Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/175 E. 2021/989 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/175 Esas
KARAR NO:2021/989

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:11/10/2012
KARAR TARİHİ:16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkemeye sunmuş olduğu 06.03.2009 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı … … A.Ş.’nin (eski unvan; … … A.Ş.) karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçeleri kapsamında sigortacısı bulunduğu araçların, çeşitli tarihlerde sürücülerinin kusurları ile sebebiyet vermiş olduğu kazalar neticesinde müvekkili şirkete can sağlığı sigortaları kapsamında sigortalı bulunan şahısların yaralandığını ve bu kazalara bağlı yaralanmalar nedeniyle poliçe kapsamında sigortalıların bakiye davalı şirketçe ödenmeyen 42.308,02-TL tedavi giderinin ödenmesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ödeme tarihlerinden itibaren işlemiş ve dava tarihinden itibaren işleyecek olan ticari avans faizleri ile birlikte davalı … şirketinden ayrı ayrı her bir poliçedeki sorumluluk limitleri ile sınırlı olmak üzere rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile ; Kaza yapan araçların trafik poliçelerinin müvekkili şirkete ait olduğunu, Sağlık Bakanlığı’nın … sayılı genelgesi doğrultusunda bütçe uygulama talimatı fiyat tarifesi üzerinden hesaplama yapılarak davacı şirketin rücu başvuruları üzerine hasar dosyaları açılarak ödeme yapıldığını, davacı şirketin ödemeleri hiçbir itirazi kayıt koymaksızın tahsil ettiğini, davacı şirketin bir … şirketi olarak Sağlık Bakanlığı genelgesinden haberdar bulunduğunu, müvekkili şirketin sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve tedavi giderleri tazminat hesabı yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacağını, dava konusu tazminat alacağının haksız fiilden kaynaklanan rücuan tazminat olduğunu, ticari iş olmadığını, faizin yasal faiz olması gerektiğini, haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava, tedavi giderlerinden kaynaklanan TTK’nun 1301 maddesine istinaden açılan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflarca ibraz edilen deliller toplanmış, delillerin değerlendirilmesi amacıyla bilirkişiler kurulundan rapor alınmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının yapmış olduğu tedavi masraflarının tamamının ödenmesi gerektiği, tedavi masraflarına ilişkin olarak Sağlık Bakanlığı Tarifesinin uygulanacağına dair kanunda ve poliçe genel şartlarında hüküm bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 41.199,34 TL’nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bu karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 28.05.2012 günlü ilamında davanın karar tarihinden sonra temyiz aşamasında yürürlüğe giren 25.02.2011 tarih ve 6111 sayılı Yasanın 59. maddesi 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. Maddesini başlığı ile birlikte değiştirmiş ve trafik kazasına bağlı olarak gerçekleşen tüm sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağını, trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; … şirketlerince belirlenen primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarından belirli bir oranın Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılacağını, yine aynı Yasanın geçici 1. maddesi ile de bu Kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının düzenlendiği, tüm bu açıklamalar ışığında 6111 sayılı Yasanın 59 ve geçici 1. maddesinin somut olaya uygulama olanağının olup olmadığının mahkemece değerlendirilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle bozulmuştur.
Davaya konu davalının tüm zorunlu mesuliyet … poliçe numaraları, sorumluluk tarihleri ile davacının kendi sigortalılarının ve kaza tarihlerinin tek tek ayrıntılı dökümü yapılarak bu poliçeler kapsamında davalı … şirketi tarafından 6111 sayılı Kanunun 59 ve geçici 1. maddesi kapsamında aktarım yapılıp yapılmadığı ve bununla ilgili 27.08.2011 tarihli Yönetmeliğin 5. maddesinde belirtilen oranlarda bir aktarım yapıp yapmadığı ve bunun dışında Kanunun yayım tarihinden önce meydana gelen trafik kazaları bakımından da ayrıca bir aktarım yapılmasına gerek olup olmadığı, varsa bu yönde davalı … şirketince yapılan aktarım miktarının da Hazine Müşteşarlığı’nca belirtilen oranlara uygun olup olmadığının tespiti yönünde SGK’ya müzekkere yazılmış olup gönderilen cevabi yazıda; söz konusu kanun, yönetmelik ve genelge hükümleri çerçevesinde trafik kazası nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri (tedavi, tıbbi malzeme, ilaç, refakatçi ve yol giderleri) Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında Kurumca karşılanmakta olup; iş göremezlik, maddi, manevi tazminat ve bakıcı giderleri gibi Kurumca karşılanmayan talepler için … şirketlerinin sorumluluklarının devam ettiği; diğer yandan söz konusu yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar gereğince Kurum tarafından karşılanan sağlık hizmet bedelleri için ilgili … şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından Kuruma her bir vakıa için ayrı ayrı değil, global olarak aktarım yapılmakta olup … şirketlerinin ve Güvence Hesabının trafik sigortasına ilişkin primlerinin Kuruma aktarımına başlanıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra ; “Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/7699 E, 2017/5436 K sayılı 15.05.2017 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; “Bu durumda mahkemece; 6111 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu, trafik kazası nedeniyle yapılan tedavi giderlerine ilişkin istemler yönünden SGK Başkanlığı’nın yasal hasım haline geldiği, kanun değişikliğinden kaynaklanan hasım değişikliği bakımından davacıya yüklenecek bir kusur bulunmadığı gözetilerek, SGK Başkanlığı’nın davaya dahil edilmesi suretiyle yargılamaya devam edilmesi; 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesi kapsamında kalan tedavi gideri bedelleri ile bu kanun kapsamında kalmayan tedavi gideri bedelleri konusunda adli tıp uzmanı bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak, davaya konu edilen tedavi bedelleri yönünden SGK ile davalının sorumlu olduğu kısımların belirlenmesi suretiyle, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir. Kabule göre ise; karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/1. maddesi gereği, davanın husumetten reddi nedeniyle maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; reddolunan alacak miktarı üzerinden davalı taraf yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 19.11.2018 tarihli 2 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Hekim bilirkişiye kişilere yapılan tedavilerden SGK’nın sorumlu olup olmadığı tedavi giderlerinin ve miktarlarının belirlenmesi görevi verilmiştir. Dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler incelendiğinde; Kişilere yapılan tedaviler kazadaki yaralanmalarla ile ilgili ve uygun olduğu, SGK trafik kazası sonucu yaralanmalarda SGK ile anlaşmalı olan ve olmayan tüm sağlık kurumlarında tedavi giderlerinden SUT fiyatları kadarından sorumludur. Davalı … … A.Ş.’nin (… … A.Ş.) kişilere yapılan tedavi giderlerini SUT fiyatlarını esas alarak hesapladığı saptandığından tekrar aynı hesaplamaların yapılmasına gerek olmadığı, SGK dava konusu kişilerin tedavi giderlerinden SUT hükümlerine göre davalı … … A.Ş.’nin (… … A.Ş.) hesapladığı tutarlar kadarından sorumlu olduğu, SGK’nın sorumlu olmadığı tedavi giderleri bakıcı, kontrollere gidiş- geliş esnasında ulaşım ve diğer sosyal giderleri ve evde tedavi giderleri olduğu ve dosya içeriğinde bu giderlerle ilgili bilgi- belge ve talep olmadığından değerlendirmeye gerek olmadığı” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan daha önce verilen hükümler, Yargıtay bozma ilamları ve aldırılan raporlar incelendikten sonra ; “Davanın Reddine” karar verilmiştir.
Bu karar taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/4837 E, 2020/7047 K sayılı 16.11.2020 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle ; ” Davacının davasını trafik sigortacısı olan davalı … … A.Ş’ye karşı açtığı ve bozma ilamımız nedeniyle SGK Başkanlığı’nın davaya dahil edilmesi kararı verildiği; davalı ZMSS ile dahili davalı SGK’nın sorumluluklarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Bu itibarla; SGK Başkanlığı bakımından davada İş Mahkemeleri’nin görevli olduğu kabul edilip (usulden red sebebi), diğer davalının ise zarardan sorumlu olmadığı (esastan red sebebi) kabul edildiği durumda, davalı ve dahili davalı bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden hüküm tesisi de doğru olmamıştır.
Dairemizin önceki bozma ilamında, SGK Başkanlığı’nın davaya dahil edilmesi gerektiğine vurgu yapılmış; mahkemece, 10.04.2018 tarihli celsede dahili dava yönünde ara karar kurulmuş olmasına rağmen, gerekçeli karar başlığında dahili davalı olarak gösterilen SGK Başkanlığı’na dava ve dahili dava dilekçesi tebliğ edilip, davaya cevap verme imkanı tanınmadan (savunma hakları kısıtlanarak) yargılamanın sonuçlandırıldığı görülmektedir.
Önceki bozma ilamımız ve kurulan ara karar gereği, dava ve dahili dava dilekçesinin SGK Başkanlığı’na tebliği ile davaya cevap verme imkanının tanınması; varsa SGK Başkanlığı’nın delillerinin de toplanması gerekirken, Anayasa’nın 36. maddesi, HMK’nın 27. ve 122/1. maddelerine aykırı biçimde yargılamanın sürdürülüp karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Dairemizin önceki bozma ilamında, 6111 sayılı Kanun’un 59. ve geçici 1. maddesi ile KTK’nun 98. maddesinde yapılan değişiklik gözetilerek, trafik kazasından kaynaklanan tedavi gideri talebine ilişkin davada, yasal hasım haline gelen SGK Başkanlığı’nın sorumluluğunun belirlenmesi için yargılamaya devam edilmesi gerektiği ve izlenecek yol açıkça belirtilmiş olmasına rağmen; davacının SGK’dan bir talebinin bulunması halinde, İş Mahkemeleri’nde dava açma hakkı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Oysa; Dairemizin önceki bozma ilamının içeriği ve 6111 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler gereği; SGK Başkanlığı’na gerekli tebligatlar yapılıp sorumluluğu hakkında değerlendirme yapılması, bozma ilamı içeriğindeki biçimde araştırmaların tamamlanması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, uyulan bozma ilamına da açıkça aykırı bir gerekçeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen hasar dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin, mahkememizce verilen ilk hüküm. Yargıtay bozma ilamı, ilama dayanarak …. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen hüküm ve bu hükmün bozulmasına ilişkin Yargıtay ilamı, son bozma ilamına göre düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Dava, sağlık sigortacısı olan davacının ödediği tedavi gideri bedellerinin, zarara sebep olduğu iddia olunanların trafik sigortacısı olan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacının, dava dışı 3. kişileri can sağlığı sigortası kapsamında sağlık … poliçeleri ile sigortaladığı ve bu poliçeler kapsamında sigortalılarının bir kısım tedavi gideri bedellerini ödediği dosya kapsamı ile sabittir. Davacının yaptığı ödemelerin tamamı, sigortalılarının belgeli tedavi giderlerine ilişkindir. Davanın yargılaması sonunda, davacının davalıya rücu hakkı bulunduğu kabul edilerek hüküm tesis edilmiş ise de, davanın temyiz incelemesi devam ederken 6111 sayılı kanun ile getirilen değişikliğin değerlendirilmesi için hüküm bozulmuştur. Bozma sonrasında ise; davacı vekili, HMK’nun 124. maddesi gereği SGK’nın davaya dahil edilmesi yönünde talepte bulunmuş; mahkeme tarafından, dahili dava yapılabilecek hallerin sınırlı olduğu, HMK’nun 124. maddesi koşullarının oluşmadığı, SGK’nın davaya dahil edilmesinin bu yönüyle mümkün olamayacağı ve SGK’ya ayrı bir dava açılması gerektiği, davacının rücu istemli olarak SGK’ya açacağı davada da Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olacağı gerekçesiyle, davacı tarafın talebi reddedilerek, SGK davaya dahil edilip inceleme yapılmadan karar verilmiştir.
İlk Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere, 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesi, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değiştirilerek, trafik kazası nedeniyle yapılan tedavi giderlerinden SGK sorumlu kılınmış; zarara neden olan aracın trafik sigortacısına düşen sorumluluk kaldırılmıştır. 6111 sayılı Kanun, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş, geçici 1. maddesi ile de kanunun yürürlüğünden önceki kazalardan doğan tedavi giderlerinden de SGK’nın sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, davalı trafik sigortacısının sorumluluğunu kaldıran ve dava dışı SGK Başkanlığı’nın sorumluluğunu doğuran kanun değişikliği, temyize konu davanın yargılaması devam ederken yapılmış, davada SGK yasal hasım haline gelmiştir. Hukukumuzda dahili dava müessesesinin bulunmadığı ve ancak istisnai koşullarda bunun mümkün olduğu yönündeki mahkeme gerekçesi yerinde olsa da, yapılan kanun değişikliği gereği SGK’nın yasal hasım haline geldiği, SGK’nın en baştan itibaren davada yer almayışında davacı tarafa yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı açıktır.
Bu durumda mahkemece; 6111 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu, trafik kazası nedeniyle yapılan tedavi giderlerine ilişkin istemler yönünden SGK Başkanlığı’nın yasal hasım haline geldiği, kanun değişikliğinden kaynaklanan hasım değişikliği bakımından davacıya yüklenecek bir kusur bulunmadığı gözetilerek, SGK Başkanlığı’nın davaya dahil edilmesi suretiyle yargılamaya devam edilmesi; 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesi kapsamında kalan tedavi gideri bedelleri ile bu kanun kapsamında kalmayan tedavi gideri bedelleri konusunda adli tıp uzmanı bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak, davaya konu edilen tedavi bedelleri yönünden SGK ile davalının sorumlu olduğu kısımların belirlenmesi suretiyle, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkememizce aldırılan 05.07.2010 tarihli 4 sayfadan ibaret raporda özetle: Davacı … şirketinin talep edebileceği tazminat miktarının 41.199,34 Tl olduğunun belirlendiği görüldü.
Mahkememizce aldırılan 19.11.2018 tarihli 2 sayfadan ibaret raporda özetle: “Kişilere yapılan tedaviler kazadaki yaranmaları ile ilgili ve uygun olduğu, SGK trafik kazası sonucu yaralanmalarda SGK ile anlaşmalı olan ve olmayan tüm sağlık kurumlarında tedavi giderlerinden SUT fiyatları kadarından sorumludur. Davalı … … A.Ş.’nin (… … A.Ş.) kişilere yapılan tedavi giderlerini SUT fiyatlarını esas alarak hesapladığı saptandığından tekrar aynı hesaplamaların yapılmasına gerek olmadığı.
SGK dava konusu kişilerin tedavi giderlerinden SUT hükümlerine göre davalı … … A.Ş.’nin (… … A.Ş.) hesapladığı tutarlar kadarından sorumlu olduğu. SGK’nın sorumlu olmadığı tedavi giderleri bakıcı, kontrollere gidiş- geliş esnasında ulaşım ve diğer sosyal giderleri ve evde tedavi giderleri olduğu ve dosya içeriğinde bu giderlerle ilgili bilgi- belge ve talep olmadığından değerlendirmeye gerek olmadığı” Yönündeki tespit, görüş ve kanaatini sunmuştur.
Davacı vekilinin davasının 42.308,02 Tl ye ıslah ederek davalılara tebliğ ettirdiği anlaşılmıştır.
Bu durumda 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesi, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değiştirilerek, trafik kazası nedeniyle yapılan tedavi giderlerinden SGK sorumlu kılınmış; zarara neden olan aracın trafik sigortacısına düşen sorumluluk kaldırılmıştır. 6111 sayılı Kanun, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş, geçici 1. maddesi ile de kanunun yürürlüğünden önceki kazalardan doğan tedavi giderlerinden de SGK’nın sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, davalı trafik sigortacısının sorumluluğunu kaldıran ve dava dışı SGK Başkanlığı’nın sorumluluğunu doğuran kanun değişikliği, temyize konu davanın yargılaması devam ederken yapılmış, davada SGK yasal hasım haline gelmiştir. Yapılan kanun değişikliği gereği SGK’nın yasal hasım haline geldiği, SGK’nın en baştan itibaren davada yer almayışında davacı tarafa yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı açıktır.
Bu durumda 29.06.2010 tarihli raporun 3 sayfasında açıkça belilenen ve toplam 41.199,34 Tl yapılması gerektiği şeklindeki rapora mahkememizce aldırılan 19.11.2018 tarihli 2 sayfadan ibaret rapor ile ödenmesi gereken miktar olarak kabul edildiğinden davanın bu miktar üzerinden SGK yönünden kabulüne, asıl davalı … … yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle bu davanın kısmen kabulü ile davalı SGK 41.199,34 Tl nin davalıdan dava tarihinden itibaren yasal faizi ile alınıp davacıya verilmesine, Diğer davalı … … yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-İş bu davanın kısmen kabulü ile davalı SGK 41.199,34 Tl nin davalıdan dava tarihinden itibaren yasal faizi ile alınıp davacıya verilmesine,
2-Diğer davalı … … yönünden davanın reddine,
3-Davalı SGK harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 571,20-TL peşin ve 15,60-TL başvurma harclarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.467,20-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar oranlanarak takdiren 3.376,30-TL’nin davalı SGK’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 6.155,91-TL vekalet ücretinin davalı SGK’dan alınarak davacıya verilmesine,
7- Davalı … … A.Ş kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Davalı SGK kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 1.108,68-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
9- Davalı … … A.Ş tarafından yapılan 28-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
10-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır