorlardı, bu nedenden dolayı …’deki ortakların payını emaneten biz ortak alıyorduk, gerçek ortaklık payımızı aşan kısımlar ise …’deki ortaklara dağıtıyorduk, kar aktarım prosedürünün nasıl olduğunu bilmiyorum outsourcing tablosuna ilişkin bilgim yoktur, daha doğrusu aradan 10 yıl geçti, hatırlamıyorum, ancak ben ve davacı … … …’de ortak değildik, zaten biz … değiliz ortak olamayız, dedi.
Davacı vekilinin talebi üzerine davalı …’den soruldu: … …’de üst düzey yönetici olarak hizmet sözleşmesi kapsamında ben ve davacı çalışmaktaydık, unvanımızda partnerdi, ancak bu unvan ortaklığı değil Bağımsız Denetim Şirketindeki kıdemini gösteren bir unvandı, bu uluslararası jargonda kullanılmaktadır, bizim yerel mevzuatımızda partner kıdemli denetçi olarak geçmektedir, bizim dışımızda … statü ortağı yani esas sermaye ortağı olarak geçmektedir, ancak oda partner unvanını kullanmaktaydı, dedi.
Davalı vekilinin talep üzerine davalı …’den “davalı … … ortaklarına aktarıyorduk” beyanı kapsamında bu sırada ortakların kim olduğu soruldu: Dağıtım sırasında …’de o tarihlerde kimler ortaktı tam olarak bilmem mümkün değil, bildiğim kadarıyla … Bey ortak değildi, SMM’nin ortağıydı, kar payının dağıtılmasına ilişkin benim tarafımdan yapılan dağıtım işlemi yoktur, dedi. Yemin eden kişinin beyanı yüksek sesle okundu. Beyanında sebat edip etmediği soruldu: “Sebat ediyorum,” beyanında bulunduğu,
Davalı …;
“Davacı tarafın yemin metnini tebliğ aldım, okudum, yemin metnindeki tüm hususların gerçekleşmediğini beyan ederim, 2010 yılında sözleşmeli olarak dışarıdan SMM’ye hizmet veriyordum, … Bey …’nin ortağı olarak outsourcing tablosunu hazırlamış olabilir veya olmayabilir bilmiyorum,” dedi.
Davacı vekilinin talebi üzerine davalı …’dan soruldu: SMM tüm işleri tek başına yapamamaktadır, …’nin de katkısı olmaktaydı, bu katkı personel katkısı olduğu gibi görüş beyanı şeklinde de olabiliyordu, birçok iş geliyordu, biz sorunu çözemiyorduk, onlarda görüş belirtiyorlardı, biz de yıl sonunda bu katkılara istinaden katkıların karşılığı olarak makbuz keserek ödeme yapıyorduk, kar dağıtımı diye bir şey söz konusu değildir, her sene katkı genelde eşittir, dedi.
Davalı …’in beyanları ile çelişki oluşması nedeniyle davalı …’dan soruldu: Benim ortak olduğum dönemde bu şekildeydi, dedi. Yemin eden kişinin beyanı yüksek sesle okundu. Beyanında sebat edip etmediği soruldu: “Sebat ediyorum,” beyanında bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava; adi ortaklığın tasfiyesi ve tasfiye payının tahsili talebine ilişkindir.
Somut olay incelendiğinde; davacı, davalı ile esaslı noktalarda uyuşarak kurdukları adi ortaklığın faaliyet gösterdiğini ileri sürmüş, davalı ise adi ortaklığın varlığını inkar etmiştir. Bu halde, davacı davasını dayandırdığı adi ortaklığın varlığını ispatla yükümlüdür.
Davacı … ile dava dışı… şirket arasında imzalanmış olan 23/02/1998 tarihli Hizmet Sözleşmesi dosyaya sunulmuş olup, bahsi geçen Hizmet Sözleşmesinde; davacı’nın görevi “… Manager” olarak belirlenmiş ve sorumlulukları “Şirket’çe verilecek görev ve fonksiyonları yerine getirmek” şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı sözleşmede “Aylık brüt ücretin 1.650.000.000-TL (Yalnız: Bir milyar altı yüz elli milyon Türk Lirası) olduğu, ücretlerin Şirket Yönetim Kurulu tarafından her yıl 30 Haziran ve 31 Aralık tarihlerinde gözden geçirileceği belirtilmiştir.
“Sözleşmenin Feshi” başlığı altında “Bu sözleşme, Kanunlara uygun olmak kaydıyla, taraflarca her zaman tek taraflı olarak feshedilebilir. Ancak, feshi ihbar süresi iki aydan az olamaz” ibaresine yer verilmiştir.
Bahsi geçen Hizmet Sözleşmesi, … 31. Noterliği’nce düzenlenen 30/12/2011 tarihli ve … sayılı Fesih Bildirimi ile … A.Ş. tarafından tek taraflı olarak feshedilmiştir.
Davacı, söz konusu Hizmet Sözleşmesinin feshi ile Adi Ortaklık sözleşmesinin de dava- lılar tarafından haksız olarak ortadan kaldırıldığını iddia etmektedir.
Bahsi geçen hizmet sözleşmesi ile bağlantılı olarak, dava dışı… şirketi tarafından davacıya 31/03/1998 tarihinden, hizmet sözleşmesinin feshedildiği 30/12/2011 tarihine kadar olan dönem için Bordro Tahakkukları ile ücretlerinin tahakkuk ettirilerek ödenmiştir.
Ayrıca, davacıya… şirketi tarafından 30/12/2011 tarihinde Kıdem Tazminatı ve İhbar tazminatının da ödendiği, davacının söz konusu ödemeleri itirazi kayıt ileri sürmeden kabul ettiği tespit edilmiştir.
Her ne kadar davacı, 2010 yılındaki karın banka aracılığıyla davacı asilin hesabına gelen paranın bir kısmını kendi uhdesinde bırakarak kalan kısmını diğer davalılara gönderdiğini ve karın bu şekilde dağıtıldığı, bunun da taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin delili olduğunu iddia etmiş ise de incelenen kayıtlar ve bilirkişi raporuna göre şirket pay oranları gibi kar dağıtımı tespit edilememiştir. Ayrıca davacının iddiasında olduğu gibi zaman zaman dokuz kişi, zaman zaman onbir kişi arasında olacak şekilde kar dağıtımı yapıldığı belgelenememiştir.
Davacının…’ye hizmet sözleşmesiyle bağlı çalışanı olarak ücret şeklinde ve…’ye verdiği serbest muhasebeci mali müşavirlik hizmeti dolayısıyla serbest meslek mak- buzları karşılığı serbest meslek kazancı şeklinde paralar aldığı, davacıya serbest meslek makbuzu karşılığında prim ya da bono şeklinde ücret ödemeleri yapıldığı anlaşılmıştır.
… SMMM’de ve…’de hisse devri, ölüm nedeniyle ortaklık yapılarında değişiklikler olmasına rağmen bu değişiklikler adi ortaklık ilişkisine yansımamıştır.
Davalılar adi ortaklık ilişkisini inkar ettiğin göre ortakların sözleşme unsurunun ortakların katılma payı unsurunun vs davacı tarafça ispat edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Ücretin kardan belli bir pay verilmesi şeklinde tayin edildiği veya taraflar arasındaki ilişkinin sonucu / kara katılmalı hizmet sözleşmesi şeklinde ilerlemesi, sözleşmenin hizmet sözleşmesi olma niteliğini değiştirmeyecek, hizmet ilişkisini aşan bir ortaklık ilişkisinin varlığına da delil teşkil etmeyecektir.
Sonuca katılmalı hizmet sözleşmelerinde ücret bu şekilde kararlaştırılabileceği gibi, unvan da kararlaştırılabilir.
Dosya içeriğine göre davacı adi ortaklığın varlığını yasal yazılı delil ile ispat edememiştir.
Davacının dava dilekçesinin 11. sayfasında deliller kısmının 12. sırasında açıkça yemin deliline dayandığından, talep doğrultusunda davalı tarafa yemin davetiyesi çıkartılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2021/6026 karar sayılı ilamı: “Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde;dava konusu uyuşmazlıkta davacı tarafından, taraflar arasında veya davalıların arasında adi ortaklık olduğunun ispatlanamadığı, buna bağlı olarak da mecburi dava arkadaşlığı müessesesinin eldeki davada uygulanma kabiliyeti bulunmadığı (davalıların hep birlikte hareket etme zorunluluğu olmadığı) nazara alınarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.” şeklinde olup, somut olayımızda da adi ortaklık ispatlanamadığı dikkate alındığında, davamızda davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı, davalıların hep birlikte hareket etme zorunluluğu olmadığı, yemindeki çelişkilerin tüm davalıların yemin etmekten kaçınması sonucunu doğurmayacağı, kaldı ki, dava konumuzun davacının ortak olduğu adi ortaklık iddiası olup, bu açısından yeminlerin birbiri ile de çelişmediği bu nedenle …’ın davalıların davacının şirketine ortak oldukları beyanının sonuca etkili olmadığı, …’ın beyanın da gerek mahiyet itibariyle gerekse oluştuğu iddia edilen çelişki itibariyle esasa etkili olmadığı anlaşılmış ve tüm bu nedenlerle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu harcın, 119.542,50-TL peşin harçtan düşümü ile artan 119.461,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar, kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 158.625,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 56,00-TL yargılama giderinin, davacıdan tahsili ile davalı …’e verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.13/01/2022

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …